Blog başlığındaki "+40" UYARISINI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.

Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.

Tedbir olarak yanınızda sağlık ekibi bulundurunuz veya çıkınız! +40 :))

İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.


Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Yazılarımı ırkçı, etnik,dini ayrımcı bulanlar, Atatürk'e yapılan 26 Kürt isyanı, 25 suikastın arkasında ve 30 yıldır, 50.000 insanımızın ölümünde Kürt Yezidiliği ardında saklanmış gayrimüslüm azınlıkların olmadığını ispatlasın.

Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Sabi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sabi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Kasım 2012 Pazar

BASBAKAN ERDOGAN IDAMI NEDEN ISTIYOR

Humeyni'nin Azerileri ve muhaliflerini idam şekli
BAŞBAKAN'IN İDAM CEZASINI GERİ GETİRME İSTEĞİNİN İÇ YÜZÜ 

Başbakan RE.T.E, 10 Kasım 2012 Atatürk'ün Anma törenlerine katılmaktan kurtulmak için, Amerikan tarzı Mason Nurcu İslâm'ın en iyi uygulandığı ülke olan dünyanın en doğusundaki Pasifik Okyanusunun ortasında bulunan Endonezya'da katıldığı bir Tv mülakatında meydanı boş bulup, Amerikan talimatlı yasa önerilerini bir bir saydı. Bunların arasında da "İdam Cezasının Geri Getirilmesi" talebi en çok dikkati çekendi.
İdam Yunan Pontus Rum projesidir

Milletten yediği zılgıtı hesaplamadan konuşup duruyor! Resmin linki

İdam'ın geri getirilmesine karşı verdiği gerekçe ise o an bulundupu dünya küresinin en doğusundaki ülkenin zıttına dünyanın en batısındaki, bataklıları henüz yüz yıl önce kurutmuş İsveç'li "İstihbarat elemanı olduğu" ortaya çıkan ve Müslüman düşmanı yaratma operasyonunda kullanılan Breivik denilen genç psikopat'ın, "Müslümanları partisine alıp  bakan falan yapmakla suçladığı siyasi partinin piknik toplantısına katılanları dürbünlü suikast tüfeğiyle vurması" örneğiydi.
Anders Breivik İsveç'in NATO Gladyosunun piyonu!

İdam'ın getirilmesini istediği ülke Türkiye'ydi ama açıklamayı yaptığı yer en gerici İslami yaşamın sürdürüldüğü Endonezya ve gerekçessi de İsveç'tendi. Af getireceği için ne yazık ki kendi ülkesinde 50.000 kişinin canına neden olmuş Abdullah Öcalan ya da Ermeni adıyla Artip Agopyan'ı bile dile getiremedi.

PEKİ BU TESPİTE GÖRE İDAM CEZASI TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUPLARI İÇİN GETİRİLMEYECEKSE KİM İÇİN GETİRİLECEKTİ? HEDEF KİTLE KİMDİ?

AÇIKLAYAYIM, OLAY YÜZ YIL ÖNCE TEKERRÜR ETMİŞTİ.

Ermeni isyanlarının bastırlmasına yardımcı olmaları için Şafi Kürt aşiret reisleri-Toprak ağaları ve şeyhlerıne Sultan II. Abdulhamit paşalık vermişti. Çoğu Yezidi olan ve Yezidilikte yasak olduğu için "okuryazar" olmayan bu paşaların bir kısmı Ermeni, Süryaniz, Yezidi isyancıları durdurduklarından, Müslüman kıyımını engellediklerinden dolayı, mükâfat olarak Şeyhülislam (Diyanet işleri Başkanı) bir kısmı da Vezir (bakan) yapılmıştı.

Öte yandan, paşa yapılmadan önceleri de sonralarında da İngilizlerle ve Ruslarla her daim işbirliği içinde olan bu paşalar, emperyalist işgal ordularına karşı savaşlarda kazara galibiyet kazanan paşalardan tutun da Ermeni, Rum, Yezidi Kürt, Arap, Sabi, Hıristiyan Arap isyancıları bastıran Osmanlı subaylarının "İdam" edilerek öldürülmelerine karar veren mahkemeler kurmuşlardı.

Yani bir komutan düşman saldırısına veya azınlıkların ayrılıkçı isyanlarına karşı askerini doğru sevk eder de onlara can, mal, toprak kaybı yaşatırsa o komutan ve askerleri kendi devletlerinin padişahı, komutanları, mahkemelerince cezalandırılıyorlardı.

O övünülen Osmanlı'nın son hali işte buydu!
Bilmeyenler öğrensin!

Bu mahkemeler o zamanlar Duyun-i Umumiye adıyla bilinen, Osmanlı'nın borçlarını tahsil etmekle görevli İngiliz, Fransız memurlarından oluşan ve halktan Ermenilere, Rumlara vergi toplatan bu teşkilatı yürüten görevlilerce hükumetlere öneriliyordu.
Duyun-u Umumiye

Emperyalizmin tahsilatçı memurlarının istedikleri (tehlikeli buldukları vatanseverler) bu işbirlikçilerin kurdukları mahkemelerde yargılanıp idam ediliyorlardı. İşte, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletini tasfiye aşamalarının sondan bir önceki aşaması olan 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi döneminde ASALA örgütünün yerine kurulan PKK'lıların idamdan kurtarılması için idam cezasını ABD-AB kaldırttı.Önce 1984'te daha terör örgütü güçlenmeden "İlke olarak idam cezasının uygulanmaması" şartını kabul ettirdi.
Kuzey Kıbrıs pasaportlu Apo.

1999 Şubatında bir C.I.A komplosu ile, malum terör örgütünün Kenan Evren-Turgut Özal tarafından atanmış çakma önderi Apo ülkemize "Şartlı İade" edilmişti. Ecevit de bu işte büyük prim yapmıştı. Kıbrıs olayında olduğu gibi bu da millete kendi salaklığı yüzünden attırdığı ikinci kazık da böylece girmişti. Bunu takib eden yıl içinde 12 Ocak 2000 tarihinde Bülent Ecevit (DSP), Mesut Yılmaz (ANAP), Devlet Bahçeli (MHP) koalisyonuna bir türlü kıçımızı kurtaramadığımız ABD-AB dayatmasıyla "İdam'ın toptan Kaldırılması" dayatılmıştı. Bu dayatmanın oylamasında muhalaefet pğartisi olan AKP tüm milletvekilleriyle "İdam'ın kaldırılması" yönünde oy kullanmış, MHP "Hayır" demişse de hükümetten ayrılma cesaretini gösterememişti.

Neyse o zamanlar APO ve teröristlerini korumak için çıkartılan "İdamı Kaldıran Yasa" geçen 10 yıl içinde ABD-AB koalisyonu Batı Emperyalizminin "tam yetkili hükumeti AKP" tarafından neden gündeme sokulmaktadır?

Onca siyasi, ekonomik baskılarla güç bela kaldırt, 10 sene sonra yeniden uygulatmak için bastır!
İdam cezasını kaldıran yasa metni.

Oysa, terör uçup fırlayınca, idamın uygulanmasının engellenmesi için hükumetlere baskı yapmak üzere kendi parlamentosundan Milletvekilleri gönderip meclis kapılarını tekmelettiler, cezaevlerinde teröristlerle alkışlı eylemler yaptılar. Şimdi ise Vatanseverlik arttı, Kürtler de Lazlar da herkes ayrılmak ta istemeyip, aksine "antiemperyalist kesilince" emperyalizm korktu.

Vatanseverleri korkutmak, kırdırmak için AB'li Breivik'i bahane edip gene "AB örneğiyle" idamı geri getirtmeyi hesaplıyorlar!

Vatanseverliğinden dolayı, emperyalist devletlerin emirleriyle katledilen kahraman! Ondan önceleri de vardı, sonraları da gelecektir!

Bu tezgah, vezir yapılmış cahil, işbirlikçi Kürt Hamidiye Alayları paşalarının, şeyhülislamlarının Kurtuluş Savaşına karışanları, Yozgat kaymakamı Kemal beyleri idam eden Kürt Nemrut Mustafa paşa divanları için hazırlıktır!

Gerekirse işbirlikçi AKP hükumeti ülkeyi işgal ettirip, karşı olan herkesi Humeyninin yaptığı gibi vinçlere astırmayı bile deneyecektir inancındayım. Çünkü, kendisi askerlikten sıyıran ve çocuklarına  da yaptırmayan bir başbakan olan RE.T.E, vatandaşın çocuklarını savaşa sürme kararını kendisinden önceki Adnan Menderes, Bülent Ecevit gibi çekinmeden vermektedir. 90 yıllık cumhuriyet tarihinde üç savaş kararına "üç sivil- askerlikten kaçmış başbakan" karar vermiştir. Kore, Kıbrıs ve şimdi Suriye olartak gerzekler için de açıklayayım.
Kürt Nemrut Mustafa, Irak Süleymaniye'lidir.

Buna hazır olalım!

keykubat /adilyargic/ adilyargicc


22 Ekim 2012 Pazartesi

DÜNYAYI YÖNETEN DİNİ VE CİNSİ SAPIKLAR KOALİSYONU



 DÜNYAYI YÖNETEN DİNCİ VE CİNSİ SAPIKLAR KOALİSYONU

Önce bu koalisyonun tarihçesini yazmamız gerekiyor. Çünkü bu açıklama olmadan konu anlaşılmaz. İşte onlar;
2013 Kasım Trabzon Gezisinden (Yazı eski resim yeni eklendi:)) )

G.W.Bush

Bil ve Hillary Clintonla


Sarkozy
Medvedev'in baktığı yere neresi?
Obama Sarkozy'nin ilgi alanları!

Yavru Bush 4 Gay/oğlanla yakalanmış, Laura üzülmüş.

İngiltere prensi de Gay'miş. Örtmek için Diana ile evlenmiş!

1-Soy Davası Güden Kripto Kavimlerin (Kripto Grekler’in) Bölgeleri;
Dicle ve Fırat nehirleri arasında yaşayan “Sabi, Yezidi, Mecusi, Yahudi” dinlerinden olan Arap, Ermeni, Kürtlerin M.Ö. IV.(4.) yüzyılda büyük İskender zamanında başlarındaki ruhban ve beylerinin öldürülerek yerlerine Grek (Yunan) kökenliler getirilerek Grekleştirildikleri, bu işlemin M.Ö II. Yüzyıl ile M.S. XIII. Yüzyıl arasında Roma ve Bizans dönemlerinde tekrar edildiği bilinen bir şeydir.

Bu konuda Müslüman araştırmacı, din bilginlerinden Ali El Mesudi, (Irak-896-957) Harran Sabileri, Yunanlıların avam (aşağı halk) tabakasıdır. Felsefeleri, Mütekaddimun felsefesinin (Sünni-Selefi) haşeviye/haşviye (Dinden çıkmış, sapık) kısmı olduğunu söylemektedir.

Irak Dicle nehrinde Hıristiyan Sabi vaftiz töreni (Beyaz Giyenler)

 

Sabi, Yezidi, Mecusi dini geleneklerinde günde iki vakitten yedi vakte kadar namaz, 15, 30, 90 gün arasında değişen oruç, hac, tavaf, tespih şeytan taşlama gibi ibadetler ile cami, imam, müezzin, ramazan ve kurban bayramları kutlamaları da vardır. İslâm-i ibadetlerin temellerinin çoğu da bunlara dayanır.

Ruhbanları beyaz giyinirler, bazıları “Karabaşlar” siyah sivri başlık giyerler. Zemzem suyu veya Fırat nehrinde vaftiz yaparlar. Sütten kesilmiş kız çocuklarıyla cinsel ilişkiye girer ve onları ya oğullarıyla ya da bir dönüm arazi karşılığında sattıkları akrabaları veya dindaşları ile evlendirirler. (Bknz-Sabilik; SÜMER’DEN İSLÂM’A CİN VEŞEYTAN KÜLTÜ- Alaeddin Yavuz- adilyargicc.blogspot.com).
Çocukları böyle örten Sabilerin bizdeki adı Nurculardır.

Osmanlı döneminde Sünni mezhep sayılarak sekiz yaşında evlilik şartını kabul etmişlerdir. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Gayrimüslümlerin askere alınmamalarını ve vergiden muaf tutulmalarını, ticarette öncelik tanınmasını Osmanlı savaş şartı olarak kabul edince “Adeviye Mezhebi” olarak ta bilinen Yezidiler ile Kürt Alevisi olarak bilinen Mihri- Zerdüşt dönme Ermeniler İslâm-i mezhep olmadıklarını, askere gitmek, vergi vermek istemediklerini söyleyerek, Rusya ve Vatikan ile işbirliği yaparak Osmanlı’ya isyanları başlatmışlardır. Bu güne kadar  yaptıkları 34 isyandan oluşan (Osmanlı öncesi sekiz tane kaydetmişler) ihanetlerinin 26'sının bastırılmasını sağlayan Osmanlı paşalarını "soykırımcı" olarak suçlamaktadırlar. Aşağıdaki resme bakarsanız bunları Müslüman sanırsınız! İşte linkleri tıkla Fransızcadır

Yezidilerin şeytanı Şeyh Adi türbesindeki Yezidi imamlar (Beyaz giyenler)

Nakşibendi tarikatından olan Safi Kürtler bunlara karşı Osmanlı yanında savaşmıştır. II. Abdülhamit’in Hamidiye Alaylarını bunlar oluşturmuşsa da Osmanlı’nın çöküş döneminde özellikle 1912 Balkan savaşları dönemlerinde İran’lı Bahaullah, Cemalettin Efgani ve onun yolunda olan Said-i Kürdi ve Ticani tarikatları Şafi Kürtleri işbirlikçi Yezidilerin yanında yer almaya sevk etmiştir.

Cumhuriyet döneminde İran Kürtleri SSCB yanında İngilizlere karşı savaşırken, ülkemizin Kürtleri İngilizlerin yanında Atatürk cumhuriyetine karşı 26 Kürtçü, bir okadar da gerici isyanın başlatıcıları ve sorumluları olmuşlardır. İran’dan Türkiye’ye sığınan Kürt isyancı Simko Ağa bile bu duruma şaşırmış, sonra İngilizlerin yanında isyana katıldıysa da bu onu rahatsız etmiş ve İran’a dönerek tarafsız bir yaşam seçmiştir.
1925 Şubatında İslâm Kürdistancısı Said-i Kürdi saçmalıklarına dayalı isyanlara şeyh Sait İsyanının bastırılması ile son verilmiştir. 

1937’de Dersimli, bu Mezopotamyalı Grek Yezidileri ile anlaşamayan, daha çok İran Mihri (Mitra), Grek Mitra dini, Hıristiyanlık, İslâm karışımı bir inanca sahip olan Dersim’in Gnostik Ermenileri İngiliz-Fransız desteğiyle çıkardıkları süren isyanları Atatürk’ün ölümünden 18 gün önce bastırılabilmiştir. 1939-1950 arasında devlet daireleri bu isyancılarca İsmet İnönü aracılığıyla işgal ettirilmiştir. 1950 sonrası da Mezopotamya Yezidi ve Sabileri Menderes tarafından doldurulmuştur. Günümüze kadar devlet bunların elinde oyuncak olmuştur. Bu her iki grubun temel inançlarında kız/erkek çocuklarla cinsel ilişki ve aile içi evlilik yer almaktadır. 

 Said-i Kürdi Deliüzzaman’ın kendisi de hiç görmediği Cemalettin Efgani’nin (1838-1897)  yolunda olduğunu açıklamış olmasıdır (Tarihçe-i Hayatım-Küçük Sait bölümü).
A.K.P’nin takip ettiği siyasi zihniyetin özünü oluşturan ideoloji veya saçmalık ta Efganilik ve ondan doğan Nurculuk’a dayaınır.
Efgani'nin Masonluğunu belgeleyen Resim linki

Efgani, İran’ın güneyinde Büyük İskender’den kalma “Kripto Grek-Yunanlıların” yaşadığı Esedabad doğumlu, gençliği hakkında bilgi bulunmayan, Kerbela, Necef, şehirlerinde Şii dini eğitim aldıktan sonra Hindistan’a gitmiştir.
Oradan da Hac için çıktığı yolculukta, Hicaz, Yemen, Mısır, Osmanlı İmp., Rusya ve İngiltere’ye gitmiş, dine şüpheci bakışları burada neticelenmiş olsa gerekir ki, “Dinsiz” olduğu gerekçesiyle İskoç Mason Locasından kovulmuştur.
Resmin linki

Ardından Paris Mason Locası bu tipleri kabul ettiğinden oraya kaydını yaptırmıştır.
Avrupa görenlerin o zamanlar da çok makbul olduğundan olsa gerek, 1866’da Afganistan’a gitmiş orada “İstanbul’u da görmüş” olduğundan sözde “Halifeden icazet, el almışçasına” “İstanbulî= İstanbullu” adıyla kendisini tanıtmıştır.


İşbirlikçiliklerinin Afgan padişahınca farkına varıldığında 1868’de Afganistan’dan padişah Şir Ali Han tarafından kovulmuş, 1869’da geldiği Mısır’da Arapları İngiliz mandacılığına yönlendirmiş, daha fazla zarar vermesin diye II. Abdülhamit tarafından İstanbul’a davet edilmiş, millete gericiliğin temeli olan II. Abdülhamit’in uyguladığı Panislâmcılık (Koyu İslamcılık-Şeriatçılık Düzeni) akımının kurucusu da olduğu savunulan,  Cemalettin Efgani hainin ölümünden yıllar sonra Mardin’de gördüğü iki öğrencisinden bir görüşte onun bütün siyasi bilgisini öğrenip sahip olduğunu iddia eden*, Yezidi Kürt, Ermeni ve Rum memleketi olan Bitlis’in Yezidi kripto Rum’u, Ermeni-Yahudi’si Deliüzzaman-ı Said- Kürdi’ye İngiliz rahip ajanı Mr. Robert Frew’un İngiliz istihbarat masalarında hazırladığı Nurculuk saçmalığının takipçisi olması da mı tesadüfidir? 

*Yezidi dininin tanrısı şeytan Tavus, herhangi bir insan bedeninde görünebilir. Özelliği “okuyup yazamaması, İlâh-i bilgiye sahip olması, mucizeler göstermesi (Bediî=mucize demektir. Deliüzzaman’ın en son benimsediği adı da Bediîüzzaman’dır, yani “Asrın mucizesidir”).

Efgani öldüğünde Said-i Kürdi(D.1876) henüz 21 yaşındadır. Öğrencilerini görmesi ise en az 30’lu yaşlarına rastlamalıdır. Çünkü Said-i Kürdi bu buluşmanın tarihi konusunda hayatını yazdırdığı “Tarihçe-i Hayatım” adlı kitabında kesin olarak yer vermez. Daha çok, kendi bedeninde görünen tanrısı şeytanın ona genç yaşında yaptırdığı mucizevi davranışları öne çıkartarak, “Ölen Tanrı Kültü” ne göre kendisinin tanrı Şeytan Tavus olduğunu çağrıştıracak hayali olguları öne çıkartır.

Türk ve Müslüman dünyasının haçlı işgaline karşı direnemeyeceğini, yok olmaktansa teslim olmayı savunur. Kur’an’ın hiçbir ayetinde yazmadığı halde Delîüzzaman kendisinin “Yüz yılda bir İslâmiyet’i yenilemek için gönderilen kutsal İmam veya Şeyh” olduğunu iddia etmiş. Bununla da yetinmemiş, Müslümanlara “Haçlı Seferi ilân etmiş Hıristiyan askerlerinin de “Şehit” olacaklarını söylemiştir. 

Bu konuda İngiliz rahip ajanı Mr. Robert Frew’un talimatlarıyla yazıcısı (Yazata) Hüsrev’e yazdırdığı “Zehra” adlı saçmalığı, Halife fermanıymış gibi Türk ve Müslüman ülkelerinde emperyalist güçlerce dağıtılmış ve İslâm dünyasının “savaşmadan emperyalizme teslimi” sağlanmıştır. Bu yüzden 1952 yılında Deliüzzaman-ı Said-i Kürdi’ye Roma’da bulunan Katolik Hıristiyanlığın sembol devleti Vatikan’ın papası tarafından “Sadakat Ödülü” verilmiştir. (Kynk=Tarihçe-i Hayatım kitabı.)

İşte bütün bu ihanetlerin kökenleri bunlara dayanır.
Din adına insan yüreğinin kaldıramayacağı sapıklıkların yaşandığı herkesin şikâyet ettiği Masonluk, Şatanizm ayinlerinin kökenleri de Sabilik (her dine dönen, dinsiz, ensest/pedofilik yaşayan) inancıdır. 1550’lerde İngiliz Krallığı, 1776’da Amerikan Bağımsızlık savaşını yürüten, ABD’yi kuran, her iki dünya savaşının sorumlusu olan ve II. Dünya savaşı ile dünya hâkimi olmayı başaran ABD devlet adamları da bu sapık Sabilik, Yezidilik, Mecüsilik, Yezidilik kökenli Şeytani Yahudi Masonlardır.

Yaşadıkları her ülkede çoğunluğun inandığı din, mezhep hangisiyse bunlar ondanmış gibi yaparlar sonra da değişimi başlatırlar. Hıristiyanlıkta Ortodoks, Presibiteryan v.b İslâmiyet’te Vehhabilik, Kadıyanilik, Bahailik, Efganilik, Nurculuk, Gülencilik gibi tarikatlar, bunların yürüttüğü “Ilımlı İslâm” siyasetleri, “Dinlerarası Diyalog” toplantıları gibi son darbeyi indirecek bütün ihanetlerin altında bu sapıklar vardır.

Cemalettin Efgani’nin aslında İran’lı olmasına rağmen kendisi Afganlı gösterip “Efgani adını alması, Deliüzzaman-ı Said- Kürdi’nin, henüz Ruslar doğu Anadolu’yu ele geçirecek saldırılara başlamadan çok kısa bir zaman önce Rus Çarlığı himayesinde olan Gürcistan Tiflis’te bir Rus istihbarat polisiyle görüşmesi ve bu görüşmesinde, Tiflis’te hayalindeki medresenin şeklini toprağa bir sopa ile çizmesini takip eden konuşmalarda “Ha Tiflis ha Bitlis” sözünde kast ettiği şeyin, Tiflis’in de Bitlis’in de İskender’in köle generali Tiflis tarafından inşa edilmesi ve her iki şehir halkının Grek olduğunu vurgulamaktan başka şey değildir. 

Peki, Afganistan’ın Greklerle ne alakası vardı? Sorusuna gelince kısaca cevaplayayım. Kripto Grek yerleşim bölgeleri sadece Afganistan ile sınırlı değildir, Aral gölünden Hazar sahili boyunca aşağı bölgeler, oradan İran, Mezopotamya, Irak, Arap yarımadası, Lübnan, Filistin, Mısır, Tunus, Libya, Cezayir’den Fas’a kadar sahil şehirleri.
İskender'in İmparatorluğu M.Ö.323

Biseksüel, pedofilik ilişkiler düşkünü bir hamam oğlanı olan Büyük(!) İskender, M.Ö.333’lerde gene kendisi gibi biseksüel ve pedofilik yaşam süren Pers imparatoru III. Darius’u günümüz Çanakkale Biga ovasında bozguna uğratmasının ardından kısa bir süre içinde Afganistan’a oradan Hindistan’a (M.Ö.326) kadar indi.  
Eşcinsel Büyük İskender!

Babil’de (Irak-Bağdat’ın 35. km güneyinde harabe şehirdir.) ölümünün (M.Ö.323) ardından imparatorluk büyük Grek generalleri arasında bölündü. Afganistan’da İskender’in Makedonyalı generali I. Selevkus tarafından Selevkus hanedanı kuruldu ve bu hanedandan oğlu I. Antiyokos tarafından sürdürüldü. Krallığın sınırları Hazar Denizini güneyinden Afganistan’a, Aral Gölünden Güney İran’a kadar bir araziyi içeriyordu.  M.Ö. II. yüzyıllarda Hindistan Pencap civarlarını da yönettikleri dönemler oldu ve bu arada Budizm’i, Zerdüştlüğü de benimsediler.  Grek-Baktriya krallığı hanedanı Grek ve yerlilerden gelen krallar elinde el değiştirerek, M.S. 10.yüzyıla kadar sürdü. 

İskender’in bıraktığı imparatorluğun en uzun yaşayan temsilcisi oldu. M.S 10. Yıldan sonra kuzeyden gelen Türk Sakalar ve Kuşhanlarca yıkıldı ve Kuşhanlar bölgeyi 200 yıl yönettiler. Yaklaşık 300 yıldan fazla süren bu dönemde İskender’in imparatorluğunun en uzun yaşayan parçası oldu.
İkincisi de M.Ö.190’larda Romalılarca eyalet haline getirilen ve M.Ö 55’lere kadar süren Mısır’daki Ptolomeus hanedanıydı.

Bu nedenle Afganistanlı, Mezopotamyalı, Kuveytli, Dakar’lı, Bahreyn’li, Umman’lı, Yemen’li, Birleşik Arap Emirlikleri’li, Hicaz’lı, Batı Suriyeli (Lübnan, Filistin, İsrail), Mısırlı, Anadolu’lu, Kafkas’lı, İran’lı olmak biraz da Zerdüşt, Budist, Sabi, Yezidi, Yahudi, Hıristiyan dinlerine inanan, yaşadıkları yerin halkının inançları ile soylarındanmış gibi kendilerini gizleyen “Grek (Hileci)” olmaktır. 

Avrupalılar, olmayan medeniyetlerinin köklerini Greklere dayandırdıklarından, 15. yüzyıldan sonra keşiflerle dünyayı ele geçiren batılılara yaranmak, onların destekleriyle iktidar olmak isteyen Kripto Grekler de 2000 yıldır sakladıkları gerçek kökenlerini gene saklayarak, yaşadıkları bölge halklarındanmış gibi yaparak, yüzyıllardır ekmeklerini yedikleri doğu milletlerine teslimiyetçiliği şartlayan Vatikan mamulü ideolojileri şırıngalayarak Grek kökenli Haçlı batının kölesi olmalarını sağlama çabasına girdiler.

İşte Necd’li Mehmet Abdülvehap’tan Moğol Ahmet Kadıyani, İran Yahudi’si Bahaullah’a, çağdaşı Cemalettin Efgani ile ardılı Deliüzzaman-ı Said-i Kürdiye kadar “İslâm’da Reform; Dinlerarası Diyalog” hastaları arasındaki “Grek-Batı hayranlığı, Vatikan sevgisinin kökenleri”  ile “soy davaları” bu tarihi gerçeklere dayanır. 

Bu bilgilerden çıkaracağımız sonuç ise adı ister Yeni Osmanlı, ister B.O.P, ister İslâm Kürdistanı her ne olursa olsun asıl hedef Yeni Dünya Düzeni ile yeryüzünün Rum (Şeytan Boğa’ya Tapınanların) hâkimiyetine sokulmasıdır.
Ülkemiz ve dünyanın her yerinde kendi dindaşlarını (Şeytan ibadetçileri) iktidara taşımaları bundandır.  ABD’deki iktidar güçleri ile ülkemizdeki köleleri olan iktidar güçlerinin en önemli “Ortak Noktalarını” anlattıktan sonra ötekilere geçelim.

2-Eski Grek ve Roma’nın Temsilcisi Olan ABD’nin Siyasi Partisi RP ile AKP Ortak Tesadüfi (!) Özellikleri;

Tarihi Grek- İskender imparatorluğu ve onun da ardılı kabul edilen Roma (Rum okunur, Aramice Boğa demektir. Dinleri Öküz başlı boğa tanrılara tapınmaktır.) imparatorluğunun bütün sembollerini benimseyen Amerika Birleşik Devletlerinin Republican Party’si (Cumhuriyetçi Parti), ABD’nin Jakson Demokrasisini yaşadığı 1830-1850 yılları arası faaliyet gösteren Amerikan Bağımsızlık Savaşı taraftarı olan Whig Partisi ile 1848-1852 yılları arasında yaşamış kısa ömürlü, kölecilik karşıtı Free Soil Party (Özgür Vatan Partisi) üyelerinden bağımsızlık ve kölecilik karşıtı milletvekillerinin birleşerek 1854’te kurduğu partidir. Sembolü Fil’dir.

R.(C).P'nin Sembolü Fil


Bu partinin ilk ABD başkanı Abraham Lincoln (1861-1865 arası) Yahudi/Masonu olup, tümü mason olan ve herkesçe çok bilinen Theodore Roosevelt (1901-1909), Dwight Eisenhower (1953-1961), Ronald Reagan ya da (Uncle Ronnie) pedofilik sapık Roni Amca (1981-1989) onu takip eden Teksas petrol kralı, pedofilik sapık, baba Buş olarak ta andığımız, Ortadoğu işgaline ilk kapı aralayan, en az 3.000.000 Iraklının günahına girmiş eli kanlı katil, I. Körfez Harekâtını yürüten George Herbert Walker Bush(1989_1993), son olan 18. Başkanları da Yavru Buş diye de andığımız G. W. Bush’tur (2001-2009). Bu yetenekleriyle “G.O.P” adını gerçekten hak etmektedir. Hak ettiği öteki şeyleri de yazacağız elbet.

Amerika’nın dini, milli değerlerine bağlı (conservative=muhafazakâr) olan bu partinin bir diğer adı da “Grand Old Party” yani “G.O.P” olup bu gün Ortadoğu milletlerinin de başına açtığı derdin adı da tesadüf müdür nedir bilinmez “B.O.P” tur. Bu da “Büyük Ortadoğu Projesi” adıyla saya geldiğimiz ABD-AKP siyasetinin adıdır.
Abraham Lincoln

Şimdi, şu Amerikan partisinin  R.P” baş harflerini onun ülkemizdeki en büyük işbirlikçisi A.K.P’nin genel başkanının adıyla söylersek “Recep’in Partisi” olarak da söylemek mümkün olabileceği gibi “Muhafazakâr” özelliklerinin İngilizce karşılığı olan “conservative“ kelimesinin baş harfini ortaya koyduğumuzda “R.C.P” tam olarak “Recep” adının sessiz harflerini elde etmemiz sizce tesadüf müdür?

Bu R.C.P veya Recep’in Partisinin daha 1894 yıllarında Amerika’da masonları sevdirmek ve de semirtmek için kurduğu “fakir çocukları okutan, ailelerine yardım eden” bu sayede “Mason” adını “yardımsever” adıyla eş anlamda anılır hale getiren bizdeki İlim Yayma Cemiyeti ve Deniz Feneri kuruluşlarının birebir aynısı olan derneklerinin adı da “American Knight Of Protection” olması, bunun baş harflerini birleştirdiğimizde “A.K.P” harflerini elde etmemiz de bir tesadüf müdür?

Amerikan R.(C).P'nin en büyük işbirlikçisi cuntacı Kenan, ReCeP'e muhtaç kaldı!


İlkeleri 08 Aralık 1894’te General Bussey tarafından “OrdersOf American Knights of Protection-Amerika’yı Koruyan Şövalyelerin İlkeleri” başlığıyla, yabancı işçi göçüne ve ithalata onay, bağnaz, gizli olmayan dindarlık, Amerika’nın her yerinde vatanseverlik duygusunun yayılması, seçimlerde şeffaflık, eğitim sisteminin birleştirilmesi, öğrencilerce ortak üniforma giyilmesinin sağlanması, üyeleri arasında hastalık veya ölüm hallerinde, oluşturulacak bir mali fonla desteklenmesi şeklinde belirlemiştir. Bu ilkelere “tazecik yeme de yanında yat” anlamında “Sıcak Kek” adı verilmiştir.

Ayrıca ABD’de hani başlarına göz delikleri açılmış beyaz Amerikan bezinden torba ve beyaz çarşaf geçiren, ormanlarda zencileri muhtelif sapık ayinlerle kurban eden ve faillleri bir türlü yakalanamayan, yakalansa da yüksek rütbeli devlet görevlisi olduklarından “Top Secret=Çok Gizli” ilan edilerek tahkikat yapılması, yargılanmaları engellenen “Zenci avı” ile meşhur, ırkçı, kökten dinci, ABD’nin B.M’den çekilmesini de savunan “Klu Klux Klan-K.K.K, (bizim Kara Kuvvetleri Komutanlığına ne çok benziyor!) örgütünü de temsil eden Mason Tapınak Şövalyeleri örgütünün bir kolu da gene bu A.K.P’dir.

Bu kadar soy sopa düşkün, ırkçı olan bu A.K.P’ni ülkemizdeki temsilcisi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ilk açılımlarının, Ermeni açılımı, Kürt Açılımı, Rum açılımı, Arap Açılımı gibi “etnik açılımlar olması ve kendisini eleştiren CHP genel başkanı K. Kılıçdaroğlu’na “Önemli olan boy değil soydur soy!” diyerek “soy davası güden” bir A.KP. partisi olması, onun genel başkanının da “R.C.P” harflerinden oluşan bir adının olması tesadüf müdür?

Hatta bu başbakanın ad ve soyadlarının baş harflerinden “REcep Tayyip Erdoğan= RE.T.E.”, “e” harfi, İngiliz diline “İ” yerine geçer ve bu şekilde “İ” olarak söylediğimizde “RİTE  olur. Bu RİTE kelimesi de “Ayin” demek olup bütün mason localarının sonunda yaygın olarak bulunur. Scottish Rite= İskoç Mason Locası gibi.
 
Ergenekon tahkikatı başlangıcında ABD karşıtı oldukları için ABD tarafından tasfiyesi istenildiği anca kavranabilen yüksek ve ast rütbeli subayların, siyasi ve gazetecilerin tutuklanmasında “şüphe ortamı oluşturmak” için öldürülen, kasıtlı olarak belli toplantılarda belli sözlerini söylediği için hakkında bu kesimce dava açılmasına ve ardından şeytana parmak ısırtacak senaryolarla öldürülen Hirant Dink’in de aynı tarzda bir Ermeni yardım derneğinin okuttuğu çocuklardan olması da mı bir tesadüftür?

Bu ortak noktalardan sonra ABD’nin Muhafazakâr Cumhuriyetçi Partisinin (R.C.P) başına gelmiş yöneticilerinin sapıklıklarını işleyelim;

3-Republican (Conservative) Party’nin (R.”C”.P-Recep Partisinin) Sapıklıkları;

Obama'nın seçim kampanyasında R.(C).P eleştirileri!


Amerika’nın R.C.P partisinin sözde “muhafazakâr” özde sapık kişiliklerini öğrenmek için Uğur Alkapınar’ın dilimize çevirdiği, ön sözünü gazeteci Mine G. Kırıkkanat’ın yazdığı, “Aykırı Biyorgrafi” yayınlarından çıkmış olan, Mark Phillips ile Cathy O’Brien’in yazdıkları ve bizzat Cathy O’Brien’ın tecrübelerine dayalı olan “Baykuş İmparatorluğu” adlı kitaptan yararlanacağız. İnternette daha çok dosya olmasına rağmen ilk önce biz bundan başlayalım;

a) Zihin Kontrolü Projesine dayalı Sapıklıklar;
Kitabın konusu yazarlardan ikincisi olan Cathy O’Brien’in ABD’nin gizli projesi olan “travma kontrollü zihin Kontrolü projesi” dir.
Çocuklarla vakit geçiren baba Bush

ABD’li psikoloji uzmanları bu çalışmaları ile bir insanı bir takım travmalar ile vecd hallerine sokarak beynine bazı bilgileri yerleştirmeyi, travmadan çıkarttıktan sonra hatırlamamasını, bu insanı bir posta güvercini gibi kullanarak istenilen kişiye ulaştırdıklarında gene o kişi tarafından travmaya sokularak vecd haline getirilmesi ile ağzından istenilen bilgileri bilgisayar gibi eksiksiz aktarmasının sağlandığı psikolojik bir çalışmadır. Bu çalışmada belli bir noktaya gelinmiş olmalı ki mağdurunun tecrübeleri de bu kitabın konusudur. 
Katolik Rahiplik Pedofili mafyasıdır pankartlı bir ABD'li protestocu

Amerika’nın bize büyük görünen devlet adamlarının dünyayı nasıl sütliman bir Amerikan çiftliğine çevirme konusundaki ince projelerini görüşmek bahanesiyle bazen aralarına yabancı işbirlikçilerini de davet ettikleri sadece “erkek” üyelerin katıldığı bir takım toplantılar düzenledikleri, bu toplantılarda, devlet işlerinden ziyade akla hayale gelmeyecek sapık cinsel ilişkilerden insan kurbanlarına uzanan insanlık dışı Şeytan İbadeti Ayinlerinin yapıldığı anlatılmaktadır.
Foto montaj Bush pedofili resmi. Protesto amaçlı hazırlanmış.

Bunlardan Amerika’nın Pasifik sahillerinde bulunan San Fransisco şehrinin 70 km kadar dışında, yalnız erkeklerin üye oldukları “Bohemian* Grove= Sapık-lar (Bohem) Koru-su” adlı bir kulübün bu işler için kullanıldığı yazılmaktadır.

*Bohemian, toplumun gelenekleri dışında yaşam süren, dilimizde tam olarak sapık anlamında bir kelimedir.

Kulübün üyeleri arasında eski ABD başkanlarından Herbert Eisinhoover’in oğlu olması muhtemel Herbert Hoover, 1990’ların başkanı G.Bush, oğlu G.W.Bush, 1970’lerin dış işleri bakanı ve Ortadoğu, yeni dünya projeleri uzmanı Henry Kissinger, emekli general Colin Power, eski Beyaz Saray sözcüsü Newt Gingrich, DOW kimyasal ürünler şirketi sahibi frank Proof ile oyuncu Danny Glover gibi adların başı çektiği toplam olarak 2700 üyesinin bulunduğu BEE muhabiri Suzanne Bohan’ın 02 Ağustos 1999 tarihli  yazısında anlatılmaktadır.

1993 yılında bu kulüpte düzenlenen bir kurban törenlerinde insanların öldürülmesi ile şehirde yaşanan ve kayıp olayları arasında bağ olduğunu gündeme alan bir San Fransisco gazetesinin yayınının 1947’e düzenlenen “devlet sırları yasası” kapsamına sokularak tahkikatın engellendiğinin yazılması da ilginçtir.
Kitabın yazarlarından Mark Phillips NASA’nın bu projesinde kısmen görev almış bir uluslararası ilişkiler uzmanıdır. Cathy’i  ve kızı Kelly’yi öldürülmekten ve sapık yaşamdan kurtaran kişidir. Kelly bir dönem siyasi tutuklu olarak mahkûm edilmiştir.
Zihin Kontrolu uygulanan ve okudğunuz sapıklıkların mağduru Cathy O'Brien

Cathy O’Brien daha çocukluğunda “ensest aile yaşamına sahip” bir Yahudi babanın kzı olarak doğduğunu, babası Earl O’Brien sapık pezevenginin daha doğduğu an anne sütünden önce kendisine oral seks yaptırmakla övündüğünü, annesini, kardeşlerini de Mason büyü ayinlerinde arkadaşlarına ikram ettiğini, babasının da böyle bir aileden geldiğini yazarak konuya giriş yapmaktadır.
Bu kitaptaki sapıklıklarda yukarıda adları geçen ABD başkanları, çocukları, Bil ve Hillary Clinton çiftinden çok sayıda ülkemizde de çok iyi tanınan ABD bürokratlarına kadar adlar yaşanan uyuşturuculu, insan kurbanlı sapık cinsel ilişkiler içeren büyülü ayinler yer almaktadır.

İnsan Hakları gününde LGTB göçmenlerin haklarını konuşan Hllary Clinton

 

Yukarıdaki resmin linkinde İstanbul'da bir LGTB'nin mücadelesini konu almış! Tahrikin kaynağı belli oluyor!

Hillary;"Kadın, ırki,dini,kabilevi,etnik azınlık bir LGTB olmanız sizi daha az insan yapmaz! Gay haklarının insan hakları demek olmasının nedeni budur!" Demiş. Makamı ve kitabın iddiaları uyuşmaktadır.


Bundan fazlasını yazmamaya karar verdim. Merak eden alıp kitabı okuyabilir.
Bu kitabın ABD’nin büyük devlet adamlarını karalamak için çıkarılmış olabileceğini iddia edenler olabilir. Bunun da cevabı kitap içinde verilmiş ve bazı deliller de kitaba eklenmiştir.

b) Pedofilinin Resmileştirilmesi;
Regan (Ronny Amca) ile G.Bush'un eşcinsellik haberi

Diğer yandan, gene bu ABD başkanları dönemlerinde Papalığın 2011 yılında pedofilik ilişkileri, çocuk pornosunu onaylaması, bunu takip eden yılda da ülkemizde köklü ortakları olan AKP’nin de “4+4+4” adıyla bilinen ve dokuz yaşında kız çocuklara “evlilik kapısını açan” eğitim yasasının yürürlüğe sokulması, daha önce başbakanın dünürüne ait olan ATV’de yayınlanan “Bir Şarkısın Sen” adlı pedofili içerikli çocuk şarkıcı yarışmasını benim “ATV ve Bir Şarkısın Sen” adlı yazımdan kısa bir süre sonra (2010’da) kaldırmalarına rağmen, 2012 yılında tekrar aynı “pedofilik” olduğunu söyleyen Pınar Altuğ’un sunuculuğunda yayına sokması hesapsız, tesadüfi bir olay değildir.

Yukarıda alıntılar yaptığım kitapta geçen olayların mağduru Yahudi kızı Cathy (Keti) O’Brien, Suudi kralı Abdullah ile girdiği oral seks ilişkisi öncesinde cinsel ilişkide bulunan yaşları 6 ile sekiz arasında değişen kız çocuklarını kral Abdullah’a benzedikleri için kralın kendi kızları ile ilişkiye girdiği kanaatinde olduğunu yazmıştır. 1734’de İngiliz casusu Hemper’e aldanarak Vehhabilik dinini kuran Mehmet Abdülvehhab’ın yolunda Vehhabi olan Suudi ailesinin de Grek tohumu Hicaz Araplarının da biseksüel oldukları bilinen bir şeydir. Kral Abdullah’ın G.W.Bush ile dudak dudağa öpüştüğü resmi bloglarımda bulabilirsiniz.

G.W.Bush ve Kral Abdullah

Bundan ne Yaser Arafat ne Humeyni ne Ahmed-i Necat ne de Putin muaftır. Cinsel sapıklığın en yoğun yaşandığı ülkelerin başında Gürcistan, Ermenistan’dan Yunanistan’a kadar bütün ülkeler gelmektedir. İngilizlerin meşhur Virgo (Bakire) ve Malcolm the Maiden (Bakire Malcom) lakaplarıyla da anılan, muhtemelen frengiden ya da sapıklığı yüzünden zehirlenerek öldürüldüğü sanılan IV. Malcom (1141-1165) adlı kralları da cinsel sapıklığın yek bir millete değil yeryüzünde yaygın bir şekilde yaşandığını göstermektedir.
Pedofili ve kulamparalık (küçük erkek çocuklarıyla ilişki) eski Türk geleneklerinde yaygınlığı bilinen bir konu değildir. Güney Türkistan Türklerinin bu konuda, eşcinsellik, lezbiyenlik, transseksüellik, kulamparalık, aile içi evlilikler, ebeveynin çocuklarıyla ilişkileri gibi her türlü iğrenç cinsel ilişkilerin yaygın olduğu Hint, İran ve VII. ,yüzyılda gelen Emevi istilasıyla Araplardan sirayet etmiş olduğu inancındayım. Günümüzde bile bu tür sapık ilişkilerin Türkler arasında hoş görülmediği bir gerçektir.

SSCB Brejnev ile Honnecker
Emevi istilasıyla güney Türkistan Türklerinin beylerinin öldürülerek başlarına Fars kökenli beyler ve din adamları atanmasından sonra geçen beş yüz yılın sonunda 13. Yüzyıl ortalarında Anadolu’ya gelen Osmanlı kabilesinin yerleştirildiği Bilecik, Söğüt yaylasında büyüyerek bir imparatorluk olmasının arkasında trükleri Rumlarla, Yahudi ve Araplarla evlendirerek soylarını kırması, yerleşik kavimlere özel bir gelenek olan ve “padişahın kölesi sıfatıyla, azınlıklar ya da savaş esirlerinden seçilerek ordu komutanı yapılan, savaş kaybettiğinde öldürülen ordu komutanları edinme” geleneğinin öteki adı olan “Köle Kral Kültü” gereğince devşirme alımı, bunlardan devlet idarecilerinin, ordu komutanlarının seçilmesi geleneği de etkili olmuştur.

Kırbaç cezası alan bir iç oğlanı

Diğer yandan, köle olarak çocukluk dönemlerinde ailelerinden parayla veya zorla ya da savaş ganimeti olarak toplanan Grek, Arnavut, Sırp, Romen, Bulgar, Yahudi çocukları, ilk önce  I. Murat zamanında padişahın yakın korumaları olarak ordu içine doldurulmaya başlanılmıştır. Bunlardan beğenilenleri padişah ve paşa gibi devlet adamlarının haremlerinde “gılman” olarak hizmet vermişler ve “içoğlanları”*olarak da anılmışlardır.

 *(Bab-üs Sade muhafızları Ak Ağalar ile karıştırmayalım. Enderun'a seçilenleri padişaha hizmet eder, bey, paşa her şey olurdu.)
 
Yeni ele geçirilen topraklara genel idareci olarak atanan bu dönme-devşirme paşalar, yukarıdaki şekillerde ya da esir pazarlarından elde ettikleri bu “çocuk köleleri-gılmanları” padişaha hediye etme geleneği de oluşturmuşlardır. Bu geleneğe son veren padişah IV. Mehmet’tir (1642-1693).

I.Murat’tan Yıldırım Bayezid, Fatih, Kanuni gibi nice padişahlar bu oğlanlarla sapık ilişkiler yaşamışlardır. Sapıklığın halk arasında yayılmasını bir diğer nedeni de sapıklık geleneklerini koruyan, Grek (Yunan), Bulgar, Ermeni, Gürcü, Kafkasyalılar, Yezidi, Sabi, Mecusi Farsi, Kürt ve Arapların da Türkler arasında “vatandaş” sıfatıyla yaşamalarıdır. Bir de buna halka dini öğretmek amacıyla yeni ele geçirilen Balkan topraklarının da namını duyan ne kadar işsiz güçsüz, hala sapık Mecusi geleneklerine yaşayan ve Müslüman görünümlü Hicaz Arap’ı varsa hepsinin “Kur’an’ı okumak, okutmak, Türklere anlatmak için göçmeleri de etkili olmuştur.
İşte bu kadar sapık milletler arasında yaşayan Türk milletinin içinde hala bu tür ilişkilerin “kötülüğünden dem vuranlar” çıkıyorsa bu da Türk milletinin asaletini göstermektedir. 
Bu da Pedofilik Putinmiş

Fatih’in Son Türk soylu sadrazamı Çandarlı Halil Paşa’yı tasfiye etmesiyle tamamen dönme ve devşirmelerin eline geçen Osmanlı ordusu ve devleti adının “homoseksüel, biseksüel, lezbiyen” gibi cinsi sapıklıklarla anılır olmasını bu devşirme paşalara borçludur.

I.Murat’tan Fatih’e padişahların devleti devşirmelere, dönmelere, Arap ve Yahudilere yani Türk dışında her millete peşkeş çekmesinin hatasını önce kendileri “kafes padişahı” olarak ömürlerini haremin mahzenlerinde geçirmekle ve Türk milletinin adını cinsi sapığa çıkartılması olarak ödemişlerdir.  İşte bu sapık devşirme paşaların sapıklıklarının “Türkiye’de Ahlaksızlık”  başlığıyla batı dünyasında anlatan bir kitaptan alıntıları okuyalım;

Kitabın adı, “İnternational Journal of Greek Love” (Grek Aşkının Uluslararası Haberi), kitabın yazarı, Jonathan DRAKE.
Bölümün adı “Le Vice in Turkey=Türkiye’de Ahlaksızlık”  
Hileci, ibne Grek tanrısı Hermes

Osmanlı’nın kurulduğu 14. Yüzyıldan cumhuriyetin ilanına kadar geçen sürede Osmanlı’da yaşanan erkek köle trafiğini, Osmanlı padişah ve beylerinin özellikle “Grek soylu” gılmanlara olan düşkünlüğünü ve birçok sapıklıkları dile getirmektedir. Sanki Avrupa’da durum farklıydı. Avrupa’nın ayıplarını örtüp Türk-Osmanlı düşmanlığına soyunan bu şerefsizin ne olduğu da kitabın henüz ön sözü kısmında belli olmaktadır. Bey efendi, doğrudan Ermeni Soykırımı iddiasını öne çıkartarak Osmanlı’ya düşmanca yaklaşarak giriş yaptığından lafının başından son sözünün ne olacağını kestirmek için kâhin olmaya gerek yoktur zaten.

Yıldırım Bayezit ile başlayan “Grek Oğlanları Düşkünlüğünü” Fatih Sultan Mehmet’in tam bir gılmancı kulamparalığına, Bartolomei Dordevic (1510-1566) adlı bir yazara dayanarak, Kanuni’nin Viyana kuşatmasında başarısızlığı yüzünden geri çekilirken sekiz bin kadar ibne-oğlanı öldürdüğünü yazmıştır. Savaş meydanlarından toplanan erkek çocukların 50- 60 kişilik gruplar halinde yaya olarak İstanbul’a götürüldüklerini, bunlarla yapılan şehevi ilişkilerin anlatımlarıyla sürdürmüş ve en berbatı, Osmanlı’nın çöküş dönemi olan 1894 ve sonrası yıkılışa kadar olan dönemde İstanbul’dan Mısır’a kurulan “gılman pazarlarını” ve buralardan alınan köle gılmanlarla  “Ali Paşa” olarak andığı bir paşanın sapık ilişkilerini yazmıştır. 

II. Abdülhamit dönemine denk gelen bu yılların en meşhur paşalarının çoğu okur-yazar olmayan Yezidi Kürt Hamidiye Alayları paşaları olan, pedofilik (sübyancı, oğlancı), İngiliz işbirlikçiliğini destekleyen Kürt aşiret reislerinden ve Arnavutlardan oluşmaktaydı. Şeyhülislâmlar bile Kürtlerdendi. Örnek olarak Atatürk döneminde milletvekilliği de yapmış, Başkale’li Halidi Yezidi Vanlı Abdülhakim Arvasi’yi verebilirim.

Hatta Grek asillerinden Notaras adlı birinin 14’ündeki oğlunu padişaha kendi isteği ile verdiğini ve bu çocuğun saraydaki 200 ibnenin arasına katıldığını da yazmıştır. Ulan, zaten saray hareminde 450 oda var ve bu odaların her birisi en fazla iki kişinin rahatça uyuyabileceği büyüklüktedir. Haremin temizlik, yemek, eğitim işlerinde sadece 250 kişiden fazla görevli vardır. Padişahın ve kardeşlerinin çocukları, onların hizmetçileri için ayrılan odalara valide sultanın hizmetçiler, padişahın dört eşi, dört gözdesi ve onların eğitimcileri, hizmetçileri, harem güvenlik görevlisi kadın ve erkek muhafızlar da hesaplandığında bu 200 ibneyi padişahların Londra’ya Backingam sarayına misafirliğe mi gönderdiklerini düşünmek gerekir. 

Sapık- çift cinsiyetli Dev ve Cüce (Yecüc-Mecüc) Grek tanrıları. Grekler bunlardan türemiş olduklarına inanırlar!


Haremde bu kadar ibneyi barındırsalardı padişah, ailesi, hizmetçileri, kardeşleri ve çocukları için sarayda yer kalmazdı(!).
At çamuru, çamur kalmazsa izi kalsın! Örneğindeki gibi bu dallama da iyice “desteksiz” sallamış ya işte bu dallamaları okuyan da Türk milletini toptan ibne sanır olmuş! Sanki Avrupa çok temiz!
Avrupalı, Osmanlının “Köle Kral Geleneği” içinde devletin başına getirdiği Avrupalı sapıkların sapıklığını “Türk Ahlaksızlığı” olarak yazmaktadır.

Dünyanın en büyük porno tüccarlarının da başını, başımıza getirdikleri ve onlarla çalışmak için halkımıza telkinler, baskılar kuran Amerika’nın çektiğini, onu Avrupa Birliği ülkelerinin takip ettiğini herkes bilmektedir.
Böyle iftiralar Türk milletini kendinden nefret ettirip, kültürel erozyona uğratarak “Batılılaştırma siyaseti” ilkelerince yürütülen yerli devşirme- dönme iktidarların destekleriyle yürütülen bir siyasetin unsurlarıdır.

Oğlancı Grek tanrısı Zeus, oğlanı Ganimedes (oğlan) ile çiftleşme sonrası ateşi Promoteus'a çaldırırken- Grek oğlanlarının namı göklere çıkmıştır:))


Günümüzün siyasi iktidarı olan “din tüccarı AKP” ve onu destekleyen, ABD’nin bu cinsi ve dini sapık R.(C).P’sinin (ReCeP Partisi), bin yıllık Vatikan işbirlikçilerinden seçilmiş Türkiye şubesi olarak, son 4+4+4 eğitim yasasıyla, N.Ç toplu tecavüz olayı sanıklarının AKP’liler olması yüzünden çıkarttığı “haksız yargı kararıyla”, üniversitelerde LGTB kulüplerini şart koşan eğitim yasalarıyla ve nice “dini ve cinsi sapık”  işleriyle  “cinsi ve dini sapıklığın” icracısı olmuştur.

Dünyayı ve ülkemizi yöneten bu “Dinci ve Cinsi Sapıklar Koalisyonunu  bu kadar teşhir ettikten sonra gerisi milletlere düşmektedir.

Takdir okuyanlarındır!

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc


İŞTE BAŞIMIZDAKİLERİN DE CİNSİ SAPIKLAR OLDUKLARINA YAZIMDAN ÜÇ YIL SONRA VERDİKLERİ DELİL.
3.300 YILLIK ETRVAT'IN, 2000 YILLIK İNCİL'İN 1400 YILLIK KUR'ANIN YASAKLADIĞI "BABA-KIZ EVLİLİĞİNİ ONAYLAYAN DİYANETİMİZ;
ATATÜRK'ÜN İDAM ETTİĞİ SAPIK DİNCİLER BUNLARDI İŞTE;


"Diyanet İşleri Başkanlığı, internet üzerinden yöneltilen, "Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşür mü?" sorusuna, "Babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur" ve "Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir" ifadelerinin yer aldığı skandal bir yanıt veridi."
Haberin yayınlandığı ilk haberde geçen açıklama metni şöyle;
“ Akıl almaz ifadeler


İşte o, “Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşür mü?” sorusuna verilen kapsamlı cevap:
“Babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması durumunda nikâhın ne olacağı konusunda görüş ayrılığı vardır. Bazı mezheplere göre, babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur (bkz. İbn Rüşd, Bidayetü’l-Mücdehid, Mısır 1975, II, 33; İbn Kudame, el-Muğni, VII, 486; İbn Cüzey, el- Kavaninü’l Fıkhiyye, 138). Hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda kızın annesi bu babaya haram olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır.”
Öğleden sonradan itibaren paylaşılmaya başlanılan bu haberin doğruluğunu test etmeye karar verdiğimde arkadaşlar aşağıdaki linki paylaştılar.
Bunlar nasıl insanlar artık takdirlerinize bırakıyorum.
Bu adamlara kim nasıl Müslüman diye itimat edip oy verdiyse, demek ki bu sapıklıkları onaylayan sapıktır, sapıklardır.
Alaeddin Yavuz
Haberin linki için tıkla;
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/...
Diğer ilk haber metni; http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/...

İlgili yazılarım;
15-Sapıklığın tarihçesi üzerine kaynak bir yazım; http://adilyargicc.blogspot.com/2012/04/mitolojiden-gunumuze-ermeniler.html