Alberto Riviera gibi Hristiyan araştırmacıların iddiasına göre,
Muhammet’e vahiyler, Mekke baş keşişi ve amcaoğlu olan Varaka b. Nevfel’in
ölümünden sonradır. O da bunu Buhari hadis kitabına dayandırır. Aama İbni ishak
başka bir konuya parmak basar ve bu olayda, İslam öncesi Kâbe ve çevresinde
yaygın olan “Tapınak Fahişeliği Dini” gereğince yapılan bir olay neden
olmuştur.
Okuyacağınız metin, peygamber Muhammette’n 100 yıl kadar sonra İbni
Hişam El Kalbi tarafından İbni İshak’ın yazdığı “Siret-ül Resulüllah
(Peygamberin Hayatı)” kitabından alıntıdır;
|
Sümer, Hint, Mısır, eski tüm dinlerde tapınaklar
cinsel ilişki merkezleriydi. Tüm tapınaklar ve
çevreleri de genel evdi.
|
“Hatice Tanrı elçisine (S.A.S.) "Ey Amcam oğlu! Şu sana gelen melek bir daha
gelirse bana haber verebilir misin ?"
demiş.
Tanrı elçisi ona: "Evet haber verebilirim" demiş.
Hatice ona: "Öyle ise bir daha sana geldiği zaman bana haber
ver" demiş.
Çok geçmeden Cebrail (A.S) her defasında yaptığı gibi gene ona gelmiş.
Tanrı elçisi (S.A.S.) Hatice'ye dönüp "ey Hatice ! İşte Cebrail
geldi" demiş.
Hatice ona "ey amcam oğlu kalk da sol dizimin üstüne otur"
demiş.
Bunun üzerine Tanrı elçisi (S.A.S.) kalkıp Hatice'nin sol dizinin
üstüne oturmuş. O zaman Hatice ona "Onu
görüyor musun ?" diye sormuş, Tanrı elçisi "evet görüyorum"
demiş.
Hatice ona "öyle ise kalk sağ dizimin üstüne otur"
demiş. S-151
Tanrı elçisi (S.A.S.) kalkıp Hatice'nin
sağ dizinin üstüne oturmuş.
O zaman Hatice ona "şimdi de onu görüyormusun ? diye sormuş.
Tanrı elçisi "evet görüyorum" demiş.
Hatice ona "Peki öyleyse kalk kucağıma otur" demiş.
Tanrı elçisi (S.A.S.) kalkıp Hatice'nin kucağına oturmuş. Hatice ona
"hala onu görüyor musun ?"
diye sormuş o da "evet görüyorum" demiş.
|
Hint Can (Jain) tapınağında tanrı ve tasnrıçalar cinsel ilişkide. İnsanlar da onları taklit eder böylece ibadet etmiş olurlardı. Bu kült hala yaşamaktadır. Can'cılar günde beş vakit namaz kılarlar ve cennet ve cehennem kavramları Müslümanlara en çok benzeyen dindir. |
O zaman Hatice, kucağında Tanrı elçisi (S.A.S.) oturmuş bulunduğu
halde yüzünü açıp
peçesini indirmiş ve
Muhammed'e "nasıl hala onu görüyor musun ?" diye sormuş
o da "hayır, artık
görmüyorum" demiş.
Bunun üzerine Hatice Muhammed'e "ey amcam oğlu! Müjde
olsun. Bu işte diren, Tanrıya and olsun ki bu bir melektir, şeytan olamaz"
demiş.
İbn-i İshak der ki: Ben bu sözleri Hasan
oğlu Abdullah'a anlattım. O da bana dedi ki: "Ben annem olan Hasan kızı
Fatıma'nın Hatice'den naklen bu sözleri anlattığını işittim. Ancak annemin
şöyle dediğini de duydum: Hatice
gömleğini sıyırıp Tanrı elçisini (S.A.S.) çıplak vücuduna çekip kucaklamış. O
zaman Cebrail gitmiş. Bunun üzerine Hatice Tanrı elçisine (S.A.S.): "Bu
bir melektir. Şeytan olamaz" demiş”
Cebrail bir cin olduğuna göre, her kılığa ve her şekle
girebilmektedir. Sabilik dininde kıyametin günahları kusursuz tartan adil
yargıcı, doğru terazisi onun elindedir. Ayrıca da bir diğer sembolü de
“erkeklik organıdır”. Greklerin Hermes’i ile aynıdır.
Yani kadın erkek demez, çıplak gördüğü an geçirir. Sabiler asırlar
boyunca tol boylarına kilometre taşı olarak Cebrail’in erkeklik organını
dikmişlerdir.
Bunu Sabi İncil’i okuyan rahip Varaka, yada rahibe Hatice ve onlardan
Hristiyan olmuş, peygamberlik iddia ettirilen Muhammet bilmiyor muydu?
Yani, “tapınak fahişeliği dinlerinde” cebrail veya Allah , ilahiler,
çalgılar, içkili yemekler eşliğinde çağrılır, cinsel ilişkiye girilir ve
öğrenilmek istenilen bilgiler öğrenilirdi.
Bu yolları Cebrail de Hatice de Muhammet de biliyordu. İslam öncesi
Mecusilikte de Ortodoks Hristiyanlıkta da Yahudilikte de bu böyleydi.
Hatice Muhammet’i kucağına alınca Cebrail nereye geçer dersiniz?
Takdir sizin.
Zaten bu olaydan sonra Cebrail geldiğinde “Muhammet, Hatice’ye selam
söyle” der. Hatice de “Selam Allah’ındır, Allah’ın kendisidir.” Der. Bu
cümleler, sıradan hileci bir Arap tüccarı kadının işi değildir. Ruhbanlık
gerektirir.
Anlaşılması gereken anlaşılmıştır umarım.
Başka açıdan da şöyle düşünsek;
Mahremiyetle Cebrail’in sınanması gerektiğini Hatice nereden biliyordu?
Gökyüzünde Allah’ın sayısız meleklerinin en başta gelen dört
meleğinden birisi olan Cebrail’e bu hareketi yapmak kimin haddineydi?
|
Hint tanrısı Şiva, kucağında Şakti'ye çakıyor. Dinler cinsel eğitim temellidir. Kâbe'de Asaf ve Naile de bunun kanıtdır. |
Cebrail sanki bu kadar kıymetli bir melek değil de Busra şehrinin
manastır rahibinin posta güverciniymişçesine onu mahremiyetle sınamak hangi
aklın ürünüydü?
Ya Kâbe’de iş tuttukları için taş edilen Safe ile Merve gibi
çarpılsaydılar?
Bu inanan bir insanın girebileceği bir risk değildir.
Buna ancak, Muhammmet’in görümlerinin kendi anlattıklarının yansıması
olduğunu bilen birisi cesaret edebilir, aksi dinen mümkün değildir.
Bunu yapabilecek kimse o zamanın Hristiyan ve Yahudilerinden değil de
“tapınak Fahişeliği dinine ibadet eden, tapınakta, yemekli, içkili, müzikli,
ilahiler eşliğinden tanrıyı çağıran, ilişkiye geçip gaybı öğrenme geleneği olan
dinin rahibeleridir.
Rahip Bahira ve Varaka’nın Süryani veya Nasturi olduklarına göre,
Sabilerin böyle ibadetlerini ortodoks Hristiyanlığa taşıdıklarını
düşünebiliriz.
Hatice’nin yaptığı ancak böyle açıklanabilir. Yani bilimsel adıyla
“Tapınak Fahişeliği Dini”.
Huveylid Kızı Hatice'nin İslam Oluşu
Huveylid kızı Hatice Muhammed'e inanıp Tanrı
tarafından ona geleni tasdik edip Peygamberlik ödevini yerine getirmekte
Peygambere yardım etti. Bu
kadın Tanrıya, onun elçisine (S.A.S.) ve Tanrı tarafından gelen şeylere
ilk inanan kimse idi. Bu vesile ile Tanrı, elçisinin ödevinin ağırlığını
hafifletti. Tanrı elçisi,
reddetme ve yalancı çıkarma gibi sevmediği şeyler işitip üzüldüğü zaman onun
yanına döner dönmez Tanrı Hatice vasıtasiyle onun üzüntüsünü giderirdi. Hatice Tanrı elçisine (S.A.S.) direnmesini söyler, teselli eder,
tasdik eder halkın yaptıklarını hoş görmesini tavsiye ederdi.
İbn-i Hişam diyor ki
:". İbn-i Hişam diyor ki: Sözünün doğruluğuna güvendiğim bir kimse şunları
anlattı: Cebrail (A.S.) Tanrı elçisine (S.A.S) gelip ona "Hatice'ye
Tanrının selamını söyle" demiş, Tanrı elçisi de "Ey Hatice!
İşte Cebrail (A.S.), sana Tanrının selamını getirmiş" demiş. Bunun
üzerine Hatice "Selam Tanrının kendisidir. Selam ondan gelir . Cebraile
de selam" cevabını vermiş. “
Hatice’nin verdiği
cevap ilginçtir; “Selam tarnının kendisidir.Selam ondan gelir. Cebrail’e de
selam!”
(Hatice’nin burada dini de tanrı kavramını da yorup, yorumlayan
ruhban bir kişiliği vardır ve tartışma götürmez derecede bu açıktır. Sıradan
tüccar bir Emevi kadınının bu birikimde olması mümkün değildir.Alaeddin Yavuz)
Sonra vahiyler de
kesilir.
İbn-i İshak der ki: Bundan sonra bir müddet Tanrı
elçisine vahiy gelmez oldu. Bu durum Tanrı elçisine ağır geldi ve onu üzdü.
(Vahiy gelir mi, cenabet ettin
ortalığı. Cebrail’e tapınak fahişeliği ayini yap sonra vahiy gelsin. O da baktı
ki bu Arapların adam olacakları yok, eski putperest ibadetlerindeki ayarı
tutturup, kafasına göre takılmaya başlamış olmalıdır.)
Sonra Cebrail ona Duha
suresini getirdi. Bu surede, kendisini peygamberlikle üstün kılan Tanrı!!
Peygamberini bırakıp unutmamış olduğuna and içiyor. Tanrı buyuruyor ki "Kuşluk
vaktine ve sessiz geceye and olsun ki Tanrın seni bırakmadı, unutmadı da"
(Duhan Suresi 93:1-3).
Ama,
Tapınak Fahişeliği Dinlerinin Bereket Ayini böyle cinsel içerikliydi. Cebrail
bunu kabul etmedi ve cezalandırdı deyin ne derseniz deyin ama bu olay tarihte
yerini almıştır. Peygamberler de eşleri de mükemmel insanlar değildir.
Toplumlarının yaşayış ve ibadet tarzı ne ise ondan farklı hareket etmeleri de
beklenemez.
Bu
yüzden kimse beni suçlamasın. Dinin gerçekleridir bunlar. Yoksa her şey iyiyse
din neden yenilendi? Peygamber neden geldi?
Aptal olmayın. Araplar biseksüel bir toplumdu, her
iki cinsle ilişkiye girerlerdi. Zeyd’i satın alıp peygambere hediye eden de
karısı Haticedir. O da bu kitapta yazılıdır. Muhammet de biseksüeldi. O
toplumdan farklı olamazdı, değildi de.
Takdir sizindir.
|
İşte İslam ulemalarının da tek derdi bu cinselliktir.
Olay bunlarla da kalmıyor bunu da okuyunuz;
Şimdi Buhari hadisini okuyalım;” Zeyd b. Sabit de şöyle demiştir: "Allah Teâlâ Hz. Peygamber'e vahiy indirdiği zaman, uyluğu benim uyluğumun üstünde idi. Uyluğu o kadar ağırlaştı ki, o an baldırımın kırılacağından endişe ettim"
Evlatlığı ve kölesi Zeydi'nin kucağında otururken vahiy alan peygamber.
|