Blog başlığındaki "+40" UYARISINI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.

Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.

Tedbir olarak yanınızda sağlık ekibi bulundurunuz veya çıkınız! +40 :))

İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.


Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Yazılarımı ırkçı, etnik,dini ayrımcı bulanlar, Atatürk'e yapılan 26 Kürt isyanı, 25 suikastın arkasında ve 30 yıldır, 50.000 insanımızın ölümünde Kürt Yezidiliği ardında saklanmış gayrimüslüm azınlıkların olmadığını ispatlasın.

Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Haziran 2015 Pazartesi

İSLAM'I VATİKAN MI ÜRETTİ?

ALBERTO RİVİERA’YA GÖRE İSLAM VATİKAN KOMPLOSUDUR.



Alberto Riviera Vatikan katolik rahibi. Bu iddiaları yüzünden öldürülmüş olduğu yazılıyor.Bu yazı, İnternet’te videoları ve çizgi romanları dolaşan eski, maktul Vatikan rahibi Albertto Riviera’nın “Prophet/Peygamber” adlı kitabın çizgi romanından alıntılardan oluşan iddialar üzerine yazıldı, aşağıdaki satırdan itibaren çeviri ve özet şeklinde kısaltma ve tarihi eklemeler yapılmıştır. İyi okumalar;

M.S. 70’e Yahud isyanı çıktı. Roma ordusu General Titus emrinde Yahudileri bastırdı ve Yahudi inancının kalbi olan Süleyman Mabedini yıktı. Bu gün bu tapınağın üstünde İslam’ın ikinci kutsal yeri sayılan Mescid-i Aksa cami’si vardır. Yahudiler katledildi, bazıları esir alındı kaçanlar kurtuldu. Kurtulanlardan bazıları Kuzey Afrika’da göçer yaşama başladılar ama Romalı ajanlar onlarını çadırlarında da gözlüyordu.

Bu arada Roma’da zulüm, rüşvet,sapıklık yayılmış insanlar bulduklarıyla idare etmeye başlamışlardı.

Hristiyanlara çektirilen acılar, sürgünler onların ilerlemesiini durduramamıştı. İran’a karşı yapılan savaşların arkasında Roma Mitra (Mihr/Güneş) dininin köklerinin İran Mazdacılığına dayalı olması yatıyordu. İran şahları Allah’ın temsilcisi, İranlılar Allah’ın seçtiği halk kabul edildiğinden, Romalı askerler ve komutanlar onlara karşı savaşmak istemiyorlardı. İran da Roma’yı istediği gibi karıştırıyordu.

Ülkesinin içine düştüğü duruma içerleyen ve savaşa kalkan Roma imparatorları da kendi askerlerince zehirlenmek dahil her şekilde öldürülüyorlardı.

İran kökenli olmayan, Yahudilikten çıkan Hristiyanlık 300 yıl sonra Romalılarca kurtuluş reçetesi olarak görüldü ve M.S. 325’te Hristiyanlık Roma Resmi Dinleri arasına alındı. I.Konstantin Hristiyan olduğunu ilan etti.Ağır vergiler, sürgünler ve ölüm cezalarıyla dini teşvik etti. Dini ret edenleri öldürüp cesetlerini yıllarca kilise önünde "kafir" olarak sergiledi.

Roma’daki eski dinin tapınakları yıkıldı, Roma’nın içinde yedi tepeli yere Vaticanus (Vatikan) adı verildi. Oradaki şeytan tapınağı Janus’un adı, İsa’nın öğrencilerinden Aziz Peter/Petrus’un adını aldı, Tapınaktaki Jüpiter tanrı heykeli de Aziz Peter’in heykeli ile değiştirildi. Venüs heykeli de Meryem Ana heykeli ile değiştirilerek yeni dinin öğeleri yerlerine konmuş oldu. Ya da sadece adları ile şekilleri değişti. İsa’nın, İncil- Vahiyler 17:5’te dediği gibi,”İçki ve fuhuş ile insanları zinaya teşvik eden, milletleri serhoş edip savaştıran, yeryüzünün nefretini kazanan, fahişelerin anası esrarlı Babil” ayetindeki gibi Roma yaşamına devam etti.

Kuzeyden gelen Hun Türkleri ile birlikte haraket eden Vizigot saldırıları yüzünden zayıf düşen Roma, Kuzey Afrika’ya sürülen Yahudileri takip eden ajanların paralarını ödeyemeyince, bu işi Hristiyan rahipleri üstlendiler. Kale şeklinde kiliseler kuzey Afrikada görülmeye başlandı. IV.yy.da rahip askerlerden oluşan tuhaf bir ordu ortaya çıktı. Bunlar, dinlerini yaymak için Rahipler, keşişler ve rahibeleriyle halka ellerinden geldiğince yardımcı oluyorlardı. Papa’nın de dini takipçileri olarak görüldüklerinden korkuyla karışık hürmet görüyorlardı.

354 yılında Cezayir’de dindar bir ana bir çocuk doğurdu. Adı Agustin’di. Bu zeki çocuk kısa sürede önce aziz, ardından Roma Afrikasının baş rahibi oldu. Bu imanlı Katolik önder “Kilise Baba” adıyla çağrılmaya başlandı.

Agustin iki önemli kitap yazdı. “Şehrin tanrısı” ve “İtiraflar” Bunlar Araplarca pek bilinmeyen ama Arap dünyasını yüzyıllarca etkileyen bir kitaptı.

Roma, 540’larda kuzeyden gelen Hunlar tarafından yıkıldı ve onları takip eden Vizigot akınlarıyla da işgal edildi, imparatoru tahtını kaybetti, yerine Türk adı taşıyan Teodemir adlı Alman geçti. Diğer Roma olan Bizans’ta ise Hritiyanlık gelişti, yayıldı 540-550’lerde I.Jüstinyen ile de resmi devlet dini oldu ve diğer dinler yasaklandı.

Agustin Arapları Katolik Hristiyanlığına kazanmak için çok çalıştıysa da Araplar Katolikliğe dönmekte zorluklar çıkardılar. Yörükleşen Yahudilere gönderilen casus rahiplerin tebliğ ettiği Katoliklik te ret edilmişti.

İbrahim peygamberin köle karısı Hacer’den doğan İsmail’in soyundan ürediklerine inanan Arapları birleştirecek bir önder yakında ortaya çıkacaktı.

Agustin’den 200 yıl sonra Arabistan Mekke’de 570’te bütün tarihi akışı değiştirecek Muhammet doğuyordu.

610’da peygamberliğini ilan eden Muhammet kendisini “Allah’ın Habercisi” ilan ediyordu. O büyük İslam dinini kurmuştu. İlk defa Arap yarımadası tek bir devlet olmuş, sınırları Bizans Suriye’sine dayanmıştı.

Ölümünden 20 yıl sonra İslam orduları İran’ı ve Bizans’ı bozguna uğrattı. Avrupa’ya doğru süpürürcesine büyümeye başladılar. Muhammet muhteşem bir adamdı.

Siz dünyanın gördüğü haliyle İslam dinini ve Vatikan’da öğrendiğim haliyle İslam’ın nasıl doğduğunu ve büyüdüğünü anlatacağım.

Şok olacaksınız.

Bu anlatacağım hikaye, işiteceğiniz en inananılmaz entrikadır.

Peygamberin karısı rahip Agustinus’un kilisesine bağlı katolik, çilekeş bir rahibedir.

Papalık, daha önce Katolik Hristiyan rahip Bahira’nın keşfettiği Muhammet’i bulması için manastır yaşamından azad eder ve Mekke’ye yollar. Muhammet 25’inde Hatice ile evlenir.

Hatice’nin yeğeni Katolik Hristiyan Varaka da, Papalık İncili ile pek bağdaşmayan Agustin'in Hristiyanlık için yazdıklarını yukarıda adları verilen kitaplardan Muhammet’e öğretir.

İran ve Roma Mihriliğinde "Mağara ibadeti" kutsaldır. Kureyş Mecusilerinde de Hristiynlarda da Mağara ibadeti bu yüzden hala kutsal olduğundan, Mekke dışındaki Hira dağındaki mağaraya gitmek için ikna eden Haticedir. Ona çektiği çileli günler boyunca gönüllü olarak yiyecek içecek taşır.

Peygamberlik belirtilerinin gerçek olduğuna halkı ikna etmede Varaka önemli görev üstlenir.

Ölümüyle vahiylerin bir ara kesilmesi ondandır.

Peygamberin hedefinin Roma’ya sürekli rahatsızlık veren İranlılar,Yahudiler ile Papalığa karşı kendi kiliselerini kurmaya çalışan gerçek Hristiyanlardır.

Bu yüzden önce İran, sonra Kudüs, kuzey Afrika, Anadolunun işgali gerçekleşir.

İslam’ın bu zaferleri kazanması için de Papalık gizlice devreye girerek Müslüman komutanlara Papalık hazinesinden yardımlarda bulunur.

Sınırsız maddi yardıma kavuşan Araplar güçlü ordular kurmakta zorluk çekmezler ve kolayca büyürler. Öldürdükleri de Papalığı tehdit eden Yahud ve Hristiyanlardır.
Bundan sonra büyüyen, bunun güveniyle, haraç olarak papalıktan tekrar Avrupa’yı fethetmek için yardım istediklerinde papalık çok kızar ve yüzyıllar sürecek Haçlı seferleri başlar. Kontrol dışı gelişen bu büyüme Papalığın en büyük hatasıdır.

I.Dünya savaşında Müslümanların teslim olması sağlanır. 1936’larda İspanya ve Portekiz’de başlayan sol devrimci hareket papalığı korkutur. Cizvit rahipleri peygamberin kızı Fatima’nın göründüğüne inanıldığı için Müslümanlar ve Ortodoks Hristiyanlarca hürmet edilen mağarada görsel bir komplo hazırlarlar.

Bir gün Hz. Meryemin hayalı bu mağarada görülür ve sol hareket gerilemeye, Hristiyanlığa dönüş hızlanır. Sosyalizmi öven ve Papalıktan ayrılmak isteyen İspanyol, Portekiz rahipleri güç kaybederler.

Müslüman ülkelerinde de gelişen sosyalist hareket Müslüman devlet adamlarını endişelendirir. Papalığa temsilciler gönderilir ve paplığın önderliğinde oluşturulan dört milyonluk Müslüman ordusu İspanya’ya çıkartılır ve tarihe İspanyol Sivil Savaşı olarak geçen olay, sosyalistlerin yenilgisi ile sonlanır. General Franko papaya bağlı diktatörlüğünü ilan eder.

Fatima mağarasında oynanan görsel oyun Rusya ve Çinde tekrar edilir. Çinde tam beş kez uygulanır. Hatta papalık bu tekniği Cizvit rahiplerinden satın almaya kalkar.

Bundan sorna, Müslümanlar Papalık ile birlikte çalışmaya devam ederler. 1980’lerde Mehmet Ali Ağca’nın Papa II. J.Paul’e olan saldırısı, onu vuracağı karnının bağırsak bölgesine kadar öğretilerek planlanır.

Suç Bulgaristan ve SSCB üzerine atılır.

Papanın kutsallığı bu oyunla beyinlere yerleştirilir. Hatta papa, sadece kendisinin gördüğünü iddia ettiği ışık oyunlarından, gök cisimlerinden bahseder. Hristiyanlar bunu da yutarlar.

Şimdi de Papalığın Yahudileri Kudüs’te görmek istememesi yüzünden Müslümanlar Yahudilere karşı yine birlikte hareket etmektedirler.

Bu şartlar ışığında Müslümanların Papalık ve Hristiyanlığa hizmet eden bir topluluk olarak kalması uzun yıllar sağlanmış olacaktır."

Sonuç;

Hz. Muhammet’in, vahiy almadığı, ona Varaka ve bir kaç kişinin de yardım ettiği konusu Kur’an tefsirlerinde de işlenmektedir. Rum Suresi, zaten, Muhammet’in peygamberliğini ilan ettiği 611 yılından iki yıl sonra 613'te Bizans’ın Perslere karşı yenilgisinin yarattığı buhran üzerine inmiş olduğu bu surenin tefsirinde vardır.

Kur’an'ı tebliğ eden Muhammet, “Kitap Ehli” dediği Hristiyan ve Yahudilere halkını benzetmek ister ve İbrahim peygamber’in köle karısı Hacer’den olan oğlu İsmail soyu olduğuna inanan halkını, 90 yaşında kız kardeşi ve karısı olan Sara’dan doğan İshak soyundan gelen Yahudilerle “babadan kardeş” ilan ederek Tevrat ve ondan çıkan İncil’e dayalı bir din kurmuştur.

Okuryazarlığın yasak olduğu Mecusi İran dinine inanan halkını “okuryazarlığın serbest olduğu “Hristiyan ve Yahudilere bağlar. Muhammet'in "ümmi-okuryazar olmaması" da bu din yüzündendir. Okuryazar olan Kitap ehlinin dünyayı yöneteceği inancını yayar.

İranlılar 613'te zaferi kazanıp, Bizans’a mutlak mağlubiyet yaşatınca dinden dönenler olur.

Bu dağılmayı önlemek için Allah’a yalvaran Muhammet’e Rum Suresi ayetleri iner ve Hristiyan Bizans’ın ÜÇ VAKTE KADAR galip geleceği anlatılır.

Bu üç vakit içinde Bizanslılar kesin galibiyeti ise 628’de Herakles ile alırlar. Herakles, Sasanilerin başkentini de alır, bütün Sasani ordusunu yok eder.

Diğer yandan da Kur’an Muhammet’e akıl verdiği iddia edilen kişilerin iki değil “dört kişi “olduklarını ayetle verir.

Bu olaylar bile Alberto Riviera’nın haklılığına delildir.

Ancak, Muhammet zamanında yazılmış tüm Kur’anlar halife Osman tarafından yakıldığından, onun yazdırdığı dört Kur’an’ın da 750’de Bağdat İslam Üniversitesinde Hermetizm felsefesine dayalı olarak düzenlenen ve surelerin de iniş/vahiy sırasına değil de “uzundan kısaya göre” düzenlenmiş Kur’an’ın günümüze ulaşması düşündürücüdür.

Muhammet’e vahiy yoluyla yazdırılan Kur’an da acaba nasıl bir İslam anlatılıyordu bu da muammadır. Osman ve ardılı Emevi halifelerinin Bağdat’ta nasıl bir düzenleme yaptıkları da işi karıştırmaktadır.

O dönemlerden itibaren İslam Bizans karşısında aldığı yenilgilerle dayatılan şartlar içinde acaba Kur’anda Vatikan baskısı ile neleri değiştirdi ve neleri Kur’an’a dahil ettiler?

Bunların bilinmemesi de, bize Kur’anda Vatikan istekleri doğrultusunda değişiklik yapılıp yapılmadığını cevapsız bırakmaktadır.
Haç ve Küp sembollerinin Putperestlik bağları

Acaba, belli bir dönem sonunda Müslümanlar Hristiyanlığa devşirilecek şekilde mi Kur’an bu dönemlerde değiştirildi de yukarıdaki bahsettiğim çelişkiler dine sokuldu bilemiyoruz.

Hazreti Muhammet’e ait olduğu dile getirilen bir hadise göre de kıyamete yakın zamanda "Müslümanlar, Hristiyanların artlarına düşecek, onlar kertenkele çukuruna girseler, Müslümanlar da tereddütsüz gireceklerdir."

Bu gün de görünen o dur ki, Müslümanlar Hristiyanların dinlerine fark etmeden girmişler ama adları hala Müslüman kalmıştır.

Örneğin Namaz kılan Ortodosk Hristiyanlar olan Süryaniler günde yedi vakit namaz kılarlar.

Sünni Müslümanlarla aynı vakitte kıldıkları namazlar Akşam namazı hariç aynıdır;

Sabah;4 rekat

Öğle;10 rekat

İkindi;sekiz rekat

Akşam:6 rekat,

Yatsı:13 rekattır. Ayrıca, akşam namazından altı saat sonra gece/teeccüt namazı ve imsak vakti de ilk sabah namazlarını kılarlar.
Sümer, Babil, Asur kazılarından çıkan kıyamda duran
namaz kılan putperestler alt resim.

AKP hükumetiyle Ramazanda okunmaya başlanan “imsak vakti sabah ezanı” da Süryanilerin ilk sabah namazı vaktidir. Bunların ibadetlerini Sünnilerden ayırmak imkansızdır.

Bunun dışında Gregoryen Ermeniler, Bulgarlar, Slavlar, Nasturiler, Maruniler, Kıptiler de namaz kılarlar. Ancak bunlarda namazlar ruhbanlarca kılınır.

Hristiyanların dışında, Zerdüştler, Sabiler, Yezidiler ve Ortodoks Yahudiler de günde beş ile üç vakit bnamaz kılarlar.

Müslüman İran Şiileri de üç vakit kılarlar.

Özellikle Süryanilerle oruç dahil her şeyi bir olan Sünni Müslüman ibadeti ne kadar İslam’dır? Demeden edemiyor insan. R.Tayyip Erdoğan’ın da soyunun 1915 Ermeni tehcirinden kurtulmak için Gürcistan’a sığınan Süryani İsyancılardan olduğunu A.P. Gürcistan 2003 Azınlık Rapru belgesinde vermiştim.

Katolik Hristyanların namaz kılmadıklarını da belirteyim. Ama Gürcü ve Yunan Ortodoks ruhbanları, aynen beş vakit kılarlar.
Facebok'ta paylaşılan bu resmi, bu yazımı okuyan
bir arkadaşım gönderdi
Suudi Arabistan'ın Kabe resterasyon çalımları genel görünüm

Kendisine Müslüman diyen insanların dinlerinin ne olduğunu sorgulama görevleri vardır. Bu yazı internette epey zamandır var olan Alberto Riviera denilen İspanyol asıllı rahibin iddiaları üzerine bilgilendirme amaçlı yazılmıştır.

Ben uyandırma görevimi yaptım, gerisi size kalmıştır.
ARAP ALFABESI YOKTUR, ARAMI ALFABESI VARDIR.
Adem Hava Şeytan Yılan tarafından aldatılırken


5

Kufe Sabilerini Ay Tanrısı Sin ibadetine bağlı iken Yılan şekillerinden ürettikleri alfabeleri.


İşte Namaz kılan Ortodoks Hristiyanlar hakkında bilgiler. 
Bana ait değil. 
Prof. M.ÇELİK hocaya ait.
İzleyiniz.



Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc
Yazının orjinalinin linki. İngilizce çizgi roman şeklindedir;

18 Haziran 2015 Perşembe

DAVAR GİBİ GÜDÜLMEK İSTEMEK İSLAMA AYKIRIDIR

Bu yazımda asla yorum yapmayacağım.
Atatürk sonrası siyasi tarihimizde ortaya çıkan siyasi hareketler ve bu hareketlerin önderlerine bağlılıklarını göstermek için Müslümanların;
"DEH de gidelim, ÇÜŞ de duralım";
"VUR de vuralım, ÖL de ölelim"
"Tayyip Erdoğan'ın GÖTÜNÜN KILIYIZ"

"Tayyip Erdoğan Mehdidir, Allahtır" gibi dine, İslam'a, genel ahlaka uymayan sapıklıkların,  unların sağladığı dünyevi imkanların coşkusuna kapılarak yaptıkları, hırsızlık, nüfuz ticareti, zimmete para veya mülk geçirme, adam kayırma, halkı inançlarına, mezheplerine göre kutuplaştırma gibi haramlar, günahlardan vatana ihanet ile sonuçlanan fiilerinin dindeki karşılığını ben değil, Kur'an-ı Kerim veriyor.
Okuyunuz, takdir sizindir;

Kendilerini İmamlara, ruhbanlara, din tüccarı siyasilere  terk edenelere;

Davar gibi güdülmek istenilen toplumun, 
yandaki ayette anlatıldığı üzere İslam dini
ile bağı yoktur.
Nisa 4: 46. Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırırlar; din içinde sövgüler üreterek, dillerini eğip-bükerek: "Dinledik,isyan ettik; dinle, dinlenmez olası, davar güder gibi güt bizi" derler. Eğer onlar, "Dinledik, boyun eğdik, dinle, bak bize!" demiş olsalardı, kendileri için daha hayırlı ve daha yerinde olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden onlara lanet etmiştir. Çok az bir kısm hariç, iman etmezler.


İnsanların siyasi saltanat hırslarına halkın dini
inançlarını alet etmesine, çıkarları veya cahillikleri 
yüzünden böyle veya benzeri sloganlarla arka
çıkmaları onları dinlerinden de imanlarından da
vatanlarından da eder. Yukarıdaki ayet gayet açıktır.


Nisa 4: 47. Ey kendilerine kitap verilenler! Biz bir takım yüzleri silip arkalarına çevirmeden, yahut Cumartesi Ashabı'nı lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden önce, yanınızda bulunanı tasdikleyici olarak indirdiğimize inanın. Allah'ın emri yerine getirilmiş olacaktır.


Nisa 4: 48. Şu bir gerçek ki, Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir.

Nisa 4: 49. "Bakmaz mısın, şu benliklerini ak-berrak gösterip duranlara! Hayır! İş, sandıkları gibi değil. Ancak Allah, dilediğini temizleyip aklar. Ve bir hurma lifi kadar zulme uğratılmazlar."


Nisa 4: 50. Bir bak, nasıl yalan düzüp iftira ediyorlar Allah'a! Açık günah olarak bu yeter."

Nisa 4: 51. Görmedin mi şu kendilerine Kitap'tan bir pay verilmiş olanları? Puta, tâğuta inanıyorlar; küfre batmışlar için, "Bunlar inananlardan daha doğru yoldadır!" diyorlar."

Nisa 4: 52. İşte bunlardır, Allah'ın kendilerine lanet ettiği. Allah'ın lanetlediği kişi için bir yardımcı asla bulamazsın."

Nisa 4: 53. Yoksa mülkten/yönetimden bir nasipleri mi var? Eğer öyle olsa, insanlara bir çekirdek bile vermezler."

Nisa 4: 54. Yoksa insanları, Allah'ın lütfundan kendilerine verdiği nimet yüzünden kıskanıyorlar mı? Evet biz, İbrahim Ailesi'ne de kitabı ve hikmeti vermiş, onlara çok büyük bir mülk de lütfetmiştik."

Nisa 4: 55. Onlardan bir kısmı ona inanmıştır; bir kısmı da ondan alıkoymaktadır. Böylesine, çılgın alevli cehennem yeter."

Nisa 4: 56. Ayetlerimizi inkâr edenleri yakında bir ateşe yaslayacağız. Derileri piştikçe, azabı tatsınlar diye, derilerini öncekinden başka derilerle değiştireceğiz. Allah Azîz ve Hakîm'dir."

Bazılarının din bilgisi ne yazık ki sadece bu üç ad.

ÖLÜMDEN KAÇIŞ YOK;
NİSA 4: 78. Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalayacaktır. Titizlikle korunan muhteşem kulelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde, "Bu, Allah katındandır!" derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda, "Bu senin yüzündendir." derler. De ki: "Hepsi,Allah katındandır." Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!”

Bu korunaklı, 2000 odalı olduğu, 3000 çalışanı bulunduğu
söylenilen saray da ölümü engelleyemez. İçinde oturanın 
da pirüpak olduğunu göstermez.İnsanların itaat edeceği
İlahi kişilik iddiası ise sadece saçmalıktır.

Nisa 4: 4:79. İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah'tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir. Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter."

Nisa 4: 80. Resule itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Yan çizen çizsin, biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik.”

Saltanatlarına, hırsızlıklarına dini alet edenlerin yanında 
ne din ne de Allah vardır. Sadece şeytanları vardır.


Kuran’ın Ayetlerinden Beğenilmeyenleri Ret Etmek;

Asıl ayet Bakara 85.ayettir. Kolay anlaşılması, çarpıtma yapılmasını önlemek için önceki ve sonraki ayetleri de almayı uygun gördüm.Kalın çizilmiş ayet cümlesi, ayetler arasında ayrım ve tercih yapanlara bir şeyler söylemektedir.

Bakara 2: 84. "Sizden şu sözü de almıştık: Birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz. Birbirlerinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız. Bunu kabul etmiştiniz. Hâlâ da buna tanıklarsınız.

Bakara 2:85. Bütün bunlardan sonra siz şu insanlarsınız: Birbirinizi öldürüyorsunuz. İçinizden bir zümreyi yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onlar aleyhine kötülük ve düşmanlık hususunda dayanışmaya giriyorsunuz. Esasında onları yurtlarından çıkarmak size haram edildiği halde, esir olarak size geldiklerinde fidyelerini veriyorsunuz. Şimdi siz Kitap'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise böyleleri azabın en şiddetlisine itilir. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.

SİYASİ SALTANATLARINA, HIRSIZLIKLARINA DİNİ, KURAN'I VE İMANI ALET EDENLERİN  ALDIKLARI
İSE SADECE DÜNYEVİ GÜÇLERİ VE ZENGİNLİKLERİDİR. ZAMANI GELDİĞİNDE ONLAR DA ELLERİNDEN ALINIR. AŞAĞIDAKİ AYETİN DEDİĞİ GİBİ BUNLAR;
 "AHRET KARŞILIĞINDA DÜNYAYI SATAN ALANLARDIR."


Bakara 2:86. İşte bunlar, âhiret karşılığında dünyayı satın alan kişilerdir. Azap, hafifletilmeyecektir onlardan. Hiçbir şekilde yardım da edilmeyecektir onlara.”


Kendilerini "Müslüman", kendilerinden olmayanları "KAFİR" ilan eden bu, dini siyasi emellerine alet edenler ve arkalarından gidenlerin hem KAFİR yani dinsiz hem de MÜŞRİK, yani Allah'a eş koşanlar olduklarını anlamanız için Kur'an daha size ne desin?

Takdir okuyup, anlayanlarındır.

Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

8 Haziran 2015 Pazartesi

2015 GENEL SEÇİMLERİNDEN MİRASIN PAYLAŞIMINA


Seçimden önce meydana gelen gelişmeler şöyleydi;

Halkta Gezi olaylarından itibaren büyüyen bir AKP karşıtlığını avutucu, AKP ile can hıraş kapışma söylemleri ve görüntülerinin TBMM içi ve dışında verilmesine, 17-25 Aralık yolsuzluk tahkikatı ile başlayan Gülen Cemaati-AKP kapışma tiyatrolarında tutuklamalardan görevden almalara, bazı hapis mahkumiyetlerine uzanmasına rağmen muhalefet partilerinin halkın arasına girerek olanları anlatarak AKP’nin devrilmesini, Atatürk rejimi ve anayasal düzenin daha geriye gitmesinin engellenmesi, AKP ile yabancılara satılan kamu kurum ve kuruluşlarından devlet arazilerine halkın, devletin zenginliğinin kurtarılması mücadelesine başlanılmamasının mantıklı bir açıklaması yoktur.
Ama açıklaması vardır.

Muhalefet partileri, HDP hariç, bütün demokratik, dindar,, sol vatansever kesimlerle birleşerek ittifak kurabilir ve halkın zorba AKP baskılarına karşı oluşumlar birleştirilerek milli bir cephe kurulabilirdi.
Ama bu olmadı.
CHP, MHP ilginç bir şekilde AKP’nin hedefi haline gelmiş, CHP’nin de yıllardır defalarca tasfiyesi için araştırma, yargılama önergeleri verdiği 1915 ve öncesi Ermeni tehcirlerinde Müslüman olmuş Müslüman Ermenilerin Işıkçı Gülen cemaati ile birleşmişti. MHP’de kurucusu Alpaslan Türkeş takma adıyla meşhur, 1864 Kayseri Pınarbaşı Ermeni isyancılarından Kıbrıs’a sürülmüş Hüseyin Feyzullah adlı kişi de, “Müslüman dahi olmamış, Allah’a inanan, beş vakit namaz kılan Gregoryen Ermenilerdendi. Harp akademisine bu yüzden alınmayan, Fevzi Çakmak’ın torpiliyle girdikten sonra sekiz yıl Amerika Birleşik Devletleri Harp Akademisinde okumuş, 1960 darbesini ABD emriyle yerine getiren bir Amerikan ajanıydı ve ölünceye kadar öyle kaldı. Kurduğu ırkçı CKMP ve MHP partileri, “Türkler Irkçılık yapıyor” bahanesi yaratarak Kürt ve Ermenilere “ayrılıkçı ırkçılık yapma hakkı vermek amacıyla ABD emirleriyle kurulmuştu.

Şimdiki Devlet Bahçeli’nin de Ermeniliği zaten belgelenmiş haldedir.

CHP’de, kendisini Müslüman ilan eden, 17.yy.da yaşamış, kendisini Allah ilan eden Sabetay Sevi’nin kurduğu Kızılbaşlık olarak da bilinen Musevi Ermenilerin partileri CHP ve HDP’yi de tanıttığımızda aşağıdaki yapılanmanın, sözde Ermeni Soykırımı iddialarının 100 yılında “devletten toprak koparma hazırlığı olduğu düşüncesini kuvvetlendirmektedir.


Bu oluşum, CHP+MHP+CEMAAT+HDP tam bir Ermeni dinleri, mezhepleri koalisyonu olmuştu.
Muhalefetin 13 yıldır AKP’nin değişmez destekçisi olmasının da gerçek sebebi, Ermeni Soykırımı iddialarının 100. yılında birleşerek,Türkiye Cumhuriyetini 100. yılında 2023’te bitirerek 100 yıllık hedeflerini gerçekleştirmekti.

AKP’de zaten, peygamber Muhammet’in sağlığında mektupla yaptığı İslam’a davetine, Bizans imparatoru Herakles’in olumlu cevap vereceği endişesiyle mektup yazarak “Muhammet, peygamber değil, dibi kolaylaştıran şeytan Bizbat’tır, Arap Ahmet, Mars’ın kılıcı, kan dökücüdür, aptal Arapların temsicilsidir, yeryüzünde kan dökecekleridir” diyen kitaplarının ayetlerini içeren mektup yazdıklarını bu gün internet sitelerinde çekinmeden yayınlayan Sabilerin Hristiyanları olan Süryaniler, 19.yy.da Hristiyanlığa geçen çeşitli Sabi mezheplerinin, bunlarla birlik olan Ortodoks Hrisityan Şemsi, Yakubi Sabi Yahudilerin, Ortodoks Rumların ve Yezidi Kürt köktendincilerinin partisidir.
Çarşaf-peçe, Yezidiler hariç diğer Ortodoks Hristiyan Rum Arapları, Yahudiler ve Grek Rumlarının dinlerinde rahibe kıyafetidir ve kadınlarının da rahibe kıyafeti giyme zorunluluklarını, “İslami Örtünme mücadelesi, Türban Savaşları olarak bize yaşatmış devşirmeler, Müslüman görünen “gayrimüslümlerin” partisidir.

En son 1923-1937 arasında 26’sı Kürt isyanı şeklinde diğerleri gerici İslam şeriatçılığı isyanları olarak sergilenmiş bütün iç düşmanlıkları yaparak devleti yıkmaya yemin etmiş, Mustafa Kemal Atatürk’ün öldürülmesini tezgahlamış,, geçmişte Emevi, Abbasi’den Selçuklu ve Osmanlı’ya bütün Müslüman devletlerini yıkmış, işbirlikçilerin torunları bu gün kendi devletlerini ilan etmek üzeredirler.

Bütün iktidar ve muhalefet partileri bu sinsi düşmanların elindedir. Sorun, parçalanacak devletten düşecek payların savaşıdır.
 
Bu nedenle, ister oy kullanın ister kullanmayın, oylar iktidar oyunlarını, diyasporadaki ruhbanlarının, beylerinin ve küresel sermayenin ortak takdirlerine göre seçim sonuçlarını ayarlayacaklardır dedim ve bu inancımı bloglarımda da facebook sayfamda da yıllardır yazdım.
Şimdi, başımızdaki ihanet çetelerinin ortaya çıkan seçim sonuçlarına göre hükumet olasılıklarına dünkü face sayfamdan bakalım;
HÜKÜMET SEÇENEKLERİ;
Muhalefet kurmak isterse;

ÜÇ MUHALEFET PARTİSİ BİRLEŞİRSE HÜKUMET KURABİLİYORLAR;
CHP-132+MHP-81+HDP-79=292

AKP+MHP=258+81=339; Hükumet kurar ama başkanlığı getirmez sanırım. HDP şartlı desteklerse anayasayı dahi değiştirebilirler. Bu olasılık AKP+HDP ve MHP dışarıdan destek şeklinde de değiştirilebilir.

AKP+CHP=258+132=390; HDP de dışarıdan destekler. Her şeyi yapabilirler.
Tercih kendilerinindir.

Facebook sayfamda bu tespiti yapmamdan epey sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “-hiçbir şekilde koalisyonda yer almayacağını,kuracak olanlara hayırlı olmasını, kendisinin olası erken seçime de hazır olduğunu” açıkladı.

Seçim süresi boyunca AKP’den ayrılan Alpaslan Türkeş’in çocuklarının MHP’ye geçmelerine, MHP’nin seçim meydanlarında AKP’den fazla seçmen toplamasına rağmen oylarının yüzdesinin değişmemesi yanında İstanbul’da bile HDP’nin altında vekil çıkarması, Devlet Bahçelinin kendisine güvenen kalabalıkların oylarına sahip çıkmadığını göstemektedir.

Herhangi bir koalisyon ittifakına da katılmayacağını açıklaması da sadece AKP’nin ekmeğine yağ sürecektir.

Gün boyunca açıklanan seçim sonuçlarına baktığımızda, AKP’nin aslında sadece 2,5 milyon oy kaybettiği, bunun çoğunun da HDP oylarının olduğu ortadadır.

HDP/Kürt oylarından oluşan kırmızı halının bu seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan’ın altından çekilmesiyle hükumet kuracak çoğunluğu bulamaması da, 13 yıldır AKP’yi başımıza PKK/HDP’nin ayrılıkçı Kürt oyları olduğu gerçeğini kanıtlamıştır.

Yazı yazmaya başladığım 2006’dan, kendi yazılarımı yayınlamaya başladığım 2007’den beri kullandığım “AKPKK” koalisyonu tespitim ve bu seçimlerde resmen kanıtlamış oldu.
AKP’nin iktidar zeminini hazırlayanlarında 1980 Evren cuntası, Özal hükumeti ve son olarak da 28 Şubat olayları olduğunu Saadet partisi ile benden başka savunan yokken artık itirazı olanın da kalmadığı günlerdeyiz.

AKP, Kürt oylarını neden kaybetti? Diye, yukarıdaki once tespitten sonra artık sormayacağınızı düşünüyorum. Bunlara bir de Abdullah Gül’ün zamanın ABD dışişleri bakanı emekli general Colin Powel ile yaptığı, Abdullah Gül’ün de kendisinin açıkladığı “iki sayfa 11 maddelik gizli anlaşmaya “ göre, başlangıçta Kürdistan Eyaleti olarak çizilmiş haritanın özerkliğinin “DÖRT YIL “içinde yasal zemine oturtulması şart koşulmuştu.


Geçen yıl meclisten geçirilen büyük şehir yasası, Kürdistan dahil, ülkenin bölüneceği eyalet haritalarını da düzenliyordu.
İşte, HDP’nin bu seçimlerde ayrılıkçı Kürtm oylarını AKP’nin altından çekip ayağını kaydırmasının sebebi, AKP KARŞITLIĞI’ndan değil, “Özerklik Süreci” nedeniyleydi.

Emperyalizmin şımarık çocuğu Ermeni ve Kürtlerin Kürdistan heveslerinin resmileşmesi 2015 ,sözde Ermeni Soykırımının 100. yılında öncelikle uygulamaya başlanacak, sonra da Pontus, Lazistan, Megala İdea aşamaları 2023’e kadar yürütülecekti.

Yok emekli, asgari ücretli maaşları, ikramiyeleryimiş yok demokratik özgürlüklermiş, yok daha bilmem nelermiş.
Bilemedim, Bahçeli, Kılıçdaroğlu, Tayyip, istifa etmeliymiş, Davutoğlu şamar oğlanıymış, bilmem genelkurmay başkanı ne fedakarlıklar etmiş, MİT başkanı Torpil Hakan Fidan harcanacakmış, yolsuzluklar, dolandırıcılıklar, nüfuz ticaretleri, yapmalar, haksız zenginliklerden hesap sorulacakmış....
 
Şu an bunları yürütecek hiç bir irade yoktur.
Seçim süreci boyunca hiç kurcalanmayan ama hepsinin de sakladığı sırları budur.
Bir de son çıkanlardan, HDP çok barışçıymış, milleti AKP ve R.T.Erdoğan despotluğundan kurtarmışmış...

Yok HDP ile “sol oylar” büyümüşmüş... Bu en büyük yalandır. CHP-HDP-ÖDP-DHKPC-KCK... gibi solculara “Amerikan Solcusu” ya da “Nasyonal Sosyalist” Yani Faşist denildiğini bilmeyenler öğrensin.
Küba eski devlet başkanı Fidel Castro’nun bunlar için “Amerika’nın petrol bekçileri” demesi boşuna değildir. Solcu, emperyalizmle işbirliği yapmaz, tam bağımsızlıkçıdır.

1939-1943 yıllarında İsmet İnönü’den İngiliz başbakanı Churchil’den Adana Yenice Tren İstasyonu görüşmesinde yapılması istenen işleri, belki devleti ileride güçlenir, dünya düzeni değişir de yaşarız umuduyla mı yoksa gerçekten gösterdiği mazeret olan “Kürtler, kurulacak devleti yönetecek olgunlukta, medeniliğe sahip değillerdir, en az 80 yıl Türklerin aralarında eğitilmelidirler” ifadesinin doğruluğundan mıdır bu tasfiye bu günlere ertelenmiştir.

Yani, devlet Atatürk’ün öldürülmesiyle zaten elden çıkmıştır, giden geri gelseydi dedem de mezarından gelirdi misalı bu işin davası olmaz da diyebilirsiniz.

2015 Genel Seçimleri, ayrılacak olan Kürdistan’ın siyasal örgütünü resmileştirmiş, yıllardır, Türk-Müslüman görünerek devleti yönetenler, gerçek kimlikleriyle gruplarına ayrılmışlar, mirası paylaşacaklardır.

Biz yazalım da....


Takdir milletindir.

Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc