Seçimden önce meydana gelen
gelişmeler şöyleydi;
Halkta Gezi olaylarından itibaren
büyüyen bir AKP karşıtlığını avutucu, AKP ile can hıraş kapışma söylemleri ve
görüntülerinin TBMM içi ve dışında verilmesine, 17-25 Aralık yolsuzluk
tahkikatı ile başlayan Gülen Cemaati-AKP kapışma tiyatrolarında tutuklamalardan görevden almalara, bazı hapis mahkumiyetlerine uzanmasına rağmen muhalefet
partilerinin halkın arasına girerek olanları anlatarak AKP’nin devrilmesini,
Atatürk rejimi ve anayasal düzenin daha geriye gitmesinin engellenmesi, AKP ile
yabancılara satılan kamu kurum ve kuruluşlarından devlet arazilerine halkın,
devletin zenginliğinin kurtarılması mücadelesine başlanılmamasının mantıklı
bir açıklaması yoktur.
Ama açıklaması vardır.
Muhalefet partileri, HDP hariç,
bütün demokratik, dindar,, sol vatansever kesimlerle birleşerek ittifak
kurabilir ve halkın zorba AKP baskılarına karşı oluşumlar birleştirilerek milli
bir cephe kurulabilirdi.
Ama bu olmadı.
CHP, MHP ilginç bir şekilde
AKP’nin hedefi haline gelmiş, CHP’nin de yıllardır defalarca tasfiyesi için
araştırma, yargılama önergeleri verdiği 1915 ve öncesi Ermeni tehcirlerinde
Müslüman olmuş Müslüman Ermenilerin Işıkçı Gülen cemaati ile birleşmişti.
MHP’de kurucusu Alpaslan Türkeş takma adıyla meşhur, 1864 Kayseri Pınarbaşı
Ermeni isyancılarından Kıbrıs’a sürülmüş Hüseyin Feyzullah adlı kişi de,
“Müslüman dahi olmamış, Allah’a inanan, beş vakit namaz kılan Gregoryen
Ermenilerdendi. Harp akademisine bu yüzden alınmayan, Fevzi Çakmak’ın
torpiliyle girdikten sonra sekiz yıl Amerika Birleşik Devletleri Harp
Akademisinde okumuş, 1960 darbesini ABD emriyle yerine getiren bir Amerikan
ajanıydı ve ölünceye kadar öyle kaldı. Kurduğu ırkçı CKMP ve MHP partileri,
“Türkler Irkçılık yapıyor” bahanesi yaratarak Kürt ve Ermenilere “ayrılıkçı
ırkçılık yapma hakkı vermek amacıyla ABD emirleriyle kurulmuştu.
Şimdiki Devlet Bahçeli’nin de
Ermeniliği zaten belgelenmiş haldedir.
CHP’de, kendisini Müslüman ilan
eden, 17.yy.da yaşamış, kendisini Allah ilan eden Sabetay Sevi’nin kurduğu
Kızılbaşlık olarak da bilinen Musevi Ermenilerin partileri CHP ve HDP’yi de
tanıttığımızda aşağıdaki yapılanmanın, sözde Ermeni Soykırımı iddialarının 100
yılında “devletten toprak koparma hazırlığı olduğu düşüncesini
kuvvetlendirmektedir.
Bu oluşum, CHP+MHP+CEMAAT+HDP tam
bir Ermeni dinleri, mezhepleri koalisyonu olmuştu.
Muhalefetin 13 yıldır AKP’nin
değişmez destekçisi olmasının da gerçek sebebi, Ermeni Soykırımı iddialarının
100. yılında birleşerek,Türkiye Cumhuriyetini 100. yılında 2023’te bitirerek
100 yıllık hedeflerini gerçekleştirmekti.
AKP’de zaten, peygamber
Muhammet’in sağlığında mektupla yaptığı İslam’a davetine, Bizans imparatoru
Herakles’in olumlu cevap vereceği endişesiyle mektup yazarak “Muhammet,
peygamber değil, dibi kolaylaştıran şeytan Bizbat’tır, Arap Ahmet, Mars’ın
kılıcı, kan dökücüdür, aptal Arapların temsicilsidir, yeryüzünde kan
dökecekleridir” diyen kitaplarının ayetlerini içeren mektup yazdıklarını bu gün
internet sitelerinde çekinmeden yayınlayan Sabilerin Hristiyanları olan
Süryaniler, 19.yy.da Hristiyanlığa geçen çeşitli Sabi mezheplerinin, bunlarla
birlik olan Ortodoks Hrisityan Şemsi, Yakubi Sabi Yahudilerin, Ortodoks
Rumların ve Yezidi Kürt köktendincilerinin partisidir.
Çarşaf-peçe, Yezidiler hariç diğer
Ortodoks Hristiyan Rum Arapları, Yahudiler ve Grek Rumlarının dinlerinde rahibe
kıyafetidir ve kadınlarının da rahibe kıyafeti giyme zorunluluklarını, “İslami
Örtünme mücadelesi, Türban Savaşları olarak bize yaşatmış devşirmeler, Müslüman
görünen “gayrimüslümlerin” partisidir.
En son 1923-1937 arasında 26’sı
Kürt isyanı şeklinde diğerleri gerici İslam şeriatçılığı isyanları olarak
sergilenmiş bütün iç düşmanlıkları yaparak devleti yıkmaya yemin etmiş, Mustafa
Kemal Atatürk’ün öldürülmesini tezgahlamış,, geçmişte Emevi, Abbasi’den
Selçuklu ve Osmanlı’ya bütün Müslüman devletlerini yıkmış, işbirlikçilerin
torunları bu gün kendi devletlerini ilan etmek üzeredirler.
Bütün iktidar ve muhalefet
partileri bu sinsi düşmanların elindedir. Sorun, parçalanacak devletten düşecek
payların savaşıdır.
Bu nedenle, ister oy kullanın
ister kullanmayın, oylar iktidar oyunlarını, diyasporadaki ruhbanlarının,
beylerinin ve küresel sermayenin ortak takdirlerine göre seçim sonuçlarını
ayarlayacaklardır dedim ve bu inancımı bloglarımda da facebook sayfamda da
yıllardır yazdım.
Şimdi, başımızdaki ihanet
çetelerinin ortaya çıkan seçim sonuçlarına göre hükumet olasılıklarına dünkü
face sayfamdan bakalım;
HÜKÜMET SEÇENEKLERİ;
Muhalefet kurmak isterse;
ÜÇ MUHALEFET PARTİSİ BİRLEŞİRSE HÜKUMET
KURABİLİYORLAR;
CHP-132+MHP-81+HDP-79=292
AKP+MHP=258+81=339; Hükumet kurar ama başkanlığı
getirmez sanırım. HDP şartlı desteklerse anayasayı dahi değiştirebilirler. Bu
olasılık AKP+HDP ve MHP dışarıdan destek şeklinde de değiştirilebilir.
AKP+CHP=258+132=390; HDP de dışarıdan destekler.
Her şeyi yapabilirler.
Tercih kendilerinindir.
Facebook sayfamda bu tespiti
yapmamdan epey sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “-hiçbir şekilde
koalisyonda yer almayacağını,kuracak olanlara hayırlı olmasını, kendisinin
olası erken seçime de hazır olduğunu” açıkladı.
Seçim süresi boyunca AKP’den
ayrılan Alpaslan Türkeş’in çocuklarının MHP’ye geçmelerine, MHP’nin seçim
meydanlarında AKP’den fazla seçmen toplamasına rağmen oylarının yüzdesinin
değişmemesi yanında İstanbul’da bile HDP’nin altında vekil çıkarması, Devlet
Bahçelinin kendisine güvenen kalabalıkların oylarına sahip çıkmadığını
göstemektedir.
Herhangi bir koalisyon ittifakına
da katılmayacağını açıklaması da sadece AKP’nin ekmeğine yağ sürecektir.
Gün boyunca açıklanan seçim
sonuçlarına baktığımızda, AKP’nin aslında sadece 2,5 milyon oy kaybettiği, bunun
çoğunun da HDP oylarının olduğu ortadadır.
HDP/Kürt oylarından oluşan kırmızı
halının bu seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan’ın altından çekilmesiyle hükumet
kuracak çoğunluğu bulamaması da, 13 yıldır AKP’yi başımıza PKK/HDP’nin
ayrılıkçı Kürt oyları olduğu gerçeğini kanıtlamıştır.
Yazı yazmaya başladığım 2006’dan,
kendi yazılarımı yayınlamaya başladığım 2007’den beri kullandığım “AKPKK”
koalisyonu tespitim ve bu seçimlerde resmen kanıtlamış oldu.
AKP’nin iktidar zeminini
hazırlayanlarında 1980 Evren cuntası, Özal hükumeti ve son olarak da 28 Şubat
olayları olduğunu Saadet partisi ile benden başka savunan yokken artık itirazı
olanın da kalmadığı günlerdeyiz.
AKP, Kürt oylarını neden kaybetti?
Diye, yukarıdaki once tespitten sonra artık sormayacağınızı düşünüyorum.
Bunlara bir de Abdullah Gül’ün zamanın ABD dışişleri bakanı emekli general
Colin Powel ile yaptığı, Abdullah Gül’ün de kendisinin açıkladığı “iki sayfa 11
maddelik gizli anlaşmaya “ göre, başlangıçta Kürdistan Eyaleti olarak çizilmiş
haritanın özerkliğinin “DÖRT YIL “içinde yasal zemine oturtulması şart
koşulmuştu.
Geçen yıl meclisten geçirilen
büyük şehir yasası, Kürdistan dahil, ülkenin bölüneceği eyalet haritalarını da
düzenliyordu.
İşte, HDP’nin bu seçimlerde
ayrılıkçı Kürtm oylarını AKP’nin altından çekip ayağını kaydırmasının sebebi,
AKP KARŞITLIĞI’ndan değil, “Özerklik Süreci” nedeniyleydi.
Emperyalizmin şımarık çocuğu
Ermeni ve Kürtlerin Kürdistan heveslerinin resmileşmesi 2015 ,sözde Ermeni
Soykırımının 100. yılında öncelikle uygulamaya başlanacak, sonra da Pontus,
Lazistan, Megala İdea aşamaları 2023’e kadar yürütülecekti.
Yok emekli, asgari ücretli
maaşları, ikramiyeleryimiş yok demokratik özgürlüklermiş, yok daha bilmem
nelermiş.
Bilemedim, Bahçeli, Kılıçdaroğlu, Tayyip, istifa
etmeliymiş, Davutoğlu şamar oğlanıymış, bilmem genelkurmay başkanı ne
fedakarlıklar etmiş, MİT başkanı Torpil Hakan Fidan harcanacakmış, yolsuzluklar,
dolandırıcılıklar, nüfuz ticaretleri, yapmalar, haksız zenginliklerden hesap
sorulacakmış....
Şu an bunları yürütecek hiç bir
irade yoktur.
Seçim süreci boyunca hiç
kurcalanmayan ama hepsinin de sakladığı sırları budur.
Bir de son çıkanlardan, HDP çok
barışçıymış, milleti AKP ve R.T.Erdoğan despotluğundan kurtarmışmış...
Yok HDP ile “sol oylar”
büyümüşmüş... Bu en büyük yalandır. CHP-HDP-ÖDP-DHKPC-KCK... gibi solculara
“Amerikan Solcusu” ya da “Nasyonal Sosyalist” Yani Faşist denildiğini bilmeyenler
öğrensin.
Küba eski devlet başkanı Fidel
Castro’nun bunlar için “Amerika’nın petrol bekçileri” demesi boşuna
değildir. Solcu, emperyalizmle işbirliği yapmaz, tam bağımsızlıkçıdır.
1939-1943 yıllarında İsmet
İnönü’den İngiliz başbakanı Churchil’den Adana Yenice Tren İstasyonu
görüşmesinde yapılması istenen işleri, belki devleti ileride güçlenir, dünya
düzeni değişir de yaşarız umuduyla mı yoksa gerçekten gösterdiği mazeret olan
“Kürtler, kurulacak devleti yönetecek olgunlukta, medeniliğe sahip değillerdir,
en az 80 yıl Türklerin aralarında eğitilmelidirler” ifadesinin doğruluğundan
mıdır bu tasfiye bu günlere ertelenmiştir.
Yani, devlet Atatürk’ün
öldürülmesiyle zaten elden çıkmıştır, giden geri gelseydi dedem de mezarından
gelirdi misalı bu işin davası olmaz da diyebilirsiniz.
2015 Genel Seçimleri, ayrılacak
olan Kürdistan’ın siyasal örgütünü resmileştirmiş, yıllardır, Türk-Müslüman
görünerek devleti yönetenler, gerçek kimlikleriyle gruplarına ayrılmışlar,
mirası paylaşacaklardır.
Biz yazalım da....
Takdir milletindir.
Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpresskeykubat/
adilyargic/ adilyargicc