SENİN ŞEYTANIN BENİM MELEĞİM SİYASETİ
Eskiden milletler din değiştirdiklerinde veya baskı ile başka milletlerin dinlerini kabul ettiklerinde eski tanrılarına şeytan demeye başlıyorlarmış.
Slav Rusların eski tanrılarının adı "Dabog'muş. Gün gelmiş Rus çarı Hıristiyanlığı kabul etmiş. O tarihten sonra "İnsan tanrı İsa" tanrı olunca eski milli tanrı Dabog da şeytan ilan edilmiş.
Bütün dinlerin mitolojilerine (ilahiyatlarına) bakıldığında bu durum açıkça görülür.
Şeytanların insandan da cinlerden de olması kuralı gereğince bazen şeytanlar insanlardan olmaktadır ve son yüzyıllarda bu hep böyledir.
17. yüzyıldan itibaren Osmanlı’nın yıkılışına kadar süren Yezidi
Kürt, Sabi ve Hristiyan Süryaniler ile farklı Hıristiyan mezheplerine mensup
Ermenilerin ve onlara katılan “Alevi Kürdü” kimlikli Mihri Ermeniler çıkardıkları
isyanlarla Vatikan, Fener Rum ve Kumkapı Ermeni patriklerinin daima yanında saf
tuttular. Osmanlı’nın “şeytanı” olurlarken haçlı batının “melekleri” oldular.
|
Grek-Mısır Serapis Dininde Serapis'in ateşten melekleri.
Bizim şeytanlarımızdır.
|
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda 15 yıl Mustafa Kemal
Atatürk’e aynı isyanlarla direnerek gene Haçlının “melekeleri” Türkiye Cumhuriyetinin “şeytanları” olmayı
sürdürdüler.
Sonunda Atatürk’ün esrarlı ölümüne neden oldular. Bitlis
Yezidi Said-i Kürdi Deliüzzaman 1958’lerde yazdırdığı (kendi beyanına göre yazı
yazamazdı) “Tarihçe-i Hayatım adlı kitabında ve öteki risale, lema, şua adını
verdiği saçmalıklarında, yakın arkadaşı ve Kürdistan sevdalısı olan Palu’lu
Şeyh Sait’in idamı ile ilgili olarak şöyle diyordu;
-“Birader-i azamım (Büyük erkek kardeşim) Şeyh Sait’in öcünü
alacağım dedim aldım!”
Vatikan’dan 1952’de ödül alan ve muhtemelen mezarı Vatikan’da
(Roma’daki Katolik Hıristiyanlığın dini merkezi) bulunan bu hain Türkiye
Cumhuriyetinin şeytanı olmasına rağmen haçlıların “meleğiydi”.
14. mayıs 1950 seçimleriyle Said-i Kürdi zihniyeti Demokrat
Parti adıyla iktidar oldu ve 1958’lere gelindiğinde orduda iyice çöreklenmeyi
başarmışlardır ve Said-i Kürdi Deliüzzaman bunu şöyle açıklıyordu;
“-Isparta’da bir Jandarma başçavuşu yasaklanan eserlerim
hakkında bunların yasaklanmasına ne gerek var? Verin gitsin! Demiş. İnanın
miraca çıktım!”
|
Greklerin Lillit/Şeytanı Roma'nın meleği
meleği |
O zamandan günümüze daha sayacak çok şeyi atlayarak günümüze
geliyorum ve uzun zamandır seyretmediğim ve son bir ayda uydu listeme eklediğim
“Russia To Day/ Rusya’da Bu Gün” adlı televizyon kanalını seyretmeye
başladığımda PKK terör örgütü hakkında geçen haberlerde “terör organization”
olarak haber geçen kanal son gelişmelerle tavır değiştirmiştir.
|
Arapları tanrı şeytanı Azazel, Tevrat'ın meleğidir! |
Özellikle, açıkça AKP hükumetinin Suriye’de terör örgütü
olarak kabul gören sözde “İslam Özgürlükçüleri” olan kesime maddi,
barınma, silah ve eğitim vermenin yanında KCK
operasyonu ile tutuklattığı Kürtleri ve bilmediğimiz sayıda devlet memurunu
(asker, istihbaratçı) ile bunlara açık destek vermesini Suriye sınırına dayadı
ordu ile sürdürünce Rusya da siyaseti değiştirdi ve PKK örgütü için “REBELS/İsyancılar”
ifadesini kullanmaya başladı.
Aynı şey İran’ın Press Tv’sinden de gelmeye
başladı. İran açıkça Türkiye’yi tehdit etti.
Düne kadar PKK’ya karşı operasyon yapan ve İran tarafında
bütün faaliyetlerini kurutan İran devleti bu gün PKK’ya “isyancı, özgürlük
savaşçısı” deme konumuna gelmiştir.
Neden?
Emperyalizmin kuklaları olan “İslam Baharcılarına” sen tutar
da “özgürlük savaşçısı” dersen ve bu yüzden Libya’nın Kaddafi’sinden Suriye’nin
Esad’ına “Koltuğu terk et git yoksa haddini bildiririm!” tarzında tehditlerde
bulunursan senin şeytanın olan PKK onların meleği olur.
Aynen onların şeytanlarına AKP’nin “Melek” muamelesi yapması
gibi.
Bu sayede kazara ABD emperyalizmi bir başarısızlığa uğrar da
bölgede Rus-Çin ağırlığı etkin hale gelirse, 23 Temmuz’dan beri süren Hakkâri,
Şemdinli savaşları ile Türkiye’ye resmen savaş başlatmış olan Kürtler bu güçler
nezdinde de kendilerini “resmileştirdiklerinden” bölgede bağımsız bir Kürt
devleti kurulmasını garantilemişler demektir.
Aynen 1950 DP siyasetleri yüzünden SSCB’nin Barzani tayfasını
Ağrı bölgesinden Kuzey Irak’a indirip “Mahabat Kürt Devletini” kurdurması, on binlerce
Türkmen kıyımı olaylarının tekerrürünü AKP siyasetleri sayesinde yeniden yaşayacağız
demektir.
Sayın AKP’liler ve başbakan RE.T.E, bu şartlar
gerçekleştiğinde bu milletin karşısına hangi yüzle çıkacaksınız ve bunların
hesabını nasıl vereceksiniz?
“Senin şeytanın benim meleğim!” Siyasetinin sonucu belli
olmuştur.. Sayıları açıklananın çok üstünde olan şehitlerimizin sayıları sizin
yüzünüzden tavan yapmıştır.
İki gün önce Enes Çakıroğlu’nun cenazesinde sadece onun adı
geçmesine rağmen hoca “Dört Cenaze Namazı” kıldırdı, ekranda görülen iki bayrak
örtülü tabut vardı, yanı şehit cenazeleri birden fazlaydı ve birisi kadındı.
Bu namaz esnasında, oğluna “paralı askerlik yaptıracak
parası olmadığı pantolonunun dizlerinin çıkmış ve çok ucuz kıyafetler
olmasından belliydi.
Ayrıca bu iki şehit babası sizden beş metre uzaktaydılar ve
ancak sempatik görüntüler sergileyen sayın Abdullah Gül’ün yanında namaza
durmuşlardı.
Bu namaza duruş şekli bile sizin şehit babalarının yüzüne
bakacak haliniz kalmadığını, siyah gözlüklerin arkasında inzivaya çekilmenizi
açıklamaktadır!
Siz de ABD-NATO’nun “meleği” ama Müslüman ve Türk dünyasının
“şeytanı“ olmayı başardınız!
Takdir okuyucunundur!
Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/ adilyargicc