Blog başlığındaki "+40" UYARISINI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.

Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.

Tedbir olarak yanınızda sağlık ekibi bulundurunuz veya çıkınız! +40 :))

İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.


Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Yazılarımı ırkçı, etnik,dini ayrımcı bulanlar, Atatürk'e yapılan 26 Kürt isyanı, 25 suikastın arkasında ve 30 yıldır, 50.000 insanımızın ölümünde Kürt Yezidiliği ardında saklanmış gayrimüslüm azınlıkların olmadığını ispatlasın.

Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Şeytan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şeytan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2014 Pazar

DEMONOLOJİDE ŞEYTAN, KURT VE DİĞERLERİ


DEMONOLOJİDE ŞEYTAN, KURT VE DİĞERLERİ
7 Şubat 2014, 20:14

Bu yazım dini bütün arkadaşları kızıdırabilir. Ama bazı Atatürkçü arkadaşların tutup bana cinler, şeytanlar, büyücülük, bağcılık hakkında sorular sormalarını Atatürk'ün gençliğine yakıştıramadığım için yazdım. Ben yazarsam her şeyin mitolojisinden başlar gelişimine kadar yazarım.

KENDİNE GÜVENMEYEN OKUMASIN!

Eski ekvator kuşağı toplumları yeryüzüne ışığı ve sıcağıyla yaşam ve bereket kaynağı olan güneşi öne çıkartıp "Hak Tanrı-Gerçek Tanrı" ilan etmişlerdir.


Mısır'ın ilk tek tanrısı Aten (Güneş) i sfenks şeklinde selamlayan, din adamlarının sapkınlıklarını, topluma verdiği zararları görerek ilk tek tanrılı dini başlatan, firavun Akeneton.

İnsanlar arasında kardeşin kardeşle, ebeveynin evlatları ve eşiyle olan ilişkilerinde yaşanan "iyi/kötü" kavramlarından yola çıkılarak bir de kötü tanrı yakıştırılmış. Bu da geceleri üç defa doğup batan Ay olmuş ve hareketleri sinsi bulunup şeytanlaştırılmıştır.

Bu ikisinin evliliklerinden de ilk önceleri keşfettikleri ilk beş gezegeni de bunların çocukları ilan etmişler.

Bu Ekvator bölgesi halklarının özellikle Hint, Fars, Arap ve bunların harmanı Grek/Yunan dinlerine göre, Hak tanrı/Allah erkektir ve güneştir. Kız kardeşi ve karısı olan Ay da karanlığı, sisi, alacakaranlığı simgelemiş ve "kötü/Titan(Tseytan okunur)/Şeytan" olarak adlandırılmıştır.

İnsanlar boylarının 40 metreye ulaşan esas şekli insan olana ama her şekle girebildiklerini düşündükleri bu tanrıları adına yükseklikleri 40 metreyi geçen tapınaklar inşa etmişler, çalgılar çalıp ilahiler (tanrıya övgüler) söyleyerek danslar etmişler ve böylece onların sevgilerini, şefaatlarını, korumalarını kazandıklarını düşünmüşlerdir. Arap halk oyunu olan halay oyunu da güneşin etrafında dönen gök cisimlerini taklit eden ibadet ayini olarak belirmiştir.


Mısır Tebes'te bulunan 40. yüksekliğindeki tanrı heykelleri

Tanrıları için yapılan evlere halkın girmesi yasaklanmış sadece devletin kaymak tabakasından seçilen ve onların soylarından olduklarına inandıkları siyasi ve dini kişilikleri bir arada bulunduran rahip ve rahibe krallar, kraliçeler, çocukları ve ayrıca yalnızca tapıankta tanrıya hizmete ömürlerini adamış, doğar doğmaz tapınağa adanmış kişiler bulunurdu.

İsa peygamberin anası Meryem (Aramice-Kutsal Hizmetçi demektir) Ana da tapınağa adanmış böyle bir kadın olduğu Kur'an dahil İncil'de de açıkça ifade edilir.

Halktan doğum yapan kadınlardan herhangi bir hastalığa yakalanmış, zamanın sağlıklçıları olan rahip ve rahibelerce tedavileri mümkün olmayanları da tapınaklarının bahçelerine terk ederek tanrılarının iyileştirmesine bırakmayı gelenek olarak uygulamışlardır.

Bu gelenek Hıristiyanlık ve İslam'ın doğuşuna kadar sürmüştür.

Tapınağın bahçesine terk edilerek şifa bulanları tanrının şefaatine nai olduğu için ululamışlar, iyileşmeyenleri ise şeytanın askeri sayıp toplum içinden ayıklamışlardır.

Böyle tanrının şefaatinden mahrum kalanları da hastalıklarını topluma yaymasın, görüntüleri ile insanları korkutup rahatsız etmesinler diye taş ocaklarında, ağır iş yapılan yerlerde karın tokluğuna çalıştırmışlardır. Bu öldürmek veya sürmekten daha insani bir tutumdur.

Bunların arasında devlet erkanından olanlar da içine düştükleri şartları hazmedemediklerinden hastalıklı insanları isyana teşvik edip zaman zaman devlet idaresini ele geçirmişlerdir. Bunun böyle olduğunu M.Ö.IV.yy. da yaşamış Mısır'lı tarihçi Maneto'nun eserlerinde görüyoruz.

Bu şekilde devlete zarar veren asiler de bastırıldıktan sonra ülke dışına, çöllere, dağlara sürülmüşlerdir. Sahip oldukları inançlarına göre kendileri de "tanrılarının şefaatinden mahrum edilmiş oldukarına" inandıklarından bu insanlar da eski dinlerini "şeytanın askeri" sayıldıklarından şeytana göre düzenlemişlerdir.

Sayılan sebebplerle lanete uğradıklarına inanıldıklarından çöllere ve dağlara sürünerek şeytana ibadeti benimsemiş kavimlerin Ay tanrısı kültüne göre ise diğerinde şeytan sayılan AY erkek, GÜNEŞ te kızı olarak kabul görmüştür.

Ortadoğu coğrafyasında bu uygulamayı Ay tanrısına tapınan Irak Keldanileri (Ay'a Tapınanlar), Sabiler, Aramiler, Yahudilerde görüyoruz.


Keldaniler'in tanrısı Ay tanrısı Sin'dir. Sin, Sümer gök tanrısı Enlil'in hırsız oğludur. Enlil, Fırat kıyısındaki sarayında kudret tabletlerini çıkartıp havuzda yıkandığı sırada yanında bulunan oğlu Sin, Enzu(Şeytan) kuşu kılığına girerek babasının tabletlerini çalar ve bu dünyanın en yüksek dağına kaçar. Babasının güçlerine sahip olur.

Bu güçleri ondan yeraltı tanrıçası Ereşkigal'ın kocası Nergal alır. Sonunda Nergal'e karşı savaşmaktan kaçan Sin uçan dairesiyle kaçarken Yemen'de kuyruk motoruna Nergal'in gönderdiği bir yıldırımla düşürülür. Bu gün Kâbe'de bulunan Hacer-ül Esved (Karataş)'ın Sin'in uçan aracının bilgisayar veya farları olduğunu sanıyorum. Sin buradan Sina yarımadasına kadar gelir. Bunu adının buraya verilmesinden de anlamak kolaydır.


Lübnan Sayda(Sidon'da bulunan Roma dönemine ait İslam öncesi "Kara Taş" a ibadeti konu alan resmi barındıran para.İ.S.II.yy. Mark Antonius dönemi

Eski Türk dini Kara Han destanında da tanrı ile şeytan Erlik Han aralarında insanların paylaşımında şöyle anlaşırlar. Kara Han'ın şefkatinden kovulanlar veya kaçanlar Erlik Han'ın, Erlik'in şefkatinden kovulan veya kaçanlar da Karahan'ın askeri olacaktır.

Bu kural aynen Ortadoğu ve ekvator kuşağı dinlerinde de yeraldığını yukarıda açıkladık. Güneş ülkesi olan Mısır, Hindistan ve Irak'tan kovulan, kaçanlar Sin'in tgoprakları olan çöllere, Himalayalardan Zağros, Ağrı, Kafkaslar, Amanoslar, Toroslar ve Avrupa'daki Alplere (Alp=Cüce şeytanlar*1) uzanır.


Hristiyan demonologların ürettikleri Kurt, baykuş şeytanları

Sağ eli beyaz olduğundan cüzaamlı olduğu Yahudi ve Hıristiyan din tarihçilerince de kabul edilen Musa, aslında Osarsif adlı, firavun adayı, Heliopolis'in (Güneş Şehri) baş rahibidir. Tanrının soyundan olmasına rağmen cüzzama yakalanınca piramit inşaatlarına taş çıkartılan Nil kenarındaki Avaris'e gönderilir. Yeni halini hazmedemez ve isyan çıkartır on yıllığına devlete el koyar. II. Ramses onu ve cüzzamlılarını kovar. Ağır hastalar kurşun tabutlara konulup Nil ve Akdeniz''in derinliklerine atılır, kireç kuyularında yakılırlar.

Yaşayabilecek olanlar ise Ay Tanrısının ülkesi Sina yarımadasına (Sin'in yarımadası) sürülürler. Mısır askerleri bazıları ölsünler diye yarımadanın bataklık kıyılarında derine doğru bunları sürerler ve çoğu ölür.

İşte bu "Kızıldeniz'in yarılması" efsanesidir. Buradan sağ geçen Osarsif (İng-Osarseph) adını MOŞİ/MOSiS/MUSA yani "Sudan geç(l)en" anlamında değiştirir. Bu ad aslında Güneş tanrısı Ra'nın oğlu ve güneş tanrısı Osiris/Urisa'nın adıdır ve Musa öncesi firavunların da adıdır.

Musa adını alan Osarsif, sağlıklı Yahudileri alarak Sin çölünde bulunan "Tur-u Sina'ya" (Sin'in Dağı) çıkar ve tanrısı ile görüşür ve önce On Emir ardından "Deotoronomi" adını verdikleri beş kitabın kendisine verilmesi olaylarının işlendiği Tevrat'ın ortaya çıkışı başlar ve ötesini biliyoruz.

Bütün bunlar Maneto'nun tarihinde aynen yer almaktadır.



Musa'dan (M.Ö.1300ler) Süleyman'a (M.Ö.600'ler) yaklaşık 700 yıl kadar Yahudileri güttüğüne inandıkları, her gün adakları adadıkları tanrıları Yahweh/Elohim Allah, kendisine adanmış Levi soyu Yahudi'sinin kanını içerken. Adlarından birisi de NUR'dur.

Kur'an'da da "Tur Suresi" (Dağ Metni) ile "Yasin Suresi" (Selam Sin metni) yer almaktadır.



Bütün dev ve cüce tanrılar insanları yerler, kanlarını içerler. Peygmaber Muhammed'in babası Abdullah da Allah'a adanmış bir kurbandı. Kendisine kurban edilen kadını yiyen meyve çocuk adaklarını da ağzını tatlılamak için bekleten Hin yamyam tanrısı Kali'yi yemek esnasında görüyorsunuz.

Yahudilerin dinlerini M.Ö. VII. yy. da Babil sürgününde kölelikleri sırasında oluşturduklarını artık Yahudi din araştırmacıları, tarihçileri de kabul etmektedirler.

Ay tanrısı Sin'in kızı İnanna/İştar da babasının tabletlerini çalarak adeta dedesinin intikamını alır ama öteye de geçer, amcası Enki'nin de bilgelik tabletlerini çaldığı yetmezmiş gibi dedeleri Anu ve Enlil ile de evlenerek onların da bilgelik tabletlerini çalar. Haliyle yeryüzüne kovulur.


Aramiler, Sabiler Yemen'de bu kıza "Er Ruda", Suriye, Urfa, Mardin'de "Er Ruha", Irak'ta "İştar" derler ve buna tapınırlar. Kürt Yezidileri de "Tavus" adını verirler. Bu tanrıçalarının sembolü de "Güneş" tir ve adlarından birisi de "NUR" dur.

İşte size NURCULUK, İLLUMİNATI gibi sapkın dini akımlarındaki "NUR" adının sırrı.

Kur'an'da Müslümanlar bu dişi şeytana lanet ederek Kur'an ayetlerini ve namaz surelerini okumaya başlarlar.

"Euzubillahimineşşeytanirracim" (Huzurdan recm edilerek kovulmuş şeytanın şerrinden sana sığınırım")

Bu, dev, yoldan çıkmış, recm ile (taşlanarak) göklerden hak tanrının/Allah'ın huzurundan kovulmuş dişi şeytanın da çocukları olmuştur. Daha sonraları çocukları da köle olarak düşük yeteneklerde cüce (Arp-Mecüc) ve dev (Arp-Yecüc) şeytanlar üretmişlerdir.

Sümer tanrıları, yarı tanrıları da Sin de kızı İnanna/İştar da cüce tanrılardır ve boyları Sümerologların çevirilerine göre 5.70m. ile 6.20m. arasında değişmektedir. Kâbe'nin de iki katlı olmasına rağmen yüksekliğinin 13.20m. olması bu ölçüye de uygundur. Çünkü Mısır Luxor'daki Karnak tapınağının sütunları 40.m, Hint, Pers (İran) tanrıları öyle aynı boydadırlar.

Bunların hizmetçilerinden sinek kadar olanları, yılan, kertenkele, kuş ve her türü mevcuttur.

Gerek Sümer gerek Mısır Arap tanrıları gerek onların Grek uyarlaması olan Grek tanrıları hep "Mecüc" lerdir (Cüce tanrılar).

Orta ve kuzey Asya halkları olarak bilinen Türkler tarih boyunca kah ekvator bölgesi halklarını işgal edip yönetmişler kah onlar Türkleri idareleri altına almışlardır. Uzun tarih içinde "Güney Türkistan" olarak ta bilinen, Uygur, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekisten, Horasan yöreleri Türkleri haliyle güneyli klavimlerin dinlerinden etkilenmişlerdir.

Budizm, Maniheizm, Mitracılık, Zerdüştlük, Ezdilik (Mecusilik) dinlerine girmişler ve cüce veya dev cin ve şeytanlara tapınmışlardır. Zamanla kovulanların artması ve her kovulanın kendine bir tanrı seçmesiyle sonrakilere tapınacak dev tanrılar kalmamış olmalı ki, kurbanlar kesilerek, adaklar adanarak gizli bilgilere ulaşarak düşmanlarına üstün gelem çabasındaki bu so kovulanlar, lanetlenener cüce şeytanlara tapınmayı başlatmışlardır.

Cüce şeytanlara tapınma IX. yüzyılda Uygur Hanının Irak'tan gelen Mani dini imamlarını kabul etmesiyle Manilik diniyle Türklere geçmiştir. Mani'lik kurucusunun adını taşıyan Sabi dininden bozma bir dindir.


Mısır'ın cüce tanrısı Bes. Yanında köle Mısır'lı Araplar.

Bu tanrıların tümü insanları kendilerine köle/kul olarak yarattıkları için onların emeklerini sömürdükleri gibi gece avcı yırtıcı hayvan kılığında ava çıkarlar ve insanları avladıkları bilindiğinden "avcı hallerine" de "Şeytan" demişler ve batılı din adamları tanrı ve meleklerinin şeytani hallerini inceleyen bir bilim dalı oluşturmuşlardır. Buna da "Demonoloji=Şeytan Bilimi" demişlerdir.


Baal, Bel, demonolojik şekli. Örümcek gövdesi üzerinde Kurt, Kurbağa ve insan yüzü. Tacı İngiliz kraliyet tacıdır.

Şimdi çok bilinen bazı tanrıların "demonolojik resimlerini" verelim.


Sümer'in yer ve su tanrısı baba Enki Öküz başlıdır.


Enki burada kanatlı kuş başlı tanrıdır.


Mısır'ın ve Pers'in gökten inen insan yiyen kutsal boğası. Bunu Mitra öldürünce insan kurbanı kaldırılır.


Bafomet, Yahudi Masonlarının Sabilerin şeytanı. BAFO hem Ermenilerin hem de Greklerin tapındığı şeytandır. Kıbrıs'taki Baf, Karadeniz'deki BAFRA onun adını taşır. "AMED" yani "ahmet" Kutsal yağla ovularak vaftiz edilmiş, yıkanmış demektir. Bafomed "Kutsal okunmuş zeytin yapıyla ovularak vaftiz edilmiş Allah'ın kızı, kovulmuş dişi şeytanın adıdır. NUR adı buna aittir. Nurcuların şeytanı Bafomed'tir. Kesinlikle İslam'i değildir. İslam bunları dışlamış akılcı bir dindir.



Eski arkeolojik kazılardan elde edilen bir şeytan resmi


Süleyman'ın babası Davut'un dev Golyat'ı sapanla devirdiğini gösteren temsili resim.


Yezidilerin Şeytanı Tavus.Bunun da adı Nur'dur.


Mayaların güneş tanrısı kertenkele derili tüylü yılan tanrıları Ketzalkoal. Bu da başında güneş halesiyle "NUR" dur.


Çinlilerin uçan ejder tanrıları.




Peygamberlik öncesi Hacer-ül EAsved'in Kabe'nin doğu duvarına yerleştirilmesinde Muhammed'in akılcı çözümü resmedilmiş




Hıristiyan Demonologların ürettiği şeytan figürlerinden biri




Aştarot-İştar şeytanı. Er Ruha, Tavus, El Uzza adlarıyla bilinen lanetli dişi şeytan.




Pers güneş tanrısı Mitra kutsal öküzü öldürür ve insan kurbanını kaldırır




Şeytan olmakla suçlanan masum hayvan

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

*1-ALP/İng-Alps=Arkeoloji yazarlarına göre Alp dağları adını bu dağlarda yaşayan savaşçı cüce şeytanlar olarak tanımlanan kısa boylu insan türlerine Avrupalıların verdikleri addan aldığın söylenir. Alplerin şekillerinin de hilal olmasıyla Ay Tanrısının sembolünün Hilal olması ilginçtir.


Mısır'ın dev tanrılarına hizmet eden cüceler

Ancak eski Hint Avrupa dillerinde "ALB=Tepe,yüksek yer, dağ", Latince "Albus/Albho=beyaz, beyaz kireç taşlı, karlı dağ zirveleri ve bu dağlardaki otlakların genel adı" demektir. Romalıların kökenleri Kafkaslar (Dağistan olan Arnavutlara ve Britianya adasındaki İskoçlara da "Albanian=Yüksek dağlılar" dedikleri yazılıdır.

Türklerin göçer yaşamlarını yüksek karlı dağların otlaklarında geçirmeleriyle Orta Asya dağlarının yırtıcı hayvanı Kurtları sembol edinmelerinin Ay Tanrısı Kültü ile alakası başlangıçta olmamakla beraber, Uygurların Mani dinini kabul etmeleri sonrası alaka kurulması olasıdır. Sabilik,Yahudilik, ondan doğan Hristiyanlık, Süryanilik ve İslam dini Kurtları şeytan tanrı kabul eden Ay Tanrısı Kültü dinleridir.

Türklerin Hilal Ay-Yıldız sembollerinin kökeni göklere Büyük ve Küçük köpek takım yıldız kümelerine uzanır. Sümerlerin, Mısırlıların tanrıları da İslâm'ın tanrısı Allah'ın da yıldızı Kur'an "Necm (Yıldız) Suresi 49. ayette aynı takım yıldızlardır. (Şirayı Yemani/Süryeyya, Şirayı Gumeyşa yanı Büyük ve Küçük Köpek takım yıldızlarıdır.


Mısır piramitlerinin Sirius/Süreyya takım yıldızlarıyla ilişkilendirilmesi

Türkler sembollerini Sirius/Süreyya'dan geldikleri için, Araplar ise buradan gelmiş, Türklere musallat olmuş Marduklu cin ve şeytan tayfasının maymunların genleriyle harmanlayıp ürettikleri tüp bebek ile çoğaltılmış köle kavimlerdir. (Aslında bu ırkçılık işinden nefret ederim ama AKPKK-BDP-MHP-CHP koalisyonlarında ve ırkçı kripto dini ve etnik azınlıkların elbirliği ile Türk milletini aşağılamalrı, soymaları, terbiyeliliğini suistimal edip şımarıklık etmeleri yüzünden yapıyorum. Bu böyle biline. Evrensel kardeşliği anlamayana anlatmanın yolu vardır. Irkçılık gütmeyen insanları suistimal etmenin faturası elbet bir gün ödetilir.)

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

Kynk-Douglas Harper'ın "Etymology Dictionary 2001-2014" Etimoloji Sözlüğü

Daha geniş bilgiler için linkte ücretsiz yayınladığım kitabıma bakabilirsiniz;
http://adilyargicc.blogspot.com.tr/2012/02/sumerden-islama-cin-ve-seytan-kultu.html

6 Ağustos 2012 Pazartesi

SENIN SEYTANIN BENIM MELEGIM SIYASETI


SENİN ŞEYTANIN BENİM MELEĞİM SİYASETİ

Eskiden milletler din değiştirdiklerinde veya baskı ile başka milletlerin dinlerini kabul ettiklerinde eski tanrılarına şeytan demeye başlıyorlarmış.

Slav Rusların eski tanrılarının adı "Dabog'muş. Gün gelmiş Rus çarı Hıristiyanlığı kabul etmiş. O tarihten sonra "İnsan tanrı İsa" tanrı olunca eski milli tanrı Dabog da şeytan ilan edilmiş.
Bütün dinlerin mitolojilerine (ilahiyatlarına) bakıldığında bu durum açıkça görülür.

Şeytanların insandan da cinlerden de olması kuralı gereğince bazen şeytanlar insanlardan olmaktadır ve son yüzyıllarda bu hep böyledir.

17. yüzyıldan itibaren Osmanlı’nın yıkılışına kadar süren Yezidi Kürt, Sabi ve Hristiyan Süryaniler ile farklı Hıristiyan mezheplerine mensup Ermenilerin ve onlara katılan “Alevi Kürdü” kimlikli Mihri Ermeniler çıkardıkları isyanlarla Vatikan, Fener Rum ve Kumkapı Ermeni patriklerinin daima yanında saf tuttular. Osmanlı’nın “şeytanı” olurlarken haçlı batının “melekleri” oldular.

Grek-Mısır Serapis Dininde Serapis'in ateşten melekleri.

Bizim şeytanlarımızdır.


Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda 15 yıl Mustafa Kemal Atatürk’e aynı isyanlarla direnerek gene Haçlının “melekeleri”  Türkiye Cumhuriyetinin “şeytanları” olmayı sürdürdüler.

Sonunda Atatürk’ün esrarlı ölümüne neden oldular. Bitlis Yezidi Said-i Kürdi Deliüzzaman 1958’lerde yazdırdığı (kendi beyanına göre yazı yazamazdı) “Tarihçe-i Hayatım adlı kitabında ve öteki risale, lema, şua adını verdiği saçmalıklarında, yakın arkadaşı ve Kürdistan sevdalısı olan Palu’lu Şeyh Sait’in idamı ile ilgili olarak şöyle diyordu;

-“Birader-i azamım (Büyük erkek kardeşim) Şeyh Sait’in öcünü alacağım dedim aldım!”

Vatikan’dan 1952’de ödül alan ve muhtemelen mezarı Vatikan’da (Roma’daki Katolik Hıristiyanlığın dini merkezi) bulunan bu hain Türkiye Cumhuriyetinin şeytanı olmasına rağmen haçlıların “meleğiydi”.

14. mayıs 1950 seçimleriyle Said-i Kürdi zihniyeti Demokrat Parti adıyla iktidar oldu ve 1958’lere gelindiğinde orduda iyice çöreklenmeyi başarmışlardır ve Said-i Kürdi Deliüzzaman bunu şöyle açıklıyordu;
“-Isparta’da bir Jandarma başçavuşu yasaklanan eserlerim hakkında bunların yasaklanmasına ne gerek var? Verin gitsin! Demiş. İnanın miraca çıktım!” 
Greklerin Lillit/Şeytanı Roma'nın meleği
meleği

O zamandan günümüze daha sayacak çok şeyi atlayarak günümüze geliyorum ve uzun zamandır seyretmediğim ve son bir ayda uydu listeme eklediğim “Russia To Day/ Rusya’da Bu Gün” adlı televizyon kanalını seyretmeye başladığımda PKK terör örgütü hakkında geçen haberlerde “terör organization” olarak haber geçen kanal son gelişmelerle tavır değiştirmiştir.
Arapları tanrı şeytanı Azazel, Tevrat'ın meleğidir!

Özellikle, açıkça AKP hükumetinin Suriye’de terör örgütü olarak kabul gören sözde “İslam Özgürlükçüleri” olan kesime maddi,  barınma, silah ve eğitim vermenin yanında KCK operasyonu ile tutuklattığı Kürtleri ve bilmediğimiz sayıda devlet memurunu (asker, istihbaratçı) ile bunlara açık destek vermesini Suriye sınırına dayadı ordu ile sürdürünce Rusya da siyaseti değiştirdi ve PKK örgütü için “REBELS/İsyancılar” ifadesini kullanmaya başladı.
İşte kiminin şeytanı kiminin meleği

Aynı şey İran’ın Press Tv’sinden de gelmeye başladı. İran açıkça Türkiye’yi tehdit etti.
Düne kadar PKK’ya karşı operasyon yapan ve İran tarafında bütün faaliyetlerini kurutan İran devleti bu gün PKK’ya “isyancı, özgürlük savaşçısı” deme konumuna gelmiştir.

Neden?

Emperyalizmin kuklaları olan “İslam Baharcılarına” sen tutar da “özgürlük savaşçısı” dersen ve bu yüzden Libya’nın Kaddafi’sinden Suriye’nin Esad’ına “Koltuğu terk et git yoksa haddini bildiririm!” tarzında tehditlerde bulunursan senin şeytanın olan PKK onların meleği olur.
Sizce şeytan ve melek hangisi?

Aynen onların şeytanlarına AKP’nin “Melek” muamelesi yapması gibi.

Bu sayede kazara ABD emperyalizmi bir başarısızlığa uğrar da bölgede Rus-Çin ağırlığı etkin hale gelirse, 23 Temmuz’dan beri süren Hakkâri, Şemdinli savaşları ile Türkiye’ye resmen savaş başlatmış olan Kürtler bu güçler nezdinde de kendilerini “resmileştirdiklerinden” bölgede bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını garantilemişler demektir.

Aynen 1950 DP siyasetleri yüzünden SSCB’nin Barzani tayfasını Ağrı bölgesinden Kuzey Irak’a indirip “Mahabat Kürt Devletini” kurdurması, on binlerce Türkmen kıyımı olaylarının tekerrürünü AKP siyasetleri sayesinde yeniden yaşayacağız demektir.

İsrail’in Haaretz gazetesi bu gün “Kürtlerin denize ulaştıklarını” yazmıştır.

Sayın AKP’liler ve başbakan RE.T.E, bu şartlar gerçekleştiğinde bu milletin karşısına hangi yüzle çıkacaksınız ve bunların hesabını nasıl vereceksiniz?
“Senin şeytanın benim meleğim!” Siyasetinin sonucu belli olmuştur.. Sayıları açıklananın çok üstünde olan şehitlerimizin sayıları sizin yüzünüzden tavan yapmıştır.

İki gün önce Enes Çakıroğlu’nun cenazesinde sadece onun adı geçmesine rağmen hoca “Dört Cenaze Namazı” kıldırdı, ekranda görülen iki bayrak örtülü tabut vardı, yanı şehit cenazeleri birden fazlaydı ve birisi kadındı.
Bu namaz esnasında, oğluna “paralı askerlik yaptıracak parası olmadığı pantolonunun dizlerinin çıkmış ve çok ucuz kıyafetler olmasından belliydi.

Ayrıca bu iki şehit babası sizden beş metre uzaktaydılar ve ancak sempatik görüntüler sergileyen sayın Abdullah Gül’ün yanında namaza durmuşlardı.
Enes Çakıroğlu Cenaze namazı


Bu namaza duruş şekli bile sizin şehit babalarının yüzüne bakacak haliniz kalmadığını, siyah gözlüklerin arkasında inzivaya çekilmenizi açıklamaktadır!

Siz de ABD-NATO’nun “meleği” ama Müslüman ve Türk dünyasının “şeytanı“ olmayı başardınız!
Takdir okuyucunundur!

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc