TÜRKİYE, FRANSA KURBAĞAYI ISITIYOR
İlk önce, İstanbul Sultanahmet’te
bulunan Turizm Şube Müdürlüğünde şehit olan meslektaşım Kenan Kumaş’a tanrıdan
rahmet, ailesine, akrabalarına, arkadaşlarına, görev arkadaşlarına, polis
teşkilatına baş sağlığı dilerim.
Aynısını da Paris’te öldürülen, 12
basın mensubu ve polis meşlektaşlarım için de dilerim.
Ateş düştüğü yeri yakar. Gerisi
yaşamadan o acıyı anlayamaz. Yaşayan öğrenir. Son iki yılda 18 yaşında kızımı
ve ömürlerini doldurmuş ebeveynlerimi sırayla kaybettiğim için içinizde benim
kadar acılısı azsa da beni de yukarıdaki insanların yakınları anlayabilir.
Yeryüzünde, her türlü anarşi,
terör, dini, ırki düşmanlıkların kalkması, evrensel kardeşliğin kurulması
dileğimle yazıma başlıyorum.
İslam'da "kana kan" vardır ama kin gütmek yoktur. Kin ve kan güdenler özellikle Yahudiler ve Ortodoks doğu Hristiyan mezhepleridir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile, Gregoryen Ermenilerin Müslüman görünen tarikatı olan Gülen topluluğunun kendisinin ölmesi için "beddua ayinleri" yaptığını cemaat-AKP kavgası başladığında söylemişti. Bunlara ek olarak, Masonlar, Yahudiler ki, meşhur Grek tarihçi Apion ile Yahudi tarihçi Josephus kavgasından Apion'un Roma'da öldürüldüğü sonucu çıkar.
Avrupa'da İslamcı görünen Müslümanların hiç birisi de Müslüman değil, Müslüman görünen bu dinlerden olanlar veya devşirilmişlerdir. Bize çıban olsun diye "işçi alma bahanesiyle ülkelerine doldurdukları, kendi dindaş halklarının "Müslüman kılığındaki doğululardır.
C.I.A mamulleridir, aşağıda göreceğiz.
Ülkemizde malum terör örgütünün
olaylarını bir kenara koyup, son iki günde meydana gelen olayları ayırmak
gerekmektedir.
Başbakanın çalışma ofisi olarak
kullanılan Dolmabahçe sarayına yapılan saldırının failinin PKK’nın yan kuruluşu
olan Kürt solcusu DHPC olduğu ortadadır.
Solculuğu PKK’dan pek farklı olmayan ama daha çok sol ideolojiyi kullanan bu örgütün yaptığı saldırı, AKPKK
koalisyonunu” vatana hizmet ettiği için saldırılan, mağdur bir hükumet” olarak
göstermekte kullanıldı. Tamamen AKP’nin rahat propaganda yapmasına yaradı. İnsanlarımız
da bunları seviyor olmasına karşın pek konuşulduğuna da rastlamadım.
Ama dünkü Sultanahmet Turizm
Polisi Şube Müdürlüğüne yapılan saldırı ile bu gün Fransa Paris’teki İslami
değerleri ve kişilikleri alaya alan, eleştiren, aynısını Hristiyan ve Yahudilere
de yaptığını Euornews haber kanalına açıklayan bir dergi baskını.
Bu durumda “Ne alakası var?” diye
sorabilirsiniz.
1-Din Düşmanlığı Bahanesi;
Parisli Charlie Hebdo karikatür
dergisi her ne kadar diğer dinleri eleştirse de İslami değerleri biraz fazla
kaşıdığı kanaatindeyim. Yapılan açıklamalar bunun böyle olduğunu gösteriyor.
Saldırıyı yapan, çok iyi
eğitilmiş, tam teçhizatlı üç saldırgan, aynı haber kanalının haberinde geçtiğine
göre, olay yeri görgü tanıklarına, “mükemmel Fransızca diliyle, “El Kaide’ci
olduklarını” ifade etmişlerdir.
2-C.I.A İmalatı Terör Örgütlerince
İşlendi,;
El Kaide, 11 Eylül 2001 İkiz kule
operasyonunda sorumluluğu üstüne alarak, G.W.Bush’un “Haçlı Seferi” ilan
etmesine yol açmıştır. Kurucusu Usame Bin Ladin’in (Dinsiz) ailesi ile G.W.Bush
ailesinin petrol şirketi ortağı oldukları da bilinen bir şey olmasının yanında
dün Libya’da Kaddafi’ye, bu gün Yemen’de, Suriye’de haçlı karşıtı, vatansavere
hükumetlere karşı savaşmaktadır.
ISIL/IŞİD/DAEŞ/DAİŞ adlarıyla
biline örgütün de adı olayla ilgili soruların içinde geçmektedir. O ürgütün de
C.I.A imalatı olduğu, komutanının Fransız Lejyoner ordusundan ayrılma bir tuğ
general olduğunu, militanlarının da çoğunluğunun Hrsitiyan batılı devletlerin
Hristyan, Yahudi ya da İslam’a sonradan dönmelere ait İslami tarikatlara mensup
olduklarını bilmeyen yok artık. Bu amaçla ben de Selefilik, Sünnilik ile ilgili
bir kaç yazı yazmıştım.
3-Fransa’nın NWO (Yeni Dünya
Düzeni) Projesindeki Yeri;
1984’te ilk saldırısını
gerçekleştirerek varlığını ilan eden 30 yıllık baş belamız terör örgütü
hakkındaki tartışmalardan, AKP hükumetinin iktidara geldiği 03 Kasım 2002
taarihiyle giderek artan ABD-AB koalisyonunun 21. yüzyılda istedikleri, dünya
haritasını gerçekleştirme projesinin İngilizce adı New World Order (NWO),
bizdeki adı “Yeni Dünya Düzeni, Kuzey Afrika ve B.O.P Projesidir.
|
Basılan derginin İsevilik ile alay eden karikatürlerinden biri. |
Ancak Fransa öyle kolay geçilecek
bir konu değildir. Vakti olanlara biraz detay girelim.
Haçlı Seferinde Kudüs’te bir Haçlı
Devleti kurulmasından sonra Tapınak Şövalyeleri Mason tarikatını kuran dört beş
kafa adamdan birisinin adı “Bedouin” dir (AKP'nin Mason Kökenleri' başlıklı çalışmam).
Bizdeki adıyla “Bedevi”. Bu
tapınakçıların benimsediği Hristiyanlık ise Şeytana ibadet etmeyi ilke sayan
Keldanilikten sonra ikinci eski din olan Sabi dinine mensup olanların kurduğu Ortodoks
Süryani Hristiyanlığıydı.
Tapınakçılar da muhtemelen Şeytana tapınan ve
geçmişte asilikleri,büyücülükleri yüzünden Avrupa’ya sürülmüş Sabi, Keldani,
Süryani ve bu dinlerden doğan Yahudi dinlerine mensuplardı. Bunlar,geçen 300
yılda güçlenip Avrupa’da kralları da tehdit etmeye başlamışlardı.
Bunun üzerine Fransa Kralı IV
Filip’in 15.yy.da zamanın papasıyla birlikte din ve devleti idaresini büyük
ölçüde ele geçirmeyi başarmış Mason yapılanmasını temizlemişler, bu temizliği
de Masonları kazığa geçirip yakarak, ve türlü ağır işkencelerle öldürmüşlerdi.
Kaçanlar kuzeyde Rusya’ya, batıda İskaoçya’ya kadar dağılmışlardı. Masonların
önderi Jack de Molay da nasibini almıştı.
Bu kıyımdan kurtulanlar yeryüzünde
feodaliteye dayalı (krallık, padişahlık gibi) bütün rejimleri yıkacaklarına da
yemin etmişlerdi.
Önce İskoçya, ardından İngilterede
iktidar oldular, bunu takiben de 18.yüzyılda İngiltere’yi küresel güç haline
getirdiler 2o.yy. ortalarına kadar İngiltere dünyanın tek gücü kalmıştı.
Daha gücü yakaladıkları zamanda
yani 18.yüzyılda Fransız Devrimini gerçekleştirmek ile edilen Mason yeminini
tuttular. Kinin sebebini gören zamanın Fransa kralı, uyanıklık edip Masonların
kalbini çalmayı başarmış sa da geç kaldığından saltanatı kaybetmişti O kalp
çalma işi, İngiltere’ye karşı bağımsızlık savaşı veren Mason örgütlere yanında
meşhur Özgürlük anıtını ve yanında son Fransız hazinesinin de büyük bölümünü de
hediye etmişti.
Sarık, Çarık İslami bir kıyafet değildir. Şeytana tapınan Keldanilerden kalma Arap kıyafetidir. Onlar da Hintlilerden almışlardır.
|
İtalya Bolonya'da 17.yy. da 300 yıl önce bir öğrenci kıyafeti |
|
İsa doğduğunda ibadete gelen Tarsus Kralı resminde sarıklılar Yahudiler, Sabi Araplarıdır. Bu temsil tarihinde İslama 630 yıl var. |
Bunun karşılığı çabuk geri dönmüş, 12 yıl içinde, cumhuriyet, Monarşik cumhur,yet olarak şekil değiştirmiş,Fransa
Bonapart adlı imparatorlardan oluşan bir feodal yapıya geri dönüvermişti.
Rusya’ya kadar uzanan Fransa’nın
Bonarpartı, “gereksiz uzayan parmak kesilir örneğinde olduğu gibi kesilmişti.
O günden bu güne Fransa aynı
küresel Mason sermaye’nin “proje mimarlığı “işini yürtmektedir. Avrupa-ABD
dışındaki küre ülkelerinin neresinde nasıl çıban çıkartılır, bu çıban nasıl
kullanılırsa, o ülke köleye döndürülür gibi projeler Fransa’nın işidir.
Mesela, bizdeki Kürt kartını bu
günlere taşıyan, akşam yatağa gireceği dakikadan sabah kalkacağı saate kadar
Fransa’dan tailmatla yetiştirilen Yaşar Kemal namlı Kürt yazarlarından Yılmaz
Güney gibi çakma Kürtçü artistlere, ondan ASALA, PKK’ya kadar her pisliğin
ardında Fransa vardır. İlk Kürdoloji Enstitüsünü Fransa kurmuştur.
1992’de Saddam’dan kaçan, ülkemize
doldurulan, sığınacak yer bulmanın huzuruyla yemeklerini yiyen peşmergelere
verilen yemeği beğenmeyerek yere döküp, “Türklere isyan edin” diyerek, bize
sığınan insanları bize düşmanlığa iten, fesat, Türk ve Müslüman düşmanı,
insanlık düşmanı, Kürt jigolo besleyen Madam Mitterand şebeğinden daha iyi
örnek bulamıyorum. Bu karı, resmen, kahpeliği, ihaneti, fesatı körükleyen bir
şeytandır.
Bu örnek bile Fransa’nın nasıl
çalıştığına, küresel sömürü dairesinde nasıl bir rol üstlendiğine örnektir.
11 Eylül 2001 Haçlı Seferine 22
NATO ülkesi katılmasına rağmen, yaşanan tecrübeler, insanlık dışı uygulamalar
çatlaklar yaratmıştı. İngiltere başta olmak üzere İspanya, Almanya projeden
geri çekilen büyük devletlerin başını çektiler.
Bu iğrençliklerin “haklı olarak”
yarattığı Hristiyan Haçlı düşmanlığı Rusya’nın yenide ikinci blok olarak ortaya
çıkmaya cesaret etmesini sağlamıştır.
Bunca olaya rağmen, Fransa Macar
Yahudisi, ırkçı, dinci Sarkozy’i, Amerikan Solcusu Hollande hükümetiyle
değiştirerek sempati yaratmayı düşünmüşse de NWO projesindeki resmi rolü
yüzünden istediği sonucu alamamıştı. Çünkü, Hollande’nin Sarkozy’den de kötü
olduğu görülmüş, hem Fransa’da hem de dünyada 1789 devrimcilierinin kazandığı
şöhreti tazelemekten çok uzak kalmıştı.
NWO projesinin, İslam ülkeleri
üzerindeki en önemli iki ayağından birisi İran diğeri de AKP hükumetidir.
Ancak, İran “muhalif’ioynarken” Türkiye, işbirlikçiyi oynamaktadır.
Hatta, ABD, İngiltere ve diğer
devletler, Suriye işgalinden Rusya’nın el koymasından sonra geri adım
atmışlarsa da Türkiye ve Fransa bu işgal projesinde ısrarcı olmaktadır.
|
Suriye'de Fesli Hristiyan kilise korumaları ve Ermeni rahipleri |
Enver paşanın Ermeni tehcirinden
1915’te Gürcistan’a sığınan Ortodoks Hristiyan Süryani (şeytan Er Ruha’ya
tapınan) isyancılardan olan Recep
Tayyip Erdoğan ile, Süryani İncilini, Tevrat’ı esas alan mMason küresele
sermaye ve Fransız Hristiyanlığı din kardeşleridir.
Süryaniler, 750’lerden beri
Hristiyanlarla Müslümanlara karşı gizli-açık işbirliğindedirler. Bunu diğer
yazılarımda açıklamıştım.
Fransa ile Türkiye AKPKK
hükumetinin dostluklarının, ortaklıklarının da sırrı din ve kan kardeşliğidir.
Turizm Polisine yapılan saldırı da
burada birilerinin “vatanseverlik kokusu” almış olmalarındandır. Turizm
polisinde çalıştığım 1980’li yılların sonlarında, İstanbul Fransa başkonsolosu
beni oldukça dert edinmiş, bu yüzden ücretsiz Fransız Kültür Derneğinde
Fransızce eğitimi önermiş, ret edip başkka arkadaşlarımı önerdiğimde “Hayır,
onlar değil, özellikle sen, seni istiyoruz” demişti. Sonra iki arkadaşı
gönderdik ama onlarda öğrenme yeteneği köreldiğinden geri gelmişlerdi.
Kimbilir, 12 yıldır bu birime
gittiğim yok ve ne durumda olduğunu bilmiyorum belki beni aratan vatansever
tipler birilerini kızdırmış ya da kızdıracak bir şeyler yapmış olabilir.
Halkla doğrudan ilişkisi
bulunmayan, sadece turist müracaatı kabul eden, hiç bir denetim görevi
bulunmayan (benim zamanımda öyleydi), dile bilen değil, sürgün ya da tehlikesiz
yer olduğundan torpilli tembellerin yoğunlukla tayin edildiği bir şubedir.
Buraya saldırmak kimsenin yüreğini
rahatlatmaz. Teröristler genelde, haka müdahale eden, trafik, çevik kuvvet,
asayiş, siyasi, terör, narkotik, istihbarat branşlarına saldırmayı tercih
ederlerdi. Bunlardan yara alanlar da “oh” derlerdi. Turizm polisine kim “oh” diyebilir
ki?
Temelde, AKPKK koalisyonunun tek
ordusu zaten polis gücüdür. Polise saldırmak AKPKK koalisyonuna saldırmaktır.
AKP ne zaman sıkışsa ya IŞİD, ya El Kaide ya da PKK ve yan kuruluşları,
özellikle seçim arifelerinde polise saldırı yaparlar, bir kaç polis ailesinin
evine ateşi düşürürler, hukümet onları “kahraman, şehit, duruma göre gazi” ilan
eder, hamasi nutuklar atar, kamer önlerinde biraz yardım gösterisi yapılır,
gerisi gelir mi gelmez mi bilinmez ama ateş düştüğü yeri yakarken, ilelebet
yananlar unutulur fakat AKPKK koalisyonu daima iktidar kalır.
Buna ek olarak, bloglarıma son 15
gün içinde Fransa’dan gösterilen yoğun
ilgidir. Türkiye’den fazla giriş oluyor ve hep aynı 42 bilgisayar
bloglarımı aralıksız tarıyor.Cinayetlerin olduğu güne kadar son üç günde sadece iki bloguma 260'tan fazla giriş yapılıyor, cinayetlerden sonra "1" e iniyor. Bana ilginç geldi.
|
Blog giriş istatistikleri |
Bu bloglarda başta benim Turizm
polisi olduğum, hatırlarım, Fransa’nın bana göre durumu, Kürt diye bir milletin
olmadığı, Kürt adlı çok sayıda millet özelliği göstermeyen topluluklar olduğu,
AB-D ülkeleri içinde “İslami terör”, diğer ülkelerde dini, ırki terör olayları,
işgaller ile akan kanlarının “proje mimarı” olarak gösterilmesine sık
rastlanılmaktadır.
Blog yazılarıma ilgi çekmek için
böyle bağlantı yaptığımı sanıyor olabilirsiniz ama durum bildiğiniz gibi
değildir.
Türk ama “ırkçı ve milliyetçi”
olmayan, Müslüman kimlikli ama “dinsiz olduğunu ifade eden” yazarlar batının da
dünyanın da her zaman dikkatini çeker. Bu insanların yorumlarına her yerde
değer verilmesinin sebebi, gerçeği ya da gerçeğe en yakın olan yazdıklarına
olan güvenden gelir.
Sonuş olarak, Turizm polisi
saldırısında P.Me. Kenan Kumaş meslektaşımın geçn yaşta eşini dul, doğacak
çocuğunu ana rahminde yetim bırakan eylem, her ne kadar fail hakkında bilgi
verilmediyse de terör örgütlerinin daimi kurucusu olan batılı devletler
olduğundan, bizde Hristiyan düşmanlığını körüklemiştir.
Paris dergi baskını da batıda
İslam düşmanlığını körüklemekte kullanılmaktadır.
Bu gün Paris’te yapılan mitngten
TV yayınlarına aralıksız olarak “CİHAD” ilan eden C.I.A imalatı, Müslüman
görünen, 7000 yıllık Keldani ve Hint kıyafetleri olarak da bilinen, kadınları
kara çarşaf-peçe, erkekleri sarık, cübbe giyen sözde batı karşıtı kökten dinci
Müslüman görünümlü, Ortodoks Yahudi, Gregoryen, Süryani, Kıpti, Nasturi
Hristiyanlarının İslam ile harmanladıkları bozuk tarikatların veya doğrudan bu
dinlerin mensuplarından militanları olan “sahte Müslümanları” kullanarak, masum
Müsliman halklar suçlu ilan edilmektedirler.
Sekiz yıldır, Afgan, Irak ile
başlayıp elan Süriye, Yemen, Nijer, Nijerya işgalleriyle Müslüman ülkeler işgal
edilmiş, Müslüman görünümlü kripto Hristiyan ve Yahudilerden oluşan bu terör
örgütlerine gerçek Müslümanlar kırdırılmakta, bu ülkelerin doğla kaynakları
yeni değiştirdikleri işbirlikçi iktidarlar sayesinde “100” yıllığına başını
ABD’nin çektiği yeni Roma İmparatorluğuna peşkeş çekilmektedir.
Bunları da yeterli görmeyen azılıi
terörist, katil küresel sermaye bir Haçlı seferi ile dünya nüfusunun en az
yarısını imhayı planladığından batılı refah toplumlarını da savaşa ikna etmek
için “İslamofobi/İslam korkusu” nu körüklemektedir.
2000’lerin başında İspanya metrosu
ve onu takip eden El Kaide menşeeli masum halka yönelik terör olayları, 2015’e
uyarlanmış olarak sürmektedir.
Bu pis senaryoların hedefi yalnız
Müslüman toplumlar değildir, hedef, tüm milletlerin halklarıdır, amaç “yer kürenin
nüfusunu düşürmektir.
Haçlı seferleri, İslamofobi sadece
“araçtır, amaç değildir”.
Bu durumda canını, evladını seven
bütün milletlerin ebeveynleri, evlatları kendilerie düşen görevi yapmalıdırlar.
Yani, canlarına kast eden, şeytana tapınan küresel sermaye ve onun yer yüzü
devlerinin idaresine tayin ettiği memurlar olan kendi hükumetlerine karşı cephe
almalıdırlar.
Amerikalısı Amerika’da, Avrupalısı
Avrupa’da, herkes ülkesinde bunu yapmalıdır.
|
Gregoryen Ermeni Rahibeleri
|
Paris ve İstanbul saldırıları
“kurbağayı kaynar suya alıştırmak için yapılan ısıtma hareketidir.” Dergi baskını Fransa'da milli yas ilanına ve bütün Hristiyan ülkelerin birleştiklerine işaret eden açıklamalara sebep olmuş, ülkemizde de iktidar dahil herkesçe dış güçlere seslenilen birlik mesajları verilmiştir.
Böylelikle ısınacak
olan kurbağa (yer yüzü halkları) çıkacak din savaşlarına gönüllü olarak “evet”
diyecekler, kazanda öleceklerdir. Hiç biri sıçrayıp kaçamayacaktır.
En azılı sorumlular olan Türkiye
AKP hükumeti ile Fransa hükumetleridir.
Takdir okuyanlarındır.
Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/
adilyargic
/ adilyargicc
EKTİR;
Zaman, Turizm Şube Müdürlüğü saldırısını yapan canlı bombanın Dağıstanlı Rianna Ramazova adlı 28 yaşında IŞİD militanı bir kadın olduğunun açıklanmasıyla bu yazımdaki tespitlerimi doğrulamıştır.
Oysa daha, Charlie Hebdo dergisine yapılan sadırının IŞİD, olduğu ama , Sultanahmet Turizm Polisi saldırısının canlı bombasının kimliğinin açıklanmadığı zamanda, "
Türkiye Fransa Kurbağayı Isıtıyor(Tıkla)" başlıklı makalemde, "tek merkezden iki ülkeye yapılan saldırıyla, Hristiyan ve Müslüman toplumları birbirine düşman edecek, yeni Haçlı Seferlerine zemin hazırlayacak, C.I.A merkezli bir operasyon olduğunu yazdığımda aşağıdaki bilgilerin hiç birisi mevcut değildi. Zaman benim tespitlerimin doğru olduğunu kanıtlamıştır.
Paris Charlie Hebdo karikatür dergisine yapılan saldırı ile eş zamanlı olarak ülkemizde İstanbul Eminönü Turizm Şube Müdürlüğüne yapılan saldırıyı ilk önce PKK'nın yan örgütü olan
DHPKC (Tıkla) üstlenmişti. Olayın faili de PKK'nın pişmanlar kadrosundan Elif Sultan Kalşen adlı genç bir kadının üstlendiği açıklanmışsa da, teşhise giden Elif'in annesi morgdaki failin kızı olmadığını belirtmiş, ardından da adı geçen genç kadın ben buradayım diye açıklama yapmıştı.
Sonunda Polis doğru açıklamayı yaptı ve canlı bomba olan kadının IŞİD elemanı olan
Dağıstan'lı Riana Ramazova(Tıkla) adlı "28" yaşında bir militan olduğunu duyurmuştu.
Aynı örgüt, Fransa'da peygamber Muhammet'in hakkında ahlaksız yorumlar yapan dergiyi cezalandırmak için saldırı yaptığını söylemiş, AKP örgütlerinden ve işbirliği yapan dini tarikatlardan IŞİD'e destek söylemleri basına yansımıştı.
Peki, Turizm polisi de mi Muhammet karikatürleri çiziyordu? IŞİD hiç bir denetim yetkisi olmayan, yerli vatandaşlarla işi olmayan soyut, sadece yabancıların adli müracaatlarına bakan bu polis birimine neden saldırmıştı?
Bunun açıklaması ise ne örgütçe ne de hükumetçe yapılmamıştı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nn saldırı olayını kınamak, basın özgürlüğüne saygısını göstermek, batıda oluşan haçlı koalisyonunu teselli etmek için "Je suis Charlie (Ben Çarli'yim" demeye giderken neden "Je suis Kenan Kumaş (Ben Kenan Kumaş'ım)" demeyi ihmal etmişti.
DHKP-C terör örgütü (Tıkla) de açıklamasını geri çekmişti.
Bunlar ne demek oluyordu?
PKK, IŞİD, DHPC, EL KAİDE gibi terör örgütleri ABD'nin istihbarat örgütü olan C.I.A imalatı örgütlerdi. Ülkemizin başında 13 yıldır iktidar olan AKPKK koalisyonu da El Kaide'nin üzerine yıkılan 2001 New York İkiz Kule tezgahını takiben G.W.Bush'un ilan ettiği Haçlı Seferinin ardından başlatılan Afganistan, Irak işgallerine çanak tutmuş, işbirliğinin her türlüsünü de yapmıştı.
11 Eylül 2001'de ilan edilen Haçlı Seferi henüz tamamlanmadığından, bu işgali, büyük bir haçlı seferiyle gerçekleştirebilmek için Hristiyan batılı devletlerde kamuoyu yaratılması operasyonunun bir aşaması olan C.I.A imalatı terör örgütlerinin batıyı ayağa kaldıracak cinayetler işlemesi, bizde de batı düşmanlığını körükleyecek benzeri eylemlerin icra edilmesi gerekiyordu.
Paris Charlie Hebdo dergisine saldırarak "cihad'çı" olan IŞİD örgütü, Sultanahmet Turizm Polisine saldırınca ne oluyordu?
Turizm polisi de mi Haçlıydı ve Çarli dergisi gibi İslam ile alay ediyordu?
Hayır.
IŞİD'i dini koruyan, din adına cihad yapan örgüt olarak göstermek uğruna, Turizm polisine yaptığı saldırı IŞİD'e mal edilmeyip PKK'nın yan kuruluşuna mal edilerek IŞİD sevgisi körüklenecekti.
AKPKK koalisyonunun siyasi ortağı olan IŞİD bu yüzden korunmuştu. Ama ne olduysa oldu, polislerin, savcıların vatanseverliğinden midir, hükumetin IŞİD konusunda siyaset değiştirdiğinden midir, sonunda olaydaki IŞİD bağlantısı belki de mecburiyetten ifşa edilmişti.
İçişleri Bakanı Efkan Ala konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Önemli bilgiler elde ettik, kimliğini tespit ettik. Daha önceki Dolmabahçe saldırısıyla ilgili bazı gözaltılar oldu, onlar tutuklandı. Soruşturmanın selameti ve irtibatların ortaya çıkarılması bakımından bu aşamada ayrıntılı açıklama yapmayı doğru bulmuyoruz." dedi.
NWO'nun (Yeni Dünya Düzeni örgütü) en önemli ortaklarından olan ve Suriye'nin işgalini savunan Fransa ve Türkiye'nin, IŞİD ortaklıklarıyla, Müslümanları "cani, katil, insanlık dışı, yok edilmesi varlıklar" olarak gösterecek, gayrimüslüm dünyanın Haçlı Seferine ikna edilmesi ilave ekonomik krizlerle de desteklenerek kolaylaştırılırken bizde de "batı,Hristiyan düşmanlığı" körüklenerek, büyük bir savaşa psikolojik zemin hazırlanacaktı.
Müslüman ve batılı halklar, dünya nüfusunun yarısını temizlemeyi hedef alan bu küresel savaş projesine destek veren hükumetlerini, basınlarını, iş adamlarını iyi denetlemek zorundadırlar. Aksi halde, herkesin pişmanlık duyacağı insanlık dışı kitle cinayetlerine zemin hazırlamış, ve suç ortaklığı yapmış olacaklardır.
Takdir okuyanlarındır.
Alaeddin Yavuz.