Blog başlığındaki "+40" UYARISINI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.

Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.

Tedbir olarak yanınızda sağlık ekibi bulundurunuz veya çıkınız! +40 :))

İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.


Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Yazılarımı ırkçı, etnik,dini ayrımcı bulanlar, Atatürk'e yapılan 26 Kürt isyanı, 25 suikastın arkasında ve 30 yıldır, 50.000 insanımızın ölümünde Kürt Yezidiliği ardında saklanmış gayrimüslüm azınlıkların olmadığını ispatlasın.

Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

bagata etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bagata etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Eylül 2019 Çarşamba

İSTİKLAL MAHKEMELERİ ERDOĞANIN DEDELERİNİ ASTI MI?

ON DOKUZUNCU YÜZYIL DOĞU KARADENİZ, GÜNEY KAFKASYA HAKKINDA ANLATILMAYAN BİLGİLER

2003 Gürcistan Azınlık Raporunda Yezidi Kürtler, Süryaniler" başlıklı 2003'de Gürcistan'ın Avrupa Parlamentosuna sunduğu azınlık raporunda, Yezidi Kürtler ile Süryani isyancıların 1760 yılından itibaren Rus Çarlığının koruması ile Gürcistan'a sığındıkları, Tiflis, Batum bölgelerine bunların yerleştirildikleri işlenir.
Recep Tayyip Erdoğan 2004 Gürcistan ziyaretinde o zamanki cumhurbaşkanları Saakaşvili ile görüşmeye gittiğinde "Ben aslen Gürcüyüm eşim Arap'tır. Dedelerim Batum'un Bagata bölgesinden Rize'ye göçmüşler demiştir.
1760'tan itibaren Yahudi Bitlis, Siirt, Hakkari, Irak, Mardin, Urfa
Yezidilerinin, Nasturilerin ve Süryanilerin Gürcistan'da
yerleştirildikleri BAGATA şehri

Tarihçisi Cezmi Yurtsever, Erdoğan'In dedelerinden "haksızlıklara dayanamayan Bakatalı Memiş dedesinin isyan ettiğini, öldürüldüğünü, Bakatalı Teyüp dedesinin da kayıp olduğunu yazmış.
Soner Yalçın Kayıp Sicil, Ergun Poyraz'ın Musa'nın Çocukları kitaplarında Tayyip Erdoğan'ın analığının adının Havuli babaanneleri içinde Fatuli, Farfuri adları olduğunu tespit etmiştir.
Ayrıca Tayyip Erdoğan'ın babası Ahmet Erdoğan'ın ölen ağabeyinin kendisinden 13 yaş büyük karısı Havuli ile evlendirildiğini de tespit etmiştir.
Tevrat kitabı Yahuda peygamber'in Er adında bir oğlu vardır, Allah bunu sevmez gelir ve Er'i öldürür. Yahuda da karısını Onan adlı oğluyla evlendirir, Bu gelenek gereğince Yahudiler dışarı kız de gelin de vermezler. Tayyip Erdoğan'ın babasının yengesi ile evlendirilmesi bir Yahudi geleneği olduğu gibi yazılı adları da Gürcü şivesi ile bozulmuş Yahudi adlarıdır.
Kürt Yezidileri Yahudidir.

Bagata veya BAKATA dediği bölgenin neresi diye araştırdık, Erdoğan'ın dediği gibi Batum'da ve yakın çevresinde BAKATA, BAGATA adıyla bir yerleşim yeri köy, kasaba, ilçe bulmak mümkün olmadı.
2013'lerde Google'da yaptığım araştırmada Güney Osetya bölgesinde Tiflis ile komşu olan Thishkinvali ilinde Bagatia adlı bir kasaba bulmayı başardım.
Gürcüler Etiyopya Alfabesi kullandıkları için Gürcü dilinde hazırlanmış harita veya döküman incelemek bilmeyen için imkansızdır.
Ben de İngilizce Google Map'tan buşup facebook sayfamda paylaşmıştım. Bunu kitap yapmak isteyenler izin istediler verdim yazan yazmış. Soner Yalçın da onlardan almış.
Malum ben kazanç amacı gütmediğimden kitap yayınlatmıyorum. Devlete millete hizmetten şimdiye kadar para almadım.

Bakatalı Teyüp, Bakatalı Asi Memiş dedeler yolu bile olmadığı Osmanlı arşivlerinde geçen Trabzon Vilayeti, Rize Kazası Potomya Nahiyesine bağlı Pirihoz veya Pilihoz köyüne hem de Rus işgalinden 1917'de kurtulmuş, Rus idaresindeyken %100'ü Hristiyan, Osmanlıya geçince %50'si Hristiyan olarak demografi değiştirme ustası bir köye ne gibi bir adaletsizlik eder ki, 18 veya 20'li yaşlarda Memiş ve Teyüp dedeler dayanamaz da isyan eder?

Rusya, Enver paşanın Kafkas ordularını 1916 başında bozguna uğratarak Siirt, Muş bölgelerine, kuzeyde de Ordu Giresun sınırına kadar bölgeyi işgal eder. Yani 1917'de Rize, Potomya Rus işgalindedir ve  Süryani Hristiyan şeriatına bağlı Rusların idaresinde kendileri de Süryani ve onun mezhebi olan Nasturi Hristiyanlık geleneklerine göre yaşayan Rizeliler çok mutludurlar, 1805'lerden 1918'e kadar Rize toplam 60 (altmış) yıl Rus idaresinde Gürcistan'a bağlı olarak yaşamış, Ortodoks Hristiyan şeriatını doya doya hazmetmiştir.
Osmanlı 1917 aralığında Süveyş Kanal savaşını, Suriye, Lübnan, Filistin Dürzileri ile Suudi Vehhabilerin ihanetleri yüzünden kaybetmiş, Aralık ayında İngilizler Kudüs şehrine girmişlerdir. Çanakkale'de ortağımız olan Alman askerleri bile "Kudüs İslam işgalinden kurtuldu!" diye sevinçten şampanyalar patlatmışlardır.

1760'tan itibaren Yahudi Bitlis, Siirt, Hakkari, Irak, Mardin, Urfa
Yezidilerinin, Nasturilerin ve Süryanilerin Gürcistan'da
yerleştirildikleri BAGATA şehri
Rus Çarlığı da 1917 Sosyalist Ekim Devrimi isyanları büyüdüğünden ordularını çekmiş kendini iç güvenliğini sağlamaya çalışmıştır.
İşte şimdi tam bu arada bir şey olur, Merkezi Rize Pazar, Potamya bölgelerinde Pontus devleti kurmak için isyanlar başlar ve Sinop'a kadar yayılır.
Durumu idare etmek isteyen, yani Pontus ve Ermenistan kurmak için başlatılan ayrılıkçı isyanlarda desteklediği Rum ve Ermenilerin kazaya kurban gitmelerini önlemek için İngiltere Samsun ve Batum'a asker çıkartır.

1918'de iyice bitmesine rağmen Osmanlı istihbaratı Teşkilatı Mahsusa son gayretle Rize'de Pontus isyancılarını, onlara koruma sağlayan Rus Çarlık ordusundan kalma az bir askeri de kimini askeri kimini bazı Rus asker devrimcilerin Osmanlıyı desteklemelerinden istifade ile etkisiz hale getirir. İste Bakatalı Asi Memiş dede ve Teyüp dedeler bu olaylarda öldürülmüş olabilirler mi?

Bilmiyoruz, bildiğimiz, Tayyip Beyin köyünün asla İslam için savaşmayacak Hristiyan şeriatına bağlı bir köy olduğudur.
1918'de Osmanlı Mondros limanında teslim anlaşmasını imzalayınca İngilizlerin ve Amerikan başkanı Wilson'un 1916'da Rusların işgal ettiği bölgeyi Pontus, Batı Ermenistan coğrafyası olarak tanıması üzerine,ordusunu terhis etmiş, silahlarını teslim etmiş Osmanlının acizliğinden yararlanan Rumlar ve Ermeniler birlikte yaşadıkları Türk ve Müslümanları öldürmeye, mallarını yağmalamaya, kimilerini de sürgüne göndermeye başlamışlardır.
Sinop Rize hattı 1918'den 1921'e kadar bazı Ermeni ve Yunan tarihçilerine göre de Şapka Kanunu isyanı da aslında 1925 Palu Şeyh Sait İsyanına destek amaçlı ortak Rum ve Ermeni isyanı sayıldığından 1925'e kadar gayri resmi Pontus Cumhuriyeti kabul edilir.

Rize Pontus isyanları Kurtuluş savaşının verildiği yıllarda ilki Yunan Ordusunun Ankara Polatlı'ya dayandığında, TBMM'nin "Kayseri'ye mi taşınalım?" konusunu tartıştığı dönemde İngilizlerin destekleriyle 1921'de Dersim İsyanı'da destek olmak için, ikincisi de 1925 Elazığ Palu Şeyh Sait Nasturi isyanına destek olmak için sonradan "Şapka Kanunu bahanesi ile" kurnazca örttükleri Pontus isyanlarıdır.

Çakma tarihçi Cezmi Yurtsever'in yalakalık esası üzerine yazdığı Erdoğan tarihinde yazdığı gibi, elektrik, televizyon, radyo, tren, karayolu taşımacılığının olmadığı, eşeklerin giremediği, yol gitmeyen dağ içindeki "Pilihoz Rum köyünde, hangi haksızlıklara dayanamadığının tek açıklaması" Pontus ihanetleridir. Başka açıklaması da yoktur.
Bunların şehitlikleri olsa olsa ancak Rus veya İngiliz ordularında ya da Pontus Hınçak, Taşnak çetelerinde gerçekleşmiş olabilir.

Şimdi sizi bu konuyu araştırmış ama Erdoğan korkusuyla olarak belgelerini koymaktansa "gidin TBMM kaylıtlarında araştırın" dediği bir çalışmayı okumaya davet ediyorum.
Takdir sizindir.
Alaeddin Yavuz

Tayyip Erdoğan'ın Yeni Osmanlı Projesinin Sahibi bu Yunanlı Filozoftur.




Tayyip Erdoğan kökenleri Osmanlı ihanetlerine uzanan bir Truva Atıdır.
Vatandaşı olduğu ülkenin
bayrağına, sancağına sığınan adam



AKP kime karşı silahlanma çağrısı yapıyor?
Yargı tabii ki izliyor.



1925 Şeyh Sait İsyancısı, Şeyh Sait'in torunu olan
Cüneyt Zapsu devletimizin yöneticisini belirliyor.
Devletin kimlerin elinde olduğuna bakınız.

Cezmi Yurtsever yalamasının yazdığı gibi Erdoğan'ın bu vatan için ölen
akrabası olsaydı, hem Osmanlıya, hem cumhuriyete isyan eden İngiliz
İşbirlikçileri olan kripto Müslüman taklidi yapan  Şeyh Said'in torunlarıyla
bir işi olmazdı. Amerika ve Avrupa da onunla çalışmazdı.



Böyle yalan duyulmadı.



İSTİKLAL MAHKEMESİ BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN HANGİ AKRABALARINI ASTI

(Alıntı yazı yorumsuz)
01.02.2012 11:40 Karakter boyutu ;

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan özellikle son dönemlerde sık sık İstiklal Mahkemeleri’ne sözü getirerek, bu mahkemede görev yapmış “Üç Aliler”den kızgınlıkla bahsediyor.
Bu kadar çok dile getirilince ister istemez “özel bir nedeni mi var” diye düşünüyorsunuz. Şöyle ki:

Tarih: 25 Kasım 1925.

Şapka Kanunu kabul edildi.

Türkiye’de bu kanuna karşı isyanın çıktığı yerlerden biri de Başbakan Erdoğan’ın ailesinin yaşadığı Rize/Potomya (Güneysu) idi. Potomya Ulu Cami imamı Hafız Şaban Hoca’nın liderlik yaptığı ayaklanmaya Muhtar Yakup da katılıyor. Şeriatın korunması için Rize’yi basmayı, hapishaneyi boşaltmayı, hükümet konağını ele geçirmeyi hedefliyorlar. Ve önce Potomya’daki Jandarma Karakolu’nu basıyorlar. Karakol komutanı Onbaşı’yı asmak istiyorlar. Onbaşı “Ben de sizdenim” deyince canını kurtarıyor.

Bu arada halkı tahrik etmek için Peçeli Mehmet, “Ey ahali Ankara ihtilal içindedir. Mustafa Kemal üç yerinden yaralandı. İsmet Paşa ortadan kaldırıldı. Dindar paşalarımız hükümeti ellerinden aldılar. Şeriat kurtarılıyor. Korkulacak bir şey kalmamıştır” diye halka konuşma yapıyor. Halk galeyana geliyor, “Şapka giymeyeceğiz, askere de gitmeyeceğiz” diye bağırıyorlar.

Ayaklanmanın asıl meselesi bir yıl önce 17 Eylül 1924’te Rize’ye gelen Mustafa Kemal’in tüm ricalarına rağmen medreselerin bir daha açılmayacağını söyleyip, din hocalarının işsiz kalmasına sebep olan icraatıydı. Üstelik askerlikten de muaf olmayacaklardı. Sıradan vatandaş olmayı kabul edememişlerdi. Rize Valisi Hurşit Bey Potomya’da olanları Ankara’ya bildiriyor. Sonuçta isyan bastırılıyor.

143 kişi tutuklanıyor.

İstiklal Mahkemesi önüne çıkarılıyor. Mahkeme Başkanı Afyon milletvekili Ali Çetinkaya, mahkeme üyeleri, Gaziantep milletvekili Kılıç Ali, Aydın milletvekili Reşit Galip ve Rize milletvekili Ali Zırh.

Karar veriliyor: 8 idam, 14 kişi 15 yıl, 22 kişi 10 yıl, 19 kişi 5 yıla mahkum ediliyor. 80 kişi beraat ediyor.

Rize şapka isyanıyla ilgili İstiklal Mahkemesi kararı ve bu 143 kişinin adı TBMM arşivinde vardır. Meraklı bir gazeteci bu zabıtları inceleyerek ve nüfus kayıt örneklerine bakarak bu isimler arasında kaçının Başbakan Erdoğan’ın akrabası olduğunu ortaya çıkarabilir.

Ve bu arada:
İsyandan sonra bir çok aile çocuklarını “beladan” uzaklaştırmak için İstanbul’a göndermiştir. Başbakan Erdoğan’ın babası da acaba bu nedenle mi İstanbul’a zorunlu göç etmişti?
Sonuçta, yanıtını aradığımız soru şu: Başbakan Erdoğan her fırsatta İstiklal Mahkemeleri’ne sitem ediyor, Kel Ali’den, Kılıç Ali’den “Üç Aliler Divanı”ndan öfkeyle bahsediyor. Bunun sebebi Potomya (Güneysu)’daki şapka ayaklanması mı?

Odatv.com (Soner Yalçın yazısıdır)" Bilginin yayılması, gerçeğin egemen olması için Soner beyin hoşgörüsüne sığınarak alıntıladığım yazısı burada bitiyor.


BİR HABER BİR YORUM
08.09.2009 11:35 ARŞİV
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın etnik kimliğini araştırmak için Osmanlı arşivindeki belgeleri tarayan ÇUKUROVA Stratejik Araştırmalar Merkezi...
TWEET PAYLAŞ +


BİR HABER

Erdoğan'ın Kasımpaşa ruhu dededen geliyormuş

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın etnik kimliğini araştırmak için Osmanlı arşivindeki belgeleri tarayan ÇUKUROVA Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Cezmi Yurtsever, Erdoğan'ın köklerinde Kasımpaşalılık olduğunu iddia etti.

İşte Yurtsever'in araştırması sonucunda ortaya çıkan isyankar Erdoğan 'gerçeği':
1750'lere kadar resmi kaydı: 1835 yılında Başbakan Erdoğan'ın atalarının kaydı Kırcasakallı Mehmet Efendi olarak alınmış. Mehmet Efendi'nin bir oğlu Mustafa diğer oğlu ise Yunus. Yunus, Tayyip Erdoğan'ın büyük dedesi. Sakalına bakarak kayıt almışlar. Kırcasakallı Mehmet Efendi'nin babasının adı ise Hüseyin. Bu kayıtlar 1750'lere kadar bir ailenin resmi yoldan kökeni hakkında bilgi veriyor.
Bakatoğlu(İsyancı, Derebey): Şimdiki Dumankaya köyünün (Pulihoz) kurucusu Bakatoğlu Memiş. Vergi kayıt defterinde 86 kuruş vergi ödediği belgelenmiş. Bakatoğlu kelimesi "İsyancı ve Derebey" demek. Pulihoz köyünün hemen arkasında Kıble Dağı var. Ayani tepesi var. Ayani halkın seçtiği önder insan demek.
1760'tan itibaren Yahudi Bitlis, Siirt, Hakkari, Irak, Mardin, Urfa
Hristiyan Yezidilerinin, Nasturilerin ve Süryanilerin Gürcistan'da
yerleştirildikleri BAGATA şehri.

Valiye isyan etmişler: Bu köyle ilgili belgelerde iç savaş boyutunda çatışmalar var. O çatışmalarda Tayyip Erdoğan'ın dedeleri bölgenin en büyük isyancısı konumunda. Valiye karşı isyan ediyorlar. Köroğlu ve bolubeyi olayında olduğu gibi.

Erdoğan Gürcü değil: Bakatoğlu sülale ismi 1934'teki Soyadı Kanunu'nda Türkçe isim almış olsaydı Başbakan Erdoğan'ın şimdiki soy ismi 'İsyancı' olacaktı. Ancak Erdoğan olarak aldılar. Bütün bilimsel yayınlarda ve internette Tayyip Erdoğan'ın etnik kökeni 'Gürcü' olarak geçiyor. Erdoğan Gürcü değil. Ataları Gürcü değil. Geçmiş etnik kökenlerinizle ilgili tarihi belgeler böyle olmadığını gösteriyor. Bu değiştirilmeli. 1700'lere kadar Erdoğan'ın atalarının kimliğinde 'İslam' yazıyor.
Kasımpaşalılık dedesinde var: Dedelerinde de bir Kasımpaşalılık var. Tayyip Erdoğan'ın öz dedesi Teyyüp. 1917- 18 Rus ve Ermeni işgalindeki derebeylik ruhunun gereği ilk isyanı başlatan ve öldürülen şahıstır. Tayyip Erdoğan'ın dedesinin mezar taşındaki bilgiler yanlış, değiştirilmesi lazım.

BİR YORUM
Başbakan'a methiye düzmek için yarışan çakma tarihçilerden biri, Osmanlı arşivlerinden bula bula Erdoğan'ın atalarının "isyancı" olduğunu buldu. "İsyancı" Erdoğan'ı sizin için biz de inceledik.
Cihan Haber Ajansı kaynaklı yayılan haberin kahramanı Cezmi Yurtsever, Mustafa Kemal'in 1881 değil 1880 yılında doğduğuna ve ölümüne de Zsa Zsa Gabor'un neden olduğuna, Amerika'yı Türklerin keşfettiğine ve dahası kızılderililerin Türk, ABD Başkanı Barack Obama'nın 15. yüzyılda Özbekistan'dan Beydilli boyuyla Osmanlı topraklarına gelen Barak Türkmenleri'nden olduğuna ilişkin iddialarıyla olay yaratan bir "araştırmacı-yazar" olarak biliniyor. Ciddiye alınmak bir yana, akıl sağlığına ilişkin şüpheler doğuracak meselelerden bahseden Yurtsever'in "tarihsel" referanslarına değilse bile Başbakan Erdoğan'ın bugününe şöyle kısaca bir göz atmak, "isyancı" başbakanın "isyan" sicilini hatırlamak yerinde olacak...

1 Mayıs İsyanı: 2008 yılının Nisan ayı... Başbakan Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında, 1 Mayıs'a az kala Taksim Meydanı tartışmaları alevlenmişken, 1 Mayıs'ı kutlamak isteyen emekçileri provokatörlükle suçlayıp "ayaklar baş olursa kıyamet kopar" sözlerini sarf etti.
Davos ve Monşer İsyanı: Erdoğan, Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres karşısında "van minüt" isyanı çıkardı. İsyancılığın simgesi haline gelen "van minüt" Dışişleri erbablarınca eleştiriye uğrayınca, bir de monşerlere isyan etti.
Türban Yasağına İsyan: Türbana serbestlik tartışmalarında, Başbakan isyanını her kademede dillendirdi, en çok da yurt dışında iken keskin demeçler veren Erdoğan, "velev ki siyasi simge..." dedi.
Medyaya İsyan: Kendisi ve partisi hakkında eleştirellik dozu biraz yükselince medyaya da asi bir bakış fırlatan Başbakan, Doğan medya grubunun gazetelerinin okunmaması için isyan bayrağı açtı.
Karikatüre İsyan: Başbakan vatandaşın gülmesine de isyan etti. Penguen dergisi, yayınladığı karikatürde "Başbakan Recep Tayip Erdoğan'a hakaret ettiği" gerekçesiyle dava edildi. Uykusuz adlı mizah dergisinin de zımnen aynı nedenle, İDO büfelerinde satışı engellendi. Lombak hakkında resmi bir karar olmasa da, yasaklı olduğu iddiasıyla cezaevlerine sokulmadı.
Kitaba İsyan: Başbakan Erdoğan, "İrecep İrdoğan, sağlıklı görünmemektedir" ifadesine yer verdiği gerekçesiyle Yalçın Küçük’ün İsyan kitabının yayınının durdurulmasını istedi ve kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle Küçük’ten 40 milyar lira manevi tazminat talep etti. Ama talebi reddedildi.
Çiftçiye İsyan: Erdoğan 11 Şubat 2006’da Mersin gezisi sırasında "Çiftçinin hali ne olacak? Anamız ağladı. Hangi yüzle geliyorsun buraya?" diye sitem eden çiftçiye "isyan" ederek "Ananı da al git" dedi.
İşçiye de İsyan: Sakarya İl Kongresi'nde işçilerin koşullarına dair konuşan Başbakan Recep Tayip Erdoğan, çalışanları enflasyon altında ezdirmediklerini, geçmişten gelen kayıpları telafi ettiklerini iddia etmişti. Erdoğan, işçilerin ne istediğini anlamayarak duruma "isyan" etmiş "şimdi diyorlar ki greve gideceklermiş. Kusura bakmasınlar, eğer greve gideceklerse buyursunlar gitsinler" demişti.
Not: Bu derleme haser.sol sitesinden alınmıştır.

Dersim isyancısı, 1921, 1936'dan 1938'e kadar süren Dersim isyancısı ve Elazığ meydanında asılan Seyit Rıza'nın torunu bile Atatürk rejimini ve Atatürk'ü savunuyor, "Mustafa Kemal'i beğenmiyorlar, Mustafa Kemal'in tırnağı olamazlar. Her türlü sorunu bıraksınlar milletin sorunlarını çözsünler. 71 yaşındayım bölye rezalet görmedim..." diyor. Erdoğan'ın sıkıntısı nedir de Atatürk ve cumhuriyet değerlerini silmeyi sürdürür anlamak mümkün değildir.

Bagata'lı Tayyip'in dedeleri, Osmanlıya 1650'lerde Bitlis Yezidi Abdal Han isyanının bastırılması
ile durulan, Osmanlının zayıfladığı,1760'tan itibaren Yahudi Bitlis, Siirt, Hakkari, Irak, Mardin, Urfa
Yezidilerinin, Nasturilerin ve Süryanilerin Gürcistan'da
yerleştirildikleri BAGATA şehrine, Tiflis, Batum bölgelerine yerleştirilen Hristiyan Yahudilerin,
Musevi Bagratuni Ermeni ve Gürcülerin başlattıkları Haçlı cihatıdır. İslam değil, İslama ve Türklüğe
açılan bir CİHAT'tır.

Bagata'lı Teyüp'p'ün, torunu Tayyip Erdoğan'ın dedeleri, Osmanlıya 1650'lerde Bitlis Yezidi Abdal Han isyanının bastırılması ile durulan, Osmanlının zayıfladığı,1760'tan itibaren Yahudi Bitlis, Siirt, Hakkari, Irak, Mardin, Urfa
Yezidilerinin, Nasturilerin ve Süryanilerin Gürcistan'da yerleştirildikleri BAGATA şehrine, Tiflis, Batum bölgelerine yerleştirilen Hristiyan Yahudilerin, Musevi Bagratuni Ermeni ve Gürcülerin başlattıkları Haçlı cihatıdır. İslam değil,
İslama ve Türklüğe açılan bir CİHAT'tır.
Geçmişin acılarını geçmişe terk edip, Türkiye Cumhuriyeti haritası içinde yaşayan herkes, bu ülkeyi, insanlarının kardeşliğini, birliğini güçlendirecek, devleti kalkındıracak işlerde yer almalıdır. Bu gün geçmişte yaşanan acıların sorumlusu kimse yaşamamaktadır. Geçmişin acılarının öcünü asırlar sonra yaşayan, olayla bağları kalmamış insanlardan almaya kalkmak cehalettir ve sadece gereksiz yere kan dökmeye yarar. Seyit Rıza'nın torunu kadar akıllı olunuz.
Takdir sizindir.

Alaeddin Yavuz