Her ne kadar bilgi sahibi olsak ta önce, ülkemizin dört bir yanının ateşler içinde kaldığı, bayrağımızın yakılıp, Atatürk heykellerinin, okulların yakıldığı,iş yerlerinin yağmalandığı, halkın sokaklara çıkamadığı bu güne
nasıl geldiğimiz hakkında kısa bir özet yapalım. Çok bilgisi olan ikinci kısma
geçebilir.
1- 2011 Libya işgalinin ardından Suriye’ye
600 El Kaide militanı ve batılı lejyoner askerlerini Süryani idaresinde bulunan
Lübnan üzerinden Suriye’ye sokarak, iç karışıklık çıkartarak Esat rejimini
devirmeye başlayan haçlı koalisyonu, Rusya’nın ikinci bir kutup olarak devreye
girmesiyle doğrudan işgali gerçekleştirmeyi ileri bir zamana ertelemiştir.
Ama amacından
vazgeçmediği için sayısız terör örgütleri kurarak, Esat rejimini baskı altında
tutmuştur. Bu terör örgütlerinin tümüne her türlü askeri, siyasi, levazım
desteklerini de ülkemiz, Lübnan, İsrail üzerinden sevk etmişlerdir.
Zaman zaman
ülkemize doğrudan savaşa girerek Esat rejimini devirmesi için siyasi, ekonomik
baskıları yapmışlar, PKK terör örgütü ve bağlı terör gruplarına, mitingler,
yakıp yıkma, yağmalama, halkımızın kutsalları olan bayrağımıza, Atatürk’ün
kişiliğine ve heykellerine en aşağılayıcı saldırıları yaptırmışlardır.
Geçen yıl öne çıkan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)
örgütünün başına Fransız Lejyoner ordusundan bir generalin getirildiği, bütün
Hristiyan ülkelerden, gönüllü, lejyoner paralı askerlerden oluşan C.İ.A.
kumandalı sözde İslamcı örgüte Suriye’nin kuzeyinden Irak Bağdat’a uzanan
coğrafya teslim edilmiş, buralarda her türlü yağma, talan, cinayet, ırza geçme,
esir alma, kölecilik yapma, insan satma gibi çağ dışı aşağılık işler yapmasına
izin verilmiştir.
Amerika ve
Avrupa Birliği ülkelerinin şişirdiği bu örgüte, içindeki diğer terör
örgütlerini devreden çıkarması için Esat rejimi de yardım etmiştir.
Süleymaniye’den
İsrail’e Kürt koridoru açma derdinde olan ve Esat’ı tehdit eden küçük terör
örgütlerine karşı Esat rejimi yanında savaşan, kuzeyden gelen PYD’nin de niyeti de belli olduğundan
tasfiye edilmesi gereken bir güç olan Kürt işgalinin de durdurulması için IŞİD,
PYD üzerine saldırtılmıştır.
Işid saldırısına
kadar, meydanı boş bulduğundan havalara giren Kürt terör örgütleri, ellerine
geçirdikleri her yerde “Kanton” adını verdikleri İsviçre, Belçika tarzı tampon
devletçikler ilan etmiş, her birisinde hükümetler kurmuş ve bunu, doğu ve güney
doğu Anadolu bölgelerimizde de uygulamaya geçirmiştir.
“Aman açılım
süreci yara almasın” bahanesiyle baştan sona Kürt ihanetinin koruyucusu ve
besleyicisi olan AKP hükümeti olayları sadece seyretmiştir.
Işid örgütünün
profesyonel batılı subaylar idaresinde her gün artan başarısı, Kürtleri kuzey
Suriye, kuzey Irak coğrafyasında bitirmiştir.
Sıkışan Kürt
teröristleri, önce Amerika’ya çağrı yapmış, bunu her daim koruyucuları,
besleyicileri, eğiticileri olan Avrupa ülkelerinden de istemişlerdir.
Hemen hava
desteği ABD tarafından verilmiştir. Buna, Fansa, İngiltere doğrudan Almanya
askeri yardım vermiş, IŞİD örgütünü de ülkesinde yasaklamıştır.
Bunlar yeterli
olmayınca, YPD terör örgütünün başı Salih Müslim Finlandiya’ya gönderilmiş,
oradan bazı A.B ülkelerinin temsilcileriyle görüştürülmüş ve sonunda ülkemize
gönderilerek büyük devletlerin kendilerine karadan askeri yardım etmemiz
gerektiğine dair emirlerini iletmiştir.
AKP hükumeti, 2015 seçimlerinde iktidarını korumak
için, devleti savaştan uzak tutma taraftarı olduğunu söylemiş, ardından PYD’yi
terörist ilan etmiştir. Bunu takiben, PKK terör örgütü bir emir
yayınlayarak,“hükümeti, Ayn El Arap’taki PYD Kürt teröristlerine yardım etmeye
zorlama amaçlı ülke genelinde mitingler, şiddet eylemlerine çağırmıştır.
2- Son 24 gündür, Urfa Mürşitpınar sınır
kapısına yakın Suriye şehri olan Ayn El Arap’ta sıkışan PYD’nin,
Türkiye’den militan desteği aldığı Mürşit pınar sınır kapısına top yekun
saldırıya geçmesinin verdiği korkunun bu eylemleri belirlediğini bu gün HDP
genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın yaptığı konuşmada açıklanmıştır.
Selahattin Demirtaş, bu gün bir saat kadar süren açıklamasında apayrı bir kişilik
sergilemiştir.
Onu dinlerken her
çıkan sözü bende şaşkınlık yarattı.
Sanki, 30 yıldır,
60.000 kadar askeri polis, sivil insanın ölümüne sebep olan, sivil toplu taşım
araçlarını içinde yolcularıyla diri diri yakan, sniper* atışlarıyla devriye
gezen güvenlik güçlerini avlayan, yollara mayın döşeyen, gasplar, soygunlar,
yağmacılıklar yapan, adam kaçıran, öldüren, devleti resmen teslim olmaya
zorlayan, Türk milletini de devletini de düşman ilan eden eli kanlı bir
terör örgütünün önderini göremedim. *(Gizli yerden dürbünlü nişancı
tüfeğiyle ateş eden katillere “sniper” denir)
Aksine, Hint ve İran
Mitra diniyle yayılan, “Mağara İbadeti Dini” ilkeleri gereğince, dünya
işlerinden el etek çekmiş, günde bir bardak su, bir tek zeytin ile 40 gün oruç
tutup ibadet eden antik çağ dervişleri kadar masum, hak peygamberi havasında
konuşmalar yapan bir Selahattin Demirtaş kimleri şaşırtmaz ki?
|
Partisinin sloganı budur. |
Konuşmasını kısaca
özetlersek;
-Türkiye, Ayn El
Arap’ta kendilerine yardım etmez ise IŞİD kısa sürede Türkiye’yi de işgal
edecektir, bize yardım etmek zorundasınız.
-Türk, Kürt, Ermeni,
Arap halkları kardeştir, aramızda sorun yoktur.
-Büyük devletler,
IŞİD’i kurup, destekleyerek, üstümüze saldırtarak bize komplo kurmuştur.
-Uluslararası güçler
bu komplo eyleminin planlayıcıları ve
sorumlularıdır.
-Biz, Türkiye’yi
bize Ayn El Arap’ta (Kobani diyorlar) bize yardım etmeye zorlamak için halkımız
ülke genelinde eyleme çağırdık.
-Asla şiddet
eylemleri yapmaları için emir vermedik(!)
-Şiddet eylemleri
bizim tarafımızdan değil, provokatörlerce gerçekleştirilmiştir, sorumlularını
bulmak devletin görevidir.
-Atatürk
heykellerinin ve Türk bayrağının yakılması provokasyondur. Biz böyle bir emir
vermedik.
-Bu coğrafyada
birlikte yaşamak istiyoruz, halklarımız kardeştir, bu uluslararası komplodan
birlikte savaşarak kurtulabiliriz. Önderimiz Abdullah Öcalan da bu görüşü savunmaktadır.
Bunlara kim itiraz
edebilir? Hepsi birbirinden masum, kardeşlik barış kokulu ifadeler.
De, adama demezler mi?
Bunca yıl
neredeydiniz?
Ona da cevap verdi;
-Kimse geçmişin
hatalarıyla bizi yargılayarak zaman kaybetmesin, çok geç olmadan, ortak
düşmanımız olan IŞİD belasından kurtulmamız gerekmektedir.
Eh, eleştiri
kapılarını da böylece kapatmış oldu.
Kısaca;
Ya yardım edin ya
da yardım edin. Mutlaka etmelisiniz, ortak menfaatimiz icabıdır.
“Bu belayı
atlatırlarsa nasılsa arkası açık, Türkiye’ye istediğimizi zaten yaptırıyoruz”
düşüncesine sahip olabilirler mi?
Olabilir.
“Uluslararası
komplo” ifadelerine ciddi olarak inandıklarına inanabilir miyiz?
Evet, çünkü,
onları IŞİD sınavına tuttular ve kaybettiler ki, bu emperyalizmin onlardan bir
beklentisi kalmadığına da işarettir.
Peki, Türkiye yardım
etmeli midir?
Ya da Ortadoğu
yangınına müdahale etmeli midir.?
Türkiye, batılı
sömürgeci devletlerin Orta doğu ve Kafkaslardaki çıkarlarını bu yüzyıl içinde korumayı amaçlayan B.O.P projesinin
ortağı ve eşbaşkanıdır.
Ancak, SSCB’nin
çökertilip, ABD’nin “tek kutup” olmasına dayalı projelerinin ürünü olan B.O.P,
2011’de Suriye işgaline başlandığında, işgali engelleyerek, Rusya ve Çin’in
ikinci kutup olarak çıkmaları bu projeyi askıya almıştır. AKPKK koalisyonuna da
şimdilik gerek kalmamıştır.
Avrupa Birliğinde,
iki dünya savaşıyla dünyayı kana bulayan, tarihin en büyük suç çetesi ABD’den
kurtulmak için çabalar artmıştır. Avrupa’da yeni bir blog olarak her an
çıkabilir.
Suriye’ye havadan
saldırılan yapan ABD-İngiltere, Fransa koalisyonuna bu gün İngiliz kolonisi
olan Kanada da, diğer İngiliz kolonisi olan Avustralya’nın ardından
katılmıştır.
Savaş “Haçlı koalisyonundan” ziyade,
“Amerikan-İngiliz-Fransız” koalisyonu haline gelmiş, daralmıştır.
İşgalci
ABD-İngiltere güç kaybetmektedir, İngiltere de her an ABD’ye kazık atabilir.
Türkiye bunları
hesaplamalıdır.
3-Işid’e müdahale amacıyla gireceğimiz Ortadoğu
bataklığı bizi de yutabilir. Ama, müdahale etmezsek bize bulaşmaz mı?
Bulaşacağı
kesindir. Ülkenin her yerinde hem Kürt hem de IŞİD ve diğer terör örgütlerinin
yapılanması AKPKK hükümeti zamanında sağlanmıştır. Her an içimizden de
vurmaları söz konusudur.
Bu örgütler, resmi
devlet olmadıkları için uluslararası kurallara, anlaşmalara da bağlı olmayan bu
örgütler Türkiye için büyük tehlikedir.
Önce, ülke
genelinde yayılmış bu örgütler, Ergenekon tarzı “Er George (Er Corc)” operasyonlarıyla
mı olur, uygun bir şekilde bir yere toplanıp kontrol altına alınmalıdır.
Hem PKK-Barzani
Kürt hem de Süryani, Ermeni yapılanmalarını bölgede toptan bitirecek bir askeri
harekât, özellikle İran-Türkiye-Suriye ve Irak Arapları koalisyonuyla yapılarak
son darbe vurulur ve bölge virüslerden temizlenebilir. Tahrikçi, işbirlikçi
terör örgütlerinden kurtarılan bölge hakları da huzur bulur.
Petrol bölgeleri
de emniyete alınmış olur. Tabii ki sömürgeci devletler bunu da
beğenmeyebilir.
Ama şu an onlar için de fazla tercih şıkkı yoktur. Bu
kabul edilirse, onlar da, bu coğrafyanın halklarının daha fazla düşmanlıklarını
çekmekten kurtulmuş olurlar.
Bölge devletleri de
bölünmekten, birbirlerini yemekten kurtularak rahat bir nefes almış olurlar.
İyi olur.
|
Petrol savaşı |
4-Peki, anarşi, kaos, terör olaylarının yarattığı
sisli, puslu havalardan beslenen şeytanın evlatları sömürgeci devletler buna
izin verirler mi?
Vermedikleri halde
Ayn El Arap’a müdahale bizi sadece bataklığa sokar, bir daha da çık
çıkabilirsen. Ayrıca, 30 yıllık PKK düşmanlığının acıları yüreklerinde olan TSK
ve halkımızın da PKK yanında saf tutarak savaşması olanağını da görmüyorum.
Vurdun mu topunu
temizleyip çıkacaksın ya da hiç girmeyeceksin. Bu ikisine de hatta terörist
ilan edilen IŞİD’in bile top yekun imha edilmesine de izin veremezler.
Ve, hedeflerini
PKK ile birlikte belirleyen AKPKK hükümetinin PKK’ya saldırması bile hayaldir.
PKK ve IŞİD
örgütlerinin “kayıkçı kavgaları” onların bölgeye müdahale gerekçesidir.
Yapılacak tek şey, olabildiğince
pisliğe bulaşmaktan kaçınmaktır.
5-Kürtler
ve onlarla birlikte hareket eden Süryani, Ermeni, Museviler de
gerçekten “uluslararası komployu” gördüyseler, bağımsız devlet
olmanın zorluklarını da IŞİD sayesinde öğrendiyseler, “aç tavuğun buğday ambarı
rüyalarını” terk etmeli, silah bırakmalı, Türk milletinden de bölgede zarar
verdikleri diğer milletlerden de özür dilemeye başlamalıdır.
AKP
hükümeti de bunu yapmalıdır. Sen Osmanlı adı altında Süryani Bizans hayali
kurarken, parababası Suudlar Emevi-Abbasi, iran Pers, Grekler, İskender,
Almanlar Berlin-Bağdat-Bosfor hayali kurduklarını unutma. Rusya’Nın zaten tek
derdi güney denizlerine inmektir. Sen bir hesap yapar, yola çıkarsın, Dimyat’a
pirince giderken evdeki bulgurdan olur, milyonların canlarına, mallarına
kıyarsın.
En
iyisi bundan vazgeçin, devletin anayasal, siyasi rejim, coğrafi haritalarıyla,
iyi kötü birlikte yaşamaya alışmış halkımızın dini, ırki farklılıklarıyla
oynamayın.
Aksi halde, “ayaklarınızı
sürüyerek” emperyalizmi bölgeye soktuğunuz için zaten “Ortadoğu’nun virüsleri”
ilan edildiniz, bölge halklarınca; terör örgütleriyle beraber bir işe
yaramadığınız anlaşıldığından, efendilerinizce tasfiye edileceksiniz. Her
şekilde tasfiye edilecek ve soy kırım da yiyeceksiniz.
Çünkü, “galipler,
zaferlerini aşağılık işbirlikçilerle paylaşmazlar”, işi biten köle
satılır, veya öldürülür.
800 yıllık işbirlikçi Kürtlerin, 1300 yıllık
Süryanilerin, 300 yıllık Ermenilerin de bu komplodan ayrılmaktan, komşularıyla
kaynaşmaktan başka şansları yoktur.
Emperyalizmin size
verecekleri, bu gün ellerinizdekileri de kaybetmeniz şeklinde olacaktır.
Yani, Grek/Yunan
bereket tanrısı Hermes’in erkeklik organı olan babayı alacaksınız.
Takdir okurlarındır.
Alaeddin Yavuzkeykubat /
adilyargic/ adilyargicc