PKK terör örgütünün, ABD ve derin NATO’nun
dayatmasıyla, Türkiye’yi 21. yüzyılda Ortadoğu’da kendilerinin çıkarlarının
jandarmalığını yapmasını hesapladıkları Türkiye Cumhuriyetinin miltan ordusu
olarak kurgulandığını, o zamanlarda henüz çökmemiş olan SSCB ile ABD çıkarları
arasında kaypak davranacak Kürt milliyetçisi sol eğilimli bir örgüt olarak
kurulduğunu Prof. Yalçın Küçük en son tutuklanmasından önce Ulusal Kanalda
kendisine ait programda dile getirmişti.
Ondan önce de bu tespiti, 1980’lerin ikinci yarasına
kadar geçen sürede tek kanallı TRT’de cuntanın akıl hocaları olan
İ.Doğramacıların, Aldıkaçtıların. T. Ateşlerin ve bazı omuzu kalabalık
generallerin yaptıkları “TSK’nın modernizasyonu ve 21. yy. Gerilla Savaş Şartlarında
Eğitiminin Sağlanması adını verdikleri projeler üzerine kurduklarını bu tv’den
gecenin olmadık saatinde benden başka
dinleyen yokmuşçasına tek ben yıllardır savunmaktayım.
PK terör örgütü, emperyalizmin kuklası olarak
kurulmuştur. Her ne kadar sol değerleri olduğunu iddia etse de “Kürt
ırkçılığından ve ABD-AB/Batı çıkarlarının hizmetkarı olması” sıfatlarıyla solcu
olması da olanaksızdır.
Çünkü SOL’un bi,rinci özelliği “ırkçılığa ve
emperyalime karşıt” olmasıdır.
Bu haliyele PKK SOL değil, onun “ırkçısı” olan
FAŞİST, taşeron bir terör örgütüdür ve emperyalizminn jandarmalığını
yapmaktadır.
Eşikaydır, yağma yapmakta, haraç almakta, cinayet
işlemekte, soygun yapmakta, Türkiye dahil bölge ülkelerin üzerinde caydırıcı
etki sahibi olmak isteyen devletlerin işlerini para karşılığı iahle olarak
almaktadır.
Faşisttir, çünkü ham aşırı Kürt Irkçısı hem de
emperyalizmin jandarmasıdır. Amerika ve bütü Avrupa Birliği üğlkeleri her daim
arkasındadır. Oysa gerçek solcu, devrimcilerin asla bu güçlerle birlikteliği olamaz.
PKK, kurulduğu tarihten beri, kendi içindeki gerçek
solcuların, kendisi gibi düşünmeyen dinci Kürtçülerin veya siyasi önderin
hakimiyetini tehdit edebilecek zeki önderlerin tasfiyesini yani öldürülmelerini
kendi işlemiş ve bunları da ustalıkla devletin üstüne yıkmıştır.
Şanlı Urfa Suruç ilçesindeki son katliam da geçen
her gün ortaya dökülen HDP ve diğer siyasilerin beyanlarına bakıldığında IŞİD
örgütünden çok PKK/HDP kokusu yayılmaktadır.
Patlamanın akşamında facebook sayfalarında yapılan
tespitlerden birisi de bu patlamada her yerde bulunan HDP vekillerini geçelim,
Surç HDP belediye yetkililerinden sokaktaki zabıta memuruna kadar kimsenin yara
almamış olmasıdır.
Bunda ne var olamaz mı?
Olamaz. Zira, Suruç dahil bütün Urfa, doğu Anadolu
neredeyse devlet güvenlik memurları olan Jandarma ve Polisin kışla ve
karakollarına kapatıldığ bir bölgedir. Bölgede bütün güvenlik önlemleri, vegi
toplama, yargılama gibi devlet görevlerin PKK-HDP tarafından yürütülmektedir.
Bülent Arınç’ın dün yaptığı açıklamaya göre, bunlara
rağmen polis, Apo şeytanının köyününü adıyla anılan sözde Amara Kültür
merkezine giderek güvenlik bakımından görevini yapmak istemiş ama “Burada bizim
sözümüz geçer, güvenlik bize aittir karışamazsınız” denilmiştir.,
|
"Evlerinde oturmaktan başka suçları olmayan iki polismizi şehit etmekle kendinizi ihanetlerinizi aklayamazsınız" |
Bu ifade bölgede devletin devlet görevini ifa
edemediğinin de açık delilidir.
Güveniliği alan PKK/HDP toplantının güvenlikli
olmasını sağlayabildiklerie göre patlamayı da kendilerinin yapması kadar doğal
bir şey olamaz.
Hatta, IŞİD çıkıp dese ki;
“Patlamayı biz yaptık” gene de bunu yapmak için
PKK/HDP’den ne kadar ücret aldıklarını sormalıdır,bu soru sorulmalıdır.
Kendi insanlarını öldürmek terör örgütünün yeni işi
değildir. Bu güne kadar yol aramalrında örgütün karayollarının altına gömerek
koyduğu tonlarca patlayıcının imhası veya uzaktan patlatılmasıyla binlerce
asker, polis ve sivil vatandaş yaşamını kaybetmiştir.
PKK, sabıkladır. Sömürgeci devletlerin taşeron
eşkıyası, Ortadoğu Müslüman veya gayrimüslüm milletlerinin içinde kanser üreten
bir virüstür.
Kendi insanını öldürerek örgüt ne kazanbilir?
1-Hatay’a dayanan Kürt koridorunun kesilmesini
önlemek,
2-13 yıldır oylarıyla beslediği, kendisini
pazarlarık masasına oturacak kadar güçlendiren AKP geçici hükumeti nezdinde
TÜRK DEVLETİNİ zan altında bırakarak Kürtleri devlete karşı ayaklandırmak,
2019’da kadar Bağımsız Kürdistan’ı resmileştirmek.
3- Aynı gün Adıyaman’da öldürdükleri bir asker,
ertesi gün evlerinde oturup duran iki polis memurunu infaz etmeleriyle de
“ölenlerin kısmen öcünü devletten aldık ve daha da alabilecek güce sahibiz”
iletisini kamuoyuna yayarak halkın etrafında toplanmasını sağlamak.
4-Ülkenin bölünmesine karşı çıkan, kendilerine
destek vermeyen Kürtleri de yanlarına çekebilmek.
Bu dördüncüde olay arifesinde bazı Kürtler üzerinde
başarılı da olduklarına şahit oldum. Tanıdığım Mardin’li bir Kürt bana doğrudan
“Suruçta çok canımızı yaktınız ama biz de Adıyaman’da karşılık verdik”
demiştir.
Olayın devlet tarafından değil, 2019’a kadar
Kürdistan’ı resmileştirmek, devleti PKK ile birlikte Suriye üzerine saldırtmak
isteyen Amerika ve ortağı Avrupa Birliği tezgahıdır bu. Ben böyle düşünüyorum.
Ne çabuk karar veriyorsunuz” dediğimde bir düşündü.
Haklısınız Alaeddin bey. Bizim köylü oluşumuza ver.
Gerçekten hemen karar vermemek lazım” dedi en azından.
Bu kişinin samimiyeti
kendi sorunudur ama iki üç yıldır sürekli bölünmeye karşı olduklarını söyleyen
insan olarak samimi olabileceğini düşünmem gerekiyor.
Patlamanın gerçekleştiği gün, ölenlere taziyeylebaşladığım yazımda.(TIKLA), bu katliamlar hangi güçlere hizmet edildiğini ve arkasının artarak
geleceğini yolların insan kanından sellerle kaplanabileceğini belirtmiştim.
IŞİD suçlandığı için hakkında bilgi vermiş ama doğrudan onu da suçlamamıştım.
Olasılıkları yazmıştım. Geçen günler olasılıkların
bir bir gerçekleştiğini göstermiştir. Devlet bölünmeye ve Amerikan
jandarmalığına doğru hızla yol almaktadır.
Bu topraklara ayak basan herkes antiemperyalist
çizgide birleşmeli ve bastıkları toprakları sömürgeci batılı işgalcilere karşı
korumak için birleşmelidir.
Osmanlı’dan büyük heveslerle kopan Balkan
ülkelerinden doğudaki Ermenistan ve Gürcistan’a bakınız. Bir tane refah toplumu
olan ülke var mı?
Bir tanesi refaha kavuştu mu?
Hepsi kuklalıklarının cezalarını çekmektedirler. Bu
Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Keldaniler ve emperyalizmle işbirliği yapan
herkesçe acı şekilde tecrübe edilecek, sonuçları önümüzde gün gübü duranlara
bakıldığında görüleblecek gerçeklerdir.
Bu gerçeklere rağmen emperyalizmin taşeronluğunu
yapmak, aralarında yaşadıkları milletlere ihanet eden edenlerin de günü
geldiğinde faturasını ağır ödeyecekleri de bir gerçektir.
İhanet içinde bulunan TBMM içi ve dışı paartilerden
yöresel ruhani ve feodal kitle önderleri şapkalarını önüne koyup yaptıkları
ihanetleri çok geç olmadan gözden geçirmelidirler.
HDP, terör örgütünün sözcülüğünü, emperyalizmin
taşeronluğunu, gençleri “Amerikancı sahte solculuklarıyla aldatmayı, kurulması
dayatılan sözde Kürdistan için TBMM
içinde RESMİ TARAF gibi davranmayı” terk etmeli ve bastığı topraklara
sahip çıkan haşka katılmalıdır. Gerçekten bu ülkenin her yerinden oy alabilecek
bir siyasi partiye dönüşmelidir.
|
Türkiye acilen NATO'dan çıkmalı, ABD-AB ile yaptığı bütün planları iptal etmelidir. Terör örgütlerinden ülkeyi temizlemelidir. Ortadoğu'nun niçilme çekilme tiyatrolarına da son verecek bir şeyler yapmalıdır. |
Eğer, cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve partisi
AKP, geçmiş yıllarda verdikleri beyanlarda “her şeyi yavaş yavaş
hazmettireceğiz” açıklamalarına bağlı olarak, 2019’a kadar devletin
bölünerek Kürdistan kurulmasını millete hazmettirmek için başlatılan Suruç
tiyatrosunun ortağı değil ise; “Amerika’nın terör örgütünü Suriye’de
taşeron olarak kullanmasının en açık delili olan ABD başkanı Obama’nın “en
sadık müttefikimiz Kürtlerdir, siz de Kürtlerle birlikte Suriye’ye aktif olarak
girin” dayatmaları yüzünden, bu örgütün silah bırakmasının olanaksızlığına karar
vererek, hemen çözüm sürecini sonlandırmalı, ülke içinde terör örgütü
mensupları ve yandaşlarının hakkında yasal işlemleri başlatmalı veya Irak’a
sürülmelerini, HDP’nin ve yan kuruluşlarının kapatılmasını ve terör örgütü ile
birlikte hareket etmekten yargılayıp hapsetmeli bu güne kadar aldıkları
maaşları da geri olmalıdır.
13 yıllık AKP döneminde zengi edilen ve örgüte doğrudan destek veren Kürt ruhban, ağa, iş adamı ne varsa mal varlıkları Cem Uzan yöntemiyle ellerinden alınıp devlete geçirilmelidir. (Bunları yapabileceklerini hayal dahi etmiyorum ama çok vatansever göründükleri, çözüm üretmiyorlar dedikleri için yazdım.)
Ayrıca bunlarla birlikte hareket eden F.Gülen
cemaati, CHP’nin de kapatılması sağlanmalıdır. Seçim öncesinden beri bu parti
ve cemaatlere ait yayın organları alenen teör örgütünün reklamlarını
yapmaktadırlar.
Aksi halde cumhurbaşkanı da partisi de bu tiyatronun
baş rol oyuncuları olduklarını kabul etmiş olacaklardır.
Bu saatten sonra bunlar kolay işler değildir ama bir
yerlerden de dönülmelidir.
Suruç patlamasıyla ilgili ilk yazım;