Yazılarımdan aklımda kalan bilgilere göre kısa özet;
NATO'ya Girmeme Şansımız Yoktu.
Seçme şansımız da, sanayi, ekonomik, kültürel alt yapımız da yoktu.
Türkiye Cumhuriyeti 1923'de Sscb+İngiltere ortak idaresinde kuruldu. 1924'de Lenin, 1938de Atatürk ,iki Türk önder zehirlenerek öldürüldüler.
Evliya Çelrbi'nin Tiflis anılarında yazdığı, "Moskof milletinin Çarlarının nesli tükenince gelirler, Tiflis kilisesinden bir rahip alıp götürüp Çar yaparlar" şeklindeki tespiti 250 yıl kadar sonra Türkleri sevmeyen, ablası Tiflis Episkoposluğunda rahibe, kendisi de burada papaz okulu mezunu bir rahip olarak yetişmiş, sonradan solcu olmuş, devrime katılmış Gürcü Nasyonal Sosyalist Rus Çarı Josef Stalin, Türkiye'nin İngiliz idare bölgesine bırakılmasında sakınca görmedi.
Bu yüzden Atatürk-Stalin kavgaları tarihe geçti.
Atatürk, 1924 sonrası Osmanlıdan çıkan ülkelerde bağımsızlık hareketlerini gizlice destekledi.
İngiltere, ABD bunu hiç sevmedi. Proje ortağı, İzmir Amerikan koleji mezunu İsmet İnönü, İzmir'in işgalinde Osmanlı orduları baş komutanı olan Fevzi Çakmak'ın yaveriydi.
Ama onunla Anadoluya gelmemişti. Sonradan katıldığında akıcı İngilizcesi ve monarşi karşıtı, sol ağırlıklı düşüncede olması yüzünden Atatürk'ün düşüncelerini İngiliz ve Abd büyük elçilerine kabul ettirmek için kullandığı, Bitlis'li Süryani bir Ermeni bir subayımızdı. İki ülke ile bağları, 1925 Şeyh Sait ve Şapka Kanunu isyanları adı altında saklanan kripto Rum isyanları ile son 1936-38 Dersim Seyit Rıza isyanlarında parmağı olduğunu tespit eden Atatürk onu Büyükada'ya sürgün etmişti.
Ermeni evlatlık Sabiha Gökçen de Atatürk'ün zehirlenmesinin etkileri sonucu sağlık durumundaki gelişmeleri adaya bildiren bir ajandı. 10 Kasım 1938'de, Atatürk uyutulunca İsmet darbe yapmış, TBMMyi kuşatıp iktidarı ele geçirmişti. 12 Mayıs 1939'da 6,5 ay sonra İngiltere-Türkiye Kredi anlaşmasını imzaladı. 900 yıllık Kutsal İttifak yasaları gereğince diğer Hristiyan Avrupa devletleri ve Abd ile bu anlaşmalar tekrar edildi. İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak, "devleti İngilize teslim et rahat et" siyasetini benimsemişlerdi.
1947'de NATO emrini İsmet paşa 1943 Kahire toplantısında Churchil'den almıştı. Bu emirler gereği Sünni Şeri Türkiye devleti adımlarını 1946'da Cemal Kutay'a yeni tarih ve din yazdırarak atmıştı. Libya'dan Babil Talmudu Yahudisi Ticani tarikatını onun getirdiği yazılır.
1943'de Stalin Almanları yenince Sscb korkusundan kurduğu Köy Enstitülerini kapatmıştı.İngiliz gitmiş, Amerika patronu gelmişti.
Üstelik, 1948'de Yunanistan SSCB'ye bağlı sosyalist Yınan devrimini nerdeyse tamamladıklarında İngiltere-Amerika ortak orduları operasyonla Yunanistan'ı işgal etmiş, devrimcileri esir asker olarak Kore'ye götürüp makineli tüfeklere kıydırmıştı. SSCB de ses etmemişti. Bunun da verdiği korku bizi NATO Köle ülkesi yapmıştı.
İsmet paşa ömründe hiç savaş yönetmemiş, çetecilik, yaverlik gibi alt görevlerde çalıştığından Atatürk gibi meydan okuyacak bilgi ve tecrübeden de, öyle bir yürekten de yoksundu. Ama kurtarılmış ülkede hak edilmedik, düşman devletler eliyle sunulmuş saltanat da fena değildi yani.
1950 sonrası Menderes hükümeti devletin bütün kurumlarını ABD, İngiltere, Fransa,Almanya gibi ülkelere açmıştı. MİT mensuplarının bazılarının bu ülkelerin hepsinden maaş aldığı iddiaları bir devletin başına gelebilecek en gülünç işlerden biriydi.
Ne Nato'dan ne de, bize biçtikleri "cehalete mahkûm eden eğitim, sömürü, yağma temelinde siyasi idare düzeninden" kurtulma şansımız hiç yoktu.
Geniş bilgi için Sola Açılan Haçlı Seferi; Atatürk'e edilen intikam yeminleri tutulmuştur keykubat/adiyargic blogspot com arşivlerine bakınız.
Takdir sizindir.
Alaeddin Keykubat Yavuz