Blog başlığındaki "+40" UYARISINI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.

Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.

Tedbir olarak yanınızda sağlık ekibi bulundurunuz veya çıkınız! +40 :))

İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.


Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Yazılarımı ırkçı, etnik,dini ayrımcı bulanlar, Atatürk'e yapılan 26 Kürt isyanı, 25 suikastın arkasında ve 30 yıldır, 50.000 insanımızın ölümünde Kürt Yezidiliği ardında saklanmış gayrimüslüm azınlıkların olmadığını ispatlasın.

Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Eylül 2015 Cumartesi

YAZILARIM HAKKINDA KARIMA HAKSIZLIK MI EDİYORUM?



Karım diyor ki;
Alaeddin, dedeleriniz Asya’dan gelmiş, Balkanların fethine katılmış, yüzyıllarca İslam’In kılıcı olmuş.
Yetmemiş.
Devlet satılmış, düşman galip gelmiş, dedelerin Çanakkale’ye yerleşmiş. Daha 16 yaşlarındayken askere alınmışlar. Biri Polonya Galiçya’ya kadar gitmiş, oradan Çanakkale’ye desteğe gelmiş, gazi olmuş.
Diğer aynı yaşta asker olmuş, Kafkasya, Irak, Suriya, Yemen ve devlet teslim olmuş, sayısız ölüm tehlikesine karşın büyük cesaretle yürüyerek  en azından 4000 km. yol gelmiş.
-Devlet ne vermiş?
-Fakirlik.
-Annenin teyzesi Kara Fatma, Çanakkale’den Sakarya’ya kadar her yerde düşmanla kadın halinle savaşmış,  Yunan karakollarını basmış, onca kahramanlığından sonra bu gün onun yerine bir sürü sahte KARA FATMA  türemiş.
Bu gün onun çocukları bile onun soyundanız demeye korkarken, kendilerini saklarken, sen neyin kovalıyorsun?

Baban gündelik yevmiyeci olarak 86 yıl fakirlik çekerek yaşamış, sizi fakirlikle ekmek sahibi etmeye çalışmış.
Ağabeyin asker sen polis olmuşsun. Yıllarca devletin bütün pislikleriyle uğraşmışsın.
Elinde ne var?
Üç kuruş emekli maaşı.
Bir kızımız vardı, bu devleti, bu millet onu yaşamdan bıktırdı, öldü,
Sen demiyor muydun?
Biz sadece kızımızı ziyaret için çıkıyoruz evden

-Bu devlete çocuk yapılmaz! Diye.
Onun doğruluğunu kızımızı kaybedince anladım.
Biz şimdi ölünceye kadar acımızı yaşayacağaız ya da bir şekilde öleceğiz.
Bu millet bu devleti besliyorsa sen niye yazıyorsun?
Bu millet seni Nurcu edip, öğrendiğin dinle onlarınkisi tutmayınca seni dinden kuşkulandırıp dini araştımaya sevk etmedi mi?
-Sen, bu araştırmaların yüzünden daha lise öğrencisiyken dinden çıktığını söylemiyor musun?
-Sen, 19 yaşında, fırında çalışırken seni altı yere bomba atmaktan bu devlet seni tutukllayıp içeri atmadı mı?
-Sen vatan millet için en iyisini düşünüp isterken, hiç bir çıkar gütmeden bunu yaparken bu devlet seni “vayan haini komünist” ilan etmedi mi?
-Bu yüzden polislikte bütün sınavlarda başarısız yapmadılar mı?
-Sen gene bu millet için yazarken bu millet senin çocuğunu eğitimden sokağa yaşamdan koparacak her şeyi yapmadı mı?
-Bİz, 18 yaşında kızımızın acısını yaşamıyor muyuz?
-Öyleyse bırak şu yazıları.
-Dedelerinden bizlere ölüm biçenler de ölsünler, bırak Tayyip Erdoğan ve daha kim varsa bunlara kıyameti yaşatsın.
-Sana ne?
-Bırak, biz karı-koca evladımızın acısıyla yaşayalım, ne paramız var ne pulumuz ne de evladımız kaldı, bir çocuğumuzu hayattan soğutan, her gün asker, polis, sivil gencecik çocukları tabutlara dolduran, kendi çocuklarını kışlanın yanından geçirmeyen ama millete “siz evlatlarını kaybederek kurban bayramını erken idrak ettiniz” diye utanmadan söyleyen bu devlete, bunlar asessiz kalan bu millete yazı mı yazılır?
-BIRAK!!!
- BU MİLLET LANETİN EN BÜYÜĞÜNÜ ZATEN “TACI HAİNE GİYDİREREK ASIRLAR ÖNCE HAK ETMİŞ” DİYEN SEN DEĞİL MİSİN? SENİ DİNLEYEN Mİ VAR!!!

-Karım son üç yıldır bani bu şekilde uyarıyor. Yavaş tavaş hak vermeye başladım.
-Ben de insanım.
-Uyanmayan, aymayan insanlar için uğraşmaya, kendini harap etmeye değmez çünkü: -Fahişeleşmiş, köleliği benimsemişlere özgürlüğün, doğruluğun, adaletin, onurun, şerefin, millet olmanın gururunun ne olduğunu anlatamazsın. Sen anlattıkça, işini kaybetmekten korkan köle gibi, saldırır  öldürürler.
-Bu güne kadar öldürülen aydınların benden farkları neydi ki?
-Bu millet onları öldürmedi mi?
-Her gün her türlü tehditleri saldırılar yapan bu millet niye öldürmesin ki?
-Hem yorumlarla hem de ulusal tv kanallarından bu tehditlerini yapmadılar mı?
-Yaptılar.
-Karımı dinlemeyi düşünmeye ciddi olarak başladım.
 Bunlar bana çocukluğumdan beri, beni seven, büyüklerim, arkadaşlarım, kardeşlerim, meslektaşlarım ve hizmet verdiğim halk tarafından da söylenenlerdir.
Bu görüş halkın büyük kesiminde yaygın olarak vardır.
Takdir okuyanlarındır.
Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

12 Eylül 2015 Cumartesi

CUMHURBAŞKANI KONUŞMASINDAN HÜRRİYET BASKINLARINA


Polislik mesleğimde emekli oluncaya kadar Kenan Evren'den Ahmet Necdet Sezer'e kadar cumhurbaşkanları görevde bulundular.

Ben de onların katıldıkları bir çok sempozyumda, toplantıda yabancı misafirlerin ağırlanması, mihamandarlığında çalıştım.

Bu yüzden, devlet büyüklerinin konuşmalarının nasıl hazırlandığını, hangi aşamalardan geçtikten sonra işleme konulduğuna tanık oldum.

Cumhurbaşkanının gerek uluslararası bir sempozyumda gerekse yabancıların davet edildiği ülkemizin kurumlarının düzenlediği panellerde veya toplantılarda yapacakları konuşmalar aylar öncesinde o organizasyonları düzenleyenlerce hazırlanır.

Onay için Cumhurbaşkanlığına sunulur.

Cumhurbaşkanının emekli büyükelçiler, gazeteciler ve siyasetçilerden bu konuda yüksek eğitim almış uzmanları içeren bir basın danışma kurulu vardır.

Gelen konuşma metinleri bu kurulun onayından geçtikten sonra bazen olduğu gibi kab8ul edilip onaylanır bazen de gerekli düzenlemeler yapılır.

O organizasyon gerçekleştiğinde cumhurbaşkanı önceden hazırlanmış bu metni okur.
Basın açıklaması olacaksa sorulacak sorular da önceden hazırlanır, vereceği cevaplar da kendisine verilir.
Cumhurbaşkanının kişisel zaafları ile kü.ük düşmesinin önüne böylece geçilir.
Şimdiki cuömhurbaşkanımız, kendi partililerinin kanalı olan Kanal a'da yaptığı konuşmasında da aynı yöntemin uygulandığından emin olunuz. Çünkü bu yasa gereğidir.

Bu kadar tedbire rağmen sen çıkıp "400 milletvekilli bir iktidar olsaydı bunlar olmazdı" diyeceksin, sonra da bunu Tweet geçen Hürriyet gazetesine baskı yapacaksın.

Üzerine Ak Osmanlı adlı nazi gençliğini salacaksın.

Bundan tek sonuç çıkar.

Ya cumhurbaşkanının konuşmalarını devlet memurluğu tecrübesi olmayan Sümeyye ile Bilal hazırlıyor ya da kendisi içinden geldiği gibi konuşuyor.

Her ikisi de fiyaskodur.

Prosedüre uyulsa cumhurbaşkanının sonradan pişman olacağı laf söyleme şansı kalmaz.
Ama neredeyse her konuşmalarında benzer pot kırma, çam devirmeleri yaşayan cumhurbaşkanı basın danışmanlarını değiştirmelidir.

O da tutmazsa, tek çare bir kenara çekilip emekliliğini yaşamalıdır.
İnsan ne kadar yaşlanırsa yaşlansın ruh daima 18 yaşında hiseder.

Cumhurbaşkanı bu zaafiyetin esiri olmamalıdır, kendisine, sevenlerine ve millete büyük bir insanlık yaparak görevini devretmelidir.

Zira, ne olursa olsun 13 yıllık yorucu siyasi yaşam kolay dayanılacak bir hayat şekli değildir.
Takdir kendilerinindir.


Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

ÜMMET’İ MUHAMMET ŞAŞIRDI, ALLAH’IN SABRINI TAŞIRDI


Bu gün yani, 12 Eylül 2015 günü Ankara’da yapılmakta olan AKP kongresinde açılan bir pankart dikkatimi çekti.

“Ümmeti Muhammet” yazan bu pankart, bana daha geçen hafta cumhurbaşkanının bir konuşmasında kendisini tanımlarken tekrar ettiği “Ümmet-i Muhammet” ifadesini hatırlattı.
Ümmet-i Muhammet yani Muhammet’in inananları kimlerdir?
İslam’I din olarak kabul etmiş, Kur’an’ın emirlerini ve peygamberin sünnetini uygulayan, Müslüman’a el kaldırmayan, İslam kavimleri arasında kardeşliği, dayanışmayı, kafir işgaline uğrayana teredütsüz yardım etmeyi kutsal ilke sayan, toplumsal ilişkilerinde peygamberin yaptığı gibi, “gayrimüslüm” dahi olsa “adaletten” şaşmayan Müslümanlara denilir.
Yoksa her namaz kılan, “Allah birdir=La ilaheillallah” diyen Müslüman değildir.

İran Zerdüştlüğünün Hicaz Arap uyarlaması olan, Allah’a veya  diğer Hubel adıyla Kabe’de 360 putun en büyüğü saydıkları “baba tanrı” olan Bereket Tanrısı ibadetine tabbi Hicaz Mecusileri, Sabiler ve onların Sin gibi diğer putperest mezhepleri, Nasturi, Süryani, Maruni, Gregoryen Ermeni, Kıpti Hristiyanları da “La ilaheillallah/Allah Birdir” derler, namaz, 30 gün ve daha fazla oruç, Kabe’de ihrama girerek veya çıplak olarak tavaf-hac, zekat, fitre ibadetlerini yaparlardı. Mekke’nin fethinden sonra gayrimüslümlerin Kabe’ye girmeleri yasaklandı ve Mekke ve çevresi “Haremeyn Şerefeyn” yani “şerefli yasak bölge” ilan edildi ve asırlarca,sadece Müslümanların girebildiği bölge olarak kaldı.

Taa ki, Müslüman görünen Mısırlı Selefilerin, 1739’da İngiliz ajanlarının kurdurduğu Necd çölü halkı olan Suud’Lu Vehhabilerin, Dürzilerin, yine İngilizlerin kurduğu Mırı’lı Efganilerin, Bitlis’li Rum Said-i Kürdi Deliüzzaman’ın Süryani İncili-Hicaz Mecusiliği temelli Kürt Yezidiliği dini harmanı olan Nurcuların, 1915 Ermeni tehcirinden yırtmak için “Müslüman olduk deyip tehcirden kurtulan veya aynı gerekçeyle sürgünden dönen Gregoryen Ermenilerin kruduğu tarikat olan Işıkçıların ve bunlara katılan Karadeniz, iç Anadolu, Ege, Marmara Rumlarının “Müslüman kılığındaki” ihanetleriyle kaybedilen 1917 Süveyş Kanal yenilgisine kadar Mekke ve çevresi, Müslümanlara ait, “gayrimüslümlere Harem/Yasak” bölgeydi.

Osmanlı’dan çıkan topraklarda kurulan devletlerin başlarına getirilen bu “sahte Müslümanlar”, eskiden beri yürüttükleri “İslam’ı değiştirme dönüştürme” çalışmalarını ellerine geçirdikleri devlet erkiyle daha iyi yaptılar ve başarılı oldular.

Bunların tek engeli kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk, Rıfat Börekçi, Elmalılı Hamdi, Yazır ve onlar ile aynı “İslam temeline” inanan gerçek Müslümanlardı.

10 Kasım 1938’de ölümüne neden oldukları Atatürk’ün ardından önce Sabetayist Museviler İsmet İnönü döneminde dinin başına geçtilerse de onlar dine fazla zarar vermediler. Çünkü çoğu en azından bu Sünni Müslüman görünen bozuk kripto dincileri sevmiyorlardı, çoğu da ülkemizde din temelli rejimi istemiyorlardı.

1943’te Almanların yenilmeye başlaması, SSCB’nin güç olarak tekrar ortaya çıkışı ile Amerika’nın dünya liderliğini İngilizlerden alması, Sünni Müslüman taklidi yapan sahtekarları coşturdu.
ABD’nin kurduğu “Yeni Dünya Düzeninin” temel ilkesi olan “Komünizm Tehlikesi” korkutması bahanesiyle, İslam’ın da temsilciliğini yapan bu kesim 1943’lerden itibaren Vatikan’ın kapılarını aşındırmaya başladılar.
Vatikan’dan emekli İspanyol asıllı bir rahip olan Alberto Riviera’nın peygamber Muhammet hakkında yazdığı “Prophet/Peygamber-TIKLA” kitabında yazdığına göre, “Komünizme karşı dinlerini korumak için Müslüman din adamları gelerek Vatikan’’’dan yardım istemişlerdir.
14 Mayıs 1950 genel seçimleriyle Demokrat Parti hükumetini kuran, Kırım göçmeni Musevi Tatar Adnan Menderes’in partisinde Türk ve Müslüman dışında bütün kripto gayrimüslümler yer almışlar ve “İslam adıyla dini değiştirmeye başlamışlardı.

II.Abdülhamit’in Üsküdar Toptaşı tımarhanesine attırdığı, 1916 Rus işgalinde, doğu Anadolu’nun askeri ve demografik haritalarını İngiliz rahip ajanı Mr. Robert Frew’un talimatlarıyla Gürcistan Bitlis’te Rus Kafkas Orduları komutanı Nikolay Nikolaviç’e teslim eden, esir düşme bahanesiyle götürüldüğü Rusya’da Türk ve Müslümanları “Halifenin emriyle geldiğine inandırarak Rus devrimcilerine karşı savaşa iten ve Sonrasında “karşı devrimci” ilan edilerek soykırımlara, sürgünlere maruz kalmalarına sebep olan, Atatürk’ün 1925 Şeyh Sait isyanının “fikir babalığını” yaptığı gerekçesiyle Isparta/Burdur’a sürdürdüğü, İsmet İnönü’nün bu sürgünü ısrarla uyguladığı, “Cuma namazı dahi kılmayan” vatan haini Bitlis Rum’u Said-i Kürdi’ye Türk ve Sünni Müslüman camilerinde Menderes’in izniyle vaazlar vardirilmiş, Cuma ve bayram hutbeleri okutulmuştur.

İşte bu “Müslüman görünen ama, “mezhep, tarikat” adı altında eski putperest dinlerini yaşayan bu müşrikler, kafirler dinin başına geçmişlerdir.
Son olarak AKP hükumetiyle devleti ele geçirip iyice soyup soğana çeviren bu müşrikler hala utanmadan kendilerine “Ümmet-i Muhammet” demektedirler ve dini “Ilımlı İslam, Dinler arası Diyalog” saçmalıklarıyla İslam’a çok benzeyen Amerikan Protestanlığı, Süryani, Kıpti, Gregoryen Ermeni İncillerine göre bir dine dönüştürmektedirler.

Recep Tayyip Erdoğan Ümmet- Muhammet midir?
Kendisi, 2003’te başbakan olduğunda “Karım Arap ben Gürcü’yüm” diyordu. Yazar Ergun Poyraz, onun Yahudi, karısı Emine’nin de Siirt’li Yahudi olduğunu yazdı. Bence bu tanımlama doğru değildi.
2008 Rus-Gürcü savaşında Gürcistan’ı yalnız bırakan Tayyip Erdoğan’dan öç almak istercesine Gürcistan 2010 yılında internette 200 yılında Avrupa parlamentosuna verdiği “2003Gürcistan Azınlık Raporu’nu (TIKLA)” yayınladı. Bu raporu dilimize çevirip yayınlar yayınlamaz, 12 Eylül 2010 referandumuna 30 gün kala raporun yayınlandığı “adilyargic.blogspot.com” blogum sildirildi. ABD’ye giden R.T.Eerdoğan bu konuda hava alanında yaptığı açıklamada “internette kandisi ve hoca efendi (F.Gülen) hakkında yazılar yazan blogları sildirdiklerini açıkladı.
Bu rapor’da, Gürcistan ne yazıyordu?
1915 Ermeni tehcirinden kurtulmak için Rus çarına mektup yazarak yardım isteyen ve Çar tarafından Gürcistan’a yerleştirilmeleri emredilen 115.000 isyancıdan 67.500 Süryani İsyancının Batum’a,37.500 Yezidi Kürt isyancının Tiflis’e yerleştirildiğini, kalan 10.000 kişinin de Ermenistan’a yerleştirildiğini yazıyordu.

Rize, cumhuriyetin ilanına kadar 60 yıl boyunca Rus idaresinde kaldı. Bu dönemde “Ümmet-i Muhammet olduğunu söyleyen Recep Tayyip Erdoğan’In dedesi Batum- Bagata’dan (Asi köylü) Rize’nin Potamya (Şimdi Güneysu)adlı Rum kasabasına neden yerleşti?
Ümmet-i Muhammet olan bir adamın yerleşmek için bir Rum köyünü seçmesi sizce tuhaf değil midir?
Başbakan olunca ilk işlerinden birisi “ Güneysu’ya Potamya dense ne olur” açıklamasını, camide imamlık yapan ama eve gidince Ortodoks Hristiyan ibadetini yapan bir imamın “Türklerin din baskısı yüzünden dinini yaşayamadığını” işleyen bir film çektirmek değil miydi?

Esenler Otogar camiisi
İzmir’de camilerde papazlara dini ayin yaptıran, cami, kilise ve sinegogları bir mekanda inşa ettiren, İslam öncesi bahçelerinde put pazarı bulunduran Sabi putperestlerinin tapınakları gibi, alt katlarında alışveriş merkezleri barındıran büyük camiler inşa ettirmesi de sizleri uyandırmadı mı?
Topkapı Esenler Otogar camisinin kubbesini taşak, minaresini yarak gibi inşa ettiren de bu adam değil midir?

Erkek cinsel organı hem Sabilik, Süryanilik hem de Grek/Yunan hermetizminde “bereket sembolü” olduğundan bütün dikilitaşlar erkek cinsel organı şeklinde dikilmiyor mu?
Minarelerinizin yarak, camilerinizin taşak gibi inşaasına ses çıkarmadığınız gibi, asırlardır mezhep ve tarikat adı altında dini bozan, Hristiyanlığın ruhani merkezi İtalya Roma’da bulunan Vatikan ile gizli-açık çalışan bu hainleri “Selefi Müslümanlar”  olarak tanımaktan bıkmadınız mı?
Grek Hermes adına dikilmiş yol taşı

Şimdiki başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Kırım sürgünü Musevi bir Tatar olduğunu, sonra Nurcu olduğunu ve karısının adının Sare adlı bir Yahudi olduğunu bilmenize rağmen bu adamlara nasıl “ümmet-i Muhammet” diyorsunuz?
Tevrat’ta anlatıldığına göre, İbrahim peygamberin karısı ve kızkardeşi olan Sara/Sare ana kısırdır ve çocuğu olmaz. Mısır firavunu Tutmosis’in (Araplar Totiş derlermiş (E.Çelebi –Seyahatname’si) hediya ettiği bedevi Arap prensesi köle Hacer’in ve oğlu İsmail’in kendisinin kısır olmasıyla alay etmelerine Allah’ın da içerleyip, 100 yaşında Sara’yı hamile bırakması ve ondan doğan çocuğa sevincinden yüzü güldü diye oğlunun adını “İSHAK=GÜLER” koyduktan sonra İbrahim’e Hacer ve İsmail’i Mekke çöllerine götürüp terk etmesini istediğinden, soylarını İsmal’e bağlayan Muhammet soyunun asla “SARA,SARE” adlarını çocuklarına vermediklerini bilmezseniz öğreniniz.
Güneş tanrıçası El Uzza
İşte, kendilerine “Ümmet-i Muhammet” diyen Yahudi/Musevi ve Süryanilerin sizi dininizden etmesine izin vereceksiniz, bu adamların hacca ve umreye gittiklerinde kendi dinlerine göre “protokol haccı” yapmalarından şüphelenmeyeceksiniz, sizin, “Allah adına yapılan ilk ev” diye kutsal saydığınız mekana, Güneş Tanrıçası şeytanları olan, İnanna, Aşera, Anahita, Er Ruha, El   gezegen ve güneşten oluşan çocuklarını doğurduğu “amı/vajinası” olarak bilip öpen yalayan putperstlerle birlikte Kabe tavafı yapacaksınız, bunların Müslüman ülkelerini bir bir Haçlı Hristiyan dindaşlarına peşkeş çekip köle etmelerine, Taliban, El Kaide, IŞİD/DAİŞ, El Nüsra bilmem ne gibi sayısız adlarla kurulan Ortodoks Şemsi Yahudi-Ortodoks Hristiyan mezheplerinden olup İslam adına cinayet işleyen terör örgütlerine göz yumacaksınız da Allah sizi cezasız bırakacak öyle mi?
Uzza, Afrodit’in rahmi, olarak tapınan, Hacer-ül Esved’i (Karataş) de dünya hariç, 12 burç yedi gezegen ve güneş sisteminin ilk beş gezegeni dahil 63

Kaza anı
Allah var demekki, Kurban bayramı arifesinde Kabe’de “yaptıkları hırsızlıkların, ırza geçmelerin, ihanmetlerin affı için” umre tavafı yapan putperestlerle birlikte tavaf yapan bu sözde Müslümanların üstüne dün bilmem kaç tonluk, 50 metre uzunluğunda vinci devirdi, 107 kişiyi öldürdü ve 200 küsürünü de yaraladı. İslam öncesi Allah'a "Yıldırım Tanrısı" olarak da tapınılırdı. Bu adı, Kur'an "Er Rad=Yıldırım" suresinde de tekrar edilmiştir. Vincin yıldırmla yıkılması sizce tesadüf müdür?

Yeryüzünde Arap Müslümanları önce “mevali/Köle” diyerek aşağıladıkları, Müslüman dahi saymadıkları Türklerin eline muhtac etti, daha ileride bir tek bağımsız Müslüman devlet bırakmadı. Bütün Müslümanları haçlıların kapısında dilenci etti, Akdeniz’i dünyanın en büyük “Müslüman Mezarlığına” çevirdi.

Siz dininize sahip çıkmazsanız Allah sizin belanızı vermeye devam edecektir.

Mescid'ül haram haçlı işgalindeyken hac nasıl yapılır?


Sabilerin din kitabı Cin Ze Rabba(Öğretmen ZE CİN’i -TIKLA) kitabında, “Müslümanlar kıyamete dek, yeryüzünde aptallıklarıyla anılacaklar” yazdığı gibi, aptallıklarınızla, salaklıklarınızla, yok yere akıttığınız kanlarınızla anılacaksınız.
Ki, anılıyorsunuz da.

Giydiğiniz örtülerinizden “çarşaf-peçe”, İslam öncesinden beri Kabe’nin, Güneş Tanrıçasının “rahmi”, Hacer-ül Esved’in de vajinası olduğuna inanan “Bereket Tanrısı Dinleri” olan Sabilik, Yahudilik, Zervanilik dinlerinde , tapınakta Allah ile cinsel ilişkiye giren rahibelerin, tırnaklarının dahi sıradan insanlara gösterilmesini yasaklayan “tapınak fahişelerinin” kıyafeti, sarık ve cübbenin de bu şeytani dinlerin dini kıyafeti olduğunu, İslami kadın kıyafetinin ferace ve baş örtüsü olduğunu ayırt edemeyenler dinde aldanmışlardır.

Bu dinlere mensup olup Müslüman görünen Bitlis Yezidi İsmet İnönü ile başlayan gayrimüslüm devlet adamları, bu gün Siirt’Li Yezidi Abdullah Gül, Süryani Recep Tayyip Erdoğan, Musevi Ahmet Davutoğlu ve tamamı Ermeni, Rum, Yezidi Kürtlerden oluşan bakanlar kurulunca yönetiliyorsunuz.
İmamlarınız, başbuğlarınız Ermeni, Süryani, Rumdur.
Sizler ise “Türk ve İslam” diye yırtınıyorsunuz.

Aslında kaçınız gerçekte Türk ve Müslümansınız?
Bir araştırınız...

Yoksa Kabe’deki kazanın beterleri her gün başınıza inecektir. Sayenizde, aranızda yaşayan bizlerin de bundan nasibini alması da olağandır.

Ümmet-i Muhammet daha peygamber zamanında şaşırtılmaya başlandı, ölümünden sonra iyice şaşırtıldı. Biz Türkler bu bozulmuş dine İslam dendiği zamanlarda dine kılıçla sokulduk.

İmam-ı Azam Ebu Hanife ile başlayan İmam Maturidi, hoca Ahmet Yeseviler ile başlayan İslam’ın gerçeğini tespit edip yaşama çabaları, Mustafa Kemal Atatürk, Rıfat Bötekçi, Elmalılı Mehmet Hamdi Yazır ile aşamalar kaydetmiş, bu günde dindar-dinsiz araştırmacılarla “putperestlik ile İslam’ın gerçek halinin tespiti çalışmalarıyla sürmektedir.

Takdir okuyanlarındır.
2015 haziran seçimlerinde Kürtçe Kuranla oy istiyor.

Alaeddin Yavuz/ Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

1 Eylül 2015 Salı

ŞEHİT SAYISINA İÇERLEYEN ŞEKER HOCA İSTİFA ETMİŞ!


MALATYA'DA ŞEKER HOCA NAMIYLA BİLİNEN KİŞİ, 13 ASKERİN ŞEHİT OLMASINA "BUNCA ŞEHİDİN VERİLDİĞİ BİR ÜLKEDE SUSARAK, KATLANARAK HOCALIK OLMAZ. BUNLARA SUSULDUĞUNDA NE NAMAZ, NE ORUÇ KABUL OLUR, BÖYLE MÜSLÜMANLIK OLMAZ." DEYİP HÜKUMETİ VE İLGİLİLERİ DUYARLI DAVRANMAYA ÇAĞIRMAK İÇİN İSTİFA ETMİŞ.


 BÖLGEDE KENDİNİ GİZLEYEREK YAŞAYAN MÜSLÜMAN GÖRÜNÜMLÜ, NAMAZ KILAN ORTODOKS HRİSİTYANLARI İYİ BİLDİKLERİNDEN, SON ZAMANLARDA HÜKUMETİN VE İŞBİRLİKÇİLERİNİN İSLAM DİNİ DİYE, ORTODOKS HRİSTİYAN İBADETİNİ HALKA ÖĞRETTİKLERİNE İKNA OLUP TEPKİLER V ERMEYE, ATATÜRK'Ü ÖVMEYE BAŞLAMIŞLARDI.


ŞİMDİ DE ŞEKER HOCA SON NOKTAYI KOYANLARDAN OLDU.

HOCA DİYE BUNA DERİM.

HER GÜN ŞEHTLERİ TOPRAĞA VER, YÜRKJLER DAĞLANSIZ, ÇİÇEKLER TOMURCUK İKEN KOPARILSIN, SEN GİT NAMAZ, HAC, UMRE YAP.

VATAN ŞEHİT VERİYORSA DÜŞMANA ÇIKIP SAVAŞACAKSIN, HÜKUMET ÇALIŞMIYORSA ÇALIŞTIRACAKSIN.

YA DA HÜKUMETE KARŞI DA DÜŞMANA KARŞI DA SİLAHI ALIP YOLA ÇIKACAKSIN.
MÜSLÜMANLIK BUDUR.

MİLLET ÖLÜ TOPRAĞI ALTINDAYMIŞÇASINA DUYARSIZ, BİR BİRİNİ SOYÖMAYA, HİÇ BİR ŞEY YOKMUŞ GİBİ NAMAZ, NİYAZ, HAC, UMRE VE SUSMA KARŞILIĞI ALDIĞI RÜŞVETLERLE FAKİR FUKARAYA "NASIL MUHTEŞEM ADAM OLDUĞUNU" KANITLAMAKLA GÜNLERİNİ GEÇİREN SATILMIŞLARIN NE MÜSLÜMAN NE DE DİNSİZ, NE DE İNSAN OLMAYA HAKLARI VARDIR.

YAZILI GÖRSEL BASININ NİNNİLERİNE TESLİM OLMUŞ,KENDİNİ KANDIRAN, SEVAPTIR DİYE CAMİDE CENAZE NAMAZINA KATILMAKLA VATANSEVER OLUNMAZ.

HOCA İSTİFA ETMİŞ, BİRİLERİ HAPSİLERDE YAGTIYOR, BİRİLERİ HALKI UYANDIRMAK İÇİN YILLARDIR GECELERİNİ GÜNDÜZLERİNE KATIP YAZILAR YAZIYOR, DÜŞMANIN HERKETLERİNE KOLAYLIK SAĞLAYAN HÜKUMET VE BÜROKRATLARI İFŞA ETMEYE ÇALIŞIYOR, BU YÜZDEN SABAHLARA KADAR BUNLARIN MAAŞLI ADAMLARINCA AMA İNTERNETTE, AMA BİR ADRESTE BULUŞARAK SAVAŞIYOR.

HOCAMIZ BİLE İSYAN EDİP İSTİFA EDİYOR.

EVLADINI, EŞİNİ, BABASINI, KARDEŞİNİ KAYBEDEN İSYANI BASIYOR AMA, HEP ATEŞ DÜŞÜNCE Mİ YANACAKSINIZ?

BU DÜŞEN ATEŞLER SİZE SIRANIN GELECEĞİNİ HABER VERMİYOR MU?
VERMİYORSA, SİZ YA DÜŞMANIN İŞBİRLİKÇİSİ, MEMURU, SUÇ ORTAĞISINIZ, VATAN HAİNİSİNİZ.

YA DA HAYVANDAN, BOKTAN , ÇÖPTEN AŞAĞI BİR NESNESİNİZ.

SİZE SIRA GELDİĞİNDE DE SİZİN HERKESE BAKTIĞINIZ GİBİ SİZE DE HERKES BAKAR.
KURBANIN KASABININ BİÇAĞINI YALAMASI GİBİ GİDER YALAR, VERİLEN SADAKALARLA AVUNUR YAŞARSINIZ.

SİZ MEMNUNSANIZ SORUN YOK ZATEN, DÜŞMAN AHLİNDEN OLDUKÇA MEMNUNDUR.

TACI HAİNE GİYDİREN MİLLETİN KANI DİNMEZ!

İŞTE ŞEKER HOCANIN İSTİFA VAAZI