GENÇLERİMİZİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN
FELSEFİ SALDIRILAR
Emperyalizm yeryüzündeki
hâkimiyetini sürdürmek ve ebedi kılmak için her türlü saldırı yollarını
denemektedir.
Bu yoların başında
anarşi, terör, cunta darbeleri, işgal gibi askeri askeri saldırıları
kullanırken ehlileştirilmiş köktendincilik (Nurculuk, Vehhabilik, Kadıyanilik,
Hinduizm, Cin dini, Budizm) gibi Kinist (Köpekçi, çileci, teslimiyetçi)
felsefeleri de birleştirerek din, sağ, sol ideolojiler içine yerleştirerek
insanlara sunar.
|
İslam dünyasını "Kinistletiren"
Çağın işbirlikçi, teslimiyetçisi! |
Bu basit temel, atasözü
gibi sunulan yorumlar insanın bilinçaltına kolayca nüfuz eder ve davranışlarını
anında değiştirecek güçte sözlerdir. Bu sözlere kapılan gençler bir bakmışsınız
ki emperyalizmin ideolojilerinin en büyük savunucusu oluvermişlerdir. Bu kadar
kolay bir iştir.
Bunlara solcu, sağcı birçok
internet sitesinde ve kitaplarda, basında, dizi filmlerde, haber programlarında
rastlamak mümkündür.
Bunlara bir örnek akşam
dikkatimi çekti. Üstelik Atatürkçü bir hanım kızımızın Facebook sitesinde
gördüm.
Konu şuydu;
Bir yer işaret eder
şeklinde morarmış bir elin işaret parmağı üstünde gövdesi insan, gerisi akrep
şeklinde Sümer Mısır mitolojisinden alınma bir “Akrep adam” resmi ve altında
bir yazı şöyle diyordu;
Hintli bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalısan bir akrep görür.
Onu kurtarmaya karar verir ve parmağını uzatır ama akrep onu sokar.
Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokar.
Yakınlardaki başka birisi ona, onu sürekli sokmaya çalışan akrebi
kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler.
Ama Hintli adam söyle der:
"Sokmak akrebin doğasında vardır.
Benim doğamda ise sevmek var.
Neden sokmak akrebin doğasında var diye kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim?"
Bu ifade hayvanların
yaşam hakkına duyulan saygıyı öne çıkaran bir görünümde ise de her bakımdan
saçmadır.
Şöyle ki;
Önce, insanın doğasında "sevmek" yoktur, sevgi, göreceli olarak tecrübelerle gelişir. Ayrıca Akrep gibi diğer canlıları sevmek için eline alman gerekmez. Onlara dokunmadan sevgi, koruma sağlamak mümkündür!
Bu yüzden;
Bir, tabiatta bütün
hayvanların doğa saldırı ve savunma üzerine kurulmuş yaratılıştan bir mantık
programı vardır. Her hayvan ne yiyeceğini doğuştan bilir, başka canlıdan sevgi
beklemek gibi duyguları yoktur. Gösterebilirsen başka!
İki, insan da diğer
hayvanlar gibi yaşamını sürdürmek zorundadır ve ne kadar insan olursa olsun bir
akrep soktuğunda en az iki buçuk dakika içinde şişerek, morararak ölür. İkinci
kez sokulmasına gerek kalmaz. Demek ki bu örnekteki akrep zehirsizmiş.
Üç, hiçbir hayvan
kendisine tehlike yaratmayan bir canlıya durduk yerde saldırmaz. Akrep, yolunda
giderken sevgi göstereceğim diye eline alınıp;
-Ay yesinler senin
kıskaçlarını, zehir tüpü kuyruğunu sevsinler diye sevilecek bir hayvan
değildir. Asla vefa duygusuna sahip olmayan hayvan türlerindendir.
Ama sen istediğin kadar
ona şefkat duygusu beslesen de, yüreğin şefkatle dolu olsa da yolunda giden bir
akrebi eline almaya çalıştığında onun duyuları otomatik olarak “TEHLİKE” sinyali
verir ve fırsatını bulduğunda seni sokar ve tahtalıköye gidersin!
İnsanların doğal yaşamı
korumak için yapması gereken ise şudur;
Doğal yaşamı korumak,
yani ormanların, yeşil alanların sayısını arttırmak, av mevsimleri dışında
avlanmamak, gösteriş uğruna gereksiz yere ihtiyacından fazla av hayvanı
öldürmemek, insanların yaşam alanlarına hayvanların girmelerine engel olmak
için doğal yaşamı elinden gelebildiğince korumak, kendisi için tehlike arz
etmeyen hayvanları, korkudan veya zararlı oldukları gerekçesiyle soykırıma
uğratıp sonuna kadar soylarını tüketmemek gibi işleri insanlar yapabilirler.
Ama kendi halinde bir
akrebi, yılanı, kertenkeleyi, yırtıcı etobur hayvanları, korkudan, endişeden
dolayı veya gösteriş amaçlı gereksiz yere öldürmemektir.
İnsanlara bunları
öğütleyebiliriz, ama akrebi sevmeseniz de olur, çünkü onda vefa duygusu olmaz.
Peki bunun kinistlikle
alakası nedir;
|
Zerdüştlerin Devleri (Daevaları) insan ve hayvan şekilli Ciler, ve şeytanlardır.
Cinlerin iyisine tanrı, kötüsüne şeytan denir. |
Hindu dinlerinin tümü,
onlarla akrabalığı olan İran, Arap, Yahudi dinlerinin tümü kölecilik ilkesini
esas alırlar.
Bu dinlerde geçen, dev-cüce
cinler (Yecüc-Mecücler) ya da diğer adıyla tanrılar biz insanları kendilerine
hizmet edelim diye “kul/köle” yaratmışlardır. Milletler de onların yarattığı
Adem ve Havvalardan türemişlerdir. Her milletin kralı, Han’ı, Kağanı bu
tanrıların soyundan gelirler ve onların ensest ilişkilerinden türemediler. Buna
“Feodalite= Tanrılarla kan bağı olan soya ait olma” denilir. Feodallerin kutsallığı bundandır.
Tanrılara, cinlere kul
olan insanlar, onların soyundan olan feodallere tapınmayı, onlara kul olmayı da
kutsal sayarlar. İşte köleciliğin mantığı budur. Bu dinleri kabul ettiğinizde,
devlet dediğimiz olguyu elinde bulunduran bu tanrı soyu/ feodal asiller grubuna
“köle” olmayı da kabul etmiş sayılırsınız.
Bu dinler bizlere “tanrıya
ibadetin, feodallere itaat etmek” olduğunu öğretirler.
|
Grek İncil'inin İsa'sı da
"yaşayan bir Tanrı/Cin'dir." |
Zamanla felsefe gelişince
insanlar bu yapılanmaya karşı çıktı, demokrasi kavramları gelişti ama “köleci
asiller/egemenler” Hindu, Fars, Arap ve
Sinop’lu Romen Diyojen gibi felsefecilerin
“Kinizm” felsefesini üretmesini
ve bunu günümüzde ülkemizde uygulanan adıyla Nurculuk/ Fethullahçılık ve
benzeri cemaatlerle ayakta tutmayı sürdürmektedirler.
Bu mantıkta yapılan
şartlama, İncil’de İsa’nın “Sana tokat vurana öbür yanağını dön!” veya “Sana
taş atana sen ekmek ver!” gibi “kinist”
kavramları “Akrebin iki kez sokmasına insan olduğun için katlan” iletisi ile
aşılamaktadırlar.
Bu da, devletin başındaki
sözde “devşirme, dönme, köle kökenli aristokratların” yaptıkları her türlü
soygun, talan, hırsızlığa ve gericiliğe ses çıkarmamaya uzanır.
Bu Akrep örneği, değişik
şekillerde, çeşitli örneklemelerle insanlara şırınga edilmektedir. Gençlerimiz
bu tür “teslimiyetçi, onursuz” enjeksiyonlardan uzak kalmalı ve onlara karşı
tedbirli olmalıdır.
En iyisi, yolunda giden
akrebe müdahale etmemektir. O zaman ne sokar ne de bunlara gerek kalır. Bırak
akrebi istediği yere, yoluna gitsin ve gideceği yer ona, senin göstereceğinden
daha yararlıdır unutma!
Küçük şeyler mide
bulandırır, yemeğinden eder!