AİLE KURUMU BİLİNCİ ve TRAVMATİK TOPLUMLAR
Tarih boyunca aynı soydan gelen büyük üyelerden oluşan Aşiret Aile yapıları vardı.
Bunlar sosyoloji biliminde içten evlenen Endogamy, dıştan evlenen Exogamy aileler olarak ayrılırdı.
En çirkini de en kötüsü de içten evlenen yani, anası, kızı, kız torunu ile evlenen IRKÇI, başka toplumlara yaşama hakkı vermeyen, aşiret içinden kadınları ortak kullanan, başka ailelerden evlenen kızları da erkekleri de TÖRE CİNAYETİ deyip öldüren, ama diğer aile kızlarına tecavüz edip, rahmini kirleterek recm etmek veya satmak zorunda bırakan gelenekleri vardır.
Bu aşiret toplumları büyüdüklerinde komşu kavimlerin dinlerinden kopya çekip kendilerine uydurdukları, böyle yaşam şeklini emreden bir Tanrı edinirler veya, Tebaa iseler, egemen toplumun kralını Tanrı edinirler, emirlerini göksel tanrı emirleri olarak uygularlardı.
İlk kez adet gören kız çocuğu bu aşiret reisi veya egemen toplumun kralı veya onun memuru tarafından ve tapınak baş rahibi tarafından hamile bırakılır, doğan çocuk hemen alınırdı.
Diğer çocuklarda, çocuk kadın ikinciyi aşiret reisinden sonrakiler herkesten çocuk yapardı.
Kimin köle olarak satılıp kimin kabile içinde kalacağına aşiret reisi karar verirdi.
Aşiret reisi, yeryüzü tanrısı olan kraldan ve sonra göksel tanrısından vahiy, bire-bir görüşme ile emirler alırdı.
Emirlere uymazsa denetçi peygamber ailesinden gelen peygamberler onu uyarırdı.
Tevrat'ta İbrahim'in ilk oğlu İsmail'in, İshak'in ilk oğlu Esav'ın, Yakup'un ilk oğlu Ruben'in aşiret reisi seçilmemeleri, İsmail'in çöle, Esav'ın Seir dağlarına kovulma nedeni bu, ilk doğanların egemen toplumun kral soyundan olmaları yüzündendir.
Saul ile ilk devletlerini kuran Yahudiler, ikinci kralları hadım Davut'u lanetli Ruben soyundan seçtiler.
I.Krallar ve II.Krallar kitaplarında Saul'un tapınağa annesi Hannah tarafindan bağışlanması, Tanrısı ile konuşmaları, peygamberlerce uyarlamaları işlenir. Aynı olaylar Davut, Süleyman ile sürer gider.
Peygamberlik, Arap geleneğinde Nebilik, sadece Sabiler ve Yahudilerce uygulanan bir gelenek değildi. Hepsinde vardı.
Ama Yahudiler, köle erkek fahişe Yusuf ile Mısır'da, kadın fahişe Ester, erkek fahişe Davut'un İran şahlarını etkilemeleriyle öne çıkan kavim oldular ve Roma, Pers onlara yazdıkları dini diğer tebaalara kabul ettirince Yahudiler öne çıktı.
Insanlık ta bu iki büyük imparatorluk yüzünden Yahudi köle dinlerine mahkûm edildi.
Bunlarda insanlık yoktur, çocuklar doğduğu andan başlayarak tecavüze uğrarlar, tecavüzle büyürler, çocuğun çocuğu olurdu da anne baba olduklarını bilmezlerdi.
Doğan bebeği hemen alırlar, başka doğum yapan birine verirler, çocukları takas ederlerdi.
Hep olan şeylerdi çünkü.
Yahudilerin M.Ö 520'lerden Babil sürgününden döndükten sonra yazdıkları Babil Talmudu, Tevrat yerine okunur. Bu kitapta, cinsel ilişki ve evlilik yaşı "0-3" yaş arası başlar.
Yahudiler o zamanın, Mısır, Asur, Hitit, Pers İmparatorluğu'nun sonra Grek, Roma, Sasani, Emevi, Selçuklu, Osmanlı tebaası yani taşınmaz mal edinemeyen köle kavimlerinden biriydiler.
Zamanla gelişen çocuklar bu yaşam şekline itiraz ederler, direnirlerdi.
Antik Çağda Tanrıçalara Bebek Kurbanı başlıklı çeviri yazımda, eski Roma'da anne ve babalarına itiraz eden asi çocukların başlarının kesilerek köprü başlarına, kale kapılarına, tapınak girişlerine asılarak korku verildiği yazar.
Bazıları anne ve babalarını öldürürlerdi.
Buna çözüm olarak Yahudi Tanrısı Yahweh ayet göndermekte gecikmedi ve böyle çocukları başlarına taşlarla vurularak yani recm ile öldürme cezaları verdi.
Mecburen kumar, fuhuş, pezevenklik, faizle para verme, kumar işlerinde yer aldılar.
Sünnet ettikleri erkek çocuklarını fahişe olarak satıyor, hastalık yayma oranı düşük olunca insanlar Yahudi erkek fahiselere daha fazla ödemeye başladılar.
Yahudilerin Tevrat yerine yazdıkları Talmud kitabı bebek, cocuklarla yapılan pedofili ve kulamparalık tecavüzlerini ilahi emir olarak onaylayan bir kitaptı.
0-3 yaşında bir kız bebek KADIN, aynı yaşta bir erkek bebek te ADAM'dı.
Dünyada en büyük genel ev, kumar işletmecileri Yahudilerdir.
Biri de Donald Trump'ın dedesiydi. Genel ev işletmeciliği yanında uyuşturucu ticareti de yapınca, Kanada'ya sığınmak zorunda kalan dedesinin genel evini geçen yıl Kanada başbakanı Tredeau aslına uygun olarak onarıp ziyarete açmıştı.
16.yy sonrası da Bankacılık düzenini bile onlar kurdular.
Bu şartlarda yaşayan bir insan, çocukluğunu da ergenligini de yaşamamış, olduğu gibi kabullenmiş, alınıp satılan, kullanılan, itiraz ettiğinde örnek ölümlere mahkûm edilirdi.
İyi, kötü, doğru, yanlış, eğri düz bilmezdi. Çocuk olduğunu bilmediği gibi anne ve baba oldugunu da bilmezdi.
Toplumunda herkes aynıydı.
Ahırda hayvanlarla birlikte yaşardılar.
İş göremez hale gelince öldürülür, parçalanır, domuzlara yem olarak verilirdi.
Bu bile onlar için bir kurtuluştu.
Hiç birinin mezar taşı olmazdı.
Aşağıdaki tespitlerin çoğu böyle aşiret aile yapısından gelen travmalı insanlara aittir.
Her doğan kız ve erkek bebekler, çocuklar aşiretin ortak karıları olarak doğar, alınır, satılır, kiralanır, hediye edilebilirler.
Bu gün sadece Batıda ve Türkiye gibi 100 yıl demokrasi yaşamış ülkelerde Baba-Anne-Çocuklardan oluşan Çekirdek Aile yapsı Sanayi devrimi ile başlayan Köyden Şehire göçlerle ortaya çıktı.
Sma ensest, Endogamy toplumlar bunu şehirlerde de sürdürdüler.
Bu da çağdaş toplumda TRAVMALI TOPLUMLAR yarattı.
Aşağıdaki makaleyi yazan arkadaş genel toplum yaşamını analiz ederek tespitler yapmış.
Bazı anne ve babalar kötüydü tespiti üzerinden yürümüş.
Oysa bazı anne ve babalar istemeden anne baba oldular.
Bazıları esirdi, bazıları köleydi. Bazıları da özgür doğduğu halde doğar doğmaz aşiret reisinin, devlet ve dini kurumların malı, kölesi olarak doğuyor insanlık dışı sartlarda ömür tüketiyordu.
İnsanlar bilmeden, istemeden doğdular, doğuruldular, endogamy toplumlarda anneleri ile bağ kurmasınlar diye SÜT ANNE kurumları oluşturuldu, 3-5 yaşında bir çocuğu annesi rakip görüyor, yerini korumak için çocuğu öldürüyordu.
Bunlar günümüzde de var.
Böyle endogamy toplumları olan Rusya, Fransa, Ispanya, Ingiltere... gibi Avrupa ülkeleri savaşlarda askerliğe elverişli erkek bulma sıkıntısı çeken Doğu Roma İmp. I.Jüstinyen'in (532) aile içi ensest ve homoseksüel erkekleri, kurban fırınlarında diri diri yakarak yasakladı.
Bu yasakları Tanrı Kral olarak Tanrıdan aldığı vahiyler olarak Tevrat Levililer kitaplarına yazdırdı.
İleri çağlarda demokratik, hukuki, ahlaki, sosyalist devrimler ile din temelli bu sapık gelenekleri yasakladılar.
Böylece ortaya din dışı adalet, din-dışı ahlak kavramları çıktı, gelişti.
Bizde de Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları bu kazanımları halkımıza layık gördüler. Endogamy Aile düzeni yasaklandı, bebek, çocuk ergen fuhuşu yasaklandı ve "İlkem, küçükleri korumak" diyen Andımız yazıldı.
Bu yüzden demokrasi, bu yüzden eşitlikçi sosyal devlet diyoruz. Bu yüzden Atatürk cumhuriyeti ve kazanımlarını korumak için parçalanıyoruz.
Atatürk, Türk, Cumhuriyet, Sosyal, laik devlet düşmanları çocuklarını köle olarak kullanan, kiralayan, satan, travmalı toplumlar olan Ermeniler, Gürcüler, Yahudiler, Çerkezler, Rumlar, Araplar ve az da olsa Türklerin de olduğu Müslüman görünen Endogamy Aile içi ensest toplum yaşamını İslâm Şeriati diye sunan işgalci, işbirlikçilerdir.
Türkiye'de ensest diye araştırın Atatürk ve Hanefi mezhebinin kaldırdığı endogamy toplum geleneklerini kölelik dahil serbest bırakılmış olduğunu son 23 yılda RTE döneminde olduğunu göreceksiniz.
Alaeddin Yavuz
Emekli Polis Memuru
Şimdi yazıma konu olan Volkan Akay beye ait makaleyi kısmen vereyim;
BAZI ANNELER BABALAR KÖTÜDÜR
Bazı anneler babalar bencildi.
Bazıları narsistti, bazıları psikopattı.
Bazıları kendi acılarını çocuklarının sırtına yükledi.
Bazıları ise o küçücük omuzlara dünyanın yükünü bindirdi.
Bazıları çocuklarını döverdi, bazıları onlara işkence ederdi, hem fiziksel, hem duygusal.
Bazıları çocuklarını sever gibi yapar ama kullanırdı.
Kimi, kendi eksikliğini gidermek için kimi, bir amaçsızlığın içinde “varlık nedeni” yaratmak için.
Bazıları çocuklarını kölesi gibi görürdü.
Emir verir, susturur, korkutur, “sen benim çocuğumsun” derdi, ama o cümlede hiç sevgi olmazdı.
Sadece sahiplik, sadece güç vardı.
Bazıları çocuklarının başarısını bile istemezdi.
Çünkü onların ışığı, kendi karanlıklarını görünür kılardı.
Bazıları kendi yaşamadığı gençliği bahane edip bebeklerine, çocuklarına bile bakmak istemezdi.
“Ben de insanım” derken, en insanca sevgiyi çocuklarından esirgerdi.
Bazı anneler babalar kötüydü.
Ama hiçbir zaman kötü oldukları konuşulmadı.
Çünkü kimse “anne babalığın” da yanlış yapılabileceğini kabullenmedi.
Kendini tanrı sananlar, yıllarca sevgi öğretmeni gibi anıldı.
Oysa onların ardında kırılmış çocuk kalpleri, eksik sevgiler, boğazına oturmuş cümlelerle büyüyen sessizlikler vardı.
Yazının linki;
https://www.facebook.com/share/p/1D8dgtgtM3/