Devlet Adamlığı Ciddiyet ve Sorumluluk Gerektirir.
Çünkü hatanın düzeltilmesinin olanağı yoktur.
Ahmet Davutyan demiş ki;
13 yıllık Suriye krizinin 8 yılında ben yoktum"
Ne büyük mazeret değil mi?
Gözlerim yaşardı, adama milletçe haksızlık mı ediyoruz acaba?
Bir de işin gerçeğine bakalım;
Osmanlı Sadrazamları, vezirleri niye devşirme olurdu?
-Başarısızlık halinde kelle gidince, ülkede kardeş kavgası çıkıyordu.
Bunu önlemek için Saraya köle olarak alınıp eğitilen çocuklar yeteneklerine, bağlılıklarına göre seçilerek yüksek görevlere getirilirlerdi.
Başarısızlık halinde kelle gidince, köle olduğu için, yalnızca padişah kölesini öldürme hakkını kullanmış oluyordu.
Bu kelleler bu nedenlerle gidiyordu;
Devlet idaresi ciddiyet, özveri ister.
Dış işleri, iç işleri, istihbaratın her çeşidi, deneyimli elçiler, siyasiler, bürokratlar, basın, üniversiteler emrinizdedir.
Bu nedenle başarısızlıklar hata, özür, aldatılmak gibi adi mazeretlerle açıklanamaz.
Ya bırak ya kelleyi ver yani, git bir kenara otur, ballı başbakan, milletvekili maaşlarını al, bir bilen Yahudi bilgesi olarak yaşa.
Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı.
Bir çekilin de gençlere, ehline şans doğsun.
Bu her siyasî, bürokrat her iş kolunda kişiler için de geçerlidir.