Kaynağını bilmiyorum ama ibret verici bir anı.
Aşağıda okuyacağınız Kurtuluş Savaşı zaferimizi, Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin adlı Kazak Devrimci'nin "Enternasyonalist Komünist Kavramına" bağlılığı, yani Komünizm rejimini yalnız SSCB için değil, sömürgeci/ emperyalist devletlere karşı BAGIMSIZLIK SAVAŞI veren milletler için isteyen siyasî kurucu önder olmasının verdiği vicdani sorumluluk gereği, kuruluş aşamasında olan, büyük paralara ihtiyacı varken Atatürk ve arkadaşlarının başlattığı BAĞIMSIZLIK SAVAŞI'na mali, askeri, lojistik, siyasî destek vermesi sayesinde kazandık.
Türkiye Cumhuriyeti SSCB korumasında yarı bağımsız devlet olarak kuruldu.
SSCB ordusunu kurmakla görevli başka insan olmadığı için ÇAR soyundan gelen generaller, orduyu kurunca Lenin ve onlara ordu kurma görevini veren Troçki'yi öldürdüler.
SSCB Enternasyonalist Komünizm'i TERK etti ve Stalin tarzı Rus Irkçılığı temelinde FAŞİST Nasyonal Sosyalist rejime geçiş yaptı.
Lenin öldü, Komünizm bitti.
Rus Çarlarının soyu olan Gürcistan Tiflis Süryani Episkoposluğunda annesi ve ablası rahibe olan, kendisi de bu kurumdan TEOLOJİ mezunu olan Josef Stalin Rus Çarı olarak 1924'de göreve getirildi.
Stalin hiç işi yokmuş gibi, ilk işi Türkiye Cumhuriyetini İngltere idaresine bırakan anlaşmayı imzaladı.
Haberi alan Atatürk, durumu protesto eden telgraflar çekti, telefonlar etti, cevap alamayınca, gece 03:00'de SSCB büyükelçiliğine giderek telefon ettirdi.
Sonuç değişmedi ve büyükelçi geri çağrılarak öldürüldü.
İngiltere ve ABD istekleriyle de Atatürk SOLCU AVI başlattı ve özellikle ABD istekleriyle Türk Irkçılığı siyaseti başlatmak zorunda kaldı.
İngiliz albayı James Churcheard "Mu'nun Çocukları" serisi kitaplarını 1925'de yayınlattı.
İngiltere'nin bu davranışını beğenmeyen ABD bu kitabın hedeflediği, Ingiltere idaresinde Türk Dünyası projesini iptal ettirdi.
1925 Musevi Bagratuni Süryani Hıristiyan Şeyh Sait isyanı, Misak-ı Milli sınırlarımız içinde olan Musul ve Kerkük'ün katılımını önlemek için çıkartıldı.
Buraya kadar okullarda ögretilmeyen Cumhuriyet Tarihi bilgilerini verdim.
Şimdi, SSCB yardımlarıyla kazandığımız Kurtuluş Savaşı sonrası Lozan görüşmelerinde İsmet paşanın "emperyalist devletlere" karşı bu derece havalı olmasını anlayarak okuyunuz.
Alaeddin Yavuz
Alıntı yazı....
* Lozan açılışında toplantı başkanından sonra İngiliz Lord Curzon, küstahça havalarla gelir bir konuşma yapar.
İnönü de hemen söz ister.
Söz verilmeyince çevik adımlarla kürsüye çıkar.
Herkes susar, kimse engel olamaz.
Lozan ilk gün. Anlatıyor İsmet İnönü. Hem de Türkçe.
Mahvettiniz ülkemi, yenilip kaçarken bile yok ettiniz imarlı yerlerimizi.
Yaktınız yıktınız.
Nasıl utanmıyorsunuz yaptıklarınızdan da buraya gelmiş bir de harp tazminatı konuşuyor kapitülasyonlardan bahsediyorsunuz?
Biz sizlerden Fransız ihtilali ile öğrenmedik mi hürriyet adalet müsavat kardeşlik kavramlarını, millet olmayı?
Nasıl bakıyorsunuz suratıma sanki kaybetmemiş gibi.
Kaybettiniz, kaybettiniz.
Ermeni, Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan, başta da Rus( Çarlık Rusyası 1917'de Ekim Devrimi ile çöktü, savaştan çekildi)..
Ama hepiniz kaybettiniz.
Karşınızda kaybeden hep kaybeden ezik tembel inançsız, teslim olmuş Osmanlı diplomatı yok.
Ben varım ben.
Türk.
Ben "muzaffer Türk" buradayım.
Sizi Çanakkale'de yendim.
İstiklal savaşında yendim.
Mudanya'da yendim.
Şimdi burada da yeneceğim.
Kimse ses çıkartamaz.
İnönü sessizliğin içerisinde muzaffer bir şekilde yürür yerine oturur.
Minnet ve Saygıyla..