Blog başlığındaki "+40" UYARISINI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.

Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.

Tedbir olarak yanınızda sağlık ekibi bulundurunuz veya çıkınız! +40 :))

İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.


Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Yazılarımı ırkçı, etnik,dini ayrımcı bulanlar, Atatürk'e yapılan 26 Kürt isyanı, 25 suikastın arkasında ve 30 yıldır, 50.000 insanımızın ölümünde Kürt Yezidiliği ardında saklanmış gayrimüslüm azınlıkların olmadığını ispatlasın.

Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

2 Ocak 2011 Pazar

NEDEN KURTCE OGRENEYIM

NEDEN KÜRTÇE ÖĞRENEYİM?

03 Ekim 2002 seçimleriyle iş başına gelen AKP hükümetinin,sindirilmiş olan ayrılıkçı terör örgütünün silahlı kanadını yeniden canlandırdığı ve son iki yıldır da,”Akan kanı durdurmak ya da rezalete devam” mazeretinin arkasına saklanarak,milleti “sakal-bıyık” ikilemine zoraki mahkum eden,bakanlık koltuklarını işgal eden işbirlikçi Kürt feodallerinin de gayretleri ile bir açılımdır aldı başını gidiyor.

Kürt Açılımı,Arap Açılımı,Roman Açılımı,Laz Açılımı,açılım oğlu açılımı her yer açılım oldu, bir çok insan bu açılımlar yüzünden çıkan olaylarda işlerinden evlerine dönerlerken belediye otobüslerinde diri diri yakıldı,vatan hizmeti diye askere gidenler,2-3 ay içinde cenaze olarak evlerine döndüler.

Neymiş efendim,Kürtler,kurtuluş savaşında bize çok yardım etmişler de haklarını istiyorlarmış, onların adları oralara buralara yazılacakmış,kendi marşları,kendi dilleriyle eğitim veren okulları olacakmış,İngilizce,Fransızca,Almanca öğreniyormuşuz da Kürtçe öğrenmiyormuşuz.

Yahu,1921 Koçgiri isyanından,Berzencisine,Barzanisine,Yezidisinden Şafi’sine,Nurcusuna, kurtuluş savaşında düşmanla bir olup saldırmayan Kürt kaldı mı ki?

Dersim’li Diyab ağa gibilerini de unutmuyoruz.Ama bu tüm Kürtler için geçerli değildir.

Devletin çöküş devrinde,Sultan  Abdülaziz’e “Bizi askere alırsanız,dinden çıkarız bu yüzden asker olmak istemiyoruz” diye “muhtıra” veren Yezidi Kürtlere kadar,Türklerin bağımsızlık savaşında ne kadar yardımcı olduğunuz ortada.

Şimdi aslı olmayan iddiaların arkasına saklanarak istedikleri,onların da dilini öğrenip konuşacakmışız,yoksa kan akmaya devam edecekmiş......”TEHDİT”
Bu pisliklerde Tsk'nın da tuzu az değil.

İngilizce öğreniyorsunuz  da neden Kürtçe öğrenmiyorsunuz” sözünü ilk duyduğumdan bu yana tam 21 yıl geçti.
1989 yılında Turizm Polisinde göreve başladığımda,Tunceli Mazgirt veya Nazımiye’li bir polis arkadaşım, bunu söylemişti.
Cevabım, hatırladığım kadarıyla şöyle  olmuştu;
Bak,burası Turizm polisi,değişik ülkelerden değişik dilleri konuşan insanlar,seyahatlerine çıkarken ödedikleri primleri sigortalarından geri alabilmek için “çalınmamış eşya ve paraları için” çalındığına veya kaybına dair polis tutanağı almak için kuyruktalar,bana bir tane “Kürtçe” konuşan turist gösterebilir misin?

-Hayır!

-Öyleyse niye Kürtçe öğreneyim?

-Ben Türkçe öğreniyorum!
İşte sizin niyetiniz bu?

-İstersen öğrenme,zorlayan yok,bana Tunceli’de ne üretilir?
-Hangi sanayi mamulleri vardır?
-Dünya pazarlarında hangi marka ile “Trade Mark” yani “TM”si vardır?
-Bilim dünyasında hangi Kürt’ün bir icadı vardır?
-Devletinizin yeri,tarihi neresidir?
-Devlet kurdunuz da biz mi yıktık,dünyayı keşfettiniz,fethettiniz de biz mi engel olduk?

Gibi şeyleri sorduğumu hatırlıyorum.

Gelelim İngilizce veya diğer dilleri öğrenme gerekçesine;
-Ben asla yabancı kültür hayranı değilim.Ama,1492’de Amerika’nın keşfinden başlayarak Yavuz Sultan Selim’in tahta geçtiği 1512 yılına kadar geçen 20 yılda adamlar Pasifik Okyanusunda Malaya,Filipin, Sumatra adalarında birbirleriyle paylaşım savaşları verirken, Amerika kıtalarında “Kızılderili soykırımları” yaparlarken, devletin 32 yılını “Bayezid-i Veli” namlı II.Bayezit’in yarattığı sofuluk ortamında, Osmanlı daha Anadolu’yu tek parça halinde sınırlarına katamamıştı bile.

İster,babası Fatih'in savaşlarından bıkmış halkı rahatlatmak için ister başka bir nedenle savaştan uzak olsun, sonunda II.Bayezit dönemi dünyanın keşfedilip,fethedildiği bir zamanda,boşa harcanmış 32 yıldır..
Bırakın Osmanlı’yı Avrupa dışında bütün dünya resmen o 20 yılı uykuda geçirmişti.
1400-1600-İspanyol-Portekiz Keşiflerini gösteren harita.İnceleyin karar verin.Adamlar,dünyayı ortadan bölmüşler.
Aşağıya koyduğum II.Bayezid dönemi haritasına dikkatli baktığınızda,Konya Karaman Beyliğinin fethi yarım, Adana bölgesi Memluklarda,Malatya,Sivas,Gümüşhane bölgeleri beyliklerin elinde.
Yani,Gürcüler,Ermeniler,Araplar,henüz Osmanlı idaresinde değil.Sünni Kürtler,Afganistan'ın Himalayalarındaki Hindikuş yaylalarında yaşıyorlar.
Bölgede Osmanlı'ya sorun çıkarmaları yüzünden İran'a sürülecek olan Şiiler hala orada,onları sürüp yerine Sünni Kürtleri getirecek,toprak sahibi edecek Yavuz Selim'in önce babasını devirmesini sonra Çaldıran Seferlerini gerçekleştirmesi için daha çok zaman var.

Ya da Kürtler iddia ettikleri gibi orada olsunlar.
Siz de Müslüman olarak Osmanlı'nın sürdürdüğü İslamın yayılması savaşına hizmet vermek zorunda değilmiydiniz?
Zağros dağlarının yaylalarındazurna çalıp,şarabı çekip pedofilik evlilikler yapacağınıza, 500-600 km aşağıya Basra körfezine inip de, Hindistan ve Arap yarımadası sahillerini haraca bağlamış,Okyanusyayı fethetmiş Portekizlilerin ve İspanyolların dersini veriverseydiniz,keşfettikleri yerleri de ele geçiriverseydiniz ya!
Bakın,işte o zaman nasıl saygın ve büyük millet oluverirdiniz ya!

Basra körfezinde gemi mi,tersane mi yoktu ?


Sizler bu işi yapmaya kalktınız da ellerinizi biz mi tuttuk?

Tabii bunun için asil kan gerek,yürek gerek.Onu da Yaratan,sizlerden esirgediyse suç Türk'ün mü?

Haritaya tekrar bakınız ve yaptıklarınızdan utanınız.

Sonuç olarak,adamlar keşifleri yaparken bizim dedelerimiz,bol bol salavat getirip,ibadet etmişler(!),eller dünyayı fethederken,bizimkiler de “cennnet-i Alayı” fethetme yolunu seçmişler(!),dünya işlerinde geri kalınca da Viyana kapılarından sopa yiyip dönerlerken (!) ,dünyanın yuvarlak olduğunu keşfeden batılı arkadan dolanmış, Hindi,Çini,bütün uzak doğuyu,kara Afrika’yı, Avustralya’yı fethetmiş,köleleştirmiş ve İran’daki Türk devletini bile Osmanlı’ya karşı kışkırtmış,hatta,büyük kavimlere köpeklik etmekten başka iş bilmeyen Gürcüleri, Ermenileri, Kürtleri daha Yavuz döneminde kışkırtarak Osmanlı’ya saldırtmış,Yavuz da doğu seferini bu yüzden yapmıştı.Yavuz ve Kanuni dönemlerinde, Pir Sultan Abdal,Celali isyanlarını teşvik etmiş,en güçlü zamanında Osmanlı’yı Kapitülasyonları vermek zorunda bırakmıştır.
Wikipedia'dan Basra'da Osmanlı-Portekiz Savaş Senaryosu

Kanuni gibi bir hükümdarın sağlığında,1554’de, Basra Körfezinden Yemen açıklarına kadar süren kovalamaca sonunda Seyd-i Ali Reis, Osmanlı donanmasının denizin dibini boylamasına engel olamamış,”karada aslan,suda tavşan Osmanlı”,denizleri Avrupa’ya teslim etmişti.

Bir daha da asla “donanmamız da olmayacaktı”.

Bunda da İran'lı  Türk'ünden,Arabına, Kürdüne, Gürcüsüne, Ermenisine bütün isyancı işbirlikçilerin payları vardı.

Bakın ben atalarımın hatalarını nasıl eleştirebiliyorsam siz de yapsanıza.

19.yüzyıldan itibaren de gelişen sanayi devriminin nimetleri ile üretim ve silah sanayiinde aklımıza gelmeyecek yenilikler yapmış,teknoloji denilen bir kavramla ifade edilen büyük güç oluşturmuş,onların okullarına, öğretmenlerine boyun eğip eğitimlerini,kültürlerini almadıkça anlama şansımız olmayan icatlar yapmışlardı.
Bunları bize asırlarca vermediler.Demiryollarını kurdurmak için ödediğimiz tavizlerle o devletlerin yarısı satın alınabilirdi aslında.Kurtuluş savaşında bile elimize geçirdiğimiz kamyonları kullanacak şöför olmadığından araçları yakmak zorunda kalmıştık.Ülkede elektrik henüz bilinmiyordu ama Amerika'da trafik ışıkları 1875'lerde yaygınlaşmaya başlamıştı.

Günümüzde,teknolojilerini yenilemek zorunda olduklarından bizlere kakaladıkları modası geçmiş oyuncaklara razı olmadıkça da ne hastalığımıza ilaç ne de binecek motorlu araç bulamayacağımız gerçeği ortadayken Kürtlerin  "İngilizce,Fransızca öğreniyorsunuz,Kürtçe de öğrenin" önerileri gerçekten saçmadır.

Hatta saçma kelimesi bile gözyaşları içinde kalır.
Gerzekliktir.
Dünyanın tarihinin yazıldığı yıllar bu 20 yıldır.Keşiflere olan ilgisizlikten Osmanlı'nın ne kadar hatası varsa,bu gün Türkiye'yi,Osmanlı'yı suçlayan herkesin de en az o kadar hatası vardır.

Sonunda,Osmanlı güney Türkistan'dan,Yörük çadırını develerin sırtına yükleyip,sürülerini önüne katıp geldi.

Kanında devlet kurma yeteneği vardı,kurdu.sizler de küçük,eşkiya,hırsız topluluklar olmaktan öte bir şey olamadıysanız bunun suçu Türk'e mi ait?

Yaratılışınızda büyük devlet kurma yeteneği yoksa,zorlamayla bu iş olmaz.
Dilini başkalarına konuşturmak isteyen millet,bununu gereğini onuruyla yapan millettir.O da sizde yok.

Bu gün Türkler de başka kavimler de,sizler de batı dillerini hayranlıktan değil mecburiyetten öğreniyoruz. Mehmetçiğe fırlattığınız roketlerin kullanım talimatından,ananıza aldığınız ilaçların reçetesine kadar her şey İngilizce olmasa,kim uğraşır yabancı kültürle?

Beş yüz yıldır sizin gibi küçük kavimlere yakışan güçlü olana köpeklik yaptığınız gibi bu gün de sömürgeci devletlere kölelik,köpeklik yapıyor ve birlikte yaşadığınız halklara ihanetlerinizi sürdürüyorsunuz.

Sizin Kürtçe’nizi öğrenmek ile Avustralya’nın Aborjin dilini öğrenmenin sağlayacağı yarar aynıdır.Yani Kürtçe öğrenmenin yararı “Sıfırdır”.

Şimdi,ey Kürt kardeşim!

-Dilini konuşmana karışan mı var?
-Sen de bir devlet kursaydın,sen de keşiflerle,fetihlerle tarihe adını yazsaydın,sen de altı kıtaya hükmetseydin, kıyamete beş kala devlet olma sevdasına kapılıp da devletin boynunun batı tarafından bastırıldığı,idaresinin de sizlere verildiği bu günlerde bize bu işkenceleri etmeseydin,ben de İngilizce yerine Kürtçe öğrenirdim belki.


Siz önce,Alman-Amerikan,İngiliz,Rus işbirlikçiliklerinizi terk edip,üzerinde yaşadığımız topraklardan sömürgecileri kovmaya yardım edin,devleti bağımsız,sosyalist bir düzende kuralım o zaman,Dersim’li Şevket Süreyya Aydemir’in “Tek Adam” adlı kitabında dile getirdiği gibi,fiil çekimi bile olmayan,”30” kök kelimeden ibaret toplama diliniz hakkında bir şeyler düşünülür elbet.
İşte II.Bayezid dönemi haritası

Kimse kusura bakmasın ama durum bundan ibarettir.Kürtçe dayatması sömürgeci devletlerin dayatmasından başka bir şey değildir.

Bu gün kanal zappinglerken,Habertürk’te Pakize Suda’ya takıldım.İzmir’de resmen anket yapıyordu,malum, Van’lı Ermeni dönmesi midir nedir,toprakağası,eski Milleti Emme Bakanımıydı neydi var ya ha, Hüseyin Çelik efendinin “İzmir,yüzü kirli olduğundan sevilemeyen pis  çocuk” benzetmesi ile ilgili.

Türbanlı bir grup genç hanıma “Ne düşündüklerini” sordu,haberleri olmadığını söylediler.
Ve ilginç olan bu hanımlar,babaları emekli olunca İzmir’e gelmişler,ve iki anneden “17 kardeş ve de Van'lı” olduklarını söylediler.
Pakize hanım da,bu ailenin nüfus sayısına şaşkınlıktan,bir diğerine dalmış haldeydi ve;
Herkes emekli olunca memleketine gider siz de memleketinizi terk edip İzmir’e geliyorsunuz!” diye teşhisini yaptı.

Evet,İzmir her ne kadar Hüseyin Çelik gibi feodal ağalara ve onların köleci,şeriatçı düzen isteklerine karşı çıksa da Sevr işbirlikçilerinin zihniyeti  olan "Sahil şehirlerinde üs tutma" kavramına uygun olarak yapılan göçlerle süren “sinsi,ırkçı,işbirlikçi feodal Kürt İstilasını” önlemekte yetersiz kalmıştı.Hemşehrileri İzmir işgallerini sürdürmektedir.Şikayetinin nedeni bu işgali yetersiz görmesi olabilir mi acaba?
Geçen hafta TRT Türk kanalında, Elazığ’lı Kadir Çöpdemir’in Nüfus müdürlüğünden elde ettiği istatistiğini de yazmıştım.
Neydi o?
-“Türkiye’nin her bölgesinde kadın başına çocuk sayısı sadece “2" İkiyken,Güneydoğu Anadolu’da “7" yediydi.

Bu sonuca anlayışla bakmak,hele hele,ayrı bayrak,ayrı dil,yerel yönetim reformları,başkanlık sistemlerinin konuşulduğu,Kuzey Irak’ta dayatılan yeni bir Kürt Devleti oluşumunun başlarından olan Mesut Barzani ailesinin ülkenin Mersin limanı işletmelerinden basın,yayın, sanayi,turizm kuruluşlarına, AKP’sinden Ahmet Özal’lı DP’sine kadar ortadayken imkansızdır.

Geçmiş binlerce yıllık tarih içinde büyük millet olamadıysanız bu sizin beceriksizliğinizdir.
Ahmaklığınızdır.Kimseye suç yüklemeyin ve adam gibi kendinizi olduğunuz gibi kabul edin.
İşte sizin Özgürlük anlayışınız?Antalya rezaletiniz.
Türk Milletinden daha fazla ahmak olmasını beklemeyiniz lütfen.Birlikte yaşamak için hep biz fedakarlık ettik sizler ise daima “şımarık çocuğu” oynadınız.
Utanmanız da yok sizin!!!
Komşularını rahatsız edecek her türlü olumsuz tutum ve davranıştan kaçınmak zorunda olan her birey gibi, kavimler de aynı kurala uymak zorundadırlar.
Utanmasanız da bunu sizlere hatırlatacakları gün her an gelebilir!!!

Ha,aklıma gelmişken,yeni yılın bütün insanlığa,barış,dostluk,kardeşlik,sağlık,eşitlik getirmesini, yeryüzünde her türlü düşmanlığı silmesini,fesatlıklardan, çekememezliklerden, sinsi düşmanlıklardan,sömürgeci işbirlikçiliklerinden arınmış bir dünyanın kapılarını aralamasını diliyorum.

adilyargıc