Blog başlığındaki "+40" UYARISINI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.

Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.

Tedbir olarak yanınızda sağlık ekibi bulundurunuz veya çıkınız! +40 :))

İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.


Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Yazılarımı ırkçı, etnik,dini ayrımcı bulanlar, Atatürk'e yapılan 26 Kürt isyanı, 25 suikastın arkasında ve 30 yıldır, 50.000 insanımızın ölümünde Kürt Yezidiliği ardında saklanmış gayrimüslüm azınlıkların olmadığını ispatlasın.

Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

11 Haziran 2010 Cuma

DEVRIMCI AHLAK NASIL OLMALIDIR

DEVRİMCİ AHLAK NASIL OLMALIDIR?
Gelmiş geçmiş bir çok düşünürün mevcut bir çok tezleri ortada iken yeni bir “Ahlak” kavramı oluşturmak bana düşmez.Ancak,solcu,devrimci olduğunu söyleyenler arasında basında da geçen bazı tanımlar bu konuda bir şeyler karalanması gereğine beni ikna etmiştir.
Evren'den bir görüntü-Nötron yıldızı Kulvera
Naçizane bir şeyler karalamayı bu yüzden yararlı bulduğum için bu yazıma başladım.
Devrimciliğin esası “köleciliğe”,insan bedenini metalaştırıp ticaret aracı haline getiren “din merkezli” mülkiyeti esas kılan “sömürü” düzenine başkaldırıdır.
Din insanlara doğuştan dayatılan ve "seçme şansı vermeyen" dayatma bir kültürdür.İnsanın bunu ret etme şansı yoktur.Etse de o toplumda yaşamını sürdürmesi beklenemez.
Kısaca,insanı ve tabiatı yaratan bir tanrıya "kulluğu=köleliği",haliyle orta yerde bir tanrı olmadığı içinde sözde onun soyundan geldiği kabul ettirilen krallar,padişahlar,firavunlar gibi "feudal=Tanrı ile kan bağı olduğu kabul ettirilmiş" bir hakim sınıfa da kölelik yapmak zorunda bırakılır.Çünkü itiraz edene devlet gücü anında yetişir ve köleleştirir.
Unutulmaması gereken temel kavram budur.Dinlerin "kölecilik merkezli" oluşlarıdır.Cumhuriyet dönemi sizleri yanıltmasın.Osmanlı'da herkes padişahın "kulu=kölesiydi" ve mülk yani devlet de padişahındı.

Bu açıdan baktığımızda;
Devrimci olabildiğince “mutlak adaleti ve özgürlüğü” savunan ve yaşamında öne geçiren insandır.
Bir devrimci,yalan söylemek veya yazmak,fahiş fiyatla mal satmak,menfaat için kavga,emperyalizm destekli her türlü anarşi,iç savaş ve günlük yaşamda dedikodu,arkadan konuşma,boş konuşma gibi adi fiillerin içinde yer almaz.Aksi halde ideallerine yandaş bulamaz,toplumun güvenini kaybeden insanlardan devrimciyi bırakın  saygı gören bir birey bile olmaz.
Devrimci,kendisini sürekli eğitir ve bilgisini artırır.İçinde yaşadığı toplumun inançlarını iyi öğrenir,bunları diyalektik mantığı ile işler ve önce “inançların arılaştırılmasına” sonra da “adalet-özgürlük” kavramının kutsallaştırılmasına çaba harcar.Toplumun inançlarına hakaret etmeden,aşağılamadan,toplumu kışkırtmadan dinlerin gerçek yüzünü de ortaya koyar.Çünkü din de sonunda devrimcinin yetiştiği toplumun kültürünün kendisidir.

Hukuk,siyaset,toplumbilim,felsefe,psikoloji ve meslekler konusunda her şeyi öğrenmeye çalışır. Çünklü sağlıklı kararlar ancak bu temel konulardaki bilgi birikimi ile aılnır.

HİLECİ TANRININ HİLECİ ÇOCUKLARI,EMPERYALİSTLER
Hileci Tanrılar ETEK GİYERLER-Mısır'ın tanrısı Horus-Urisa da
diğerleri de "etek" giyer.
Devrimci;
Felsefesinin temeli, insanı, doğumu ile ebeveyninin sonra da yaşadığı devletin seçkinlerinin “kölesi” olduğuna inandırma aldatmacasına dayalı,  esareti,köleliği “tanrı emri” diyerek sömürülmeyi olağanlaştıran,sömürgeciliği “kutsallaştıran” köleci, İbrani dinlere dayanan “hileci-faizci” ticareti tanrısallaştırarak insanlık ailesini sefaletlere mahkum edip aldatarak soyan,kökeni ABD-AB’ye yani,Hint-Aryan toplumlarınca sömürülmeyi içselleştiren siyasi,ekonomik,kültürel her türlü faaliyete karşı çıkar.

Neden mi? 

Anlamak için önce Tevrat Tanrısının hilelerini okuyunuz;

Hilecilik,Tevrat’ta Hz.İbrahim'in Mısır’a gittiğinde “öldürülme korkusunu bahane ederek” tanrısının izniyle kızkardeşi olan karısını “kız kardeşi” olarak tanıtıp,Firavun’un sarayına köle olarak satması olayı ile başlar.Karısının (Sara’nın) sarayda olduğu gece Tanrısı Firavun’un rüyasına girerek “o kadına dokunma o peygamber karısıdır.Dokunursan seni de halkını da yok ederim” demesi sonucu Friavun’un Hz.İb rahim’i çağırarak karısını yanında köleler,sürüler ve mücevherat kervanı ile geri teslim etmesi sonucu “zenginleşmesi” ile başlar.Kısa zaman sonra Hz.İbrahim aynı numarayı tanrısının da sevdiği Melkisedek’e yaptığına şahit oluruz.Ondan da kaptığı dünyalıklarla zenginliği bir kat daha artar.
Bu üç kağıtçılık zinciri,Hz.İbrahim’in torunu Hz.İshak’ın oğlu Hz.Yakup ile sürer.
Grek'lerin hileci Tanrısı Zeus "Etek" giyer,eşcinseldir.
Hileci,Zinacı,eşcinsel Grek tanrısı Zeus
O da,ağabeyi Esav’ı kandırarak önce ağabeylik hakkını bir tas çorbaya,sonra bir babasının istediği av eti yemeğini kör olan Hz.İshak’a ağabeyi kılığına girerek yedirip peygamber olarak kendisini kutsatmasının ardından ağabeyinden peygamberlik hakkını alması ile hız kazanır.
Ardından, korkuya kapılıp dayılarının yanına kaçtığında,dayısının küçük kızını almak için yedi yıl kölelik etmesine karşın hileci dayısının evde kalmış büyük kızını ona kakalaması ile fena bozulur. Aşık olduğu küçüğünü de almak için bir yedi yıl daha çalışır o da adı gibi üç kağıtçıdır,dayısının kızlarını, mallarını “yumuşak siyaset-hile-kurnazlık ve ikna yolu” ile ele geçirir.
Çaresiz kalan yeğenleri ,babasının evine geri dönerken yolda onu öldürmeye kalkarlar ama Yakup “hileci aklı” ile babalarını yani dayısını ikna ederek onları da alt eder ve yeğenleri “Yakup işte n’olcek” (!) diyerek onu lanetlerler.Ama ona bi şeycik olmaz.Hatta Yakup, Allah ile güreşir ve onu da yener ve “İsrail=Allah ile güreşen” adını Allah’tan alması ile maceraları sürer. İsrail adını kaynağı da bu olaydır.
Aslında bu "İsra-il" adında da ayrı bir hile vardır."İl" Eski Filistinde yaşayan Kenizelilerin  baş tanrısı "EL" adından gelir ve Tanrı demektir.
"İsra" ise,Kuran-ı Kerim İsra suresi tefsirini yapan Elmalılı Hamdi Yazır hoca efendinin yazdığına göre "gece yolculuğu" demektir.
Yani Yakup peygamberin Allah'la yaptığı gece Yolculuğunu  ifade etmek üzere söylenmiş kelimedir ve "İsra-il=Allah ile yapılan gece yolculuğu" demektir.
Babil sürgünü sonrası unutulan Tevratı yeniden yazan rahip Ezra veya İdris peygamberin Yahudilere yıkılmış onurlarını,kaybolmuş güvenlerini geri getirmek amacıyla böyle bir yalanı uydurduğu ya da Yahudi rahiplerin bu amaçla "yalan yorumlama" yaptıkları ortadadır.
Çünkü,Arap kültürü HJz.İbrahim ve Yahudilerinden önce de vardır,Arapça İsra=Gece Yolculuğu,İl=Tanrı" ise" Allahla güreşen gibi anlamı saçmadır.
İsrail alfabesi de Arap alfabesinin bozulmuşundan türetmedir.Örnek olarak Elif=Alef;Be=Bes-Bet-Ve gibi söylenir.
Bizler daima köklü olanı esas aldığımızda daha az yanılacağımız ve ilahi dolapları,dümenleri de ortaya çıkarağımızdan emin olabiliriz.
Bu örnek bile dinlerde hileciliğin boyutunu ortaya sermektedir.

Allah gece yolculuğunu Hz.Muhammed'e "Mirac"olayında Cebrail ve Burak adlı göksel at ile yaptırır. Peygamber olan herkes muhakkak "Allah'la gece yolculuğu" yapmaktadır.
Mısır Tanrısı Ra'nın Thoth (Lah) ve ölülerin ruhları ile yaptığı gece yolculuğunun Tevrat'a yansıması
Yakup Esav olayını anlatan bölümden ilgili ayetler;


Yahudi Tanrısı Yahve-Elohim de kanatlı-etekli yılan tanrıdır.
Kendisine kurban edilmiş,erkek Levi'li bir Yahudi'yi boğmuş,karnını doyuracak
       Yahweh,yüzyıllarca,bulut içindeki aracı ile Yahudilere önderlik etmiş,korumuş,Levi soyu ona kurban verilmiştir.Resim,Yahudi kaynaklarına dayanır.

İnsanın kanını içen,kalbini ve beynini yiyen Yahudi Tanrısı Yahweh-Allah
Yaratılış-Bölüm 25 Yakup ile Esav
Yar.25: 24 Doğum vakti gelince, Rebeka'nın ikiz oğulları oldu.
Yar.25: 25 İlk doğan oğlu kıpkırmızı ve tüylüydü; kırmızı bir cüppeyi andırıyordu. Adını Esav koydular.
Yazarın Notu- 25:25 "Esav": "Tüylü" anlamına gelir.
Yar.25: 26 “Sonra kardeşi doğdu. Eliyle Esav'ın topuğunu tutuyordu. Bu yüzden İshak ona Yakup adını verdi. Rebeka doğum yaptığında İshak altmış yaşındaydı.” Çevrimenin Notu-25:26 "Yakup": "Topuk tutar" ya da "Hileci" anlamına gelir.
Yaratılış-Bölüm 27 Yakup ile Esav.
Yakup,babasını aldatıp peygamber olur ve Esav’ın hüsranı.
Yar.27: 34 Esav babasının anlattıklarını duyunca, acı acı haykırdı. "Beni de kutsa, baba, beni de!" dedi.
Yar.27: 35 İshak, "Kardeşin gelip beni kandırdı" diye karşılık verdi, "Senin yerine o kutsandı."
Yar.27: 36 Esav, "Ona boşuna mı Yakup diyorlar?" dedi, "İki kezdir beni aldatıyor. Önce ilk oğulluk hakkımı aldı. Şimdi de benim yerime o kutsandı." Sonra, "Kutsamak için bana bir hak ayırmadın mı?" diye sordu.
Yaratılış-Bölüm 32 Yakup Allah’la Güreşiyor
İncil'in hileci Tanrı İsa da "Etek" giyer ve eşcinseldir.
Yar.32: 25 Yakup'u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, güreşirken Yakup'un uyluk kemiği çıktı.
Yar.32: 26 Adam, "Bırak beni, gün ağarıyor" dedi. Yakup, "Beni kutsamadıkça seni bırakmam" diye yanıtladı.
Yar.32: 27 Adam, "Adın ne?" diye sordu. "Yakup."
Yar.32: 28 Adam, "Artık sana Yakup değil, İsrail denecek" dedi, "Çünkü Tanrı'yla, insanlarla* güreşip yendin."
Yazarın Notu- 32
:28 "İsrail": "Tanrı'yla güreşir" anlamına gelir
.
*İnsan-lar-Tanrı ve halkına denir.Bizler Tevrat’a göre “Ademoğlu”yuz.
Exodus-Mısır’dan Çıkış olayını anlatan bölümde Tanrı Yahudi kullarına soygunculuğu “helal” kılar;
Çık.3:22 Her kadın Mısırlı komşusundan ya da konuğundan altın ve gümüş takılar, giysiler isteyecek. Oğullarınızı, kızlarınızı bunlarla süsleyeceksiniz. Mısırlılar'ı soyacaksınız."
Yeryüzünde önceki yarattığı bütün kavimleri kendisine “düşman ilan etmiş” bir tanrının,diğer kavimleri yok etmesi için en son Hz.İbrahimi ve onun soyunu seçmesinden kaynaklanan “Üstün Seçilmiş ırk” kavramına dayalı dinlerin yeryüzü insanlık ailesinin sorunlarına “çözüm” olamayacağını bilir ve bu inançların “emperyalizmin felsefesinin temelini “ oluşturduğunu savunur .
İşte o Tevrat ayetleri ;
Tanrı’nın Adem soyunu “düşman” bellemesi.Tanrının,insanların göklere çıkmak için inşa ettikleri bir kuleyi tehdit olarak algılayıp,yeryüzüne orduları ile inerek insanlarla savaşıp,yendikten sonra,ayrı dil ve ırklara ayırması konusu işlenir.Bu olaydan sonra tanrı eski kavimleri yok edip yeni yarattığı kavimleri öne çıkarma siyasetine yönelir.Yani,her kavim öncekileri “yok etmekle” görevlidir.Bu yüzden dinler “kavimlere” gelir. Peygamberlerin çocukları aslında Tanrı’nın ürettiği,laboratuvar ürünü genetik kopyalama-melezleştirilmiş “tüp bebek” çocuklardır.
Babil Kulesi
BÖLÜM 11
Yar.11: 1 Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynı sözleri kullanırlardı.
Yar.11: 2 Doğuya göçerlerken Şinar (*)bölgesinde bir ova bulup oraya yerleştiler.
(*)Şinar:Sümer,Şümer,Mezopotamya-Güneş diyarı
Yar.11: 3 Birbirlerine, "Gelin, tuğla yapıp iyice pişirelim" dediler. Taş yerine tuğla, harç yerine zift (*) kullandılar.
(*) Sızdırmazlık sağlamak için zift kaplama yapılıyor.
Yar.11: 4 Sonra, "Kendimize bir kent kuralım" dediler, "Göklere erişecek bir kule (*)dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız."
(*)Uzay mekiği olması mümkün.Çünkü seramik vs.yapıyorlar.Uzay mekiklerinin atmosfere giriş esnasında aracın yanmasının önlenmesi için dışı seramikle kaplanır .
Yar.11: 5 RAB insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi.
Yar.11: 6 "Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar" dedi,
Yar.11: 7 "Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar."
Yar.11: 8 Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu.
Yar.11: 9 Bu nedenle kente Babil adı verildi. Çünkü RAB bütün insanların dilini orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı.
Hz.İbrahim ve soyunun seçilmesi;
Hileci Asur tanrıları da "Etek" giyer.
YARADILIŞ ”GENESİS “BÖLÜM 12

Yar.12: 1 RAB Avram'a, "Ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git" dedi,
Yar.12: 2 "Seni büyük bir ulus yapacağım, Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım, Bereket kaynağı olacaksın.”
Yar.12: 3 Seni kutsayanları kutsayacak, Seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar Senin aracılığınla kutsanacak."
Kuran Ali İmran Suresi;33.ayetinde :“Gerçekten Allah, Adem'i, Nuh'u ve İbrahim ailesiyle İmran hanedanını *süzüp alemler üzerine seçti.” Diyerek bu seçimi doğrulamaktadır. *Hz.Meryem’in babası ve soyu.
Milat olarak kabul edilen “0-sıfır” tarihinden önce,Roma tarafından sürgüne gönderileceklerini anlayan bazı Yahudi rahipler,Mısır Güneş (Horus) Tanrısı ve Hint Mitra Kültünden kaynaklandıklarını bildikleri ve bölgede var olan,başlarının üztünde yuvarlak güneş-ay ve hilal haleleri ile tasvir edilen Melekbel be Eglibol (Türkçesi Elibol) adlı tanrılara tapınılan Filistin-Petra ve Suriye Araplarının inançlarından çalınmış sadece “Yahudi” toplumunu yücelten din ile bir “açılım” siyaseti başlatırlar.Bu yüzden de önce Yahudiler sonra Romalılar tarafından dışlanırlar.Ama kurdukları “İsevilik” inancı halk arasında yayılmayı sürdürse de,sapık ilan edildikleri için soykırımlara tutulurlar.
Mısır Güneş Tanrısı Horus’a Araplar “Urisa” derlerdi,Grekler ise “Osiris” derlerdi.Bu zamanla “Hıristo” adını almıştı.Ay tanrısı Toth (Lah-Arap,El Lah)da Horus’un oğlu ve onun görünümüydü.Her iki tanrı da aynı adla anılabiliyordu.”İsevilik” adı “Urisa’dan” kaynaklanmaktaydı.(James Churchward-Mu’nun çocukları.-Mu’nun Kutsal Sembolleri)
"Din kardeşi” oldukları Pers İmparatorluğu tarafından,”dine aykırı olarak devlet yönetip,Tanrıya karşı suç işliyorlar” bahanesi ile Roma halkınca kutsal sayılan İran-Pers kralları Roma ve Bizans içinde sürekli iç isyanlar çıkarırlar.Çok eskiden beri ,Pers ülkesi Bizans tarafından anarşinin kaynağı görülmektedir.Bu gün bile İran ABD Neo-Con’cuları tarafından “Şer ülkesi” ilan edilmiştir. Batının=Roma-Bizans’ın İran korkusu halen sürmektedir.
Bu yüzden İran’a savaş ilan eden Roma veya Bizans imparatorları,tanrının öfkesini çekmek istemeyen korumaları,komutanları tarafından öldürülürlerdi.Bu olayın en son örneği,Pers İmparatoru Şahpur ile Bizans imparatoru Valerius arasındaki savaşı Bizans’ın aynı nedenle kaybetmesidir.Bundan iki yüz yıl sonra Bizans imparatorları İran inanç sisteminden kurtulmak için arayışa girerler.

TİCARETİ,HİLEYİ ÖĞÜTLEYEN “HİLECİ TANRI” KAVRAMI


Bizans devletini elinde bulunduran Grek rahipler sonunda Hıristiyanlığı keşf ederler.”Grek” günümüz Yunanistan halkına o zamanlarda verilen “aşağılayıcı” bir addır.Grekler,tüccardırlar.O dönemde, Zerdüştlük ve Mitracılık inancında ve diğer putperest inançlarda “Tüccarlık-ticaret” insanları kandırmayı, üçü beşe satmayı gerektirdiğinden aşağılanmaktaydı.Tüccarlar,toplum arasında istenmezlerdi. Bu yüzden “Tüccar=Hileci” demekti.Bunun da karşılığı “Grek” kelimesiydi.
Çin’den Avrupa’ya seyahat eden tüccar kervanları,esası yeryüzünün “doğal düzenini korumaya” dayalı doğa dinleri ve felsefelerine inanan,ormanlarda yaşayan “dağ rahipleri ve Göçer-Yörüklerce taşlanırlar,” Yaptığınız ticaret,hile ile doğanın ruhsal dengesini,yerleşik yaşam biçiminizle de dünyanın ömrünü kısaltıyorsunuz” diye uyarılırlardı.(J.C.Tanrının Maskeleri -Doğu Mitolojisi)
Ama,acilen Bizans’ın kendine has bir “yeni Dine ihtiyacı vardı”.Grek (Hileci-Tüccar) Bizansın çıkarları yeryüzü ve doğa dengesinin üstünde görüldü.
İ.S.325’de İznik (Bursa’da) Konsülünü toplayan Grek-Hileci rahipler,”Hileci “Yakup’u üstün tutan Yahudi tanrısına dayanan Tevrat’ı biraz da Nasıra’lı Sabilerden,Aramilerden,yeni dinin topluma ters gelmemeis için de İran Zerdüştlüğü ve Mitraizminden de esinlenerek ufak tefek tadilatlarla Bizans’ın yeni dini olarak ilan ederler.
İşte “Hileci Tanrının Çocukları kavramını oluşturacak,düne kadar soyları kıyılan,sapık ilan edilen “Hıristiyanlık macerası” böyle,Bizans desteği ile lanetli olmaktan kurtarılıp, birden güç kazanarak yükselişle geçer.Halktan yeni dini kabul etmeyenler öldürülür, toplu kıyımlara uğratılır,ret edenlerin cesetleri kemikleri kalıncaya kadar kiliselerin kapılarında halka “ibret” olarak sergilenir.Sonunda Bizans ve Roma halkları “köken olarak akraba saydıkları” Grek rahiplerinin dini öğretilerini benimserler. (Joseph Campbell-Tanrının Maskeleri-Batı Mitolojisi)
Sümer'in tapınak rahipleri de "etek"
giyen eşcinsellerdir.
Gerek Yahudilerin gerekse Greklerin hatta Etiyopya İncilini kabul etmiş Ermenilerin de ”eşitliğe dayalı adalet kavramına düşman olan,hileci,yalancı Tüccar kavimler ” olduklarını tarihin yazdığına dikkatinizi çekerim. İşte onların bu “Hileci Tanrı’nın Çocukları” olduklarını iddia eden “Semtizim” düşkünlükleri,bu öğretiye bağlılıkları, 2000 yıl sonra yeryüzünde ormanların tüketildiği,buzulların eritildiği,insanların köleleştirildiği, aşağılandığı, semitik olmayan kavimlerin sistemli “soykırımlardan geçirildiği” ,semitik soyu yeryüzüne hakim kılan siyasetin hakim olduğu,ırkçı,feodal,faşist bir dünya yaratacaktır.

Amerika,Avustralya kıtaları ile Pasifik adaları toplumlarının yok edilerek yerlerine semitik ırkların doldurulduğu,Avrasya kıtasında 400 yıldır sistemli Türk,Arap,Afgan,Çinli,Moğol,Yakut,eskimo kıyımlarının sürdürüldüğü bir dünya dikkatinizi artık çeksin.
Yahudi ve Grek’lerin bu “Hileci tanrısı” hilede sınır da tanımamaktadır. Hatta kendi kimliğini, İbrahimden ve çocuklarından sakladığını da itiraf eder;
Mısır’dan Çıkış-Bölüm 6 Ayet 3- "İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a “Her Şeye Gücü Yeten Tanrı” olarak göründüm, ama onlara kendimi RAB adıyla tanıtmadım.”
İlginç değil mi?Niye tanıtmamış ki?

Daha da ilginci,kendisine “itaatsizlik etmeyeceğinden” çok emin olduğu Firavunú da “inatçı” yaparak, ”şaşılası işlerini”,yani “mucize teknolojilerini” sergilemeyi ve bu “mucize” adını verdiği felaketlerle de insanları öldürerek ürkütüp “herkes tarafından” anlaşılmayı,saygı görmeyi ummaktadır.
Aslında,İbrahim’den sonraki peygamberler “Tanrının soyudurlar”. Tüp bebek yöntemi gibi bir şey olsa gerek.Ne İbrahim’in ne de oğlu İshak’ın çocukları Tanrı müdahalesi olmadan doğmamıştır.İshak ve çocukları hep ileri yaşlarda,anneleri adetten kesilmişken doğmuşlardır.İşte ayet de öyle diyor zaten;
Mısır’dan  Çıkış Bölüm 4: ayet 22 “Sonra firavuna de ki, 'RAB şöyle diyor: İsrail (Yakup) benim ilk oğlumdur.”
Bu ayetler,insanlığın gök yüzüne egemen olmasını engelleyen “göksel bir üç kağıdın içindeymişiz” hissi uyandırıyor.
Buyurunuz,Hz.Musa “TANRI” gibi,Tanrı da,yeni savaş tekonolojilerini denemek,diğer milletlerin gözlerini korkutmak için son silah teknolojilerini,Afgan dağlarında,Irak çöllerinde sergileyen, yeryüzünün "tek hakimi" olduğunu ispata çalışan “ABD-Amerika” gibi; (!)

Tevrat-MISIR’DAN ÇIKIŞ BÖLÜM 7
Çık.7: 1 RAB, "Bak, seni firavuna karşı Tanrı gibi yaptım" dedi, "Ağabeyin Harun senin peygamberin olacak.”
Çık.7: 2 Sana buyurduğum her şeyi ağabeyine anlat. O da firavuna İsrailliler'i ülkesinden salıvermesini söylesin.
Çık.7: 3 Ben firavunu inatçı yapacağım ki, belirtilerimi ve şaşılası işlerimi Mısır'da arttırabileyim.
Çık.7: 4 Ama firavun sizi dinlemeyecek. O zaman elimi Mısır'ın üzerine koyacağım ve onları ağır biçimde cezalandırarak halkım İsrail'i ordular halinde Mısır'dan çıkaracağım.
Çık.7: 5 Mısır'a karşı elimi kaldırdığım ve İsrailliler'i aralarından çıkardığım zaman Mısırlılar benim RAB olduğumu anlayacak."

Ne yazık ki anlamayacaklar ve saymayacaklar, “Şaşılası işlerini-Mısırlıları cezalandırmaktan başka bir şey olmayan mucizelerine” rağmen,inatçı ettiğinden dolayı insanlar ona boyun eğmeyecekler , sonunda sürülecekler ve topraklarını Hindistan’dan göç eden Çingenelere terk edeceklerdir.Son ayet,çok ilginç,”beyinlerine müdahale ederek kendisine karşı kışkırttığı insanları haksız yere suçlayıp,öldürerek ,ürküterek sayılmayı bekleyen” bir tanrı,Semitik toplumların “hileci kişiliklerini” oluşturacaktır.

Roma Savaş tanrısı Saturn'de "Etek" giyer,eşcinseldir.
1960-1980 arasında yoğunlukla ABD-İngiliz bölgesindeki ülkelerde “solculuğu” ajanları ile teşvik edip,Rusya’nın hiçbir etkisi olmadığı halde insanları “Rus Ajanlığı,Din düşmanlığı-Kömünistlikle” suçlayan,darbelerle insanları kurşuna dizdirip, sokaklarda keklik gibi avlatıp idam ettiren ABD-AB siyaseti de tanrılarının siyaseti ile aynı değil mi?

Yeryüzünü yöneten,kızılderililerden temizlediği kıtada yaşayan ABD-AB ikilisi kendilerini “semitik kavimler ” topluluğu olarak görmektedirler.Bu da,onların,dünyaya hakim olmaları için her türlü “hileyi,fesadı” çıkarma hakkını “kutsal kitaplarından ve tanrılarından aldıkları” anlamına gelmektedir. Çünkü tanrıları da peygamberleri de kötü olan ticaretin,faizin teşvikçisidir ve hilecidir.Onlar da “hile-hurdadan ibaret” bu yolda yürümeyi “tanrı emri” saymaktadırlar. 

Demokrasi,eşitlik sadece onlar için geçerlidir.Diğer kavimleri sırası geldikçe yok etmekte tereddüt göstermemektedirler.
İşte,emperyalizmin esasını oluşturan felsefe bu semitik toplumların kutsal kitaplarına dayanmaktadır. Emperyalist-sömürgeci semitik toplumların felsefelerinin temelini bilirseniz,onların sizi nasıl sömüreceklerini,nasıl “hileci” olduklarını bilerek tedbirler alırsanız kendinizi koruyacak önlemleri alabilirsiniz.

Yoksa,son iki yüzyıldır uydurup yutturdukları “cumhuriyetler çağı,demokrasi,insan hakları” gibi küçük toplumları bölüp parçalamaya yönelik hilelerini “ak bayram sanıp inanırsanız”,onların kurallarının savunuculuğunu yapar,halkınıza,kendinize kötülük edersiniz.
Hileci Tanrının çocukları,azınlık oldukları toplumlar içinde onları yıkıp ele geçirmek için ustaca kimlik değiştirmektedirler.Ülkemizde,Sabetayistler ve Pavlusçu dönme Ermenilerin,unitaryan,gnostik, Ortodoks, Hıristiyan mezheplerinin “Alevi” kimliğinde, Katolik ve Gregoryen Ermenilerin,bazı Süryanilerin “Nurcu” kimliğinde saklanmaları,toplumun değer yargılarını erozyona uğratmaları buna örnektir.

Murat Bardakçı’nın Habertürk kanalındaki programına katılan Ermeni Dikran efendi,”Türkler tarafından sürülmüş,öldürülmüş mazlum Ermenilerin acıklı hikayeleri ile”,benim gibi kökeni balkanlı olan ama Türk olmayan elçi kızı Pelin Hanımı (Palin=Paulos-Küçük-Aziz Pavlus’tan türeme Macar Yahudisi adı-ABD’li milletvekili Sarah PALİN gibi) ) gözyaşlarına boğduktan sonra,Dikran efendi Ermenileri şöyle tanıtıyordu;

Biz Ermeniler,inancımız gereği kendimizi saklarız,aslımızı inkar ederiz,yalan söyleriz.” Yani biz böyle ayakta kalırız, diyordu.Türk’ten çok Türk’çü,Ülkücü,Müslümandan çok Müslüman hatta hacı hoca, ermiş vb.
Onu açık sözlülüğünden dolayı kutlarım.Keşke,Erhan Afyoncu’nun anlattığı,Ermenilerce diri diri yakılmış Türklerin hikayelerine ,Ermenilere gösterdiği “yumuşak yürekliliği “ gösteremeyen Murat’ın masasında AB-Ermeni temsilciliğini yapan maskot Pelin’i de o kadar açık olsa.(!)

İşte bu “kendini saklayanların hain olanları” batılı soydaşları ile işbirlikleri sayesinde güçlenerek de devleti 500 yıldan bu güne halen yönetmektedirler.
Bu tanrı,seçtiği “üstün” kıldığı soyuna,insan genetiğini bozulmalardan koruyan,güçlendiren kurallar da koyar.Bunlar elbette “evlilik bağlarını ve cinsel yaşamı düzenleyen “ ,aile içi ve akrabalar arasında evlilik ve cinsel ilişkilerin yasaklandığı,hırsızlığın,yalanın cezalandırıldığı güzel,asil kurallardır.Aile içi-yakın akraba arasındaki cinsel ilişki ve evliliklerin “sakat doğum,doğuştan bedensel sakatlıklara ve deliliklere ” neden olduğu,günümüzde bilimsel olarak,oranları ile ispatlanarak kanıtlanmıştır.Bu eski dinsel kurallar,kökenleri kendilerinden çok daha önceki felsefelere,dinlere dayanmakla birlikte ülkemizde de günümüzün “Ahlak Kurallarını” oluşturmuşlardır.

Genelde bu emir ve yasakların tümü, bir akıl sahibinin itiraz etmeyeceği kurallardır.Üçgenin iç açılarının toplamının 180 derece etmesi nasıl değiştirilemez bir gerçek ise,dinlerin de tespit ettiği doğruluğu tartışılmayan ilkelerin kabul edilmesi de devrimci mantığa bence ters değildir.Amerika'yı yeniden keşfe gerek yoktur.
Ancak,kökenleri eski felsefelere dayalı dinsel emirlere uymamaya karşı verilen organ kesme, taşlayarak, yakarak öldürme veya sadece öldürme gibi cezaları da onaylamama gereğini de burada belirteyim.
Bu alıntılar,insanlığın “ahlak” olarak nereden nerelere geldiğini de akıllılar için gözler önüne sermektedir.Hatta günümüzde de ibret alınmalıdır.
Buyurunuz;

TEVRAT Yasak İlişkiler
CİNSEL YAŞAMIN DÜZENLENMESİ
LEVİLİLER 18.BÖLÜM
· Lev.18: 1 RAB Musa'ya şöyle dedi:
· Lev.18: 2 "İsrail halkına de ki, 'Tanrınız RAB (Öğretmen) benim.
· Lev.18: 3 Mısır'da bir süre yaşadınız; onların törelerine göre yaşamayacaksınız. Sizleri Kenan ülkesine götürüyorum. Onlar gibi de yaşamayacaksınız. Onların kurallarına uymayacaksınız.
· Lev.18: 4 Benim kurallarımı yerine getirecek, ilkelerime göre yaşayacaksınız. Tanrınız RAB benim.
· Lev.18: 5 Kurallarıma, ilkelerime sarılın. Çünkü onları yerine getiren onlar sayesinde yaşayacaktır. RAB benim.
· Lev.18: 6 "'Hiçbiriniz cinsel ilişkide bulunmak için yakın akrabasına yaklaşmayacak. RAB benim.
· Lev.18: 7 Annenle cinsel ilişkide bulunarak babanın namusuna dokunmayacaksın. O senin annendir. Onunla ilişki kurmayacaksın.
· Lev.18: 8 Babanın karısıyla cinsel ilişki kurmayacaksın. Babanın namusudur o.
· Lev.18: 9 Annenden ya da babandan olan, ister seninle aynı evde doğmuş olsun, ister olmasın üvey kızkardeşlerinden biriyle cinsel ilişki kurmayacaksın.
· Lev.18: 10 Kızının ya da oğlunun kızıyla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü onların namusu senin namusundur.
· Lev.18: 11 Babanın evlendiği kadından doğan kızla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü o babandan olmadır, senin kızkardeşin sayılır.
· Lev.18: 12 Halanla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü o babanın yakın akrabasıdır.
· Lev.18: 13 Teyzenle cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü o annenin yakın akrabasıdır.
· Lev.18: 14 Amcanın namusuna dokunmayacaksın. Karısına yaklaşmayacaksın, çünkü o senin yengendir.
· Lev.18: 15 Gelininle cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü oğlunun karısıdır. Onunla ilişki kurmayacaksın.
· Lev.18: 16 Kardeşinin karısıyla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü o kardeşinin namusudur.
· Lev.18: 17 Bir kadının hem kendisiyle, hem kızıyla cinsel ilişki kurmayacaksın. Kadının kızının ya da oğlunun kızıyla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü onlar kadının yakın akrabasıdır. Onlara yaklaşmak alçaklıktır.
· Lev.18: 18 Karın yaşadığı sürece onun kızkardeşini kuma olarak almayacak ve onunla cinsel ilişki kurmayacaksın.
· Lev.18: 19 "'Âdet gördüğü için kirli sayılan bir kadınla cinsel ilişki kurmayacaksın.
· Lev.18: 20 Komşunun karısıyla cinsel ilişki kurarak kendini kirletmeyeceksin.
· Lev.18: 21 İlah Molek'e ateşte kurban edilmek üzere çocuklarından hiçbirini vermeyeceksin. Tanrın'ın adına leke getirmeyeceksin. RAB benim.
EŞCİNSELLİK ve HAYVANLARLA CİNSEL İLİŞKİ YASAKLANIR
· Lev.18: 22 Kadınla yatar gibi bir erkekle yatma. Bu iğrençtir.
· Lev.18: 23 Bir hayvanla cinsel ilişki kurmayacaksın. Kendini kirletmiş olursun. Kadınlar cinsel ilişki kurmak amacıyla bir hayvana yaklaşmayacak. Sapıklıktır bu.
· Lev.18: 24 "Bu davranışların hiçbiriyle kendinizi kirletmeyin. Çünkü önünüzden kovacağım uluslar böyle kirlendiler.
· Lev.18: 25 Onların yüzünden ülke bile kirlendi. Günahından ötürü ülkeyi cezalandırdım. Ülke, üzerinde yaşayan halkı kusuyor.(*)
· (*)Tanrı’nın İbrahi neslini seçmesi bu yüzden olsa gerektir.
· Lev.18: 26 İster yerli olsun, ister aranızda yaşayan yabancılar olsun kurallarıma ve ilkelerime göre yaşayacaksınız. Bu iğrençliklerin hiçbirini yapmayacaksınız.
· Lev.18: 27 Sizden önce bu ülkede yaşayan insanlar bütün bu iğrençlikleri yaparak ülkeyi kirlettiler.
· Lev.18: 28 Eğer siz de ülkeyi kirletirseniz, ülke sizden önceki uluslara yaptığı gibi sizi de kusar.
· Lev.18: 29 "'Kim bu iğrençliklerden birini yaparsa halkın arasından atılacaktır.
· Lev.18: 30 Buyruklarımı yerine getirin, sizden önceki insanların iğrenç törelerine uyarak kendinizi kirletmeyin. Tanrınız RAB benim."
Şimdi de yukarıdaki emirlerin hangi yasaklarla desteklenerek “gelenek” haline getirilmesinin sağlandığına yani, Yahudi Şeriatının “Ceza Hukukuna” bakalım diyorum;
· ÖLÜM CEZALARI GEREKTİREN GÜNAHLAR
· Lev.20: 9 "'Annesine ya da babasına lanet eden herkes kesinlikle öldürülecektir. Annesine ya da babasına lanet ettiği için ölümü hak etmiştir.
· Lev.20: 10 "'Biri başka birinin karısıyla, yani komşusunun karısıyla zina ederse, hem kendisi, hem de zina ettiği kadın kesinlikle öldürülecektir.
· Lev.20: 11 Babasının karısıyla yatan, babasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de kesinlikle öldürülecektir. Ölümü hak etmişlerdir.
· Lev.20: 12 Bir adam geliniyle yatarsa, ikisi de kesinlikle öldürülecektir. Rezillik etmişler, ölümü hak etmişlerdir.
· EŞCİNSELLİK SUÇU
· Lev.20: 13 Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur. Kesinlikle öldürülecekler. Ölümü hak etmişlerdir.
· Lev.20: 14 Bir adam hem bir kızla, hem de kızın annesiyle evlenirse, alçaklık etmiş olur. Aranızda böyle alçaklıklar olmasın diye üçü de yakılacaktır.
· Hayvanla İlişki
· Lev.20: 15 Bir hayvanla cinsel ilişki kuran adam kesinlikle öldürülecek, hayvansa kesilecektir.
· Lev.20: 16 Bir kadın cinsel ilişki kurmak amacıyla bir hayvana yaklaşırsa, kadını da hayvanı da kesinlikle öldüreceksiniz. Ölümü hak etmişlerdir.
· TOPLUMDAN ATILMAYI GEREKTİREN GÜNAHLAR
· Lev.20: 17 "'Bir adam anne ya da baba tarafından üvey olan kızkardeşiyle evlenir, cinsel ilişki kurarsa, utançtır. Açıkça aşağılanıp halkın arasından atılacaklardır. Adam kız kardeşiyle ilişki kurduğu için suçunun cezasını çekecektir.
· Lev.20: 18 Âdet gören bir kadınla “(*) yatıp cinsel ilişki kuran adam kadının akıntılı yerini açığa çıkarmış, kadın da buna katılmış olur. İkisi de halkın arasından atılacaktır.
(*) İslamiyet’te de kadın bu “adet görmesi” yüzünden aşağılanacak ve “camiye “ sokulmayacaktır.
· Lev.20: 19 "'Teyzenle ya da halanla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü yakın akrabanın namusudur. İkiniz de suçunuzun cezasını çekeceksiniz.
· Lev.20: 20 "'Amcasının karısıyla cinsel ilişki kuran adam, amcasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de günahlarının cezasını çekecek ve çocuk sahibi olmadan öleceklerdir.
· Lev.20: 21 Kardeşinin karısıyla evlenen adam rezillik etmiş olur. Kardeşinin namusunu lekelemiştir. Çocuk sahibi olmayacaklardır.
YAHUDİLERİN SEÇİLME NEDENLERİ
· Lev.20: 22 "'Bütün kurallarıma, ilkelerime uyacak, onları yerine getireceksiniz. Öyle ki, yaşamak üzere sizi götüreceğim ülke sizi dışarı kusmasın.
· Lev.20: 23 Önünüzden kovacağım ulusların törelerine göre yaşamayacaksınız. Çünkü onlar bütün bu kötülükleri yaptılar. Bu yüzden onlardan nefret ettim.
· Lev.20: 24 Oysa, Siz onların topraklarını sahipleneceksiniz. Bal ve süt akan bu ülkeyi (*)size mülk olarak vereceğim, dedim. Sizi öteki uluslardan ayrı tutan Tanrınız RAB benim.
· Lev.20: 25 "'Temiz hayvanlarla kuşları kirli olanlardan ayırt edeceksiniz. Sizin için kirli ilan ettiğim hayvanlarla, kuşlarla, küçük kara hayvanlarıyla kendinizi kirletmeyeceksiniz.
· Lev.20: 26 Benim için kutsal olacaksınız. Çünkü ben RAB kutsalım. Bana ait olmanız için sizi öbür halklardan ayrı tuttum.
· CİNCİLİK-RUH ÇAĞIRMA BÜYÜCÜLÜĞE ÖLÜM CEZASI
· Lev.20: 27 "'Cincilik yapan ve ruh çağıran ister erkek olsun, ister kadın olsun kesinlikle öldürülecektir. Onları taşlayacaksınız. Ölümlerinden kendileri sorumludur."
· Kâhinlerle İlgili Kurallar
· BÖLÜM 21
· BOŞANMIŞ KADINLA EVLİLİK YASAĞI
· Lev.21: 7 Kâhinler fahişelerle, kirletilmiş kadınlarla, boşanmış(*) kadınlarla evlenmeyecek. Çünkü kâhin Tanrı için kutsal olmalıdır.
(*) Bu emir İncil’de de “tüm Hıristiyanlar” için tekrar edilecektir.Bu yüzden yeryüzünde “fuhuş” yaygınlaşacak,en fazla ticaretini de bu seçilmiş pezevenk kavim yapacaktır. Ülkemizde de “dönme Müslümanların” yaygın olduğu “Paflagonya ve eski Grek nüfuz bölgesi” halkları içinde bu ticaret yaygın olarak sürdürülmektedir.
· Lev.21: 9 Bir kâhinin kızı fahişelik yaparak kendini kirletirse, hem kendini hem de babasını rezil etmiş olur. Yakılmalıdır
· Lev.21: 13 Başkâhinin evleneceği kadın bakire olmalıdır.
· Lev.21: 14 Dul, boşanmış, kirletilmiş ya da fahişe bir kadınla evlenmeyecek. Yalnız kendi halkından bakire bir kızla evlenebilir.
Kızılderili tanrısı Quetzalcoal-Tüylü Yılan tanrı da eteklidir.
Tecavüze uğrayan kızın-kadının “tecavüzcüsü ile evlendirilmesi” de ilk kez Tevrat’ta emredilmiştir. Tecavüze uğramış yani “kirletilmiş veya dul kadın” ile evliliğin, Tevrat ve İncil’de “zina sayılması” ayetine ve köleci toplum’da,bir şekilde bekaretini kaybetmiş kadından eş edinilmemesi kuralına da dayanılarak, böyle kadınları eş olarak “kimsenin almayacağı” düşünüldüğünden bu emir,köleci toplum törelerine uygun olarak verilmiştir.Ortadoğu tamamıyla köleci toplumlardan oluşmaktadır. Halen de bu böyledir.
Oysa,kadını ömür boyu haksız işkence dolu bir yaşama mahkum eden bu emir,tecavüz ile kirletilmiş veya dul kadınlarla evliliği yasaklamayan Müslüman toplumlarca da benimsenmektedir.Bu yüzden bu durum çok ilginçtir.Müslümanlar arasında da bu geleneğin yaygın olması,İslam öncesi inançların izleri olarak algılanmalıdır.Diğer yandan,Yahudi Türkler (Hazar Türklerinin kalıntıları Hurufiler)ve Kürtler (Barzani aşiretleri gibi) olduğunu ve bunların da Alevi,Dürziler arasında takiyye yaptıklarını da ekleyelim.
Bu emirler dizisi içinde “ölüm” cezaları artık günümüzde “feodal toplumlar hariç” Cumhuriyet ile yönetilen ülkelerde ne Yahudiler ne Hıristiyanlar ne de Müslümanlar tarafından uygulanmamaktadır.
Bir devrimci’nin “ölüm cezasını” savunması düşünülemez.Sağlıklı toplum oluşturmak için öncelikle “cinsel yaşam” konusunun düzenlenmesi şarttır.
Hiçbir devrimcinin “zina” suçunu savunması düşünülemez.Çünkü bunu savunmak “aile kutsallığına” karşı çıkmak olacaktır.
Zina,hem sosyal yaşam tarafından dışlanan hem de devrimci mücadeleye korkunç yaralar verebilecek bir suçtur.
Burada “dul kadınla” evlenme yasağı Tavrat’ta sadece rahipler için konmuştur.İncil’de tüm Hıristiyanlar için “zina suçu” oluşturmaktadır.Bu yanlış bir kavramdır,kadını doğal olarak “fahişeliğe terk etmek” anlamına gelir ki,en azından İslamiyet bu açığı kapatmayı bilmiştir.
Etekli,Mecusi tanrısı Mitra-Kurban isteyen kutsal boğayı öldürerek
insanların kurban kesmelerine son verir.
Sonra Hz.İsa kurban kesmeyi kaldırarak tekrar eder.
Kadın olsun erkek olsun fahişelik (“Fahiş”’ten türemedir,fiyatlı,ücretli para karşılığı cinsel ilişkiye girme-dir.) yapmak insan vücudunu metalaştırıp, alınıp satılabilen eşya konumuna düşürdüğünden, insan özgürlüğüne,kadın-erkek eşitliğine engel teşkil ettiğinden devrimciler tarafından kötülenmelidir.1970’li yıllarda en azından durum böyleydi.
Ancak,bu onlara “düşmanlık” yapılması anlamına gelmez. Fahişeliği uzun yıllar yapan bir kadının ıslahı, topluma kazandırılması kolay olmayacaktır.Bu nedenle, bunların kontrollü çalışmaları devletçe temin edilmelidir.
Eşcinsellik,yaratılıştan yani doğumla gelen “çift cinsiyetlilik-Hermafroditlik” şeklinde ise saygı duyulmalıdır. Çift cinsiyetlilik, kadın görünümlü erkek,erkek görünümlü kadın veya duygu bozuklukları seklinde olabilmektedir.Bunlara saygı duyulmalıdır. 

Aşağılanmamalıdırlar.Bunlarla ilişkiler teşvik edilmemelidir.Hiç kimsenin, ailesini,ülkesini,ırkını, vücudunu,cinsiyetini doğum öncesi tercih hakkı yoktur.
Ancak,çalışmak zor geldiğinden “kolay geçim sağlamak için” fahişeleşen erkekler,geyler gibi sonradan sapıtanlar ve bunlarla ilişkiye girenler,bunları pazarlayanlar,eşcinselliği teşvik edenler,eğitim kurumlarında bunlara kurumlar açanlar aşağılanmalı ve dışlanmalıdır.(AB emirleri ile AKP döneminde ilk kez İstanbul Bilgi Üniversitesinde açıldı.)
Evlilik öncesi cinsel ilişki ahlak dışıdır. Toplumsal gelenekler ve değerler yüzünden,ekonomik bağımsızlığını elde edememiş,genç kızların ,özellikler kırsal ve taşra kesimlerinde başına büyük sorunlar açabileceğinden,bir anlık heves için bir insanın hayatını ona haram etmek devrimci ahlaka,insanlığa sığmaz.

Yetişkin,genç veya olgun insanların,sokak ortalarında,parklarda,bahçelerde,sinema salonlarında, tiyatrolarda, alışveriş merkezlerinde “hayvanlar gibi” ulu orta öpüşmeleri,elleşmeleri,koklaşmaları iğrençtir.Asırlardır,ağır dini şeriat hükümlerine göre verilen ağır cezalar ile yaratılmış asil ahlaki değerlerin çöpe atılması anlamına gelir.
Çerkez atları bile annesi-akrabası ile cinsel ilişkiye girmezler.Belgesellerde dikkat edin aslan bile yavrularının biraz ötesinde yüksek otların arasında ,bulursa bir çalı dibine giderek ,gözden uzakta çiftleşir.
İnsan olmak biraz daha sorumluluk yüklediğine göre,ahlaki değerler daha dikkatli sahiplenilmelidir.
İlişkide “mahremiyet-gizlilik” önemlidir.Bir kadın “gizli” yerini evlilik öncesi açığa vurmamalıdır. Devrimcilik,solculuk veya dinsizlik “hayvani bir tarzda cinsel serbestlik” değildir.Kimsenin toplumunun değer yargılarını ulu orta hiçe sayma lüksü olamaz.
Cinsellik,tarafların birbirlerine olan kuvvetli hislerinden doğan karşılıklı isteklerinden doğar. Ona,asalet,yücelik kazandırılmalıdır.Değerli,kutsal olan şeyler ulu orta sergilenmez.
Gizli olan kıymetlidir “ ilkesi devrimciler için de geçerlidir.Bir devrimciye,aydına,kendi toplumunun ahlak kurallarını yadsımak kesinlikle yakışmaz.
Bu tür aptallıklar,sapıklıklar,”sol’a sevgisi,ilgisi” olan insanları da soğutmakta,vaz geçirmektedir.
Kadın veya eş cinsel erkeklerin satılması işinin adı olan “Pezevenklik” veya,yumuşatılmış adı olan “çöpçatanlık-arabulucu” işlerini yapmak iğrençtir.
Emperyalizmin halkımızı ve diğer ezilen hedef halkları ahlaken “soysuzlaştırmakla” görevlendirdiği mevcut ,dinci,demokrat görünümlü,gizli Hıristiyan-Ermeni,Rum,Yahudi dönmelerinin televizyonlarında “sübyancılık,alenen örtülü –yarı açık cinsel ilişki” içeren yayınları seyredilmemeli, en azından çocuklardan uzak tutulmalıdırlar ve her yerde de aşağılanıp,tepkiler gösterilmelidir ki halkımızın saflığını koruyabilelim.
Şimdi yine,kökleri Tevrat’a hatta çok daha önceki kültürlere dayanan bu gün bizleri diğer toplumlara karşı “üstün kıldığı” için övündüğümüz bazı geleneklerimizin,aslında geçmişin toplum mühendisleri olan filozofların “Peygamber-Tanrıdan Haber Getiren ( Fars)” kimlikleri ile,devlet adamlarının da desteklerini alarak ürettikleri “Ürküten Tanrı’nın Emirleri” olan ”Şeriat Yasalarını” ağır cezalarla insanlara uygulatmışlar ve nesilden nesile uygulandıkça da gelenek haline getirmişlerdir.
Bu bağlamda,kendilerini “Yahudi” sayan bazı Kürt aşiretlerinin saçma “kan davalarının” Tevrat’ta bile yasaklandığını okuyacaksınız.Bu emirlerin çoğunun Kuran’da da tekrar edildiğini Kuran okuyanlar bilirler.
İşte bazı “Temel Yaşam Kuralları”;
Tevrat Levililer 19.Bölüm;
Adalet ve Kutsallık Yasaları
BÖLÜM 19
Lev.19: 1 RAB Musa'ya şöyle dedi:
Lev.19: 2 "İsrail topluluğuna de ki, 'Kutsal olun, çünkü ben Tanrınız RAB kutsalım.
Lev.19: 3 "'Herkes annesine babasına saygı göstersin. Şabat*(Cumartesi tatil kavramı) günlerimi tutun. Tanrınız RAB benim.
Lev.19: 4 "'Putlara tapmayın. Kendinize dökme ilahlar yapmayın. Tanrınız RAB benim.
Lev.19: 5 "'RAB için esenlik kurbanı keseceğiniz zaman kabul edilecek biçimde*fl* kesin.
D Not 19:5 "Kabul edilecek biçimde" ya da "Kabul edilmeniz için".
Lev.19: 6 Kurban eti, kestiğiniz gün ya da ertesi gün yenecek. Üçüncü güne kalan et yakılacak.
Lev.19: 7 Üçüncü gün yenirse iğrenç sayılır. Kabul olmayacaktır.
Lev.19: 8 Onu yiyen suçunun cezasını çekecektir. Çünkü RAB'bin gözünde kutsal olanı bayağılaştırmıştır. Halkın arasından atılacaktır.
TEMEL YAŞAM İLKELERİ
Lev.19: 9 "'Ülkenizdeki ekinleri biçerken tarlanızı sınırlarına kadar biçmeyeceksiniz. Artakalan başakları toplamayacaksınız.(Kurda kuşa da bir şeyler bırakın diyor.”Eko denge”)
Lev.19: 10 Bağbozumunda bağınızı tümüyle devşirmeyecek, yere düşen üzümleri toplamayacaksınız. Onları yoksullara ve yabancılara bırakacaksınız. Tanrınız RAB benim.
Lev.19: 11 "'Çalmayacaksınız. Hile yapmayacaksınız. Birbirinize yalan söylemeyeceksiniz.


YALAN YERE YEMİN ETME YASAĞI
Lev.19: 12 Benim adımla yalan yere ant içmeyeceksiniz. Tanrınız'ın adını aşağılamış olursunuz. RAB benim.
Lev.19: 13 "'Komşuna haksızlık etmeyecek, onu soymayacaksın. İşçinin alacağını sabaha bırakmayacaksın..
Lev.19: 14 Sağıra lanet etmeyecek, körün önüne engel koymayacaksın. Tanrın'dan korkacaksın. RAB benim.
ADALET TERAZİSİNDE DENKLİK
Lev.19: 15 "'Yargılarken haksızlık yapmayacaksın. Yoksula ayrıcalık göstermeyecek, güçlüyü kayırmayacaksın. Komşunu adaletle yargılayacaksın.
Lev.19: 16 Halkının arasında onu bunu çekiştirerek dolaşmayacaksın. Komşunun canına zarar vermeyeceksin. RAB benim.
Lev.19: 17 "'Kardeşine yüreğinde nefret beslemeyeceksin. Komşun günah işlerse onu uyaracaksın. Yoksa sen de günah işlemiş olursun.
Lev.19: 18 Öç almayacaksın. Halkından birine kin beslemeyeceksin. Komşunu kendin gibi seveceksin. RAB benim.
Lev.19: 19 "'Kurallarımı uygulayın. Farklı cinsten iki hayvanı çiftleştirme. Tarlana iki çeşit tohum ekme. Üzerine iki tür iplikle dokunmuş giysi giyme.
Lev.19: 20 "'Bir adam bir cariyeyle yatarsa, eğer kadın nişanlı, bedeli ödenmemiş ya da azat edilmemişse, ikisi de cezalandırılacak ama öldürülmeyecek. Çünkü kadın özgür değildir.
Lev.19: 21 Adam RAB'be, Buluşma Çadırı'nın giriş bölümüne, suç sunusu* olarak bir koç getirecek.
Lev.19: 22 Kâhin bu koçla adamın işlediği günahı RAB'bin önünde bağışlatacak ve adam bağışlanacak.
Lev.19: 23 "'Kenan ülkesine girdiğinizde bir meyve ağacı dikerseniz, ilk üç yıl meyvesini kirli ve yasak sayın, yemeyin.(Ruh tenasülü-Geçişi-Eski sahiplerinin ruh izlerinin nesneleri kirletmiş olma inancına dayanır.)
Lev.19: 24 Dördüncü yıl ağacın bütün meyvesi şükran sunusu olarak RAB için kutsal sayılacak.
Lev.19: 25 Beşinci yıl ağacın meyvesini yiyebilirsiniz. Böylece ağaç daha bol ürün verir. Tanrınız RAB benim.
Lev.19: 26 "'Kanlı et yemeyeceksiniz. Kehanette bulunmayacak, falcılık yapmayacaksınız.
Lev.19: 27 Başınızın yan tarafındaki saçları kesmeyecek, sakalınızın kenarlarına dokunmayacaksınız.
Lev.19: 28 Ölüler için bedeninizi yaralamayacak, dövme yaptırmayacaksınız. RAB benim.
Lev.19: 29 "'Kızını fahişeliğe sürükleyip rezil etme. Yoksa fahişelik yayılır ve ülke ahlaksızlıkla dolup taşar.
Lev.19: 30 Şabat günlerimi tutacaksınız. Tapınağıma saygı göstereceksiniz. RAB benim.
Lev.19: 31 "'Cincilere, ruh çağıranlara yönelmeyin. Onlara danışmayın, kirlenirsiniz. Tanrınız RAB benim.
Lev.19: 32 "'Ak saçlı insanların önünde ayağa kalkacak, yaşlılara saygı göstereceksin. Tanrın'dan korkacaksın. RAB benim.”
Lev.19: 33 "'Ülkenizde sizinle birlikte yaşayan bir yabancıya kötü davranmayın.”
(kutsalkitap.tk)
sayfa 3
Lev.19: 34 Ona sizden biriymiş gibi davranacak ve onu kendiniz kadar seveceksiniz. Çünkü siz de Mısır'da yabancıydınız. Tanrınız RAB benim.
Lev.19: 35 "'Yargılarken, uzunluk ve sıvı ölçerken, ağırlık tartarken haksızlık yapmayın.
Lev.19: 36 Doğru terazi, ağırlık taşı, efa ve hin kullanın. Mısır'dan sizi çıkaran Tanrınız RAB benim.
Lev.19: 37 Kurallarımın, ilkelerimin tümüne uyacak ve onları yerine getireceksiniz. RAB benim."
Yalnız bu emirler sadece “Yahudilerin kurdukları kendi ülkelerinde ve kendi aralarında” geçerlidir. Yabancı ülkelerde,savaşların getirdiği zaferlerde “adalet terazisinin kefesi” Yahudiden yana çalışır.
Tevrat ayetlerinden başka çok daha mantıklı örnekler koymak mümkünken bunları tercih etmemin en önemli iki nedeni vardır.
1-Müslümanların da kitapları bu kaynağa dayanmaktadır.Bir çoğu (cezalar hariç) itiraz edilmeyecek kadar değerli ilkelerden oluşmaktadır.Ortak kültürdür.
2-Aramızda gerek Gregoryen İnciline gerek Grek İnciline dayalı “Gizli Hıristiyanlar” Sünni veya Alevi Müslüman,Solcu kimliği ile yaşamaktadırlar.Bu iki İsevi kitap kökenli dönmelerin çoğunlukta oldukları AKP iktidarında (2002 yılı sonrası) bunlar iyice kimliklerini ifşa etmeye başladılar zaten.Onlar için de yararlı olabileceğini düşündüm. (!)
Bu ilkeleri “kıyamet-hesap günü ile ürküten tanrı kavramı” olmadan düşünürsek gerçekten kıymetli yaşam ilkeleri olduğu kesindir.Ateist olan birinin bu ilkeleri “mistik yönünü çıkararak “ uygulamasında hiçbir sakınca göremiyorum.Çünkü herkesin terazisi “adalet” olmalıdır.
Hileci tanrının çocukları olduğuna inanan emperyalistlerin sanat-çağdaşlık,cinsel özgürlük,...özgürlüksömürge toplumlara” yani bizlere dayattığı sapıklıkların arkasında yukarıdaki eş cinsellikle ilgili ayetler vardır. kavramları ile “
Bu ayetleri dikkatlice okuduğunuzda,”kavimlerin yok edilmek için doldurmaları gereken günahkar” yaşamlarının bu yolla daha kısa zamanda dolduğunu,tanrının nefretini arttırdıklarını kavrayacaksınız. (Tevrat Lut peygamber bölümü)
Yani, ABD-AB dışındaki kavimler “yaygın eşcinsel –sapık cinsel yaşama” boğulmadıkça tanrı bizleri yok etmeyecektir.Bu yüzden de yoldan çıkmamız için bizi cinsel sapıklıklara teşvik etmektedirler.Ki kıyamet vakti erken dolsun,yeni yeryüzü onlara verilsin.
Aslında,ABD-AB koalisyonunu idare edenler,kendi halklarını yeni çıkaracakları büyük bir dünya savaşına ikna etmek için bu ayetleri kullanmaktadırlar.AKP’nin,Filistin-Gazze’ye yardım kampanyasında “CİHAD” kavramını suistimal etmesi gibi onlar da yeni paylaşım savaşlarını “din savaşı” ekseninde yürütmektedirler.İkiz Kule operasyonuyla başlayan bu savaş sürmektedir.
Bu nedenle,sömürgeci batılı güçlerin yani “Hileci Tanrı’nın Çocuklarının”,kendi kamu oylarını bu büyük savaşa ikna etmeleri için kullanacakları,hedef toplumlarda siyasi,kültürel baskılarla oluşturdukları, çocuk-kadın istismarları,eşcinsellik gibi “cinsel sapıklıklardan” uzak durarak,kötüleyerek,yapanları engelleyerek büyük bir savaşı geciktirmye hizmet etmiş olacaksınız.Ayrıca da sizi asil kılan,hayvandan ayıran “insan” yapan değerlerinizi de korumuş olacaksınız.

15.yy.yapımı,İslami cehennem tasvirinde,zakkum suyu içirilerek cezalandırılan
Müslümanları insan başlı atı üzerinde seyreden,Hicaz Aarap tanrısı da,zebanileri de "etek" giymiştir.
·
Geçen yıl televizyon dizilerinde oynayan bir hanım aktrisin sevişme sahnesini “hoş karşıladığını” söyleyen babası olan bir “CHP milletvekilinin” durumuna düşmemek gerekir.
Eski dinsizler,akılcılıkları ile “gereksiz” olduğuna kanaat getirdikleri “dinsel emirleri” küçümsemek için bir şey olmaz veya protesto kabilinden “cinsel sapıklıklara” yönelmişlerdir.O yüzden de hakim toplumun dinindenmişler gibi takiyye yapan,Kızılbaşlar,Uniteryanlar,Pavlusçular gibi “sapık” ilan edilmişlerdirler.O zaman bilim bu kadar ileri değildi ve gene de yaptıkları yanlıştı.


Bilim,bu gün, bu cinsel sapıklıkların “toplum sağlığını” tehdit ettiğini kanıtlamıştır.Dinsiz,ateist olmak veya tanrıya inanıp dinlere inanmayanların, “akli,ahlaki” olan kuralları “din kaynaklı” diye yadsımaya hakları yoktur. Bu akılsızlık olur,bu da onlardan beklenen son şeydir. Aslında bunu yapan da pek yoktur ama,din bezirganları halkı dine bağlı tutmak için böyle şeyler oluyormuş gibi iftiralar atarak,halkı bu fikirlerden uzak tutma gayretindedirler.Yukarıdaki milletvekili gibiler de bilerek-bilmeyerek bunların ekmeğine yağ sürecek,işbirlikçiliklere girmektedirler.
Hiçbir siyasi kişilik,ahlaken kendinden başkasını temsil edemez.Ama,böyle hesapsız davranış ve sözlerle kara çalınmasına sebebiyet verebilir.
Ateistlerin “solcu- devrimci” olduklarına dair herhangi bir kanı yoktur.Ülkemizin gelmiş geçmiş halk tarafından sevilen bir çok siyasi,düşünce adamı karakterleri aslında dinsizdiler.Bunların çoğu da sol değil “sağ” partiler içindeydiler.
ABD-AB’li emperyalistelrin maskeleri her ne kadar “Haçlı Seferi” ise de çoğunun,yukarıdan saya geldiğim takiyyeci Hıristiyan mezheplerinden veya “ateist “ maskesi takmış,ilkesiz,sapık, şatanist uyuşturucu ve seks manyakları oldukları bilinir.
Ateist yani dinsiz birinin”adalet ve doğruluk ilkesine” bağlılığı,dindarların dine bağlılıklarından güçlüdür.Sahtekar,dolandırıcı,hileci,rüşvetçi siyasilerin,memurların %99’u da dindarlardan çıkmaktadırlar.
Bu toplumda zaten kim “ben ateistim” diyebilir ki?


Zaten her memur,bürokrat,siyasi,basın mensubu,işçi,amele,çiftçi herkes dindar değil midir?
Ceza ve tutukevlerini,mahkemeleri işgal eden,genel asayiş,tecavüz,ensest ilişki gibi cinsel içerikli suçların,çocuk,kadın,oğlan istismarcılarının,çocuklarla evlilik yapanların en meşhurları da “dindarlar” değil midir?
Cennet yaşamının bile,hermafrodit-eşcinsel yaşam üzerine kurulu olması (Vakıa suresi 01-40 arası,Tur suresi 24,İncil Vahiy Kurtulanlar 15-18 gibi ),cinsel sapıklıkların temelini teşkil etmiyor mu?
Ceza evlerini de dinsizler için inşa etmediklerine göre,dinin toplum ahlakı için “belirleyici” olmadığı da ortaya çıkmaktadır.
Bu konular kendi kamu oylarını tahrik etmede çok etkildir.Bizim “cihad” konuları gibi.Aslında devlet adamlarının büyük çoğunluğu dine inanmazlar ama kullanırlar.Bu eskiden de böyleydi bu günde böyle,yarın da böyle olacaktır.
Fransız halkı arasında din savaşlarına neden oldukları için,Kiliseleri yakıp,yıkıp,rahipleri giyotine gönderen,dini yadsıyan Fransız devrimcilerinin sonunda “Tanrı olmasaydı biz yaratmak zorunda kalacaktık” saptamalarından dersler çıkarılmalıdır.Yerleşmiş,akli ahlak kuralları herkesçe uygulanmalı ve savunulmalıdır.Ama,köktendincilik,dinsel düşkünlük önlenmelidir.
Solculuk,devrimcilik “dinsizlik” demek değildir.Fredrik Engels’in, Fransız devrimcilerinin felsefelerine dayanarak oluşturduğu “diyalektik materyalizm”,dinsizlikten çok olayları somutlaştırarak analiz mantığında değerlendirmeye dayalıdır.Pekala adalete inanan, herkes “solcu,devrimci” olabilir.
Rusya veya Çin örnekleri kesinlikle ebedi örnekler değildir.
Adalet,filozofların,hukukçuların tespitlerinden çok, toplumun fertleri arasında kabul gören şekliyle vardır.
İnsanlar bu yönü ile,adaleti yaşamayı sevmektedirler.(Geleneklerin,dini inançların hukuk kuralları içinde yer alması gibi.)
Cumhuriyetin ilanına kadar geçen feodal toplum dönemlerinde,asil milletlerin aralarında ”köle toplum halklarına” layık görülen,ses sanatçılığı,tiyatro, onun ilerlemişi sinema oyunculuğu kapitalist sistem tarafından “cinsellikle” makyajlanarak halka çekici gösterilmekte,halk cinselliğe ve tüketime yönlendirilmektedir.
Asil toplumlarda,bu tür etkinlikler aile arasında “çıkar amacı güdülmeden” eğlence amacı ile teşvik edilmekteydi.Genç kızların,aile içi eğlenceyi sağlamak amacına dayalı olarak ud,kanun,piyano,keman gibi sazları çalmayı,sazların eşliğinde sarkılar söylemeyi öğrenmek için kurslar almaları buna örnek gösterilebilir.Bu tür mesleklerin “emperyalizmin” köleci sömürgeci anlayışına uygun olarak “geçim alanı” haline getirilmesi kötülenmelidir.
İnsanlar,bülbül gibi öterek kazanmaya değil,üretime teşvik edilmelidir ve üretim faaliyetleri,maddi, manevi teşviklerle kutsallaştırılmalıdır.
Türklerin "Altın adam" elbisesi ise Türklerin "Don"lu, olduklarını gösterir.Hacı Bektaş Veli "Güvercin donuna" girip Anadolu'ya gelmiştir.Türklerin tanrı heykelleri bulunamadığına göre,her millet de tanrıları gibi giyindiklerine göre,bizler "Etekli",eşcinsel değil "DON" lu kavimiz.Saygılarımla.
Sanatın “halk için,halkın uyandırılması,eğitilmesi,birlik bilincinin,adalet anlayışının güçlendirilmesi” için kullanılması tercih edilmelidir.Yoksa “sanat” adı altında,baştan çıkarıcı kıyafetlerle,pornografik davranışların övüldüğü,utanma,arlanmanın kaldırılması,her türlü ahlaksızlığın “hoş görülmesi” çağdaşlık,asrilik,solculuk,insanlık,demokratlık,devrimcilik değil,ilkelliktir.
Gene de,1200 yıldır,kendi kültürümüz olan Kuran’ın “hayatı tanımlayan” bir ayeti ile bitireyim;
Kuran-Hadid Suresi 20-“Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve aranızda bir övünme, mal ve evlad da bir çokluk yarışından* ibarettir. Bu tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, rençberleri imrendirir; sonra heyecana gelir, bir de görürsün sararmışdır, sonra da çörçöp olur! Ahrette ise şiddetli bir azap, birde bir bağışlama ve hoşnutluk vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir yararlanmadan başka birşey değildir!”
Haddim olmasa da ,saygılarımla;
Adilyargic/Keykubat
*Dikat ediniz,"evlat= zenginlik" olarak geçmektedir.Bu da köleci zihniyete dayanan bir anlayıştır.Tevrat'ta Hz.İshak,Yakup,Esav ve diğer peygamberler ve çocukları babalarını anarken "Efendim İbrahimin,İshak'ın, Yakup'un kuluyum" ifadesini kullanırlar.Yani,dinlerin köleciliğine dikkat ediniz.Oysa cümle içinde ne kadar masum olarak geçmekte ve hiç dikkat çekmemektedir.Köleci toplumlarda "Efendi=Köle sahibi,Tanrı" demektir.