Blog başlığındaki "+40" UYARISINI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.

Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.

Tedbir olarak yanınızda sağlık ekibi bulundurunuz veya çıkınız! +40 :))

İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.


Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Yazılarımı ırkçı, etnik,dini ayrımcı bulanlar, Atatürk'e yapılan 26 Kürt isyanı, 25 suikastın arkasında ve 30 yıldır, 50.000 insanımızın ölümünde Kürt Yezidiliği ardında saklanmış gayrimüslüm azınlıkların olmadığını ispatlasın.

Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Ekim 2021 Cuma

1980 CUNTASININ YETMİŞLİK BAKAYA ASKERLERİ

 1980 CUNTASI DÖNEMİNDE 70 YAŞINDA "BAKAYA=ASKER KAÇAĞI" ER OLARAK ASKERLİK YAPANLARI BİLEN VAR MI?


Ülkemizin tüm sahil kentlerinde oturanlar 1981 yılına kadar Bahriyeli olarak asker edilirdi. 

O yıl, Mart ayı 61/1 tertip bahriyeli celbi beklerken, askerlik yoklamalarından önce Genel Kurmay bildirisi ile deniz görmemiş Kürtler Bahriyeli, sahil çocukları Karacı askere alınmaya başladı. 

Bizim Bandırma havalisi Mart ayı 1.tertip asker verirken, Kasım ayı 3.tertip asker alımı başladı. Rahmetli sadıcım Abdurrahman Ekici de askerlik şubesine babası ile birlikte Mart ayında 1.tertip asker olmak için yardım istemişler. 

Şube başkanı " yoklama kaçağı" olursa alırız.' Demişler. Bana anlattı. O bunu göze alamadı, 3. Kasım tertibi asker oldu.

Ben yoklamaya gitmedim, 15 gün sonra gidip yoklamamı yaptırdım, 1.tertip olabilmek, arkadaşlarımdan 8 ay erken gelerek iş bulma şansı bulabilmek için yoklamaya gelmediğimi söyledim. 

Yüzbaşı özel olarak ilgilendi, İzmir Hacılarkırı Ulaştırma Alayı Çavuş Talimgah'a doğrudan yazımı yazıp verdi.

Acemi va kadro birliklerinde Kenan Evren'in talimatıyla bakan, milletvekili, bürokrat, iş insanı ayırt etmeden her yaştan Tektip adlı çarşı elbiseli asker kaçakları, çarşı izinlerinde şehir sokaklarının en ilgi çekici tipleriydi.

Içlerinde kaçakçılar, mafya babaları her tür adam vardı.

1985-87 yıllarında İstanbul Pendik Karakolunda askeri idari evrak memurluğu yaptım. 

Haftada bunlardan iki-üç kişi yakalar askerlik şubesine teslim ederdim. Elbette Kenan Evren paşanın sıkı talimatı üzerine herkes bu konuda çıkar gözetmeden görev yaptığı için de rahat çalışıyordum. 

Ben gidince askerlik şube başkanı bazen davet edip çay ikram eder, tebrik ederdi, talimat vermiş, ben girince hiç bekletilmezdim.
 
Hiç bir üniversite eğitimi olmadığı halde, 1974 KIBRIS SAVAŞINDAN ve ASKERLİK GÖREVİNDEN 1980'lere KADAR KAÇTIĞI AÇIK OLAN, KENAN EVREN TALİMATIYLA BAKAYA( ASKER KAÇAĞI) ASKERLİK YAPTIĞI, OĞLUNUN BİRİ ÇÜRÜK RAPORLU, DİĞERİ KISA DÖNEM ASKERLİK YAPTIĞI, İSPATLI, BELGELİ APAÇIK ORTADA OLAN BİRİ 20 YILDIR DEVLET YÖNETİYOR, GENEL KURMAY BAŞKANINI, KURMAY KADROSUNU, ASKERİ OKULLARI, TAYİN EDİYOR, TÜM DEVLET HAKKINDA HER ŞEYE O KARAR VERİYOR.


BU ADAMA BAŞKOMUTAN, GAZİLİK SIFATLARI YAKIŞTIRILIYOR.

YAZIKLAR OLSUN.

AMA, BAKAYA MAKAYA SONUNDA ASKERLİK YAPMIŞ.

ADNAN MENDERES HİÇ YAPMAMIŞTI YA.(Soner Yalçın, Efendi Kitabı)

Takdir sizindir.

ALAEDDİN YAVUZ

16 Ekim 2021 Cumartesi

IŞİD'İN YEZİDİ CARİYELERİ

 IŞİD'İN YEZİDİ CARİYELERİ


Bazen youtube videolarında bazen de az önce Voice Of America,BBC, Euronews kanallarında IŞİD'den kurtarılmış ve bir yolunu bulup kaçmış, serbest bırakılmış Ezidi cariyelerin insan

lık dışı, aşağılanmış hikayeleri işleniyor. 

İnsan olarak üzülmemek elde değil. Taliban, El Kaide, IŞİD, gibi karbon kopya terör örgütlerinin hepsi Yahudi, Musevi, Ortodoks Hristiyanlardan oluşmuş kadrolara sahip.

İçlerinde Müslüman, Türk de var. Ama bu örgütler yalnız Ezidi kız çocukları ve kadınlara değil, Müslüman, Türk, Hristiyanlara da aynı işkenceleri yaşattılar.

Yıllarca Cihatçı ilan edilen bu suç örgütlerine her Müslüman ülkeden gönüllü genç kız ve kadınlar cennet hayaliyle bunlara katıldılar. Hepsinin üstünden geçmeyen kalmadı. Fahişelerden aşağı durumlarda yaşadılar.

En çok sesi çıkanlar da Ezidiler. Oysa Ezidiler Haçlı seferlerinden beri Haçlı ordularının işbirlikçileri oldular. Müslüman komşularını sattılar. Haçlılarla birlikte yağmaladılar, canlar aldılar.

1768'den 1925 Şeyh Sait, Pontus isyanlarına kadar Osmanlı ve cumhuriyete düşmanlık ettiler. Bu sürede Rusya idaresine girmiş Kafkasya, Gürcistan, Ermenistan topraklarına sığındılar. 
2003 Gürcistan Azınlık Raporunda Yezidiler ve süryanileri Avrupa Parlamentosuna bildiren Gürcistan resmi raporunun Türkçe bölümleri.


Buralarda da hizmet ettikleri HAÇLILAR onları barındırmadı, özellikle Türk, Müslüman coğrafyalarına sürdüler. Gürcistan, Ermenistan azınlık raporları böyle yazıyor, defalarca paylaştım.

11 Eylül 2001 İkiz Kule tezgahı ile başlayan yüzyılın ilk HAÇLI seferinde Irak işgalinde Amerikan yanlısı oldular ama, Haçlı El Kaide, IŞİD tarafından hak etmedikleri şekilde öldürüldüler, malları, kadınları, çocukları yağmalandı.

Ama bu arada Türkiye'yi de AKP ile yağmaladılar ve yağma halen sürüyor.

Haçlı AB-D ülkeleri de bunlardan seçip aldığı bir kaç mağdureyi KÖTÜ RADİKAL MÜSLÜMAN IŞİD'den kurtarıp sağladığı imkanları görsel, yazılı basın ile işleyerek, ne kadar adaletli ülkeler olduklarını aptal beyinlere kazıyorlar.

Emperyalizme hiç bir baskı görmedikleri halde devlet olma hayaliyle 800 yıldır kölelik eden Doğu Kiliseleri Hristiyanları ve Musevileri de onlardan pek de iyi durumda değiller.

Ama en çok istismara uğrayan Yezidiler, Gürcistan, Ermenistan'da "KÜRT DEĞİL, EZDİYİZ" derken, Taşnak PKK içinde birden KÜRT olup Türkiye'den toprak, tazminat isteyerek hâlâ köleliğe devam ediyorlar.

Başlarına gelen az bile, beter olsunlar demekten başka elden ne gelir ki?

Özgürlüğün en büyük düşmanı, köleliği özgürlük sanan sadık köleler değil midir?

Yezidiler ve ortakları tam böyle köleler olduklarını görmedikçe, emperyalist işgalciler burada kalmaya devam edeceklerdir.

Okullarından koparılıp evlilik, cariyelik, uşaklık, marabalığa mahkûm edilen çocukların, asla onurlu yaşama, çağdaş eğitim alıp, eşit vatandaş olarak yaşayamayacaklardır.


İslam adıyla getirilen şeriat, Tevrat, Talmud şeriatıdır, Yezidi şeriatıdır, hepsi de aynı köleci düzenin ürünleridir.

Haydi, uyanın ve Atatürk Cumhuriyetinin kazandırdığı özgürlükleri hep birlikte koruyalım, bizi çağ dışı köleliğe mahkûm eden emperyalistlere ve işbirlikçilerine DUR DİYELİM.

Takdir sizindir.

Alaeddin Yavuz

11 Ekim 2021 Pazartesi

DÜNYA KIZ ÇOCUKLARI GÜNÜNDE ÇOCUK EVLİLİKLERİ NİYE PROTESTO EDİLMİYOR?

BU GÜN DÜNYA KIZ ÇOCUKLARI GÜNÜYMÜŞ...

Vallahi bu gün haberim oldu.

Anneler günü,
Babalar günü,
Kız çocukları günü,
Erkek çocukları günü ne zamanmış?
En büyük ceremeyi onlar çeker de.

Filipinlerde çocuk seks
köleliği haberleri

Bunların hepsi küresel sermayenin aç bıraktığı kitleleri borca sokup tüketime sevk ederek sömürme yöntemlerinden biridir.

1980'lerde Filipinli 0-10 yaş arası köle kız çocuklarını 500$'a satın alan Avrupalı, Amerikalı çağdaş(!) insanlar, bunları seks kölesi olarak kullanır, yaşlı, sakat tekerlekli sandalyeleri sürmede, temizlik işlerinde kullanırlardı.

İlk kez Topkapı sarayında yaşlı tekerlekli sandalyesi ittiren 8-10 yaşlarında Filipinli bir çocuğu görüp şaşkınlıkla, "-Bu Amerikalı kadın akraban mı?" Dediğimde kadının yakınları çocuğu konuşturmamış, bana uzak durmam söylenince polis kimliğimi koyup sorunca da uzaklaştılar.

Sonra aynı gruptan bir Amerikalı kadın olayı anlatmış, "Dünyaya özgürlük, insan hakları satan ülkemizde kölecilik bu sapıklar ile yaşıyor memur bey, sizin polis olarak yapabileceğiniz bir şey yok bu olayda, sadece başınıza iş alırsınız ,Siz Atatürkünüze dua edin yoksa böyleydiniz zaten, bu cumhuriyeti de sizden alacaklar iyi sahip çıkın.. " öğüdünü vermişti.

Şimdi, Amerikalı kadının yaklaşık 40 yıl önceki uyarısının gerçekleştiği günlerdeyiz. 

AKP ve onun tek başına devlet olmasını sağlayan, ordu, bürokrasi ve muhalefet ile ülkemizde küçükleri resmi veya imam nikahlı evlilik yapmalarına olanak tanınmıştır. 

Yıldız Teknik Üniversitesinde bir Ermeni asıllı profesör olan Bedri(Bedros) Gencer tweetter sayfasına yazdığı;

“Gayretullaha dokunmak edebiyat değildir. AIDS, ebola virüsü… Avustralya, Çin gayretullaha dokundu azap geldi. Maazallah, biz de zinayı, livatayı yasallaştırarak, Allah'ın helal kıldığı yaşta evliliği tecavüz sayarak, mutlu yuvaları bozarak gayretullaha dokunmayalım. Az kaldı” şeklindeki tweeti yüzünden sosyal medya linkine uğramış, işinden olmuştur.

Ama ülkemize biçilen, ilkel, köleci toplum geleneği olan kız ve erkek bebekler,  çocuklar ile uyuma geleneklerine dayalı Babil Talmud Yahudi Şeriatına geçiş yaptığımızı da bizlere göstermiştir.

Sigara içki satın alamayan, mahkemede tanık olamayan, şahsi hiç bir dava açamayan, mahkemede tanık olamayan çocuklar, nasıl oluyorsa evlenmeye, şıhlara pirlere vücutlarını kullandırma hakkına karar verebiliyorlar.

Çocuk ve ergenlere din ile aldatarak tecavüzden  62 yıl ceza alan Konyalı Faruki şeyhine " çocukların, mağdurların rızası vardı" deyip beraat veren Anayasa, temyiz mahkemelerimiz de oldu.

Turistik otellerde sapık şeyhlere çocuk servisleri yapıldığı, ana muhalefet partisinin de Şişli örgütü Lgtbi çocuk dernekleri kurmuşlar, üniversitelerde muhalif direnişin sembolü Lgtbi bayrağı, cemaatlerde şeyhlere karı koca, çocuklarını becertmek dinin esası olmuştur.



Şimdi muhalif parti paylaşımlarına bakıyorum, da kız çocukları günü paylaşımından geçilmiyor.

Ama hiç bir kanalda çocuk evlilikleri, laik anayasamizin, medeni hukukun küçükleri koruyan maddeleri, cumhuriyetin laiklik ile evlilikten, kölelikten, fuhuştan koruduğu çocuklara zorunlu, ücretsiz, eşit eğitim vererek özgür insan olmayı, mirasta seçme, seçilmede eşitlik gibi kazanımların bizi özgür birey yapmadaki önemini işleyen tek bir program yok.
Paylaşım yok. Ekonomik olarak kendini kurtarmış aile çocuklarının özenti yaratan, bazıları da yakışıksız izlenim veren resimlerine boğulmuş bir sosyal medya ile demokrasi ve cumhuriyet kazanımlarını kurtaracağız öyle mi?

Sadece Akp'den bıkkınlığı sömürerek iktidar kovalayan Tbmm muhalefeti ve basını ümit veremiyor.
Bu yaptıkları akılcılık ise, ne  tür bir akılcılık olduğunu anlamış değilim.
Siz bir şey anladınız mı peki?

Alaeddin Yavuz

8 Ekim 2021 Cuma

RECEP TAYYİP ERDOĞAN ABD MEMURUDUR

R.T.ERDOĞAN BELGELİ AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ MEMURUDUR.

Yabancı devletlerle işbirliği yaparak devleti ele geçirmek, savaşa sokmak, anayasal rejimi değiştirmek, sahte, gerçek belgelerle devletin bürokratlarını mahkûm ettirmek... suçlarından yargılanmalıdır.

R.T.E'yi iktidarda tutmak için seçilmiş muhalefetin tümü 1768-1918 arası Osmanlıya,  1919-1936 arası Kurtuluş Savaşı veren Kuvayı Milliye ve Türkiye Cumhuriyetine isyan eden Süryani, Yezidi, Keldani, Ermeni, Rum, Gürcü Hıristiyan ve Babil Talmud Yahudi isyancı çetelerine dayanır.

İşte bir başka alıntı belge ile bu ihanet işbirliğini kanıtlıyor;

Ergenekon yalanı Amerikan planı-AKP ve Fethullahçılar, bu planın uygulayıcılarıdır sadece.


Erhan Karslı

Dolmabahçe Dosyası

Pearson hazırlattı, Tayyip Erdoğan Büyükanıt'ın önüne koydu

Ali Serdar Bolat

Aydınlık gazetesi, 28 - 29 - 30 Mart günlerinde Dolmabahçe Dosyası'nı tefrika halinde yayımladı. (Özet halinde tüm bölümler)

ABD Büyükelçisi Robert Pearson, orgeneraller Aytaç Yalman, Şener Eruygur, Çetin Doğan, Hurşit Tolon, Fevzi Türkeri, Tuncer Kılınç ve Yaşar Büyükanıt'ın Amerikan menfaatlerine karşı çıktıklarını tespit ediyor ve karşı hamle olarak bu orgenerallerle diğer bazı üst rütbeli subaylar hakkında CIA ajanları vasıtasıyla bilgi topluyor.

Kendi deyimiyle "özel kaynak verileri" olarak adlandırdığı bu bilgileri kripto vasıtasıyla Amerika'ya gönderiyor.

Pearson, Amerika'ya gönderdiği 22 Mart 2003 tarihli telgrafında bu konuyu ayrıntılı olarak şöyle anlatıyor:

*****

Telgraf metni:

"... (Türk generaller) Tayyip Erdoğan’ın davranışlarından büyük rahatsızlık duymaktadır.

R. Tayyip Erdoğan güçlü bir müttefiğimizdir.

Orgenerallerin tutum ve duruşu, Amerikan menfaatlerinin korunması ve devamı açısından engelleyici olmaktadır..

Orgeneral Hilmi Özkök’ün sadakatli duruşu mutlaka sahiplenilmelidir.

Muhalif orgeneraller, Orgeneral Hilmi Özkök’ün çizgisine itiraz etmektedirler...

Tayyip Erdoğan'ın siyasi kavrayışı ve bölge ülkeleri ile Türkiye içindeki yüksek orandaki halk desteğinin kalıcı desteğe dönüşmesi mutlak destek olarak değerlendirilmelidir.

Erdoğan, kendisine desteğin devamı halinde, ABD’nin bir müttefiği olarak, Ortadoğu ve Irak dahil olmak üzere Türk hava sahasını, kara ve demir yolları ile Mersin ve İskenderunlimanlarını kullanımımıza açacağını taahhüt etmektedir.

Zaten zaman içerisinde bu imkanların büyük bölümü gerçekleşti,

Bölgedeki hava hareketimize yeterince katkı sağlandı.

Ancak Türk ordusundaki üst rütbeli subaylar tarafından sürekli engellenmek istenmekteyiz.

Bu subaylarla ilgili özel kaynak verilerimiz CRT (kripto) olarak gönderilmiştir.

Bu dosya ile ilgili veri toplamalarımnız devam etmektedir.

Amerikan menfaatlerine karşı çıkan Org. Aytaç Yalman, Org. Şener Eruygur, Org. Çetin Doğan, Org. Hurşit Tolon, Org. Fevzi Türkeri, Org. Tuncer Kılıç, Org. Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün emir ve talimatlarına uymadıkları gibi, Org. Hilmi Özkök'e her an muhtıra verebilirler.

Bu bakımdan değerlendirildiğinde güçlü bir medya grubunun oluşturulmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu ihtiyaç acilen giderilmelidir.

Bu konu Recep Tayyip Erdoğan ile paylaşılmış olup "gereğinin değerlendirileceği hakkında olumlu değerlendirmelerin yapıldığı ve yapılacağı" teyidi alınmıştır."

17 No.lu klasördeki mevcut bilgi ve belgelerin incelenerek değerlendirilmesinde büyük yarar vardır.

Yaşar Büyükanıt hakkındaki bilgi ve belgelerin R. Tayyip Erdoğan'a ulaştırılmasının onayı gerekmektedir.

Gelişmelerin ışığında veriler değerlendirilecektir.

A,B,C,D,E,F,G kodlu klasörlerin içeriğinin tensibi ve uygulanması için 500 kişilik özel adamların devreye sokulması gelişmelere göre değerlendirilmelidir.

Onay bekliyorum.

Pearson"

*****

ABD menfaatlerine karşı çıkan orgenerallerle ilgili A,B,C,D,E,F,G kodlu klasörler daha 2003'de hazırlanmış ve kripto ile Amerika'ya gönderilmiş.

Bu klasörlerin uygulanması için devreye sokulmasını istediği 500 özel adam, o sırada Türkiye'de bulunan CIA ekibi. Pearson, özellikle Büyükanıt'a ait 17 No.lu klasöre vurgu yapıyor.

(5 Mayıs 2007'de Dolmabahçe'de Büyükanıt'ın önüne konan dosyanın önemli bölümünü bu 17 No.lu klasör oluşturuyor.)

Pearson'un 2003'te Amerika'ya çektiği bu btelgraftan sonra muhalif orgenerallere CIA merkezli operasyonlar başlatılıyor.

Org. Tuncer Kılınç 2004'te Özel Kuvvetler binası inşaatındaki yolsuzluk suçlamasıyla yıpratılmaya çalışıldı.

Org. Büyükanıt Kara Kuvvetleri Komutanı iken 2006'da Şemdinli Kitabevi tertibiyle soruşturmaya maruz kaldı.

Diğer orgeneraller Ergenekon ve Balyoz tertiplerine maruz kaldılar.

*****

Bütün bu işlerin özü şudur:

Türkiye'nin Başbakanı olduğunu söyleyen Tayyip Erdoğan, yabancı bir ülke ile işbirliği yaparak Türk Ordusu'nun komutanlarına şantaj yapmakta, komplo kurmakta, sahte belgeler hazırlatarak haklarında dava açtırıp tutuklatmaktadır.

Daha açık söylemek gerekirse, Tayyip Erdoğan, yabancı bir ülkenin Türk Ordusu'nun komutanlarına karşı planladığı komplonun uygulanması işini üstlenmiştir.

Bütün bu laf kalabalığının arkasında yatan çıplak gerçek budur.

*****

Tayyip Erdoğan tarafından Büyükanıt'ın önüne konulan dosyaların tamamı elimizde bulunuyor.

Bugün sadece konu başlıklarını ve kısmi ayrıntıları veriyoruz.

Önümüzdeki günlerde önemli bulduğumuz bazı dosyaların ayrıntılarını açıklayacağız

Dolmabahçe buluşmasında neler olduğunu halkımız bilmiyor, ama Amerikan devleti maalesef tüm ayrıntıları ile biliyor.

ABD Büyükelçisi Ross Wilson, buluşmanın olduğu akşam Amerika'ya bütün ayrıntıları telgrafla bildirmiş.

Bu bilgileri kimden aldığını herhalde anladınız, söylemeye gerek yok... :)))

*****

İşte telgrafın özeti:

Buluşmaya iki taraf da dosyalarla geliyor. İki taraf da gergin.

Konuşmaya önce Büyükanıt başlıyor. Tepkilerini anlatıyor. Elindeki dosyaların satırbaşlarını okuyor.

"Ordunun talebi, eşinin başı açık olan birinin Cumhurbaşkanı olmasıdır" diyor.

Bunun üzerine Tayyip Erdoğan şantaj dosyalarını masanın üzerine koyuyor.

Büyükanıt şaşkınlık yaşıyor. Geri adım atma ruh haline giriyor.

Erdoğan fırsatı kaçırmıyor. Ortamı yumuşatan bir tavıra giriyor. Büyükanıt bundan memnun oluyor.

Görüşme karşılıklı iltifatlarla devam ediyor. Gerginlik konularına bir daha dönülmüyor.

Hatta spor ve Fenerbahçe bile konuşuluyor.

*****

Bu olaydan sonra Genelkurmay hep güçsüz ve sessiz kaldı.

Orduya karşı Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla etkisizleştirme operasyonu başlatıldı.

Büyükanıt kendi döneminde bu operasyona karşı ciddi bir refleks göster(e)medi.

*****

Şantaj dosyasında Amerikalılardan alınanların yanında AKP tarafından eklenen konular da var.

* Yaşar Büyükanıt'ın eşi Filiz Büyükanıt'ın Genelkurmay ödeneğinden yaptığı ve usulsüz olduğu iddia edilen harcamaların makbuz ve belgeleri (Toplam tutarı yaklaşık 400 bin lira)

* Büyükanıt'ın Rusya'dan alınması düşünülen bazı silah sistemleri ve helikopter ihalesi öncesinde 3 Rus kadınla birlikte olduğu iddiası.

Büyükanıt hakkında bu tür özel hayatına ilişkin ses, video ve belgelerden oluşan 8 dosya var.

* Diyarbakır Söz gazetesi ve televizyonu sahibi Mehmet Ali Altındağ'ın ifadeleri.

Bu ifadeler 3 yıl sonra Van Savcısı Ferhat Sarıkaya tarafından Şemdinli iddianamesine konuldu.

* Uyuşturucu suçundan halen Hollanda'da cezaevinde yatan Hüseyin Baybaşin'in Ferhat Sarıkaya ve diğer bazı savcılara gönderdiği Büyükanıt'ı suçlayan ifadeler.

* Büyükanıt'ın Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı dönemine ait yolsuzluk ve faili meçhul iddiaları.

* Büyükanıt'ın 1. Ordu Komutanlığı dönemine ait 5 dosya

Kara Kuvvetleri Komutanlığı dönemine ilişkin 7 dosya

Genelkurmay Başkanlığı dönemine ilişkin 9 dosya

Bunlarda hem ihalelerle ilgili iddialar, hem de dinleme kayıtlarına ait dökümler yer almakta.

* Org. Hilmi Özkök tarafından Amerikalılara hitaben kaleme alınan, Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanı olmasını tavsiye eden yazı.

* Büyükanıt NATO karargahında istihbarat bölümünde görev yaparken Amerikalılar tarafından hakkında toplanan özel bilgiler.

* Büyükanıt'ın aile seceresi hakkında Amerikalıların hazırladığı bir dosya.

* Büyükanıt dönemine ilişkin İsrail'e verilen tank ve uçak modrnizasyonu ihaleleriyle ilgili yolsuzluk iddiaları

*****

3 Rus kadın CIA ajanı çıktı

Amerikanın hazırladığı dosyaya göre, ünlü bir işadamı Büyükanıt'a 3 Rus kadın gönderiyor.

Konu, Rusya'dan alınması düşünülen silah sistemleri ve helikopterler.

İddiaya göre işadamının amacı Büyükanıt'a bu kınuda etki yapmak.

Ancak, Amerikan Büyükelçisinin telgrafında önemli bir not var:

"Kadınların adları Vera, Eva ve Petra, ama bunların ismini koruyun, çünkü bunlar bizim yardımcı haber elemanlarımız"

Bu, kripto dilinde "bizim adamımızdır" yani "istihbaratçıdır, ismi duyulmasın" anlamına geliyor.

Bir not daha: CD kayıtları ellerindeymiş.

*****

Bu konu hakkında kişisel yorumum şudur:

Bir ülkenin Başbakanı, o ülkenin Genelkurmay Başkanına şantaj yapmıştır.

Eğer ortada gerçekten bir suç varsa, suçu ve suçluyu gizlemiştir.

Hem de yabancı bir ülke ile işbirliği yaparak...

Hem şantaj yapmak, hem de suçu ve suçluyu gizlemek kanunlara göre suçtur.

Bu suçun hesabı sorulmayacak mıdır?

Diğer önemli olay ise:

Bir ülkenin Genelkurmay Başkanı, başka bir ülkenin yöneticilerine, "Benden sonra yerime falancayı tavsiye ediyorum" diye mektup yazmıştır.

Bu olay, dünya çapında bir rezalettir.

Amerika bağımlılığı ve NATO kıskacında ülkemizin düştüğü korkunç durumu açığa vuran bir ibret belgesidir.

Böyle bir rezaletin olabileceği hiçbir faninin aklına gelmediği için, kanunlarda böyle bir suç tarifi yapılmamış olabilir.

Ama bu, büyük bir suçtur. Bu suçun hesabı sorulmayacak mıdır?

Tayyip Erdoğan - Büyükanıt arasında 5 Mayıs 2003 günü gerçekleşen Dolmabahçe buluşmasının akşamı Amerikan Büyükelçisi Ross Wilson, "acil ve gizli" kodu ile Amnerika'ya bir kripto geçiyor.

Özetini geçen yazımda vermiştim. Tekrar etmiyorum

Şu çarpıcı cümlelere dikkatinizi çekiyorum sadece...

*****

"Tayyip Erdoğan ile Org. Büyükanıt anlaştı. Operasyon başlayabilir.

Erdoğan'ın bu özelliğinden faydalanılırsa, Amerikan çıkarlarının devamı çok kolay olacaktır.

Bu fırsat elimizde bulunmaktadır."

Büyükelçi Wilson Amerika'ya "Operasyon başlayabilir" müjdesini verdikten kısa süre sonra operasyon başladı.

Gerçekten de, 39 gün sonra, Ümraniye'de bir gecekonduya operasyon düzenlendi.

Çatı katında bir sandık dolusu el bombası bulunduğu iddia edildi.

Bu, Ergenekon soruşturmasının ilk adımıydı.

Büyükelçi Wilson'ın şifreli yazısındaki "başlaması istenen operasyon"un

Ergenekon olduğu anlaşıldı.

5 Kasım 2007'de de Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray'da Bush ile görüştü.

Tayyip-Bush görüşmesinde, Ergenekon operasyonları konusunda tam mutabakat sağlandı.

Erdoğan'ın yakını Fehmi Koru, Ergenekon'un düğmesine bu toplantıda basıldığını Yeni Şafak'ta yazdı.

21 Ocak 2008 tarihinde de ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, saatler 23.00'ü gösterirken Başbakanlık Resmi Konutu'nda Erdoğan ile sürpriz görüşme yaptı.

Bu buluşmadan 4 saat sonra Ergenekon operasyonunda "ilk gözaltı dalgası" hayata geçirildi.

Böylece, "Cumhuriyeti tasfiye etme ve Türk Silahlı Kuvvetlerini etkisizleştirme" operasyonlarının ABD planı olduğu kanıtlandı.

Yani Ergenekon tertibinin, sanıldığı gibi "AKP ve Fethullah Gülen tarafından planlanmadığı" bir kez daha gözler önüne serildi.

Senaryoyu yazan da, yöneten de Amerika'dır.

AKP ve Fethullahçılar, bu planın uygulayıcılarıdır sadece...

*****

Amerika, 1 Mart 2003 Irak Tezkeresinin Meclis'te reddedilmesini TSK'nın tavrına bağladı.

Bu yüzden TSK'yı tasfiye etmeye karar verdi. Direneceği belli olan komutanlar hakkındaki dosyalar işleme konuldu.

Ergenekon Balyoz vesaire tertip sürecinin her aşamasında Amerika'nın eli vardır.

Planlamayı, zamanlamayı ve yönlendirmeyi Amerika yapmaktadır.

Yıllardır "Ergenekon yalanı Amerikan planı" diye bağırıyoruz.

Bu sloganın gerçekleri yansıttığı bir kere daha anlaşılmıştır.




Evita-juliette Kazaz

...hiç bir şey yapamiyorsak, bunları bilmemizin ne faydasi var acaba..? Bir şeyler değişmeli değiştirmeliyiz..!

https://m.facebook.com/nt/screen/?params=%7B%22note_id%22%3A879916152542474%7D&path=%2Fnotes%2Fnote%2F&__tn__=%2As-R

Artık işi bitti. Oltadaki balığa Amerika yem vermiyor.















































DAVUTOĞLU, BAGRAT=ALLAHVERDİ Musevileri olan Ermeni adıymış.