24 Aralık 2013 Salı

BOŞBAKANIN SİLİVRİ HAZIRLIKLARI



BOŞBAKAN KENDİSİNİ SİLİVRİ'YE Mİ HAZIRLIYOR.
Silivri Cezaevi

Son gelişmeler bana "Çırpınırdı Karadeniz; Bakıp Türkün bayrağına" türküsünde hafif bir tadilat yaptırdı.

Çırpınırdı Arap Tayyip
Bakıp eski günlerine.

Eski ortağı Fetoş cemaati ile kavgaya başladı.
Cemaat açıklarını ifşa etmeye, adalet ve yargıdaki adamlarıyla da son yolsuzluk darbesini de yapıverdi.

Derler ya "eceli gelen köpek cami duvarına çişlermiş" diye.
Eh boşbakan da cemaat duvarına çişledi.

Eğer bu son yıllarda adalet ve polis başta olmak üzere devlet kurumuna olan güvenin kaybolmasına karşı yapılan bir kayıkçı kavgası değilse gerçekten cemaat/cami duvarı başbakanın tozunu attı. Ayakkabı kutularında çıkan yüz milyonlarca ABD-AB dövizinin Bosna ve Anadolu'daki bakanın mezun olduğu İmam hatip okuluna harcanacağı yalanını da herkes alaycı tebessümleriyle karşıladı. 
Olmayınca;
Yolsuzluktan suçlanan bakanlarından birisi memleketi Trabzon'da halka çaldıklarından birazını dağıttı. Boşbakan gene ayarsız ağzıyla içinden gelen gazın tepkisine göre konuşmaya devam ediyor. Becerebilirse "karanlık güçler, faiz lobisi..." gibi klişe laflarla kendisini iktidar eden "mağdur edebiyatını" tekrarlayacak.

Ama baktı ki hiç olmadığı kadar yalnızlığı yüzüne patlamaya başlamış, gider ayak yara vermeye başladı.

Yolsuzluklarını ortaya çıkaranlardan başlayarak intikam almak için emniyet teşkilatını darmadağın etti, adalet teşkilatı dersen öyle.

Eh baktı ki kendisini yücelten güçler ipini kesmişler kendi çalıp kendi oynuyor. O da tuttu Rusya, Çin, Pakistan yani Avrasya açılımı yaptı. Bangladeş'e de gidecekti de geçen hafta bir işbirlikçi mollanın idamını önlemek için boşbakanın verdiği talimatı kaale alan çıkmadı ya. Yani kapılar kapalı orada.

Ona göre tam bir Avrasya Açılımı olan bu eylemiyle 1949'daki ipi çekilince Rusya'ya sığınan Menderes'i taklit etti.

Bir taklit daha yaptı ve "terörist" dediği ve Silivri'ye kapattığı eski genelkurmay başkanını taklit etti ve Samsun'da bir gemiden konuşma yaptı.
Biz de yedik yani(!)
Boşbakanın Silivri'ye doldurduğu ünlüler

İşaretlere bakılırsa boşbakan kendisini şimdiden Silivri'ye hazırlıyor. Hem de ne hazırlık ne hazırlık(!). Silivri burası. Genelkurmay başkanını alır da Tayyibe'yi almam der mi? Cezaevi inşa ettirmek günü gelidiğinde insanı rezil eden işlerdir. Kendin yaptırdığın yere kendini kapatırlar da cümle aleme rezil rüsva olursun da herkes sana ve çok övündüğün şeytani soyuna güler ve alay ederler. 

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

Oda Tv de bu konuya yer ayırmış;

Erdoğan konuşmaya doymuyor

Başbakan Erdoğan bugün 4'üncü kez konuşuyor...
Erdoğan, dün yaptığı konuşmada "Bu, hükümete yönelik bir operasyondur. Yarın ki (bugün) Karadeniz gezimde yapacağım konuşmaları iyi takip edin. Bu işin arkasında yurtiçinde dışında kimler var, piyonları kimler hepsini açıklayacağım." dedi.

İlk konuşmasını Samsun'da yapan Erdoğan, Ordu'ya geçti. Erdoğan Ordu'daki 4'üncü konuşmasını yapıyor...
Başbakan Erdoğan konuşması özetle şöyle:
-Halkbank karlı bir bankaydı. Kendi rantlarına Halkbank'ı ortak etmediler.
-Bu tuzak yurtdışında bpişirilmiş. Yurtiçindeki taşeronlar tarafından hayata geçirilmniştir.
-Bu ajanlık faaliyetinin hesabını hukukla soracağız. Sandık yoluyla soracağız.
-TÜSİAD'ı eleştiren Erdoğan, "Sermaye vatandaştan KDV alıyor, onu ödemiyor. Ondan sonra ağlamaya başlıyor. Böyle ahlaksızlık olabilir mi?" dedi.
-Hem dindarım diyeceksin hem de en ahlaksız biçimde Müslüman insanlara iftira atacaksın.
-Bu alçakları yapanları, bunlara kol kanat gerenleri hukuk önüne tek tek çıkaracağız.
-Devlette paralel yapı olamaz. Devletin içinde bu örgütleri deşifre edeceğiz. İninize gireceğiz ininize.
Odatv.com

17 Aralık 2013 Salı

ÇOK MUHABBET TEZ AYRILIK

ÇOK MUHABBET TEZ AYRILIK

17 Aralık 2013, 20:57
ÇOK MUHABBET TEZ AYRILIK


Bu gün ne televizyona bakabildim ne de İnternet'e giremedim. Ancak akşam saatlerinde eve geldim, yemek sonrası akşam haberlerini açtığımda şaşırdım.Bu ülkede ucunun başbakana uzanacağı söylenen bir yolsuzluk soruşturmasının başlatılmış, 49 tutuklamanın yapıldığının anlatılması karşısında şok oldum.


Aylar önce yaptığım "Başbakanın son kullanma tarihi doldu, ipi çekildi" tespitimin hızla işlemekte olduğunu gördüm.


Demek ki, batı dünyasını, küresel sermayeyi, mason localarını arkasına alıp 12 yıl bu ülkede hukuk düzeninden anayasasına, devletin sınırlarından bayrağına kadar her şeyi tartışma konusu edip değersizleştiren, genelkurmayı içeri tıkıp terörist ilan ederken terör örgütüyle ortak Ortadoğu projeleri kovalayan, batı dünyasının Ortadoğu'da petrol bekçiliğine soyunurken bölge halklarını köleleştiren Orta Çağ köleciliğine sürükleyen bir diktatöre rağmen bazı savcıların tahkikat başlatması ve tutuklamalara girişmesinin mümkün olduğuna hala inanamıyorum.


Ama bütün bunlara rağmen dört bakanın çocuğunun tutuklanması bu hükumete, bu başbakana rağmen bence resmen bir mucizedir.


Vatana millete ve insanlığa hayırlı olsun.


Boşbakan ve AKP'sinin kendilerini iktidara getiren güçlerin onları deliğe süpürme tarihleri gelmiştir.


Hukuk aleyhlerine olduğunda "Şer Güçler", yararlarına olduğunda "Millet İradesi. AKP budur.
Düne kadar boşbakan ve hükumetinin yan yana olmaktan gurur duyduğu, ağızları kulaklarına varan pozlarda resimler çektirdikleri, "Avrupa, Amerika bizi istiyor" zamanlar "iyi" olan bu güçler bu gün boşbakan'ın Konya'da yaptığı konuşmaya göre "şer güçler, karanlık odaklar" olmuşlardır.


Bizde güzel bir deyiş vardır.


"Çok muhabbet tez ayrılık"


Boşbakan ve AKP'si ile artlarındaki yerli işbirlikçiler 12 yıl boyunca çok sıkı fıkı oldular ve bu da ayrılık sebeplerini oluşturdu.


Boşbakan ve AKP'si deliğe süpürülme süreçlerine girmiştir ve bir sürpriz olarak yerel seçimlerden önce hükumetin istifasına ve erken genel seçime tanık olursak şaşırmayınız.


Vatana millete hayırlı olsun.


Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

4 Aralık 2013 Çarşamba

CHP'NİN GÜLEN AÇILIMININ OLASI SONUÇLARI

CHP'NİN GÜLEN AÇILIMININ OLASI SONUÇLARI

AKP ve Gülen cemati ve bağıntılarının  halkın gözünden paçacı damından düşer gibi düştüğü bu günlerde cemaat oylarıyla AKP'yi devireceğine inanıp yerel seçimlere girmek bence CHP'yi bitirecek, AKP'lileştirecek bir tercih olacaktır.

Elan ABD gezisinde bulunan CHP Gnl. Başkanı K.Kılıçdaroğlu'nun Gülen cemaatinin verdiği davete katıldığı gündeme düşmüştür.

Kemal ağa Tayyip gibi makbule geçmeye başladı. Brooklyn Inst. konuşmasında.
AKP ve Gülen cemaatinin 11 yıldır memleketi içine soktukları Süryani-Yezidi-Ermeni köktendinci Mason İslam Şeriatı travmasından halkı kurtarmak, dinci rejim tehdidini uzaklaştırmak için ABD ile işbirliği yapması yerindedir. Çünkü ordu-sivil tüm güçler bu mason İslam projesine kilitlenmiş haldedir.

Halktan gelen tepkilerin artması, AKP'nin ülkede ve bölgede önder karakterini sergilemede başarısız olması ve yalnız kalmasının doğurduğu boşluğu Gülen cemaatini ardına alarak ,yerel seçimlere hazırlanmak ülkeyi dinci rejim tehdidinden uzaklaştırmak anlamına gelmemektedir.

Aksine Atatürk'ün partisi olma özelliğinden uzaklaşmak anlamına gelmektedir. İktidar uğruna "demokrat-solcu-köktendinci Ermeni ve diğer azınlıklar koalisyonu" olacak olan bu "Yeni CHP" yapılanması, İsmet paşanın demokrasiyi dayatmak için "karşıdevrimci-bölücülere" yaptığı siyasi baskıların aksine mason İslam'ına girmesi iççin millete yaşatılacak yeni bir Ermeni Milli Şef Dönemine geçişimize neden olabilir.

Ben uyarayım da tedbir alması gerekenler alsınlar.

Takdir okyucunundur.


Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

17 Kasım 2013 Pazar

ERGENEKONCULARIN DÖKÜLÜŞÜ İHANETİN GÖRÜNÜŞÜ

ERGENEKONCULARIN DÖKÜLÜŞÜ İHANETİN GÖRÜNÜŞÜ

12 Eylül 1980 darbesini Amerikan "derin NATO" talimatları ve çizdikleri rotaya göre gerçekleştiren "bizim çocuklar=Our boys" Kenan Evren ve çetesi o tarihte ne kadar antiemperyalist, solcu,sağcı, vatansever varsa hepsini tasfiye edip üzerlerinden silindir gibi geçmişlerdi.
Bu arkadaşı asla samimi bulmadığımı belirtmiştim. Haklı çıktım (Tıkla)
Buna paralel olarak gerçek dini ve ırki soy kökenlerine göre devlet bürokrasinden basına, küçük esnaf oluşumlarından iş dünyasına kadar her yerde örgütlendiler ve kendilerinden olmayanları dışarıda bıraktılar.
Ordudan polise, esnaf faaliyetlerinden ulusal ve uluslararası sermaye oluşumlarına, mahalli basından ulusal basına kadar her ortamda bir yerlere getirilecek insanlar da bu yapılanma tarafından belirlendi.
Peki bu yapılanma kimlerden oluşuyordu?

Bu yapılanma, Abbasi hanedanının başlarında yani MS. 740-750'lerde Bağdat' ı inşa ettikten sonra yerleşen İslâm halifesinin emriyle yaptırılan tahkikat sonucunda "gizli kitaplarında" peygamber Hz. Muhammed'e 'Şeytan Bizbat' dedikleri için katledilmeleri uygun görülenlerden oluşan, takiyeci kesim SAĞ-SÜNNİ", İran tarzı Mason İslâmi rejimi yandaşlarıdır.

Siirt Süryanisi Emine hanım Mardin Ortodoks Kilisesinde (Tık)
Bu da demekti ki bunlar peygamberliğin tebliğinden önce içlerinde olduğu Mardin-URFA Sabilerinin Hıristiyanlığa geçmiş olan 'NAMAZ KILAN HIRİSTİYANLAR' dı. Yani Süryaniler ve Sabilerdi.
Çarşaf-peçeyi savunan bu dinin mensuplarını bir Sünni Müslümandan ayırmak olanaksızdır. Zaten şeyhülislamından halifesine, hocasından, mühtüsünden tarkat şeyhine dini bölen ve çaktırmadan Yahudileştirilmesine, Hıristyanlaştırılmasına yani putperestleştirilmesine sebep olan bunlardır.

Bu yapılanmanın sol kanadını da Süryani ve diğer Hıristiyan mezheplerine girmişlerinden dinsizlerine kadar Ermeniler ile Müslüman görünümlü Rumlar oluşturuyorlardı.

Buna 1180'lerde Kürt Yezidilik dininin Vatikan ajanı Şeyh Adi tarafından Hakkâri ve Sincar dağlarındaki Laleş'te kurmasıyla bu Süryanilere katılan Afganistan 'dan Cengiz Han akınlarına katılıp getirilmiş Mecusi Kürtler de eklendiler.

Bu dini ve ırki ihanet yapılanmasından kendilerini Grek/Yunanlı saymayanları ise sadece Ermenilerdi. Onlara da başta CHP olmak üzere diğer sol vce liberal oluşumlarda, İngiltere başbakanı Winston Churchill ile ABD başkanı Truman'ın 1943'te Kahire toplantısında verdikleri emirler doğrultusunda İsmet İnönü ile Celal Bayar arasında gerçekleşen 1946 Pembe Köşk Muvazaası (Şikesi) ile "Muhalefet Görevi" verilmişti.

Siyasi sahnede sol ve sağ ve onlara destek olan sermaye yapılanması da bunlardan oluşuyordu. Aralarında sözde kavga ediyormuş havası yaratmakta usta olan bu yapılanma eğitimden görsel ve işitsel basına el birliği ile ortak faaliyetlerle halkı kendi istedikleri şekilde düşünmeye kolayca ikna ettiler.

İkinci dünya savaşından sonra Avrasya kıtasında kullanılmış ve demode olmuş,hurdaya ayrılması gereken Amerikan silah, araç gereçlerinden levazımına kadar NATO tezgâhına katılmamızın şerefine sözde bağışlandığından bu yana ordumuza tek çivi çakılmasına da müsaade etmediklerinden bahisle ordumuzun  modernizesi gündeme getirilmişti.

Bunların o tarihlerde savundukları gerekçelere göre, ordunun çağdaş savaş olan gerilla savaş taktiğinde eğitilme işini İngilizler İRA, İspanyollar ETA ile gerçekleştirmişlerdi. Onları örnek alarak biz de bir örgüt kuracaktık.
O da Osmanlı ve önceki Türk ve Müslüman imparatorluklarının tasfiyelerinde birlikte çalıştıkları Gürcistan- Rusya-Vatikan bağlantılı çalışan bu yapılanmanın arzularına göre kurulmuş halen hazır olan, hem Sosyalist SSCB'ye hem de Kapitalist batıya şirin gelen "sol meyilli Kürtçü PKK" olacaktı. Öyle de olmuştu.

Darbecilerin başında da kurdukları sivil hükümette de tesadüf müdür yoksa örgütlenme gereği midir kararı siz verin, kökenleri Tunceli'nin sözde Sünni iki kazasından biri olan Çemişkezek kökenli, Süryani Rumlarına dayanan ve Kürt isyanlarının bastırılmasından sonra Manisa'ya sürülmüş aileye dayanan Kenan Evren ile aynı yerden Malatya'ya cumhuriyet döneminde öğretmen olduktan sonra gelen bir annenin oğlu Turgut ÖZAL Süryanilerinin  olması bana pek şaşırtıcı gelmişti.

NÜ resimlerini 300.000TL'ye satan Kenan Evren paşa(Tık)
Bu kadar derin dini ve ırki bir "ihanet-işbirlikçi yapılanma" devletin başına çöreklenmişken bu devletin mazlum halklarının çıkarlarını savunacak bir hükumetin, genelkurmay kadrosu oluşmasının olanağı olabilir miydi?
Olamazdı da. Genelkurmay kadrosunun en üst komuta kadrosunun başına geçecek her aday Cumhurbaşkanlığını tamamladıktan sonra Marmaris'teki yazlık konağında elinde Amerikan viskisi dolu bardağıyla torunu yaşında 16-20 yaşlarındakilerinden seçilmiş mankenlerin çıplak "NÜ" resimlerini yaparak geçiren NETEKİM PAŞA'ya gidip elini öptükten sonra görevleri onaylanıyordu.

Böyle bir ortamda Ergenekon gibi sözde vatansever ve adını Türk Efsanesinden alan "derin vatansever askeri-sivil" yapılanma gerçekten olabilir miydi?
Öyle bir şey asla olmamıştı ve olmasına da olanak yoktu.

Bunları bildiğim içindir ki 03 Kasım 2002 seçimleriyle iktidar edilen ve kökenleri aynı Rum-Kürt-Ermeni ve sapkın Yahudi tarikatları koalisyon hükumeti olan AKP'nin hükumete taşınması için gerekli tüm dümenler de Cunta-ANAP iktidarlarında planlanıp uygulamaya sokulmuştu.
14 Mayıs 1950 seçimleriyle Menderes'in DP'sinin yaptığı sözde "sivil darbe" ya da "ilk demokrasi hareketi" neyse 1980 ANAP'ı, 2002 AKP'de de aynıydı.
İşte Başbakanın fırıldaklığına dair   bir Oda Tv tespiti .(Tık)
Yaptıkları tutuklamalar ve haksız, adaletsiz yargılamalar ise sadece bir kaç garibanın gerçekten ölümlerinin sağlanması ile kamuoyunda yapılan işin "inandırıcı" olması sağlanıyordu.

Günümüzün Ergenekon ve Silivri mahkumları da aynı senaryonun kurgulandığı bir tiyatrodur.
 Bunu bize gösteren veriler nelerdir?
Eğer bunlar gerçekten vatansever olsalardı DP,ANAP,AKP gibi ihanet hükumetleri gerçekten bu ülkenin başına gelemzdi.
PKK bizzat başta ordu, siyasi iktidarlarca korunarak Kürt Ordusu haline getirilmezdi, Irak, Suriye ve İran'da Selefi  Müslüman olarak bilinen Yezidi Kürt, Süryani yapılanması olan El Kaide, El Nüsra gibi sözde İslâmcı terör örgütlerine destek verilmezdi.

Serbest kalan  sözde Ergenekoncuların Mehmet Haberal(Tık) ve bazılarının gidip Fethullah Gülen'den  AKP başbakanına kadar sadakatlarını bildirmelerini Tuncay ÖZKAN gibilerin PKK'yı (Tık) öven, Mehmet -Ahmet Altan kardeşlere uzanan methiye romanlarına tanık olmazdık.

Ahmet Davutoğlu Barzani ile görüştükten sonra ABD''ye gidecek.
Hem de ki Diyarbakır'da Batum Süryanisi Recep Tayyip Erdoğan'ın 150 yıldır Türk ve Müslüman kanı akıtan işbirlikçi Yezidi Kürtlerinin başı Barzani'yi karşılamak için dış işleri bakanı A.Davutoğlu'na yurt dışı randevularını  erteleterek aşırı Türk ve Müslüman düşmanı Yezidi Kürt Şivan Perver işbirlikçi çığırtkanına konser verdirerek kutlamalar yaptıkları dönemde yapılmaması gerekenleri yapmaları da bu işbirliğini göstermektedir.

Bu konulara benden çok bu gün Ulusal Kanal'da program yapan Sabahattin Önkibar ile eski REFAHYOL  hükumetinde Erbakan'ın maliye bakanı olan Ufuk Söylemez dikkat çektiler.
Hatta Ufuk Söylemez "Ergenekon diye bir şey yoktur, bu düzmece bir suçlama gerekçesidir" dedi ikisi de mutabık kaldılar.

Yıllar önce ben yazdığımda;
Ergenekon, "ER GEorge NEw CONservatism", Er Corc'çu Yeni Muhafazakârlar"(Tıkla) Yani Amerika'nın Cumhuriyetçi Partisinin dünyayı yönetmek için 1950 sonrası oluşturdıuğu  siyasi, askeri, istihabari yapılanmanın adıdır. Irak'ta gece baskınlarının adına da "Er George Baskınları denilir."

Ülkemizde 1950 sonrası bütün darbelerde hep Er

George Baskınları gibi sabaha karşı yapılır.  Ergenekon davasını başlatan Tuncay Güney bile böyle söylemekteyken siz niye ille de olmayan bir şeyi savunup "Bir şeyi savunarak "Biz Ergenekoncuyuz" deyip milleti şaşırtıyorsunuz?" dediğimde ben Atatürk, ordu düşmanı, AKP yanlısı ilan edilmiştim.

Şimdi onlar unutuldu ve benim tespitlerime sarılmak zorunda kaldılar. Aynen CHP,AKP,MHP'nin nyaptığı gibi Ulusalcı yapılanma da zaten  bir kaç yıldır bu açılımı yapmış haldedir.
Şahmeran yılanına tapınanların iktidarı olan AKP-PKK ittifakı neyse Ergenekon da onların "millet yararına doğru İş yaptıklarına inandırılmamız için" feda edilen muhalif gösterilenleridir. Aralarında bir kaç gerçek vatansever olabilir ama çoğu, bir diğerini takip edip ispiyonlamak için veya AKP siyasetlerinin tükenmesini takiben kahraman ilan edilerek işbirlikçiliklerine kaldıkları yerden devam edeceklerdir.

Vakti saati gelince bu kişilikler(!) serbest kalacaklar ve halk arasında bir "vatan kurtaran aslan" pozunda saygı göreceklerdir. Bu sağlanacaktır..

Ergenekon dümeninin  bütün yönlerini geçmiş yazılarımın tümüne bulabilirsiniz. Birini örnek vermek gerekirse "Ergenekon mu Er-GEorge (Ercorc) mu"; "CHP MUV AZALARI VE BAYKAL'IN İSİTFASI(Tık) "; "SOLA AÇILAN HAÇLI SEFERİ"(Tık) başlıklı yazılarımı arama motorlarından arayarak okuyabilirsiniz.
Ergenekoncuların işbirlikçileri, dünkü düşmanlarıyla kolkola girmeleri bana asla tuhaf gelmiyorsa  tespitlerimin bu ülkenin gerçek tarihini  bilmemdendir.

Bu tespitlerimi altı-yedi yıl önce yayınladığımda "Ordu Bizden" diye bana saldıranlara da "doğru" sizdendir, siz de onların işbirlikçilerisiniz" dedim. Beni Atatürk, ordu düşmanı ilan edenler bu gün AKP'yi iktidar edenin 12 Eylül 1980 darbesi olduğunu, ordunun AKP'ye teslim olmakla TSK değil NSK (Nato Silahlı Kuvvetleri) olduğunu yani benim tespitlerimi kendi tespitleriymişçesine adımızı bile anmadan savunmaktadırlar.
Çünkü düne kadar kahramn deyip ağıtlar yaktıkları Ergenokocuların (!) dökülmelerini halka açıklamalarının olanağı kalmaması üzerine yazılarıma sarılmaktadırlar.

Bu da biraz hırsızlık olsa da gene de yapabilecekleri, en doğru iştir. Adımızı anmasalar da tespitlerime değer verip gerçek bağımsızlık hareketlerine monte edebilirlerse halkımız ve insanlık kazanır.
Ama bunu yapanların çoğu sol kulağı sağ elle tutup sonunda devletin bu işbirlikçilerce parçalanmasını kanıksatma görevine soyunacaklardır.

Yemeyiniz.
Yedi yıldır ne diyorum?

TACI HAİNE GİYDİREN MİLLETİN KANI DİNMEZ!

Yerseniz tacı hainlere giydirmiş olursunuz, kanınız da durmadan, anarşi, terör, savaşlarda akar da akar.
Düşen şapkanın gösterdiği kellik gibi, ihanet te Ergenekocular döküldükçe görünmektedir. Geçen süreç içinde gereksiz adaletsizlikleri önlemek için yine de onlara destek verdik.

Din, soy kavgasını bırak! Bastığın toprağa, özgürlüklerine, bağımsızlığına sahip, emperyalizme karşı çık!
Takdir okuyucunundur.

İşbirlikçi hükumetin ileri demokrasisi muhalif tanımıyor!


Alaeddin Yavuz
/keykubat /adilyargic/ adilyargicc
17.11.2013

Ergenekon yazılarımdan bazıları yazıda renklendirilmiştir. Bazıları da aşağıdadır.
1-http://adilyargic.blogspot.com/2009/01/ergenekon-neyin-nesi.html#axzz2kuaN4cTH
2-http://adilyargic.blogspot.com/2009/01/cumhuriyete-bitlis-darbesi.html#axzz2kuaN4cTH
3-http://keykubat.blogspot.com/2008/08/ellerde-de-ergenekon-var.html#axzz2kuJbrneC
4-http://keykubat.blogspot.com/2008/08/ergenekon-ve-ergeorge.html#axzz2kuJbrneC
5-http://keykubat.blogspot.com/2008/08/ergenekonda-delil-toplama.html#axzz2kuJbrneC
6-http://keykubat.blogspot.com/2008/08/travma-geirenlerin-tarihi.html#axzz2kuJbrneC


10 Eylül 2013 Salı

BEN ÇOK OY ALDIM...



BEN ÇOK OY ALDIM...
(Bize görünen haliyle)

-Ben çok oy aldım 90 yılda yaratılmış tüm devlet kurumlarını satarım!

-Ben çok oy aldım karşılıklılık ilkesi gözetmeden devletin tüm arazilerini yabancılara satarım!




-Ben çok oy aldım, bütün eğitim kurumlarında eğitim sürelerinden ders müfredatlarına kadar ker şeyi değiştiririm!

-Ben çok oy aldım çocuk evliliklerine izin verir, bana daima oy veren pedofilik inanışlara sahip Yezidi, Süryani, Ermeni, Zerdüşt, Şemsi Yahudi kardeşlerimin isteklerine göre çocuk evliliklerine izin verecek şekilde 4+4+4 eğitim sistemini getiririm!

Fotoğraf 
-Ben çok oy aldım İslâm'ı yabancı istihbarat masalarında hazırlanmış Mason İslâm'ı olan teslimiyetçi, eski putperest dinlerle karıştırılmış çarpıtılmış İslâm dinini "Medeniyetler İttifakı, Dinler Arası Diyalog, ılımlı İslâm(Tık)" adı altında bütün Müslüman dünyasına yuttururum.

-Ben çok oy aldım 1400 yıldır birlikte inşaatları asla düşünülmemiş olan Camii, Kilise, Sinegog ibadethanelerini bir arada inşa eder(Tık), putperest tapınaklarında olduğu gibi dev camiler inşa ettirir alt katlarını da yandaşlarıma çarşı pazar yaparım.
 

-Ben çok oy aldım, devletin resmi adını, değiştiririm!


-Ben çok oy aldım devletin kurucusu Atatürk ve arkadaşlarını kendi işim olan"Masonluk, İngiliz İşbirlikçiliği- Tıkla" ile suçlarım. Tu kaka eder bunları da halka istese de istemese de hazmettiririm!


-Ben çok oy aldım, ordunun generallerini terörstlikle mahkum ettirir, süresiz, sorgusuz içerde tutar 30 yıllık terör örgütü ile birleşir, Amerika-İngiliz AB koalisyonunun yani Haçlı Çkarlarının bekçiliğine soyunurum.



-Ben çok oy aldım, Türk ve Müslüman dünyasını bahsettiğim emperyalist devletlere pazarlarım ve tümüyle ele geçirilmelerinde her türlü dümende yer alırım. Bu ihanetlerimi de büyük vatanseverlik olarak hazmettiririm.


-Ben çok oy aldım, Irak, Libya, Sudan işgallerinde ölen Müslümanları katleden sömürgeci devletlerin askerleri için dua ederken, benim gibi kripto Rum, Süryani olan Mısır'lı  selefi (dinden çıkmış)TIKLA Müslüman Kardeşlere, Suriye'deki yandaşlarım ÖSO'ya yara veren vatansever, emperyalizme karşı ülkesini savunanlara karşı açılan Haçlı Seferi neferlerine methiyeler düzerim.

Fotoğraf 

-Ben çok oy aldım Türk ve Müslüman askerlerini Haçlı Ordularının emrine veririm!

-Ben çok oy aldım, bana karşı hiç bir zor kullanmadan sadece pasif olarak direnen halk kesimlerine kimyasal silah kullanır, hastanelerden tedavilerini yaptırmadan taburcu ettiririm!


-Ben çok oy aldım bana karşı dikilen yetişkin genç, çoluk çocuk, kadın erkek demeden tümünün ölüm fermanını peşin veririm. Üstüne de bunlar "Alevi, terörist" derim!


-Ben çok oy aldım, bütün yandaşlarıma devletin tüm kaynaklarını aktarırken, milletin geçim düzeyini 
  Osmanlı-Rus savaşı şartlarından geriye çekerim.
Fotoğraf
-Ben çok oy aldım, beni iktidar eden Amerika, İngiltere, Avrupa Birliği, Vatikan ve papasının emirlerine uyar, beni iyi bir malmışışım gibi halka kakalayan görsel yazılı basın, üniversite, iş dünyası, asker, siyasetçi, sivil kim varsa onları yüceltir gerisini lanetlerim. Direnirlerse haklarından acımadan gelirim.

-Ben çok oy aldım, Irak, Libya işgallerinde Amerikan askerlerine dua ettim ama Mısır'da dinkardeşim, yandaşım düşürülünce devletin tüm imkânlarını dindaşlarım soydaşlarım olan selefileri için seferber ettim. Onların iyi olduklarını anlatmaları için hocalara emir verdim, camilerde Cuma Hutbelerinde bu Müslüman düşmanı yandaşlarım için Müslüman millete dua ettirdim.

-Ben çok oy aldım bir dakika önce söylediğimi bir dakika sonra yalanlarım ve yüzüm kızarmaz. Çünkü dinim bu benim. Süryani (Namaz kılan Sabii Hıristiyanlar-Tıkla) olduğumdan Tanrıçam, Allah'ın taşlanarak cennetten kovulmuş kızı (Euzubillahimineşşeytanirracim ayeti kerimesindeki şeytan) Er Ruha bana Hermes gibi "yalanı, hileyi" emreder. Peygamberimiz Süleyman'ın Saba Melikesinin ülkesi Habeşistana dostluk ilişkileri amacıyla yerleştirdiği, orada Tevrat'ın emirlerini terk edip Sabiliğe geçmiş, çarşaf-peçe ile cübbe ve sarık giyen, "Bereket Tanrısı İnancı gereğince" ibadet eden (Beyt Şemeş=Güneş Evi) Yahudileri(Tıkla) din kardeşlerimdir benim. Büyük İskender dedelerimiz kırıp askerlerinin analarımıza tecavüzleri sonucu doğduğumuzdan bizler bir Rum Arabız. Bu yüzden Grek şetan tanrısı Hermes'e tapındığımdan dinim imanın yalan, hiledir(Tıkla) benim. Ardımda, Hermes'in soyundan gelen Hıristiyan dünyası(Tıkla) var. M.S. 745'lerden beri Müslüman görünen Sabi, Rum, Şemsi Yahudi dönmesinin-(Tıkla) İslâm'a soktukları Hermes felsefesi ile adı Müslüman olan milyarla Grekleştiğinin farkında olmayan, ama köle olduklarından soylarının kırılması gereken Türk ve Müslüman var. Beni onlar yarattı, ben onların mabatlarının kılıyım!


-Ben çok oy aldım, hileciyi, yalancıyı, hırsızı koruyan Hermes'in (Tık) dini emirleri gereği her türlü ihaneti arlanmadan yapar yalancı yandaşlarımın marifetleriyle güzel gösterir her daim Türk ve Müslüman dünyasını haçlıların köleleri kalacak şekilde siyasetler üretirim. Üretilenleri de harfiyen uygularım.

Hermetizm Tevrat'a da geçmiş ve Şeytan/Yakup(Hileci) peygamber ağabeyi Esav'dan ağabetlik hakkını bir tas çorbaya satın almıştır. Bu karikatür bu ayeti temsil eder. Yahudiler bu yüzden İbrahim'e baba derseler de Yakup'tan ürediklerini kabul ederler.(Tıkla)

Ben çok oy aldım, yeryüzünde tüm kavimleri içsavaşlar, terör, kardeş kavgalarından II. Dünya Savaşına kadar çıkarabileceğim tüm savaşlar ile kırıp, tek millet olarak kalıncaya kadar kendi soyumu egemen kılmaktır görevim.

-Ben çok oy aldım Amerika ve Avrupa hatta Vatikan bile beni istiyor. Kimse bana posta koyamaz!


 Yaşasın efendilerim!
Tayyibe'nin gerçek kimliği resmi devlet belgesiyle ispatını görmek için tıkla:
"Bir Alaeddin Yavuz /keykubat /adilyargic/ adilyargicc yazısıdır." 

*HARAMİ=Aramiler M.Ö.1800'lerde İran'ın Zağros dağlarına zamanın Asur kralınca sürüldüler. Bunu Romalıların M.S.II. yüzyıldaki Diyarbakır-Amanoslar arasındaki Süryanilerin "Tur Abdin=Köle Dağları) adını verdikleri dağlık bölgelerden Kafkaslara kadar bölgelerde 20.yy başlarına kadar eşkıyalık yaptıkları için HARAMİ (Haydut, soyguncu, haram yiyen) adı verilmiş Sabi dinine inanan putperest, Er Ruha adını verdikleri Allah'ın kızı olduğunu iddia ettikleri (Euzubillahimineşşeytanirracim ayeti kerimesindeki, Allah'ın huzurundan recm ile 'taslanarak' kovulmuş şeytandır.) şeytana ibadet eden Aramilere bölge halklarınca verilmiş addır. Peygamber Muahmmed'e "Şeytan Bizbat dediklerinden 745'te Bağdat halifesi katledilmelerini emretmiş, bundan sonra Vatikan'a sığınmışlardır. 1300 yıldır Vatikan-Gürcistan ilşbirliği içinde Türk ve Müslüman dünyası devletlerinin yıkılmalarında, halkı mezhep ve tarikatlara bölerek, birbirlerine düşürerek çıkarttıkları iç isyan ve karışıklarda çok başarılı görevler yapmışlardır. Bu gün de her milletin ipini emperyalizme teslim etme görevini Menderes, Anap-AKP ile yerine getirmektedirler. Şatanistler bunlar ile Şemsi Yahudiler ve Yezidi Kürtleridir. PKK da bunlardır.

8 Ağustos 2013 Perşembe

HERKESE İYİ BAYRAMLAR!


 HERKESE İYİ BAYRAMLAR!

Bütün Türk ve Müslüman coğrafyasının mübarek Ramazan bayramı kutlu olsun! 


DAHA ÇOK DEMOKRATİK HAKLARIN ELDE EDİLDİĞİ, HERKESİN EVİNE GÖTÜRÜP EŞİNE, ÇOCUKLARINA VEREBİLECEĞİ EKMEĞİ "BEN KAZANDIM" DİYEBİLECEKLERİ BİR İŞLERİ OLMASI İÇİN MÜCADELE ETMELERİ, BÖYLECE ONURLARINA DAHA ÇOK SAYGI DUYABİLECEKLERİ BİR YAŞAMA KAVUŞMALARINI ARZU EDİYORUM!

BU KAZANILDIĞINDA ŞEYH, PİR, AĞALARIN İMARET VE TEKKE KAPILARINDA BİR TAS ÇORBAYA MUHTAÇ OLMAYAN BİR ÜLKENİN EŞİT VATANDAŞLARI OLACAKLARDIR.


Said-i Kürdi Deliüzzaman TIKLA
MÜSLÜMAN MASKELİ, KÖLECİ SABİ-SÜRYANİ, YEZİDİ, GREGORYEN ERMENİLERİN İKTİDARLARI OLAN, TÜRK VE MÜSLÜMAN DÜNYASINI B.O.P, MEDENİYETLERİ İTTİFAKI, ILIMLI İSLÂM, NURCULUK, FETHULLAHÇILIK, EFGANİLİK, BAHAİLİK, KADIYANİLİK, VEHHABİLİK GİBİ  DİNDEN ÇIKMIŞ MEZHEPLERE VE IRKİ KÖKENLERİNE GÖRE AYIRAN İŞBİRLİKÇİ, MÜSLÜMAN VE TÜRK TAKİYESİ YAPAN AMA TERÖRİSTLERİ DEVLET KONUTLARINDA AĞIRLARKEN, DEVLETİN EN YÜKSEK RÜTBELİ SUBAYLARINI TERÖRİST İLAN EDİP KOLONİ MAHKEMELERİNDE YARGILAYIP MÜEBBETLER MAHKUM EDEN, HALKLARI HAÇLILARIN KÖLESİ, ASKERLERİNİ HAÇLI ASKERİ EDEN, TEKKE, ZAVİYE KÜLTÜNÜ GERİ GETİREN VE ORTAÇAĞ KÖLECİLİĞİNİ HORTLATAN ABBASİ'DEN OSMANLI'YA BATI KARŞITI DEVLET YAPILANMALARININ YIKILMASINDA 1300 YILDIR İŞBİRLİĞİ YAPAN, HER DİNE DÖNEN HAİNLERİN DEVLETİ ELE GEÇİRDİĞİ GÜNÜMÜZDE YAPACAK TEK ŞEY UYANMAKTIR. TAÇ GİYDİRDİĞİMİZ HAİNLERDEN TACI GERİ ALMAKTIR.
UNUTMAYALIM;



TACI HAİNE GİYDİREN MİLLETİN KANI DİNMEZ!


TÜRK VE MÜSLÜMAN GÖRÜNÜP BATILI SÖMÜRGECİ DEVLETLERİN KÖLESİ OLMAMIZI KURTULUŞ GÖSTEREN, HALKA TEKKE KAPILARINDA BİR TAS ÇORBAY DİLENCİLİĞİNİ LAYIK GÖREN, HER GÜN ATATÜRK CUMHURİYETİNİN GETİRDİĞİ DEMOKRATİK HAKLARIMIZI GASP EDEN, EĞİTİMİ SADECE BATILI DEVLETLERİN ÜRÜNLERİNİ KULLANMAYI ANLAYABİLECEĞİMİZ KADARIYLA LAYIK GÖREN BU KÖLECİ, TAKİYECİ YALANCI DÜNÜ VATAN HAİNİ BU GÜNÜNÜ DEVLET ADAMI OLMUŞ HARAMİLERDEN KURTULMAYA KARAR VERDİĞİNİZDE GERÇEK BAYRAMLAR SİZİN OLACAKTIR.

HER TÜRLÜ DİNİ, ETNİK (IRKİ-SOY) AYRIMCILIKLARINI BİR YANA BIRAKARAK EŞİTLİK, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELERİNE KATILARAK DAHA ÇOK HAK VE ÖZGÜRLÜĞE SAHİP OLMAK, BÖYLECE DAHA ÇOK BAYRAMLARI HAK EDEN BİR TOPLUM OLMAMIZ DİLEĞİMLE!

NİCE BAYRAMLARA!


Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc


 BAŞIMIZDAKİ HARAMİ İKTİDARININ GERÇEK YÜZÜNÜ GÖRMEK İÇİN OKUYUNUZ!


FETULLAH GÜLEN'İN GERÇEK YÜZÜ




  



Bir de bu yazılarımı okuyunuz;
1- http://keykubat.blogspot.com/2010/09/fethullah-hz-muhammede-karsi.html

2- http://keykubat.blogspot.com/2008/08/said-nursi-alim-mi-deli-mi.html#axzz2YpeMOv1r

3-http://keykubat.blogspot.com/2010/08/said-i-kurdiden-gunumuze-ihanetler-ve.html

4-http://keykubat.blogspot.com/2012/10/alpaslan-tukes-devlet-bahceli-ermeni.html

5-http://adilyargic.blogspot.com/2012/01/papa-pedofili-ve-cocuk-pornosunu.html

6-http://adilyargic.blogspot.com/2011/04/masonlar-ve-akp-mason-baglantilari.html

27 Temmuz 2013 Cumartesi

MISIR DARBESİ VE BOP’TA AT DEĞİŞTİRME



MISIR DARBESİ VE BOP’TA AT DEĞİŞTİRME

31 Mayıs 2013 günü İstanbul Taksim Gezi Parkı direnişçilerine AKP hükumetinin polis zoruyla şiddetli orantısız güç kullanmasının ardından ülkemizin her yanına yayılan Diren Gezi eylemleriyle AKP hükumetine karşı halen süren tepkiler başlamıştı.
Biz bu tepkileri yaşarken Mısır’da AKP’nin kardeş zihniyetteki Mursi iktidarına karşı da Gezi öncesinde başlayan toplu mitingler Kahire meydanlarını işgal ediyordu.

Muhammed Mursi
Mısır’ın Mursi’sinin teslimiyetçi İslâm anlayışına sahip Müslüman Kardeşleri ile bizdeki Said-i Kürdi-Nursi Deliüzzaman’ın Kürtçü, Siyonist, Mason Nurculuk dini temelinde inanca sahip AKP iktidarı aynıdır. Bunu ilk kez bu yazımı okumak için bloğuma girenler için bu Nurculuk dininin dini ve ırki kökenlerini kısaca açıklayayım. Çünkü yeryüzü din ile yönetilmektedir bu yüzden dünya siyasetini dini inançlar belirler ve dinleri bilmeyenler bilenlerin köleleri olurlar. Bu dün de böyleydi bu gün de böyledir.

AKP hükumetinin zihniyeti, Büyük Ortadoğu Projesi ve Kuzey Afrika projesi olan bu bölgeyi yeniden yapılandırma ve emperyalizm daha köleleştirilmiş halklar üretme amacına dayalı siyasi bir işbirliğine dayanır. Kendi aralarında yaşadıkları milletlere ihanet projesi de olan bu projeye göre Ortadoğu’da bulunan 22 Müslüman ülkenin ve Kuzey Afrika’dan doğu Afrika’ya uzanan bir yelpazedeki Müslüman devletler yeniden haritaları çizilecek, rejimleri belirlenecek, dini inançları değiştirilecektir.  Dayatılan din ise Nurculuk ve onun 21. Yy. aşaması olan Fetullah Gülen dinidir. 

 19.yy. içinde küresel Mason sermayenin işbirlikçileri ile oluşturduğu bu yapay din, insanları ibadete, umre gezilerine, Kur’an değil uydurma, kaynağı belirsiz milyonlarca hadis okumaya yönelten, emperyalizme karşı teslimiyetçi olmasının yanında içine Hıristiyanlık, Yahudilik, Sabilik, Süryanilik ve Hermetizm (Şeytan ibadetçiliği felsefesi) öğretileri da katılmış, İslâm’ı dönüştüren, özünden koparır. 

Geçmişte Müslüman takiyecilikleriyle İslâm’ı dönüştüren bu köktendinci şeytan ibadetçileri, ortak adları “NUR” olan ve her duaya başlarken okuduğumuz “Euzubillahimineşşeytanirracim= Huzurundan taşlanarak kovulmuş şeytanın şerrinden sana sığınırım” ayeti kerimesindeki dişi şeytan, Allah’ın huzurdan taşlayarak kovduğu kızı olan Er Ruha, Er Ruda, El Uzza, Tavus, Bafomet adlarıyla tapındıkları şeytandır. 
Bunlardan Süryanilerin Pşitto, Sabilerin CİN ZE Dİ RABBA ve Yezidilerin Mushaf-ı Reş, Kitab el Cilve gibi kutsal kitaplarında bu şeytan hakkında geniş bilgiler, efsaneler, ilahiler vardır. Sabi şeytanı Er Ruha’nın, Yahudi Şeytanı Yahweh’in, Ermenilerin şeytanı Arman/Ehriman’ın, İran’ın şeytanı Ehriman/Arman/Erman’ının ortak adları “Nur’dur,  eski Mısır cüce şeytanlarından birinin adı olan ve aynı anlama gelen “Baha” da denir.”  Böylece NURculuk ve BAHAilik dinlerinin adlarının da “NUR” ve “Şeytan adları” olduğunu öğrendik. Müslümanlar bundan muaf olsalar da dinleri bu mitolojik dinlerden kaynaklandığından, peygamberleri onlardan geldiğinden onlara aldanmaktadırlar.

Allah'ın Kızları Lat, Uzza ve Menat şeytanları
Nur Cemaatleri Mason cemaatleridir. Bütün dinleri tek inanç çerçevesine sokmaya gayret eden bir dindir. İsrail dahi her ülkede vardır. Her ülkede hâkim hangi din, hangi mezhepse o dinden ve mezhepten görünür ve dinleri zamanla dönüştürürler.
Bu yapay dini benimseyen ve Müslümanlara “İslâm” diye dayatanlar ise Emevi, Abbasi, Osmanlı, Memluk dönemlerinde “Müslüman olduk”  diyen ama Kur’an’da geçen peygamberlerin hepsinin kendilerine gelmiş peygamberler olması yüzünden haklarında Kur’an’da geçtiğinden daha fazla bilginin kendi kitaplarında olması, aynı Allah adlı tanrıya tapınmaları, namaz kılıp oruç tutmaları sebebiyle kısa sürede “Din Uleması” olmayı başarmışlardır.
Bunların aleni olarak kendilerini gösterenlerinin adları da Müslüman adıdır. İmamları, müezzinleri, mescitleri de vardır. Kıyafetleri aşağı yukarı aynıdır. 

Süryani patriği Mor Filoks, AKP'nin A. Kadir, Topbaş, Egemen Bağış Süryanileri
Müslümandan ayırmak olanaksızdır. 

Erkekleri cübbe, sarık, çarık, kadınları siyah çarşaf ve peçe giyer. Beyaz giyinenleri de vardır. “Tapınak Fahişeliği Kültü” olarak ta bilinen “Bereket Ayinlerinin” yaşandığı dinler bunlardır. Ney, tef, zurna, davul, lir, kanun gibi çalgılar dini çalgılarıdır. 


 
Sümer'de Tapınak fahişe kültü- Tanrı=Kral ile sevişen rahibeden üreme kültü

Urfa yakınlarında bulunan bir duvarda Grek tapınak fahişeleri tablosu

Tanrıyla ilişkiye girilince ülkeye bereket geldiğine inanılan eski Sabi dininde erkeklik organı "bereketin kaynağı" sayıldığından kutsaldı. Tarlalar sürülürken bu pişmiş topraktan yapılan heykeller toprağa atılırdı. Fırınlardan aldığımız Baston Ekmek  erkek organını andıran Sabi ekmeğidir.
Sabiliğe dönmüş Kanada'ya sürülmüş Beyt Şemeş Yahudileri.
Çocuk evlilikleri, pedofili, sütten kesilmiş çocuk veya yetişkinlerle biseksüel ilişkiler ve ensest ilişkiler yaygındır. CHP’nin bazı milletvekillerinin açıklamasına göre de dünyada en çok çocuk gelin olayının yaşandığı birinci ülke haline bu hükumet zamanında geldiğimiz açıktır.

Bu çocuk düğünü resminin yayınlandığı sitede her üç saniyede bir 18 yaş altı evlilik yapıldığını ve bunun büyük oranının Müslüman ülkelerde olduğu yazılıyor. Başka yerlerde bizden aşağı değil. Bu gezegen sapıklar gezegeni.Tıkla
Çünkü Gürcistan bu işi birinci götürüyordu. İran rejimindeki din de işte bu dindir. Humeyni’nin sağlığında yazdırdığı Şeri Medeni Hukuk kitabı olan “Küçük Yeşil Kitap” adlı kitapta sütten kesilmiş iki yaşlarında bir kız çocuğu ile vajinal değil anal ilişkiye girileceği konusunda maddeler konulmuştur. Elmalılı Hamdi Yazır hoca, Maide 62, Hac 17 Sure tefsirlerinde Sabileri işlerken bu tespitleri yapmıştır. Ben de kendi bilgilerimi de ekledim. 

Ve Müslümanlar üzerinde kolayca etki sahibi olmuşlar, bunu suiistimal ederek özünde İslâm’ı dört mezhebe ve yüzlerce tarikata bölmüşlerdir. 
Süryani kadınları ve erkekleri OSMANLI DÖNEMİ
Soy olarak Grek soyundan olduklarını savunan, cüce çöl şeytanlarına binlerce yıldır tapınan Sabi, Süryani Araplar ile 12. Yüzyılda bunlara katılan Yezidi Kürtlerdir. Osmanlı döneminde Bizans, Gürcistan, Rus Çarlığı ile birlikte hareket etmişlerdir. AKP iktidara geldiğinde 2008’de Gürcistan ile ittifak yapıp Kafkasları işgale başlayınca Rusya Gürcistan’ı bir güzel şamarlamış, yardım isteyen Saakaşvili’nin telefonlarına bakmamak için Tayyip meçhul bir yere tatile kaçmıştı. Gürcü- Süryani-Yezidi koalisyonunu burada da görmekteyiz.  
Oysa Şafi Kürtler Ermeni, Süryani, Yezidi Kürt isyanlarının bastırılmasında II. Sultan Abdülhamit tarafından paşa yapılmışlar, “Hamidiye Paşaları” olarak nam almışlar ve isyanları bastırmakta büyük görevler yapmışlardır. Şeyhülislam, Sadrazam gibi görevlere de getirilmişlerdir.

Rus C.Başkanı Putin'den telefonda fırçalanırken Gürcü Sakaşvili'nin hali
Bu görevleri icra ederken İngiliz emperyalizminden, onların yeni Mason dinleri olan Hindistan’da Kadıyanilik, İran’da Bahailik, Mısır’da Efganilikten etkilenmişler ve kaptırıldıkları “İslâm Kürdistan’ı” hayaliyle Osmanlı’nın yıkılışına hizmet etmeye başlamışlardır.
Cumhuriyetin ilanından önce ve sonra İngiliz rahip ajanı Mr. Robert Frew’un talimatlarıyla hareket eden, Atatürk dönemindeki bütün isyanlarda parmağı olan, 1952’de de Vatikan’dan takdirname alan, görmediği halde Mısır’lı Muhammed Efgani’nin öğrencisi olduğunu iddia eden Said-i Kürdi Deliüzzaman’ın Şafi Kürtleri Yezidi Kürtlerle birleştiren Nurculuğu dış güçlerin destekleriyle hem ülkemizde hem de bu coğrafyadaki Müslüman ülke halklarının benimsemelerinin sağlanmıştır. 

Atatürk döneminde Şafi-Sünni Kürtler Nurculuğu “Kürt İslâm’ı olarak benimsediklerinden çıkartılan Kürt, Süryani, Ermeni ve gerici isyanlarına karışmışlardır. Kürtçülüğün esası olan 800 yıllık Kürt Yezidilik dini ya da Adeviye dininden sonra Nurculuk ikinci Kürt dini olarak belirmiştir. İki dinde kurgudur. Birini Mervani soyundan Şeyh Adi Yezidi ötekini de Bitlis Nors köyü Süryani’si Deliüzzaman Said-i Kürdi İngiliz rahip Ajanı Mr. Frew ile kurgulamıştır.
Tarihçe-i Hayatım adlı yaşamını anlattığı, Yazatası Hüsrev’e yazdırdığı kitabında anlattığına göre bu İngiliz rahip ajanından aldığı emirle Gürcistan’a Yezidi Kürtlerin yerleştirildiği Tiflis’e giden Deliüzzaman Rus istihbaratından bir polis ile görüştüğünü yazdırmıştır. 

Bu görüşmede muhtemelen Doğu Anadolu’nun askeri konuşlanması, halkın etnik kökenlerine göre ayrımlarından oluşan askeri, demografik bir harita sunmuş olsa ki Bitlis’e gelişinden hemen sonra Rus işgali başlamış ve Van, Bitlis işgal edilmiştir. Kendisine de makineli tüfeklere, toplara karşı sipere girmeden ayakta savaştığı çakma bir kahramanlık senaryosu yazdırmıştır.
Düzmece esir düşme dümeniyle Rusya’ya gönderilen Deliüzzaman Rusya Müslüman ve Türk halklarını İngiliz-Amerikan siyasetlerinin yanında yer almaya ikna etmiştir. Bu da onları “karşı devrimci” yaptığından sosyalizm döneminde kıtlıklar, sürgünler, zulümlerden ibaret tarifsiz acıları tecrübe etmelerine neden olmuştur. Bu gün de Uygur Sincan Türklerine kadar yapılan aynısıdır.

Rusların Kürdistan kurduğuna inanan Deliüzzaman 1919’da geldiğinde Kürdistan kurulmadığını, Bitlis’i Ruslardan Atatürk’ün kurtardığını öğrenince ona düşman olmuştur. 1925’de bastırılan Şeyh Sait İsyanında “fikir babası” rolü oynadığından Isparta’ya sürülmüş, yatak arkadaşı Palu’lu Şeyh Sait ise Atatürk’ün kurdurduğu İstiklal Mahkemesince idam edilmiştir. 1958’de “Birader-i âzamım Şeyh Sait’İn öcünü alacağım dedim aldım!” diyen (Tarihçe-i Hayatım) Deliüzzaman Atatürk’ü öldürmekte üstlendiği görevle gurur duyduğunu böylece itiraf etmiştir.

A.Menderes, solda Said-i Kürdi Deliüzzaman ve ikisini postaları
Sabiler, Hıristiyan Sabiler olan Süryaniler yukarıda yazdığım gibi günümüzün Mason Nurcuları 735’lerden beri, Yezidi Kürtler de 12. yüzyıldan beri İncil Tevrat okumaya başlayarak Müslüman ve Türklere karşı Vatikan, Rusya ile işbirliği içine girmişlerdir. Osmanlı’nın yıkılışından Atatürk cumhuriyetinin yıkılmasına kadar bütün isyanları bunlar çıkartmışlar, Kore’ye asker göndermekten Kıbrıs’ta Amerikan-İngiliz askeri üslerinin bekçiliğinin yapılmasına kadar vatan evlatlarının heba edildiği bütün teslimiyetçi projelerin uygulayıcıları olmuşlardır.

İşte bu şeytan ibadetçileri, şeytanlarını hoşnut edecek mundar işlerini şimdi de “Müslüman, Ilımlı İslâm, Dinler arası Diyalog, Medeniyetler İttifakı” gibi adlarla sürdürmektedirler. Bunca adı sanı Müslüman da bunları Müslüman bilip arkalarından gitmektedirler. Ki yuhhh olsun yani!

Süryani Ortodoks din adamları
Bu işi yukarıdaki adlarla bizlere pompalayan bu teslimiyetçi ve kültürel erozyonun dayatıcısı yeryüzünün en köktendinci Hıristiyan ülkesi olan Amerika Birleşik Devletleri ile yardımcısı Avrupa Birliğidir. Finans sağlama görevini İslâm’da ilk İngiliz-Mason dini olan 1739’da kurulmuş Vehhabilik şeriatı ile yönetilen Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt’tir. Uygulayıcıları ise Türkiye, Mısır, Tunus, Cezayir, Fas’tır.

2003 Mart ayında başlayan Irak’ın Haçlı Seferi ile işgali, ülkedeki bütün Müslümanların zalimce katledilmeleri, kadın ve genç kızlarının, oğlanlarının tecavüzlerle kirletilmeleri, insanlık dışı zalimane soykırımlarla topluca imha edilmeleri Yavru G.W.Bush iktidarı altında idare edilen Amerika Birleşik Devletleri ile işbirlikçi olan Haçlı Avrupa Birliği ülkelerini tiksinilir hale getirmiştir. Yeryüzü bir korku, dehşet gezegeni haline gelmiştir.
Bunca zalimliğe, insanlık dışı soykırımlara, yağmaya talana rağmen Müslüman olmayan Amerikalı, Avrupalı ve Rusya, Çin gibi öteki dünya ülkeleri sert tepkiler gösterirken, ülkemiz, Mısır, Suudi Arabistan, Bahreyn, BAE, Katar gibi Müslüman ülkelerden “gık” çıkmamıştır.

Bush’un ardından getirilen siyahi köle kral Obama ile Amerika “yumuşak emperyalizm” moduna geçmiştir. Sebebi de Bush’un yaptığı olumsuzlukları unutturmak, vahşi emperyalizm siyasetine karşı direnen Amerikan halkının tepkilerinin artmasındandır. 

Ermeni tehcirini yapan İsmail Enver paşa
1915’te Enver paşadan korkuya Gürcistan’a sığınmış Süryani isyancıların soyundan olan Batum Süryani’si Recep Tayyip Erdoğan “Başka milletlerin özgülükleri için toprakları dışındaki ülkelerde savaşan, ölen Amerikan askerlerinin salimen ülkelerine dönebilmeleri için duacıyım!” diyerek onlara duacı olmuştur. Böylece sekizinci yüzyılda (M.S.734-50)peygamber Muhammed için “Şeytan Bizbat” diye yazdıkları dini kitapları yüzünden Bağdat’ta Abbasi halifesince yargılanıp idam edilen Süryani rahiplerinin, soykırıma uğratılan, sürülen Süryanilerin de intikamını almış oluyordu.

Bu zalimlikleri önleyebilecek ordu komutanları, siyasi parti mensupları, yazarlar, gazeteciler, polislerden oluşan binlerce insan sorgusuzu sualsiz düzmece sömürge mahkemelerinde savunma yaptırılmadan tutuklanıp hapsedilmişlerdir. Altı yıldır bu sürmektedir.

Bu nasıl Müslümanlık?
Bu nasıl insanlık anlayışı?
Bu nasıl önderlik stratejisi?

1993 yılında Diyarbakır’da okuduğu bir şiir nedeniyle düzmece bir mağduriyet kurbanı gösterilen Recep Tayyip Erdoğan, emperyalizmin baskılarına güç bela direndiğinden suni ekonomik krizlerle halkın gözünden düşürülen hükumetlerin ardından 03 Ekim 2002 genel seçimleriyle iktidara dış güçlerce getirilmiştir.
Bu düzmece mağduriyeti ile “demokrasi havarisi” gösterilen ve başta ABD-AB olmak üzere diğer işbirlikçi Müslüman ülkelerce de büyük payeler verilip göklere çıkartılmış, zenginleştirilmiş, pohpohlanmış, ülkenin bütün ekonomik, kültürel birikimlerini yabancılara peşkeş çekmesi, kendi halkının siyasi, vatandaşlık hak ve özgürlüklerini gasp etmiş, akan kanlara gözünü kapamış bakmamış, çığlıklara kulak tıkayıp duymamış, onu iktidara getiren halkını unutmuş, iktidar serhoşluğu içinde önünü göremeyecek kadar kör edilmiştir. Ya da tüm bunları kasten planlayarak yapmıştır. Geçmişin intikamını almaktadır.

Gürcistan haritası. Sol sarı köşe Batum
1919’da Osmanlı’nın işgali başladığında Adana’ya Suriye’den gönderilen 178.000 Ermeni’ye Fransız Ordusu askeri üniformaları giydirilerek Klikya Ermeni Krallığı kurmak üzere devlete isyan ettirilmişti.
Gürcistan’a 1915-17 arasında sığınmış Süryani, Ermeni ve Yezidi Kürtleri de bunlara yardım için Anadolu’ya gönderilmişlerdi. Adana Valisi Yıldırım Orduları Komutanı olan Atatürk’ten aldığı emir ile bunlara karşı direniyor, yokluk içerisinde Türk ve Müslümanlar bu işbirlikçi çetecilere karşı savaşıyordu.
Başbakan Recep T. Erdoğan Süryani’sinin 2003-2006 yılları arasında defalarca tekrarladığı, benim yazımdan sonra internet medyasından bile kaldırttığı aşağıdaki sözü belki onun gerçek niyetini göstermeye yeterlidir;
“Benim dedem haksızlığa karşı tahammül edemezmiş. Adana’da zalim bir Osmanlı valisi varmış, halka zulüm eden bu valiye karşı dedem savaşırken ölmüş!”

199.yy Ermeni Çetecileri
İyi de be adam yıl 1919, otomobil yok, tren yok, devlet çökmüş, işgal edilmiş, telefon, telgraf yaygın değil. Bu senin deden ülkede elektrik, yol olmadığı bir çağda Adana’daki bu zalim valiye kinlenecek kadar bilgiyi nereden duydu, öğrendi, hangi olanakla oralara gitti ve öldü?
Hiç işi gücü yok muydu? Çocukları torunlarına sevgi göstermek, tecrübelerini aktarmak varken Adana’da valiyi nasıl kendine rakip ilan etti?
Bunların tek cevabı başbakanın dedesi isyancı işbirlikçi Süryani bir teröristti.

Başbakanımızın dedesini öldüren zalim Adana Valisi ise vatanını savunan yukarıdaki kahraman validir.
Torununun da yandaşlarıyla birlikte bütün dünyanın saygı gösterdiği Mustafa Kemal Atatürk’e “Taş Kafa, serhoş, ayyaş, gay, sübyancı, Yahudi” dediklerini, devletin resmi kurum ve kuruluşlarından resimlerini kaldırtıp heykellerini hurdacılara sattıklarını, hatta Osmanlı bayrağı olan bayrağımızı da çeşit çeşit renklere boyadıklarını, bayrağın Hilal ve yıldızından Arap harfiyle “NUR” okunacak şekilde Mason tarikatının adını yazdıklarını, elan Suriye’de ikinci Kürdistan ve Süryani özerk bölgelerinin inşa işlerini yürüttüklerini, “30” yıllık PKK teröristlerini muhatap alıp, özerklik verdiklerini, devleti “Büyük Şehir Yasaları” dümeniyle sekiz parçaya böldüklerini ve buralara sığmayacak işlerini gördüğümüzde başbakan ve çetesinin Türk ve Müslüman milletlerinin düşmanları olduklarına inanmamız kolaylaşacaktır.
 Böyle soylarını Grek/Yunanlılara dayandıran, Grek-Arap melezi olup soy davası güden köklü bir işbirlikçi yapılanma ne yazık ki Obama döneminden beri sistemli olarak yalnız bırakılmıştır.
Bunun birinci sebebi Yavru Bush döneminin getirdiği Amerikan düşmanlığını kırmaktır. İkinci sebebi de Süryani-Bizans Osmanlı projesinin Araplarca hoş karşılanmaması, üçüncü sebebi ise “Ilımlı İslâm” saçmalığının benimsenmesini geçelim bunu karşıtı daha radikal, daha antiemperyalist bir İslâm’ın büyümeye başlamasıdır. Dördüncü sebep ise elbette Libya işgaline sessiz kalan Rusya ve Çin’in Suriye’nin işgalinde etkin olarak ortaya çıkmaları ve işgali durdurmalarıdır.

RE.T.E ve AKP’si Obama’yı Bush gibi olmamakla, yumuşaklıkla suçlamıştır. O da sopayı eline alıp “niye Suriye’ye giremiyorsun bu kadar istiyorsan girsene” gibisinden konuşmuş ve sopasını RE.T.E masonu ile konuşurken elinde tuttuğunu söylemiş sopalı resmini Beyaz saray internet sitesinde yayınlatmıştır. Bu da AKP’nin gözden düştüğüne işarettir. Arayı ısıtmak için çeşitli ekonomik tavizler ABD’lilere verilmiştir. Sıraya Haliç Tersanesi de sokulmuştur.
Bu bağlamda geçtiğimiz günlerde AKP’nin proje ortağı olan, çarşaf-peçe fahişe kıyafetli Hıristiyanlığın en yoğun yaşandığı, Hıristiyanlık inancında 12 Hıristiyan Havarisi olmasına rağmen, 278 Havari mezarı/Türbesi barındıran İspanya’nın “Medeniyetler İttifakı”  da denilen bu projeden çekildiğini açıklamasından birkaç gün önce İngiltere’nin Esad rejimine destek verdiğini, Tayyip’in devlet eliyle desteklediği ÖSO teröristlerine de silah vermeyi durduracağını açıklamasıdır.

Bunlardan önce tam yüzüncü yılında Haçlı Ordularınca tekrar işgal edilen Muammer Kaddafi’nin ülkesi Libya’nın işgaline Almanya başbakanı şansölye Merkel’in “Biz iki dünya savaşı çıkarttık. Bundan kusur kalalım!” diyerek işgale katılmaması küresel suç çetesi olan AB-D Haçlı Çetesinde ilk bölünme olarak ortaya çıkmıştır.
İşte bu tespitler ışığında Şeytana tapınan küresel haçlı çetesi 1300 yıldır kendi komşu halklara düşmanlık için emperyalist batılıları bölgeye davet eden işbirlikçilerini ve onlarla birlikte uydurdukları suni-yapma dini projenin kültürel temeli olmaktan, bu işbirlikçi Nurcu, teslimiyetçi çeteyi de işbirlikçileri olmaktan çıkarma kararındadır.

Mısır’da İngiltere/ABD istemedikçe hiçbir darbe olması mümkün değildir. Buna rağmen gene askeri bir darbe ile iktidar edilen işbirlikçi Nurcu Mursi iktidarı gene bir askeri darbe ile görevden alınmıştır.
İngilizlerin İskoç RITE (İskoç Ayini) Mason locası
Çünkü Mursi iktidarı Mısır halkını delirtecek antidemokratik uygulamalara başlamış RE.T.E’yi (Rite”İng”=Ayin, Mason ayini) imrendirip çırak çıkartacak icraatlara başlamıştır. Öyle ki Hıristiyan Kıpti Kilisesi bile uygulanan teslimiyetçi ihanet siyasetlerine “Yaşasın Mısır” diyerek 1096’daki I. Haçlı Seferine direnen dedelerinin direnişini yaklaşık bin yıl sonra tekrar etmiştir.

AKP’nin en önemli kültürel ortağı olan ve Müslüman Kardeşler Örgütü olarak ta bilinen bu işbirlikçi Siyonist çetenin iktidara getirilmesi için yapılan darbeye AKP hükumeti ve başbakanın “çıtı” çıkmamıştır. Ama geçenlerde onu iktidardan indiren askeri darbe çok üzmüştür. Üstüne Vehhabi Suudi Arabistan ile Katar’ın da bu darbeyi desteklemeleri Nurcu başbakan ve AKP çetesinin yüreklerini kızgın demirlerle dağlamıştır.
Bu defa İngiltere’nin TIMES (Zamanlar) dergisine sayfa kiralayarak RE.T.E masonunu “diktatörlükle suçlayan ve halkın demokratik haklarını gasp etmekle, ülkeyi faşist polis rejimiyle yönetmekle eleştiren Oskar, Nobel ödüllü 178 batılı sanatçı ve aydının ilanları ise RE.T.E’nin beyninin kafatasını parçalayacak şiddette kaynamasını sağlamıştır. Birden Atatürkçü oluvermişlerdir.

Hem AB-D’de bu Nurcu tayfasının iktidarının sürmesini isteyen güçlerin hem de başta RE.T.E destekleriyle Mısır’ın Mursi’sinin sözde Müslüman Kardeşleri olan bu teslimiyetçi, Nurcu kripto Rum/Grek/Yunan tohumu koalisyonu el altından teröre bulaştırılmıştır.
Aynen gezi direnişçilerine saldırtılan satırlı, sopalı hatta polis yelekli AK Gençler misali. Olaylar üzerine dün Cuma namazında halkı mitinge davet eden Mısır cuntasının savunma bakanı da olan Orgeneral Sisi halkı mitinge davet etmiştir.
Mitinge karşı Mursi yanlılarının mitingleri de haliyle sürmekte olduğundan küçük kıvılcımlar yangın olmuş bir anda ölü sayısı 200’ü, yaralı sayısı 4000’i aşmıştır.

1950’lerde toplarını Dolmabahçe Sarayına çevirerek demirlemiş NATO çetesinin Amerikan donanmasına “secde” eden bu teslimiyetçi Nurcu tayfası birden secde ettikleri güçleri “Dış Güçler” işbirlikçilerini “Rant Çetesi/Faiz Lobisi” ilan etmiştir.
Bu gün Fatih Camisinde toplanan AKP çetesinin din simsarları halkı Mısır Konsolosluğunu protesto etmeye, Fatih parklarında sürekli mitinglere katılmaya, Mursi yanlılarına, Suriye’deki ÖSO çetelerine katılmaya davet ederlerken “Kahrolsun Emperyalist Amerika-Kahrolsun Suudi Arabistan, Katar” gibi sloganları tekrar etmişlerdir.
Selefi (Dinden çıkmış Müslüman tarikatlrının genel adı) Adeviye meydabında Selefi Mursi'nin Yezidi yandaşlarının mitinginden

Terk edilen şeytana ibadet eden bu ırkçı Nurcu yapılanma da iktidarları süresince elde ettikleri siyasi, ekonomik, askeri, fikri güçleri kullanarak Türkiye ve Mısır’da halklarını B.O.P’un aşamalarından olan dini, etnik bağlamda birbirine düşürerek bölme eylemlerini Kuzey Irak’ta Güney Kürdistan ve Süryani Özerk bölgesi ilan etmekle başlamışlar, Esad’a yardım için Suriye’ye giren PKK’nın Irak kolu Suriye sınırımızda özerklik ilan etmiş ancak dün Ankara’da kendisine verilen talimatla Esad yıkılncaya kadar Özerklik ilanını ertelemiş ve Esad’a karşı tutum takındıklarını ilan etmişlerdir. Böylece Hatay’a doğru uzanan Kürt-Süryani kripto Rum koalisyonu Akdeniz’e açılacak şekilde Suriye sınırımız üzerinde genişlemekte ve İsrail ile birleşmeyi hedeflemektedir.  Yeni Anayasa düzenlemesi ve Büyük şehir yasaları ile Merkezi Diyarbakır olan bir Kuzey Kürdistan’ın yasal alt yapısı hazırlanmış, eski Kürt Açılımı siyasetinin bir ileri aşaması olan “Çözüm Süreci” adı verilen uygulanan siyasetler ile terör örgütünce Kuzey Kürdistan olarak ilan edilen oluşumun zemin çalışmaları sürdürülmektedir. Bu tespitlere göre B.O.P projesi tıkır tıkır işlemektedir. 

AKP'nin Mursi'ye destek mitinglerinden!
Devletin dönüştürülmesi işlemlerinin daha rahat yürütülebilmesi için de Gezi Direnişi olaylarında “Yüzde Elliyi zor tutuyorum” diyerek halkı iki gruba ayıran mason RE.T.E bu gün ülkenin değişik illerinde ve İstanbul Fatih camisinde Mursi’ye destek eylemleri düzenleterek iç bölünmeyi gerçekleştirecek “karşı kitle eylemlerini” başlatmıştır. Şimdi de sıra bölge devletlerinin iç karışıklara düşürülerek parçalanması aşamasının uygulaması aşamasıdır. Belki de bu terk edilme senaryoları ince bir zekâ ürünü olan yabancı istihbarat masalarının “karşıt güçleri oluşturma “ aşamasının da kendisidir ve sinsi bir kayıkçı kavgası da olabilir. Bunun sonuçlarını artık gün be gün görmeye devam edeceğiz.

Ama ben umutlu olmak ve  RE.T.E ve işbirlikçi suç çetelerinin onu terk ettiklerini düşünmek istiyorum. Çünkü Vehhabi Suudların Selefi Yezid Nurcular olan Müslüman Kardeşleri sevmedikleri açıktır. Mısır’da bunları görmek istememişlerdir. Diğer yandan Mursi karşıtı darbe rejimi de ne hikmetse ne ABD, AB ne de BM tarafından “Darbeci” olarak tanımlanmamıştır. Bu da Mısır’daki yeni rejimin AB-D Haçlı Koalisyonunun işbirlikçisi olduğunu göstermektedir. Mısır Darbesi emperyalizmin çıkarlarını tehdit etmemektedir hatta Yezit Adeviye meydanında Mursi destekçilerinin darbeci iktidara ve dağılmalarını emreden askeri birliklere karşı koyma kararı almalarından sonra üzerlerine ateş açarak Mısır’ın yeni harita ve rejim sürecine geçişini de başlatmıştır. 
İşte Süryanilerin, Sabilerin İslâmı getirdikleri yer.

Bu güne kadar geçen 11 yıllık AKP iktidarı boyunca şahsi arkadaşlık ettiği bütün devlet adamlarını satışa getiren Süryani kripto Rum RE.T.E ve Müslüman Kardeşi kripto Yunanlı Mursi iktidarı en büyük ortakları Vehhabi Suudi Arabistan ile Katar’dan satış yemişlerdir. Elbette bu satışa AB-D çetesi de dâhildir.
Bütün bu gelişmelere dâhil olan Gezi olaylarının nedeniyle ABD’nin AKP’ye yaptığı uyarıyı da İstanbul Borsasının hisselerinin yarısını ABD’ye satarak önlemeye çalışmıştı.
Ancak ABD yaklaşık 100 yıllık, batı ise 1300 yıllık ortaklarını değiştirme tercihini yapmıştır. Çılgına dönen Şemsi Yahudi, Yezidi Kürt, kripto Yunanlı Arap-Rum melezleri olan Süryani çetesi, Diren Gezi olayları ile başlayan ilk çırpınışından sonra Mısır darbesi ile son çırpınışına geçmiştir.
Emperyalizm suyu geçerken at değiştirmektedir. 

Köleci, köktendinci, şeytan ibadetçisi sapık kripto Arap-Yunan melezlerinin maskeleri ortaya çıkmıştır.
Bunlar haliyle ellerine geçirdikleri siyasi, kamu, ekonomik ve derin askeri yapılanmalarıyla buna karşı direneceklerdir. Bu direnişleri sadece onları daha da batıracaktır.
Çünkü halk onlara güvenmemektedir. 
Böylece B.OP mop projesi de atıl kalmıştır ya da tadilata uğramıştır ki ben o kanıdayım. Bu tadilat gereğince iktidarı yeni işbirlikçilerine devir edecek olan emperyalizm halkın güvenini kazanan ve koruyanlarla işbirlikçiliği tercih etmektedir.
Bu durumda Yezidiliği, Süryaniliği ortaya çıkmış, terör örgütünün ortağı olmuş, halkının lanetini almış AKP iktidarı da küresel patronlarının da güvenini kaybettiğinden deliğe süpürülme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Yerini muhalifleri alacaktır. RE.T.E masonu halka nasıl sevdirildiyse yeni işbirlikçiler de öyle sevdirilecektir.

Silivri’dekilerin aralarına serpiştirilmiş kripto işbirlikçiler hasretle bu günleri beklemektedirler. AKP misyonunu tamamlamıştır.
Mısır'ın muhalif NUR partisi hakkında bir yazı resmi
Yeni işbirlikçileri halkın demokratik haklarını koruyan,  işsizliği önleyen, kardeş kavgalarına son verecek, bölücü değil birleştirici, gerçek adaleti ve üstün bilimsel hukuku temel alan siyasetler izleyen ama emperyalizmin kabul edilebilir çıkarlarını teslim eden bir yapılanma olacak gibi görünmektedir. CHP’nin ve diğer demokratik siyasi örgütlerin yükselişlerinin sebebi bu olabilir.
Şeytan ibadetçisi Mason, Siyonist küresel suç çetesinin mensubu olan RE.T.E ve işbirlikçileri kendileriyle işbirliğinde olan erken kıyametin kopması için uğraşan Evancelist Hıristiyan sapkınlarıyla birlikte bir “üçüncü dünya savaşı” tezgâhlamışlardır. 

Bu tezgâhın bozulması da ancak halk hareketleriyle ve onlara karşı olan sayılan ve sayamadığım yapılanmaların birlikte mücadeleleriyle önlenebilir ama yeni işbirlikçilerle değil.
İsrail NUR Mason Locası sembolü
Bütün demokratik ve antiemperyalist siyasi, ideolojik, ekonomik, sivil toplum yapılanmaların vatanın birliğinin, bütünlüğünün korunması, kardeş kavgalarının önlenmesi, cumhuriyetin ve Atatürk devrimlerinin korunması ve ileriye götürülmesi, bağımsızlığın sağlanması esasında Atatürkçülük etrafında birleşmeleri şarttır.
Herkes soy sop, din, mezhep, tarikat ayırmadan sömürgeci, yapmacı küresel suç çetelerince yönetilen batılı emperyalistlere karşı birleşmeli, bastığı toprağa sahip çıkmalıdır. Kardeşi kardeşe düşüren işbirlikçi suni kavgalardan uzak durmalıdırlar. Cuma toplantılarından, namaz sonrası yaratılacak provokasyonlardan kaçınmalıdırlar. Ellerine megafon alıp çığlık çığlığa insanları din adına birbirlerine karşı cihada davet eden sapkınlardan uzak durmalıdırlar.

Tabiata baktığımızda her şey ne kadar adalet içindedir.
Havanın, kuşların pasaportu mu var? Biz de kuşlar kadar niye özgür olmayalım?
Hepimiz şu dünyanın evlatlarıyız. 

Olanın olmayana verdiği, güçlünün zayıfı tutup kaldırdığı bir dünya yaratmak çok mu zor?
Barış ve kardeşlik içinde yaşamak yerine korkunç savaşlara, tanrının cehenneminde bile vermediği insanın külünü bile bırakmayan ya da genlerini bile bozup dönüştüren silahlar ile birbirimizi yok etmeye ne gerek var?
Siyasi hırsları yüzünden insanların inançlarını, yoksulluklarını, zaaflarını kullanarak kan dökme, birlikte yaşadıkları insanları emperyalistlere satma, köleleştirme, kadını erkeğe, evlatları ana babaya düşman hevesinde olanlar ne kadar çirkindirler.

Daha demokratik özgürlüklerin olduğu, herkesin alın teriyle karnını doyuracak, ailesini geçindirecek, başını sokacak evinin olduğu, eğitimin, adaletin ayrımcılık yapılmadan verildiği, kimsenin kimseye inanç veya ideoloji dayatmadığı, birinin ötekine egemen olmayı düşünmediği, yemyeşil ormanların, çayırların olduğu, yapabildiği kadar değil bakabileceği kadar çocuk sahibi ailelerin olduğu, kadınların mal, köle yerine konulmadığı, insanların özgürce çocukluklarını yaşama şansının verildiği, çocuk evliliklerinin engellendiği, savaşların, anarşinin, terörün, yalanın, hilenin, soygunun, hırsızlığın unutulduğu bir dünya istemiyor musunuz?
Ben tespiti yaptım takdir okuyanındır. 
 

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc