Blog başlığındaki "+40" UYARISINI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Ey Türk Milleti!
Birinci vazifen seni İslamcılık ve Türkçülükle benliğinden koparan, Araplaştıran din, devlet, ticarette sana yer vermeyen, seni küçük dereceli askeri görevlere vererek ölüme süren, sana hocalık, başbuğluk eden hainlere giydirdiğin tacı geri almaktır. Bunu yapabilmen için seni uyandıracak her türlü bilgi ve belge mevcuttur. Ya özgürlüğünü kazan ya da öl. Kölelikle atalarının kemiklerini sızlatma. Arap Rumların ırkçı kinci ensest sapık dinlerinden çık. Kurtuluşun başlangıcı burasıdır. Aklen kurtulmadıkça saltanatın da olsa kölesindir unutma. Sen özgür birey olmadıkça kardeşliğin önemi yoktur. Devletin her yüksek kademesine göz dik yerini al. Tırsma. Çabala, savaş ve kazan! Birlikte yaşadığın kavimlerle kardeşlik o zaman daha güzel olacaktır. Alaeddin Yavuz

Tarih boyunca atalarımız günümüzdeki kadar, her türlü bilgiye ulaşabilecek böyle bir çağ yaşamadılar.

Bizler tümünden şanslıyız. Buna dayanarak, blog içerikleri binlerce yıldır doğru bilinenleri sorgulamaktadır.

Tedbir olarak yanınızda sağlık ekibi bulundurunuz veya çıkınız! +40 :))

İster bu bloğda, ister okulda, camide veya başka yerde hiçbir yazılanı, öğretileni “sorgulamadan, araştırmadan” doğru kabul etmeyiniz!

Blog yazılarının telif hakları-copyright © “adilyargic; adilyargicc; keykubat.blogspot.com ve keykubat.blogcu.com” rumuzlarıyla yazan Alaeddin Yavuz’a aittir.


Vatan-Millet davası,hiçbir kurum veya kuruluşa havale edilemez, milletçe sahiplenilmedikçe hiç bir dava milli değildir.
Davasına sahip çıkmayan halk da millet değil sürüdür. Adilyargıç/Keykubat.

Yazılarımı ırkçı, etnik,dini ayrımcı bulanlar, Atatürk'e yapılan 26 Kürt isyanı, 25 suikastın arkasında ve 30 yıldır, 50.000 insanımızın ölümünde Kürt Yezidiliği ardında saklanmış gayrimüslüm azınlıkların olmadığını ispatlasın.

Hala okumak istiyorsanız buyurunuz.

Saygılar, sevgiler!

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Turizm Polisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Turizm Polisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ocak 2015 Perşembe

TÜRKİYE, FRANSA KURBAĞAYI ISITIYOR

 TÜRKİYE, FRANSA KURBAĞAYI ISITIYOR

İlk önce, İstanbul Sultanahmet’te bulunan Turizm Şube Müdürlüğünde şehit olan meslektaşım Kenan Kumaş’a tanrıdan rahmet, ailesine, akrabalarına, arkadaşlarına, görev arkadaşlarına, polis teşkilatına baş sağlığı dilerim. 
Aynısını da Paris’te öldürülen, 12 basın mensubu ve polis meşlektaşlarım için de dilerim.
Ateş düştüğü yeri yakar. Gerisi yaşamadan o acıyı anlayamaz. Yaşayan öğrenir. Son iki yılda 18 yaşında kızımı ve ömürlerini doldurmuş ebeveynlerimi sırayla kaybettiğim için içinizde benim kadar acılısı azsa da beni de yukarıdaki insanların yakınları anlayabilir.
Yeryüzünde, her türlü anarşi, terör, dini, ırki düşmanlıkların kalkması, evrensel kardeşliğin kurulması dileğimle yazıma başlıyorum.

İslam'da "kana kan" vardır ama kin gütmek yoktur. Kin ve kan güdenler özellikle Yahudiler ve Ortodoks doğu Hristiyan mezhepleridir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile, Gregoryen Ermenilerin Müslüman görünen tarikatı olan Gülen topluluğunun kendisinin ölmesi için "beddua ayinleri" yaptığını cemaat-AKP kavgası başladığında söylemişti. Bunlara ek olarak, Masonlar, Yahudiler ki, meşhur Grek tarihçi Apion ile Yahudi tarihçi Josephus kavgasından Apion'un Roma'da öldürüldüğü sonucu çıkar.
Avrupa'da İslamcı görünen Müslümanların hiç birisi de Müslüman değil, Müslüman görünen bu dinlerden olanlar veya devşirilmişlerdir. Bize çıban olsun diye "işçi alma bahanesiyle ülkelerine doldurdukları, kendi dindaş halklarının "Müslüman kılığındaki doğululardır.
C.I.A mamulleridir, aşağıda göreceğiz.
Ülkemizde malum terör örgütünün olaylarını bir kenara koyup, son iki günde meydana gelen olayları ayırmak gerekmektedir.
Başbakanın çalışma ofisi olarak kullanılan Dolmabahçe sarayına yapılan saldırının failinin PKK’nın yan kuruluşu olan Kürt solcusu DHPC olduğu ortadadır.

Solculuğu PKK’dan pek farklı olmayan ama daha çok sol ideolojiyi kullanan bu örgütün yaptığı saldırı, AKPKK koalisyonunu” vatana hizmet ettiği için saldırılan, mağdur bir hükumet” olarak göstermekte kullanıldı. Tamamen AKP’nin rahat propaganda yapmasına yaradı. İnsanlarımız da bunları seviyor olmasına karşın pek konuşulduğuna da rastlamadım.
Ama dünkü Sultanahmet Turizm Polisi Şube Müdürlüğüne yapılan saldırı ile bu gün Fransa Paris’teki İslami değerleri ve kişilikleri alaya alan, eleştiren, aynısını Hristiyan ve Yahudilere de yaptığını Euornews haber kanalına açıklayan bir dergi baskını.

Bu durumda “Ne alakası var?” diye sorabilirsiniz.
1-Din Düşmanlığı Bahanesi;
Parisli Charlie Hebdo karikatür dergisi her ne kadar diğer dinleri eleştirse de İslami değerleri biraz fazla kaşıdığı kanaatindeyim. Yapılan açıklamalar bunun böyle olduğunu gösteriyor.
Saldırıyı yapan, çok iyi eğitilmiş, tam teçhizatlı üç saldırgan, aynı haber kanalının haberinde geçtiğine göre, olay yeri görgü tanıklarına, “mükemmel Fransızca diliyle, “El Kaide’ci olduklarını” ifade etmişlerdir.
 
2-C.I.A İmalatı Terör Örgütlerince İşlendi,;
El Kaide, 11 Eylül 2001 İkiz kule operasyonunda sorumluluğu üstüne alarak, G.W.Bush’un “Haçlı Seferi” ilan etmesine yol açmıştır. Kurucusu Usame Bin Ladin’in (Dinsiz) ailesi ile G.W.Bush ailesinin petrol şirketi ortağı oldukları da bilinen bir şey olmasının yanında dün Libya’da Kaddafi’ye, bu gün Yemen’de, Suriye’de haçlı karşıtı, vatansavere hükumetlere karşı savaşmaktadır.
ISIL/IŞİD/DAEŞ/DAİŞ adlarıyla biline örgütün de adı olayla ilgili soruların içinde geçmektedir. O ürgütün de C.I.A imalatı olduğu, komutanının Fransız Lejyoner ordusundan ayrılma bir tuğ general olduğunu, militanlarının da çoğunluğunun Hrsitiyan batılı devletlerin Hristyan, Yahudi ya da İslam’a sonradan dönmelere ait İslami tarikatlara mensup olduklarını bilmeyen yok artık. Bu amaçla ben de Selefilik, Sünnilik ile ilgili bir kaç yazı yazmıştım.

3-Fransa’nın NWO (Yeni Dünya Düzeni) Projesindeki Yeri;

1984’te ilk saldırısını gerçekleştirerek varlığını ilan eden 30 yıllık baş belamız terör örgütü hakkındaki tartışmalardan, AKP hükumetinin iktidara geldiği 03 Kasım 2002 taarihiyle giderek artan ABD-AB koalisyonunun 21. yüzyılda istedikleri, dünya haritasını gerçekleştirme projesinin İngilizce adı New World Order (NWO), bizdeki adı “Yeni Dünya Düzeni, Kuzey Afrika ve B.O.P Projesidir.
Basılan derginin İsevilik ile alay eden
karikatürlerinden biri.

Ancak Fransa öyle kolay geçilecek bir konu değildir. Vakti olanlara biraz detay girelim.
Haçlı Seferinde Kudüs’te bir Haçlı Devleti kurulmasından sonra Tapınak Şövalyeleri Mason tarikatını kuran dört beş kafa adamdan birisinin adı “Bedouin” dir (AKP'nin Mason Kökenleri' başlıklı çalışmam).
Bizdeki adıyla “Bedevi”. Bu tapınakçıların benimsediği Hristiyanlık ise Şeytana ibadet etmeyi ilke sayan Keldanilikten sonra ikinci eski din olan Sabi dinine mensup olanların kurduğu Ortodoks Süryani Hristiyanlığıydı.

Tapınakçılar da muhtemelen Şeytana tapınan ve geçmişte asilikleri,büyücülükleri yüzünden Avrupa’ya sürülmüş Sabi, Keldani, Süryani ve bu dinlerden doğan Yahudi dinlerine mensuplardı. Bunlar,geçen 300 yılda güçlenip Avrupa’da kralları da tehdit etmeye başlamışlardı.
Bunun üzerine Fransa Kralı IV Filip’in 15.yy.da zamanın papasıyla birlikte din ve devleti idaresini büyük ölçüde ele geçirmeyi başarmış Mason yapılanmasını temizlemişler, bu temizliği de Masonları kazığa geçirip yakarak, ve türlü ağır işkencelerle öldürmüşlerdi. Kaçanlar kuzeyde Rusya’ya, batıda İskaoçya’ya kadar dağılmışlardı. Masonların önderi Jack de Molay da nasibini almıştı.
Bu kıyımdan kurtulanlar yeryüzünde feodaliteye dayalı (krallık, padişahlık gibi) bütün rejimleri yıkacaklarına da yemin etmişlerdi.
Önce İskoçya, ardından İngilterede iktidar oldular, bunu takiben de 18.yüzyılda İngiltere’yi küresel güç haline getirdiler 2o.yy. ortalarına kadar İngiltere dünyanın tek gücü kalmıştı.
Daha gücü yakaladıkları zamanda yani 18.yüzyılda Fransız Devrimini gerçekleştirmek ile edilen Mason yeminini tuttular. Kinin sebebini gören zamanın Fransa kralı, uyanıklık edip Masonların kalbini çalmayı başarmış sa da geç kaldığından saltanatı kaybetmişti O kalp çalma işi, İngiltere’ye karşı bağımsızlık savaşı veren Mason örgütlere yanında meşhur Özgürlük anıtını ve yanında son Fransız hazinesinin de büyük bölümünü de hediye etmişti.

Sarık, Çarık İslami bir kıyafet değildir. Şeytana tapınan Keldanilerden kalma Arap kıyafetidir. Onlar da Hintlilerden almışlardır.
İtalya Bolonya'da 17.yy. da 300 yıl önce
bir öğrenci kıyafeti

İsa doğduğunda ibadete gelen Tarsus Kralı
resminde sarıklılar Yahudiler, Sabi Araplarıdır.
Bu temsil tarihinde İslama 630 yıl var.

Bunun karşılığı çabuk geri dönmüş, 12 yıl içinde, cumhuriyet, Monarşik cumhur,yet olarak şekil değiştirmiş,Fransa Bonapart adlı imparatorlardan oluşan bir feodal yapıya geri dönüvermişti.
Rusya’ya kadar uzanan Fransa’nın Bonarpartı, “gereksiz uzayan parmak kesilir örneğinde olduğu gibi kesilmişti.
O günden bu güne Fransa aynı küresel Mason sermaye’nin “proje mimarlığı “işini yürtmektedir. Avrupa-ABD dışındaki küre ülkelerinin neresinde nasıl çıban çıkartılır, bu çıban nasıl kullanılırsa, o ülke köleye döndürülür gibi projeler Fransa’nın işidir.
Mesela, bizdeki Kürt kartını bu günlere taşıyan, akşam yatağa gireceği dakikadan sabah kalkacağı saate kadar Fransa’dan tailmatla yetiştirilen Yaşar Kemal namlı Kürt yazarlarından Yılmaz Güney gibi çakma Kürtçü artistlere, ondan ASALA, PKK’ya kadar her pisliğin ardında Fransa vardır. İlk Kürdoloji Enstitüsünü Fransa kurmuştur.

1992’de Saddam’dan kaçan, ülkemize doldurulan, sığınacak yer bulmanın huzuruyla yemeklerini yiyen peşmergelere verilen yemeği beğenmeyerek yere döküp, “Türklere isyan edin” diyerek, bize sığınan insanları bize düşmanlığa iten, fesat, Türk ve Müslüman düşmanı, insanlık düşmanı, Kürt jigolo besleyen Madam Mitterand şebeğinden daha iyi örnek bulamıyorum. Bu karı, resmen, kahpeliği, ihaneti, fesatı körükleyen bir şeytandır.
Bu örnek bile Fransa’nın nasıl çalıştığına, küresel sömürü dairesinde nasıl bir rol üstlendiğine örnektir.

11 Eylül 2001 Haçlı Seferine 22 NATO ülkesi katılmasına rağmen, yaşanan tecrübeler, insanlık dışı uygulamalar çatlaklar yaratmıştı. İngiltere başta olmak üzere İspanya, Almanya projeden geri çekilen büyük devletlerin başını çektiler.
Bu iğrençliklerin “haklı olarak” yarattığı Hristiyan Haçlı düşmanlığı Rusya’nın yenide ikinci blok olarak ortaya çıkmaya cesaret etmesini sağlamıştır.
Bunca olaya rağmen, Fransa Macar Yahudisi, ırkçı, dinci Sarkozy’i, Amerikan Solcusu Hollande hükümetiyle değiştirerek sempati yaratmayı düşünmüşse de NWO projesindeki resmi rolü yüzünden istediği sonucu alamamıştı. Çünkü, Hollande’nin Sarkozy’den de kötü olduğu görülmüş, hem Fransa’da hem de dünyada 1789 devrimcilierinin kazandığı şöhreti tazelemekten çok uzak kalmıştı.
NWO projesinin, İslam ülkeleri üzerindeki en önemli iki ayağından birisi İran diğeri de AKP hükumetidir. Ancak, İran “muhalif’ioynarken” Türkiye, işbirlikçiyi oynamaktadır.
Hatta, ABD, İngiltere ve diğer devletler, Suriye işgalinden Rusya’nın el koymasından sonra geri adım atmışlarsa da Türkiye ve Fransa bu işgal projesinde ısrarcı olmaktadır.
Suriye'de Fesli Hristiyan kilise korumaları ve
Ermeni rahipleri
Enver paşanın Ermeni tehcirinden 1915’te Gürcistan’a sığınan Ortodoks Hristiyan Süryani (şeytan Er Ruha’ya tapınan)  isyancılardan olan Recep Tayyip Erdoğan ile, Süryani İncilini, Tevrat’ı esas alan mMason küresele sermaye ve Fransız Hristiyanlığı din kardeşleridir.
Süryaniler, 750’lerden beri Hristiyanlarla Müslümanlara karşı gizli-açık işbirliğindedirler. Bunu diğer yazılarımda açıklamıştım.
Fransa ile Türkiye AKPKK hükumetinin dostluklarının, ortaklıklarının da sırrı din ve kan kardeşliğidir.

Turizm Polisine yapılan saldırı da burada birilerinin “vatanseverlik kokusu” almış olmalarındandır. Turizm polisinde çalıştığım 1980’li yılların sonlarında, İstanbul Fransa başkonsolosu beni oldukça dert edinmiş, bu yüzden ücretsiz Fransız Kültür Derneğinde Fransızce eğitimi önermiş, ret edip başkka arkadaşlarımı önerdiğimde “Hayır, onlar değil, özellikle sen, seni istiyoruz” demişti. Sonra iki arkadaşı gönderdik ama onlarda öğrenme yeteneği köreldiğinden geri gelmişlerdi.
Kimbilir, 12 yıldır bu birime gittiğim yok ve ne durumda olduğunu bilmiyorum belki beni aratan vatansever tipler birilerini kızdırmış ya da kızdıracak bir şeyler yapmış olabilir.
Halkla doğrudan ilişkisi bulunmayan, sadece turist müracaatı kabul eden, hiç bir denetim görevi bulunmayan (benim zamanımda öyleydi), dile bilen değil, sürgün ya da tehlikesiz yer olduğundan torpilli tembellerin yoğunlukla tayin edildiği bir şubedir.
Fransisyen Ermeni Hristiyan rahibeleri Tıkla

Buraya saldırmak kimsenin yüreğini rahatlatmaz. Teröristler genelde, haka müdahale eden, trafik, çevik kuvvet, asayiş, siyasi, terör, narkotik, istihbarat branşlarına saldırmayı tercih ederlerdi. Bunlardan yara alanlar da “oh” derlerdi. Turizm polisine kim “oh” diyebilir ki?


Temelde, AKPKK koalisyonunun tek ordusu zaten polis gücüdür. Polise saldırmak AKPKK koalisyonuna saldırmaktır. AKP ne zaman sıkışsa ya IŞİD, ya El Kaide ya da PKK ve yan kuruluşları, özellikle seçim arifelerinde polise saldırı yaparlar, bir kaç polis ailesinin evine ateşi düşürürler, hukümet onları “kahraman, şehit, duruma göre gazi” ilan eder, hamasi nutuklar atar, kamer önlerinde biraz yardım gösterisi yapılır, gerisi gelir mi gelmez mi bilinmez ama ateş düştüğü yeri yakarken, ilelebet yananlar unutulur fakat AKPKK koalisyonu daima iktidar kalır.

Buna ek olarak, bloglarıma son 15 gün içinde Fransa’dan gösterilen yoğun  ilgidir. Türkiye’den fazla giriş oluyor ve hep aynı 42 bilgisayar bloglarımı aralıksız tarıyor.Cinayetlerin olduğu güne kadar son üç günde sadece iki bloguma 260'tan fazla giriş yapılıyor, cinayetlerden sonra "1" e iniyor. Bana ilginç geldi.

Blog giriş istatistikleri
Bu bloglarda başta benim Turizm polisi olduğum, hatırlarım, Fransa’nın bana göre durumu, Kürt diye bir milletin olmadığı, Kürt adlı çok sayıda millet özelliği göstermeyen topluluklar olduğu, AB-D ülkeleri içinde “İslami terör”, diğer ülkelerde dini, ırki terör olayları, işgaller ile akan kanlarının “proje mimarı” olarak gösterilmesine sık rastlanılmaktadır.

Blog yazılarıma ilgi çekmek için böyle bağlantı yaptığımı sanıyor olabilirsiniz ama durum bildiğiniz gibi değildir.

Türk ama “ırkçı ve milliyetçi” olmayan, Müslüman kimlikli ama “dinsiz olduğunu ifade eden” yazarlar batının da dünyanın da her zaman dikkatini çeker. Bu insanların yorumlarına her yerde değer verilmesinin sebebi, gerçeği ya da gerçeğe en yakın olan yazdıklarına olan güvenden gelir.
Sonuş olarak, Turizm polisi saldırısında P.Me. Kenan Kumaş meslektaşımın geçn yaşta eşini dul, doğacak çocuğunu ana rahminde yetim bırakan eylem, her ne kadar fail hakkında bilgi verilmediyse de terör örgütlerinin daimi kurucusu olan batılı devletler olduğundan, bizde Hristiyan düşmanlığını körüklemiştir.
Paris dergi baskını da batıda İslam düşmanlığını körüklemekte kullanılmaktadır.
Bu gün Paris’te yapılan mitngten TV yayınlarına aralıksız olarak “CİHAD” ilan eden C.I.A imalatı, Müslüman görünen, 7000 yıllık Keldani ve Hint kıyafetleri olarak da bilinen, kadınları kara çarşaf-peçe, erkekleri sarık, cübbe giyen sözde batı karşıtı kökten dinci Müslüman görünümlü, Ortodoks Yahudi, Gregoryen, Süryani, Kıpti, Nasturi Hristiyanlarının İslam ile harmanladıkları bozuk tarikatların veya doğrudan bu dinlerin mensuplarından militanları olan “sahte Müslümanları” kullanarak, masum Müsliman halklar suçlu ilan edilmektedirler.
Sekiz yıldır, Afgan, Irak ile başlayıp elan Süriye, Yemen, Nijer, Nijerya işgalleriyle Müslüman ülkeler işgal edilmiş, Müslüman görünümlü kripto Hristiyan ve Yahudilerden oluşan bu terör örgütlerine gerçek Müslümanlar kırdırılmakta, bu ülkelerin doğla kaynakları yeni değiştirdikleri işbirlikçi iktidarlar sayesinde “100” yıllığına başını ABD’nin çektiği yeni Roma İmparatorluğuna peşkeş çekilmektedir.

Bunları da yeterli görmeyen azılıi terörist, katil küresel sermaye bir Haçlı seferi ile dünya nüfusunun en az yarısını imhayı planladığından batılı refah toplumlarını da savaşa ikna etmek için “İslamofobi/İslam korkusu” nu körüklemektedir.
2000’lerin başında İspanya metrosu ve onu takip eden El Kaide menşeeli masum halka yönelik terör olayları, 2015’e uyarlanmış olarak sürmektedir.

Bu pis senaryoların hedefi yalnız Müslüman toplumlar değildir, hedef, tüm milletlerin halklarıdır, amaç “yer kürenin nüfusunu düşürmektir.
Haçlı seferleri, İslamofobi sadece “araçtır, amaç değildir”.
Bu durumda canını, evladını seven bütün milletlerin ebeveynleri, evlatları kendilerie düşen görevi yapmalıdırlar. Yani, canlarına kast eden, şeytana tapınan küresel sermaye ve onun yer yüzü devlerinin idaresine tayin ettiği memurlar olan kendi hükumetlerine karşı cephe almalıdırlar.
Amerikalısı Amerika’da, Avrupalısı Avrupa’da, herkes ülkesinde bunu yapmalıdır.


Gregoryen Ermeni Rahibeleri
Paris ve İstanbul saldırıları “kurbağayı kaynar suya alıştırmak için yapılan ısıtma hareketidir.” Dergi baskını Fransa'da milli yas ilanına ve bütün  Hristiyan ülkelerin birleştiklerine işaret eden açıklamalara sebep olmuş, ülkemizde de iktidar dahil herkesçe dış güçlere seslenilen birlik mesajları verilmiştir.
Böylelikle ısınacak olan kurbağa (yer yüzü halkları) çıkacak din savaşlarına gönüllü olarak “evet” diyecekler, kazanda öleceklerdir. Hiç biri sıçrayıp kaçamayacaktır.
En azılı sorumlular olan Türkiye AKP hükumeti ile Fransa hükumetleridir.
Takdir okuyanlarındır.


Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

EKTİR;

Zaman, Turizm Şube Müdürlüğü saldırısını yapan canlı bombanın Dağıstanlı Rianna Ramazova adlı 28 yaşında IŞİD militanı bir kadın olduğunun açıklanmasıyla bu yazımdaki tespitlerimi doğrulamıştır.
Oysa daha, Charlie Hebdo dergisine yapılan sadırının IŞİD, olduğu ama , Sultanahmet Turizm Polisi saldırısının canlı bombasının kimliğinin açıklanmadığı zamanda, "Türkiye Fransa Kurbağayı Isıtıyor(Tıkla)" başlıklı makalemde, "tek merkezden iki ülkeye yapılan saldırıyla, Hristiyan ve Müslüman toplumları birbirine düşman edecek, yeni Haçlı Seferlerine zemin hazırlayacak, C.I.A merkezli bir operasyon olduğunu yazdığımda aşağıdaki bilgilerin hiç birisi mevcut değildi. Zaman benim tespitlerimin doğru olduğunu kanıtlamıştır.

Paris Charlie Hebdo karikatür dergisine yapılan saldırı ile eş zamanlı olarak ülkemizde İstanbul Eminönü Turizm Şube Müdürlüğüne yapılan saldırıyı ilk önce  PKK'nın yan örgütü olan DHPKC (Tıkla) üstlenmişti. Olayın faili de PKK'nın pişmanlar kadrosundan Elif Sultan Kalşen adlı genç bir kadının üstlendiği açıklanmışsa da, teşhise giden Elif'in annesi morgdaki failin kızı olmadığını belirtmiş, ardından da adı geçen genç kadın ben buradayım diye açıklama yapmıştı.

Sonunda Polis doğru açıklamayı yaptı ve canlı bomba olan kadının IŞİD elemanı olan Dağıstan'lı Riana Ramazova(Tıkla) adlı "28" yaşında bir militan olduğunu duyurmuştu.

Aynı örgüt, Fransa'da peygamber Muhammet'in hakkında ahlaksız yorumlar yapan dergiyi cezalandırmak için saldırı yaptığını söylemiş, AKP örgütlerinden ve işbirliği yapan dini tarikatlardan IŞİD'e destek söylemleri basına yansımıştı.

Peki, Turizm polisi de mi Muhammet karikatürleri çiziyordu? IŞİD hiç bir denetim yetkisi olmayan, yerli vatandaşlarla işi olmayan soyut, sadece yabancıların adli müracaatlarına bakan bu polis birimine neden saldırmıştı?

Bunun açıklaması ise ne örgütçe ne de hükumetçe yapılmamıştı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nn saldırı olayını kınamak, basın özgürlüğüne saygısını göstermek, batıda oluşan haçlı koalisyonunu teselli etmek için "Je suis Charlie (Ben Çarli'yim" demeye giderken neden "Je suis Kenan Kumaş (Ben Kenan Kumaş'ım)" demeyi ihmal etmişti.

DHKP-C terör örgütü (Tıkla) de açıklamasını geri çekmişti.

Bunlar ne demek oluyordu?

PKK, IŞİD, DHPC, EL KAİDE gibi terör örgütleri ABD'nin istihbarat örgütü olan C.I.A imalatı örgütlerdi. Ülkemizin başında 13 yıldır iktidar olan AKPKK koalisyonu da El Kaide'nin üzerine yıkılan 2001 New York İkiz Kule tezgahını takiben G.W.Bush'un ilan ettiği Haçlı Seferinin ardından başlatılan Afganistan, Irak işgallerine çanak tutmuş, işbirliğinin her türlüsünü de yapmıştı.

11 Eylül 2001'de ilan edilen Haçlı Seferi henüz tamamlanmadığından, bu işgali, büyük bir haçlı seferiyle gerçekleştirebilmek için Hristiyan batılı devletlerde kamuoyu yaratılması operasyonunun bir aşaması olan C.I.A imalatı terör örgütlerinin batıyı ayağa kaldıracak cinayetler işlemesi, bizde de batı düşmanlığını körükleyecek benzeri eylemlerin icra edilmesi gerekiyordu.

Paris Charlie Hebdo dergisine saldırarak "cihad'çı" olan IŞİD örgütü, Sultanahmet Turizm Polisine saldırınca ne oluyordu?

Turizm polisi de mi Haçlıydı ve Çarli dergisi gibi İslam ile alay ediyordu?

Hayır.

IŞİD'i dini koruyan, din adına cihad yapan örgüt olarak göstermek uğruna, Turizm polisine yaptığı saldırı IŞİD'e mal edilmeyip PKK'nın yan kuruluşuna mal edilerek IŞİD sevgisi körüklenecekti.

AKPKK koalisyonunun siyasi ortağı olan IŞİD bu yüzden korunmuştu. Ama ne olduysa oldu, polislerin, savcıların vatanseverliğinden midir, hükumetin IŞİD konusunda siyaset değiştirdiğinden midir, sonunda olaydaki IŞİD bağlantısı belki de mecburiyetten ifşa edilmişti.

İçişleri Bakanı Efkan Ala konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Önemli bilgiler elde ettik, kimliğini tespit ettik. Daha önceki Dolmabahçe saldırısıyla ilgili bazı gözaltılar oldu, onlar tutuklandı. Soruşturmanın selameti ve irtibatların ortaya çıkarılması bakımından bu aşamada ayrıntılı açıklama yapmayı doğru bulmuyoruz." dedi.

NWO'nun (Yeni Dünya Düzeni örgütü) en önemli ortaklarından olan ve Suriye'nin işgalini savunan Fransa ve Türkiye'nin, IŞİD ortaklıklarıyla, Müslümanları "cani, katil, insanlık dışı, yok edilmesi varlıklar" olarak gösterecek, gayrimüslüm dünyanın Haçlı Seferine ikna edilmesi ilave ekonomik krizlerle de desteklenerek kolaylaştırılırken bizde de "batı,Hristiyan düşmanlığı" körüklenerek, büyük bir savaşa psikolojik zemin hazırlanacaktı.

Müslüman ve batılı halklar, dünya nüfusunun yarısını temizlemeyi hedef alan bu küresel savaş projesine destek veren hükumetlerini, basınlarını, iş adamlarını iyi denetlemek zorundadırlar. Aksi halde, herkesin pişmanlık duyacağı insanlık dışı kitle cinayetlerine zemin hazırlamış, ve suç ortaklığı yapmış olacaklardır.

Takdir okuyanlarındır.

Alaeddin Yavuz.